12 Martta THKP-C MK kararı ile Suriye’ye (Filistin) gittim. 12 Eylül’de kaçmadım, tutuklandım… Kaynak’ın Ülkücü dediği silah kaçakçılarıydı. “Komünist” dediği ülkeler Demokratik Halk Cumhuriyetleri idi hepsinde 1990’da burjuva karşı-devrimler oldu. Hakiki ve gerçek komünistlerin olguları gördüğü için Batı’ya gitmeleri normal. Mesela Bulgaristan yetkilileri “bir daha gelmememi yoksa tutuklanacağımı” bildirmişti. Çünkü gerek Bulgaristan gerekse Macaristan hatta Yuguslavya’da vahim bir durum ortada idi ama devlet bürokrasisinin umurunda değildi. “Bluejean ve İpekli çorap” hikayelerinin yabancıların kaldığı otellerin fuhuş yuvası olduğunu utançla gördük. Dr.Hikmet Kıvılcımlı’nın Mektubu bu konuda açıktır. Ama Brejnev dönemi karşı-devrimci bürokrasiye (mafiayaya) tamamen teslim olmayı inşa ediyordu. Damatı Mafia şefliğinden sonra tutuklandı ama KGB patronu da olan Andropov’un ve ardılı Gorboçev’in öğrencisi Putin icraatları ortada. Ayrıca Mahir Kaynak’ın sorunu küçük burjuva Kemalist “9 Mart darbecileri” ileydi. Bizzat Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın bunların Dev-Genç’i darbe için kullandığını ama darbeden sonra anti-komünist yüzlerini göstererek Dev-Genç’i kanlı bir kırımdan geçirmeyi planladıkları Ankara’da hastanede yatan kendisi tarafından Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’a iletilmiştir. ) 9 Martçılara bağlı olan Gezmiş kızarak odayı terk ettiği ama Mahir’in Dr.’un yanında kalarak görüştükleri o zaman THKP-C’nin Paris’teki hücresine bir mektup ile bildirilmiştir. Ben bunu daha sonra iki 9 Martçıya Dr.Memduh Eren ve Em.Kur.Yar.Talat Turhan’a sordum. Doğruladılar ve çatlağın buradan çıktığını söylediler. İkisi de birbirine dargın öldü. DR.Eren Kaynak’a kızgın değildi ama T:Turhan çok kızgındı. Kaynak’ın meselesi Proleter devrimciler ile ilgili değildi. Çünkü darbeci değildik. MİT görevlisi olarak 9 Martçiların arasına sızmış ve Mahir Sayın’la beraber bizlere İÜ Anfilerinde provokatif nuruklar attığına şahidiz. Ama şu da var ki nedense MİT tarafından deşifre edildikten sonra Prof.Kaynak’ın yapmış olduğu bir çok analizi marxist geçinenlerden daha objektiftir. Daha 1984’te “FETÖ’cü Olguyu” tarif etti ama kimse dinlemedi. Ben 1987’de ilk çıkan kitabımda iktibas ettim. Yukarıdaki cümle cımbızla çekilmiştir. Başı ve sonu da okunmak zorundadır. Hiç bir sosyalist devrimcinin tutuklanmasına veya ölümüne sebep olmamış bir eski devlet istihbarat yetkilisini devrimciler kullanma becerisini gösterememiştir. Devrimci istihbarat çok ciddi ve çok önemli bir konudur. Bu konuda ucuz demogojik laflar doğru değildir. Profesyonel devrimcilik bunu zorunlu kılar ne ki 1960’larda LAtin Amerika’da görev yapmış CIA’nın en önemli görevlisi olan P. Agee’nin saf değiştirmesini sağlayan komünistler, CIA’ya yıllarca ağır darbeler vurmuştur. Bazı önemli ajanların saf değiştirmesi sağlanmıştır. Ne ki CIA hala bu konuda karın ağrısı çekmektedir. Sınıf savaşı sadece iktisadi veya siyasi alanda değil her alanda verilir. Ayrıca Devrimci Dinamik grubunun duruşunu beğenmeyen keskin zatlar, derhal gruptan ayrılabilirler… Ucuz laflara, bilgiçliklere karnımız tok, 52 yıldır çok keskinler gördük, davayı ilk önce onlar terk etti….
27-07-2019