• ASGARİ ÜCRET, AÇLIK YA DA YOKSULLUK ÜCRETİ OLAMAZ !!!•
Asgari ücret belirleme gösterisinin vakti saati yaklaşırken, sendikalardaki derin sessizliğe karşılık, Muhalefet Partileri kanadından feryat figan sesler yükselmekte; en az 28 bin olsun diyenler, 30 bin olsun diyenler, 33 bin olsun diyenler gırla gidiyor. Maşallah, her biri açık arttırma gibi fiyat yükseltiyor. Yurttan sesler korolar birliğinden nağmeler uçuşuyor…•
Yoksulluk sınırının üzerinde olsun, 75 bin lira olsun, yetmez 80 bin lira olsun, Milletvekillerinin maaşları seviyesinde olsun diyen bir sarhoş vatansever narası duyabiliyor muyuz?
Tabi ki hayır. Tabi ki böyle bir söylem beklentisi, ütopya olur. Hemen çatlak sesler yükselir; asgarisi 80 olursa herkes asgari ücretli olur, enflasyon fırlar, ekmek, peynir, et fiyatları uçar, ev kiraları ödenemez olur, çalışanlar ev sahibi, otomobil sahibi olamaz gibi, gibi…• Sanki şu anda asgari ücret ortalama ücret seviyesine gelmemiş de, et, peynir, zeytin gibi temel ihtiyaç madde fiyatları uçmamış da, ev kiraları kolayca ödeniyormuş da, çalışan kesimin ev, araba alma hayali devam ediyormuş da, bu tıkır tıkır işleyen sistem bozulurmuş gibi düşünceler üretiliyor.
Pekâlâ, olmasını istediğiniz 30 bin lira seviyesi, gerçekleşmez ya, diyelim ki gerçekleşti, et, süt, yumurta fiyatları yerinde mi kalacak?• Tük-İş’in Eylül 2024 verilerine göre; dört kişilik bir çekirdek ailenin yeterli beslenebilmesi için yaptığı giderler toplamı hesaplanmış ve buna açlık sınırı denilmiştir. Bu tutar, 19.831 TL ‘dir. Sadece beslenme giderleri için 20 bin TL.• Yoksulluk sınırı ise 64.595 TL’dir. Bu hesaba göre; zorunlu gıda harcamaları ile giyim, konut harcamaları (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, sağlık, eğitim ve benzeri (sinema, tiyatro, tatil, seyahat gibi olması gereken ama ülkemiz koşullarında -düşünülmesi bile traji komik- sosyal gelişmişlik hakları olan) harcamalar toplamı dâhil edilmiştir. •
Kira giderlerinin 15 binden başlayarak, konutun bulunduğu konuma göre, dudak uçuklatıcı seviyelere kadar uçtuğu ülkemiz koşullarında, açıklanmakta olan açlık sınırı rakamları da, yoksulluk sınırı rakamları da hiçbir anlam ifade etmemektedir. Hiçbir yaraya merhem olmamaktadır.• Enflasyon oranının TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre aylık yüzde 2.88, Enag rakamlarına göre %5.57 olduğu yerde ve yukarıdaki hesaplanan Eylül ayı verileri olduğuna göre, bu rakamlara daha ekim, kasım ve aralık ayları enflasyon hesaplamaları dâhil edilecek ve Ocak 2025 tarihinde açlık sınırı 25 binler sınırına dayanacaktır. Bu esnada belirlenen asgari ücret, 6 ay sonrasında füze gibi yükselen enflasyon karşısında hiç kuşkusuz, kuş gibi kalacaktır. Yine aynı şiirin, aynı mısraları mırıldanılacaktır; “Bugün yine açız evlatlarım!..”• Bütün bu verileri muhalefet kanadı bilmez olur mu? Onlarda hiç mi “Ben ekonomistim!” diyen babayiğit yoktur? Elbette ki bilmektedirler. Lakin uyuyan devi uyandırmayalım gibisinden, 28 bin olsun, 30 bin olsun diye feryat figan ses yükseltiyor gibi yapmaktalar. Malumdur ya; demokrasilerde oy toplamak her şeyden önce “beka” meselesidir! Bu, olmasını arzu ettikleri rakamları bile iktidar kanadının onaylamayacağını bile bile. Uyuyan dev, “vay be!” desin, benim partim ses yükseltti desin yeter onlar için…•
Ücretli çalışan işçi kesimi, toplumun büyük çoğunluğu olarak bu oynanan oyunun farkında değil midir? Farkındadır elbette, ama çaresiz, çözümsüz, elleri kolları bağlı beklemekte. İktidarın ağzına bakan sendika ağalarından umudu kesmiş bir şekilde, “Godot’yu bekler” gibi beklemekte…• Herkes biliyor ki bu oynanan oyunda zarlar hileli. Oyun masasından kalkmak mümkün değil ve herkes tutmuş olduğu köşesini muhafaza etme gayretinde. • Enflasyon oranlarını düşürmek, hiçbir zaman ucuz emek-gücünü sürdürmekle mümkün değildir. Üreten, artı-değer sağlayan ve sağmal muamelesi yapılan çalışan kesimi aç bırakmakla, yoksul bırakmakla gelişmişlik seviyesine ulaşmak, dünyanın hiçbir ekonomisinde mümkün olmamıştır. Olmayacaktır da. Bu, bu kadar net. Bakınız, örnek aldığınız Avrupa parlamento binalarının önünde park etmiş ulaşım araçlarına, bisikletler yığılmış. Bakınız devlet yöneticilerinin yaşantılarına, makam araçlarına, özel uçak sayılarına. İtibar kıyaslamasında bir numarayız evelallah…•
Özcümle; İtibardan tasarruf gerekir. İktidardan tasarruf gerekir. Bürokrasiden tasarruf gerekir. Vekillerin maaşlarından tasarruf gerekir ve de yetmez, derhal vekillerin maaşlarının seviyesinde asillerin maaşları da, ücretleri de yükseltilmeli ve eşitlenmelidir. Açlık sınırıymış, yoksulluk sınırıymış gibi istatiksel göstergelerle ülke ekonomisi düzlüğe çıkamaz. Kapitalistlerin ceplerine giren- kar, faiz, rant olarak dağıtılan artı-değer – miktarı, çalışan kesimi açlık sınırında çalıştırmakla büyütülemez ve de, sürdürülemez.
Ayrıca “aç ayı oynamaz!” atasözünü akıllardan çıkartmamak gerekir. Ha bu, böyle biline…•
Sedat Pamuk, 18.11.2024