Bugün 11 Nisan, tam 21 yıl önce annem öldü benim…
“Zaman herşeyin ilacı, özlemi her geçen yıl azalır, unutursun” dediler ama özlem ne azaldı ne de unuttum.
Aksine artarak büyüdü, çok ama çok özledim annemi…
Çok güzel kadınlar girdi hayatıma!
Yüzü güzel, ruhu güzel, huyu suyu güzel. Ama en güzeli annemdi.
Temiz kalpliydi, saftı annem.
Ay gibi berraktı, su gibi temizdi…
Yakamoz misali ışıldar, geceyi aydınlatırdı. Yapraktaki henüz yere düşmemiş kristal su damlasıydı, sabah toprağa düşen çiy tanesi gibi temizdi, o benim annemdi…
Evet; hayatıma giren en güzel kadın annemdi, nisan yağmuru gibi ılıktı.
Nisan ayında terkedip gitti…
Sesini özledim, gülüşünü, bakışını özledim.
Bana sarılışını, o kendine özgü kokusunu özledim…
Mutfakta yemek pişirirken şarkı türkü söylemesini özledim. O huzur veren, seni alıp bir yerlere götüren sesiyle “kıskanırım seni ben, kıskanırım kendimden” nağmelerini özledim.
Gözlerimin içine bakarak “oğlanın adı Hasan Hüseyin, sen askere gidersen ben kime küseyim” nakaratını özledim.
Enginar dolmasını, ciğer sarmasını, barbunya pilakisini, elmalı kurabiyesini özledim.
Her pazar günü banyoda sırtıma kese yapıp, beni yıkayıp paklamasını özledim.
Bazen bana kızıp “baban gelsin de görürsün gününü” dediği halde bana yine kıyamayıp her seferinde susmasını özledim.
Her şeyi, her anı özledim…
Özlem azalmıyor arkadaşlar, artarak daima büyüyor.
Annelerinizin kıymetini bilin arkadaşlar, offf bile demeyin, sarılın, sımsıkı sarılın, öpüp koklayın, o kendine has kokusunu içinize çekin…
Sizin hiç anneniz ölmesin e’mi!
HASAN TOPUZ – BANDIRMA 11-09-2019