Dünya gördüklerimizden ibaret değil. İçinde yaşadığımız halde aklımızın ermediği, gözümüzün görmediği; bilmediğimiz, belki de hiç bilemeyeceğimiz neler var, neler… Sanal alem bir başka, spiritüel alem, daha daha başka. İnsanlarda tesbit edilmiş, deneylerle kanıtlanmış olduğu söylenen bir varoluş zekası var. Kimimizde akademik zeka, kimimizde pratik zeka, bedensel zeka, müziksel, sözel, sosyal, içsel zeka yüksek, kimimizde düşük. Ya da çoksal zekaya sahibiz… Madde ötesi, ruhsal fakat anlaşılır bir gerçekliği arayan bu konuda eğitim alan çok insan var. Hepimizin içinde keşfedilmeyi bekleyen bu zeka türlerini tanımak ve değerlendirmek gerek. Akıl ve duyguların dışında spiritüel zekamızı da kullanmak yaşamı daha iyi algılayıp taşıyamadığımız gerçekleri, daha kolay kabul etmemizi sağlar. Spiritüel zeka, diğer zeka türlerinde olduğu gibi yaşlandıkça azalmaz, aksine daha çok gelişir ve yükselir. Hurafelere dalmak, olağan üstü güçlere inanmaktan söz etmiyorum. On üç yaşımdan beri düşüncelerimi yazma alışkanlığımın yanı sıra, okumak da yaşamımın en önemli parçası. Üzerine yazdığım kağıt parçaları ve büyüklü küçüklü defterler biliyorum ki benimle birlikte kaybolacaklar. Yazdıklarımı bilgisayara aktarıp dostlarımla paylaşmayı bu yüzden seviyorum. Sanal alemde her birimizin asla kaybolmayacak bir kara kutusu olduğunu okuduğum zaman; buna karar verdim.
(Avazeyi bu aleme Davut gibi sal, baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş.) Divan edebiyatının usta şairlerinden ABDULBAKİ’ nin bu değerli cümlesi bana göre ( Nasıl hatırlanmak istiyorsan , öyle davran.) mesajı veriyor. Evrendeki kara kutumuz bizim unutulmasını istemediğimiz yanlarımızla dolacak çünkü.
İşte kağıt parçasına yazmış olduklarımdan bir sayfa;
”Bazen hayatımıza hiç tanımadığımız birileri meteor gibi düşer. Duygularımız alt üst olur, aklımız bizi kontrol etmeyi bırakır. Tuzağa düşmüş tavşan gibi sarsılır, korkuların ötesine geçeriz. Kurtulmaya çalışır, var gücümüzle çırpınırız. Bazen gevşer, teslim olur, bazen de Yüce Yaratıcı’ ya sığınırız. O güne kadar hep dost yanlarını gördüğümüz insanların diğer yüzlerini görmeye başlarız. Güvendiklerimiz, film seyreder gibi; başımıza gelenleri uzaktan izlerler. O güne kadar varlığından haberdar olmadığımız biri bize el uzatır. Güncellenmemizi sağlar. Yeniden başlama zamanı gelmiştir!”
ULVİYE KARA AKCOŞ/01-06-2022/BANDIRMA