Asgari Ücretin De Asgarisi Oluyormuş Meğer !

Asgari demek, hangi sözlükten okursanız okuyunuz, “en az” anlamını ifade etmektedir. Hangi devlet yapılanmasındaki ücret sistemine bakarsanız bakınız, asgari ödenen ücret, işe yeni başlamış, hiçbir vasfı gelişmemiş, hiçbir bakmakla yükümü bulunmayan çömez işçiye verilen ücreti tanımlar. Onun da süresi, işçinin yaptığı işi öğrenmesine kadar geçen süreyle kısıtlıdır. Bakmakla yükümlü bir eşi de yoktur, çocukları da. Zaten çocukların bakımı söz konusu ise, ayrıca, çocukların her birisi için devlet teşviki bulunmaktadır. Bizdeki durum da ise, asgari ücret, o kadar çok sayıdaki işçiye ödenen ücret oldu ki, ortalama ücret konumuna gelmiş bulunmakta. Son açıklanan, enflasyon artışının altında kalan zam ile sözde en alt limit olan asgari ücret, en, en asgari ücret konumuna düşmüş bulunmaktadır. Şöyle ki; enflasyonun erittiği miktarın çok altında, 5 bin lira gibi bir miktar ödenerek, yani zam yapıyor görünerek, daha da ücret eksiltmeye gidilmiş oldu. Milletçe gördük ki; Asgarinin de asgarisi oluyormuş meğer!

Öncelikle, açıklanmış olan yeni asgari ücret; 22.104 TL ile tam 30 gün geçinmek zorunda olan, bir aileyi ele alalım hep birlikte. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Balıkesir gibi, Adana, Mersin, Antalya, Zonguldak, Kastamonu, Samsun, Trabzon, Ordu gibi Büyükşehir Belediyesi hudutlarında yaşayan bir örnek aile olmasın bu aile. Nedeni malum, bu saydığım şehirlerde ve saymayı ihmal ettiğim diğer büyük şehirlerde yaşayan bu asgari yaşam şartlarına mahkûm edilmiş aileler, ellerine geçen bu traji-komik ücretlerle, büyük şehirlerin tek odalı bir evinin kirasını dahi ödeyemezler de ondan. Ev kirasını ödeyememekten maada, ev sahibi ile ya mahkemelik olurlar, ya da kanlı bıçaklı, ya da evi boşaltıp, parkta, sokakta, cami avlularında yaşamak zorunda kalırlar. Ne bileyim? Daha beterinden yüce rabbim korusun bu türden aileleri, inşallah.

İyisi mi, bizim bu ailemiz kırsal kesimde yaşıyor olsun ve derme çatma bir evde ömür tüketiyor olsun ki, eline geçen ücretin en iyimser olarak dörtte birini kiraya ayırmış olabilsin. Yani, asgari ücretine yapılan %30’luk zam-mın tamamı ev kirasına gitmiş olsun ve Avrupa ülkelerinde yaşayan işçi kardeşleri gibi, gelirleri toplamının ¼’ü karşılığına denk gelsin. Gelsin de, sıcacık yuvasında dünya gözüyle bir oh! Çeksin bu ailemiz.

Evet, oyunumuzda, 4 kişilik bir çekirdek aile var. Bu ailemizin fertleri; çalışan, eve asgarisinden; 22.104 TL getirecek olan bir baba, ev işlerinde, geri hizmette saçlarını bila bedel süpürge eden bir anne ve okul çağında iki de kuzudan oluşmaktadır.

Toplumun en küçük nüvesini teşkil eden bir ailenin, asgari ücretle 21. Yüzyılın ilk çeyreğinin bitimine geldiğimiz 2025 yılında, ev kirası çıktıktan sonra, kalan 17 bin lira ile nasıl bir ay geçinecekler, onun kurgusunu yapalım hep beraber: Evde elektrik olmasın ki elektrik faturasının kabarıklığı aileyi üzmesin, dolayısıyla, elektrikle çalışan ev aletleri, buzdolabı, çamaşır makinesi, su ısıtıcısı, kablolu, kablosuz telefon, televizyon gibi, günümüzde lüks kabul edilip de, lüks tüketim vergi matrahına tabi eşyalardan da bulunmasın. Komik ama mum ile aydınlansın bu aile.

Evin doğal gazı, mutfak için tüp gazı olmasın; belediyenin sağladığı yakacakla ısınsınlar. Topladıkları çalı çırpıyla kuzine sobalarının ateşinde yemek yapsınlar, ekmek yapsınlar.

Kazak, gömlek, ayakkabı, bot, palto, yelek, kısacası giyecek de almasınlar. Komşularının eskilerinden idare etsinler.

Haberleşmelerini doğal yollardan sağlasınlar, komşu kapısını tıklatıp, yüz yüze sohbet etsinler. Merdiven başlarında oturarak, ya da parklarda dolaşarak, açık havada buluşarak konuşma ihtiyaçlarını gidersinler.

Ulaşımlarını yürüyerek, koşarak sağlasınlar. Hem sağlık için, hem aile bütçesine katkı için.

Sağlık giderleri için harcama yapmasınlar. İlacıydı, doktoruydu derken altından kalkamazlar. Hastalanmasınlar en iyisi.

Okuldu, kitaptı, kalemdi, defterdi… Bütün bu giderlerden kaçınsınlar. Bağışlarla yetinsinler.

Sinemaydı, tiyatroydu, kültür faaliyetleriydi, tatile çıkmak, seyahat harcaması yapmak gibi lüzumsuz harcamalardan, veba mikrobundan kaçar gibi kaçınsınlar.

Hele hele, çay/simit hesabı yapıp da kafaları hiiiç bulandırmasınlar. Zamanında onu yapıp iktidar koltuğuna oturan zat kadar etkileyici, kendini yırtarcasına anlatamazlar bu çay, simide ödeneni zaten.

Yumurta, zeytin, süt ve süt ürünlerinden, etin, kıymanın, sebzelerin, meyvelerin, bakliyatların fiyatlarından hiiiç dem vurmasınlar. Temizlik maddelerinin, diş fırçası, diş macunu, makyaj malzemesi, losyon, kolonyanın fiyat etiketlerine hiç mi hiç bakmasınlar. 22.104 lira, o zaman 4 kişilik milli ailemizi gül gibi geçindirir de artar bile. Artan parayla da ev mi, araba mı, artık ne gönülleri çekiyorsa alabilirler artık. Helali hoş olsun!

Bu şartlarda ve bu yüzyılda, yüzde otuz artış ile belirlenen asgari ücret, 4 kişilik bir aileyi geçindirmeye her hâlükârda yetiyorsa, azami ücretler talep edip de enflasyon oranını zıplatmaya ne gerek var diye adama sormazlar mı o zaman? Sorarlar dostum sorarlar. Sorarlar yoldaşlar sorarlar. Gün gelir bütün bu yaşananların hesabını, halkımıza laik görüp, yaşatanlara bir bir sorarlar.

27.12.2024, Sedat PAMUK, İzmir

112
A+
A-
REKLAM ALANI