Eli öylesine açıktır ki, servetini kısa bir süre içinde kolayca tüketir. Çevresindeki dalkavukların kendisini tek tek terkettiğine tanık oldukça öfkesi büyümektedir. Yardım ettiği ihtişamlı şölenlerine davet ettiği herkes artık Timon’a selam dahi vermez duruma gelmiştir. Aklına bir fikir gelir. Tüm Atina’ya yeniden zenginliğe kavuştuğunu ,bunu büyük bir şölenle kutlayacağını ve şölene tüm Atina’lıların davetli olduğunu duyurur.
Şölen Gecesi bu masala inanan Atinalı dalkavuklar masada yerlerini alırlar. Konuklar önlerindeki altın tepsileri açtıklarında tabakların bomboş olduğunu görüp şaşkın bakışlarla Timon’a yönelirler. Timon intikam anını tek bir cümleyle belki de ömrünün en büyük hazzına dönüştürürken haykırır.
“AÇIN TABAKLARINIZI ,KÖPEKLER ,AÇIN DA YALAYIN !” **
**
Uzun yıllar önceydi ,tam anımsayamıyorum .Galiba PASOLİNİ filmiydi. Filmin kahramanı dostlarına görkemli malikanesinde bir parti vermektedir. Muhteşem dekor,ihtişamla donatılmış yemek masasında özgün kıyafetleriyle seçkin konuklar tek tek yerlerini aldıktan sonra yemek faslına geçilir. Tepsilerin kapağı kaldırıldığında iğrenç bir koku konukların burun deliğini kıracak yoğunlukta bütün salona yayılır. Tepsilerin içinde öbek öbek boklar vardır.
Aynı sahnede Pasolini kahramanına herkesi hayrete düşüren repliğini söyletir.
**
Yukardaki satırlar 22 Yıl önce “Mültecinin Günlüğü” adlı kitabımda yer alan “Küreselleşmenin Vahşeti” başlıklı yazımın içeriğinden kısa bir bir bölüm.
GÖRÜYORUM Kİ; 22 YILDA NE ATİNA’LI TİMONLAR, NE DE ÇEVRESİNDE Kİ DALKAVUKLAR HİÇ DEĞİŞMEMİŞ !
Galiba SHEAKESPEARE’in büyüklüğü de 600 yıl öncesinden hala günümüze ve yarına da ayna tutmuş olması.
Dalkavuklar…Siz bu mesleğinizi bir 600 yıl daha götürürsünüzde..
“YİYİN ULAN YİYİN KÖPEKLER, ELBET BİR GÜN KUSACAKSINIZ”
26-01-2024/ Süleyman Takunyacıoğlu /ERDEK
**
(Yazının İçinden: Editör Notu )
Atinalı Timon’un Tiradı
“Dilerim görüp göreceğiniz en iyi ziyafet olsun bu!
Sizi gidi ağız dostları sizi!
Duman ve ılık su; tam sizin şanınıza layık işte.
Timon’un son yemeği budur size.
Yıkayıp temizliyor işte kendini Timon
Üstüne pul pul yapışan dalkavukluğunuzdan;
Savuruyor işte böyle suratınıza
Vıcık vıcık alçaklığınızı.
Herkesin lanetleriyle yaşayın, uzun uzun hem de;
Sizi sırıtkan, yapışkan, iğrenç sömürgenler sizi!
Para budalaları, sofra sülükleri, iyi gün sinekleri!
Süklüm püklüm uşaklar, uçarı dumanlar, kalleş kuklalar!
Bütün insan ve hayvan hastalıklarına tutulasıcalar!
Ne o? Kaçıyor musun? Dur biraz; ilacını iç de öyle git!
Sen de! Sen de! Dur, para vereceğim, borç istemeyeceğim.
Ne o? Kaçış mı hep birden? Bundan sonra
Alçakları çağırmadan kurulmasın hiçbir sofra.
Yansın konağım! Atina yerin dibine batsın!
Bundan böyle Timon’un yüreğinde yeri olmasın
İnsanların, hiçbir insanın!”
William Sheakesperare – Çeviren : Sebahattin Eyüboğlu