Geliyormuş,Gidiyormuş +18

Memleket dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde olabilirler!

Mustafa Kemal ATATÜRK


Bende gizli şeker var…
Gizli kalp var…
Gizli tansiyon var…
Gizli kolesterol de var…
Amaaa gizli VATAN HAİNLİĞİ yok!

Ben Türk’üm.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!


DÜNYA MUTLULUK GÜNÜ!

Günün anlam ve önemine binaen bugün şehre gittim!
Tanıdık tanımadık demeden önüme gelene sordum:
“Mutlu musun”
En az 100 kişiye sordum, ilginç cevaplar aldım. Kanaatimce insanlar mutsuz.

Bazıları bön bön boş gözlerle baktı, bazıları “taşşak mı geçiyorsun” dedi, kimileri dövecekmiş gibi ters ters baktı, kimileri de içini döküp rahatladı…

Yerlerde olan moralim iyicene bozuldu, beynim cılk yumurta gibi oldu, tansiyonum düştü!

Mutluluk nedir?
Nasıl mutlu olunur?
Mutlu değilsek, nereden satın alınır?

Nazım Hikmet değiliz ki soralım Abidin Dino’ya…
Günümüz Türkiye’sinde Abidin’ler Nazım’lar zaten yok, bulman imkansız ötesi!
“Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin” diye sormanın hiç gereği de yok!

Saray ve eşrafı mutlu, diyanet mutlu, sarıklı cüppeli çarşaflı abiler ablalar mutlu…

Genç bir arkadaşla konuştum. Anlattıkları bana çok dokundu.
Başladı anlatmaya:
“Abi 2 üniversite bitirdim. Yemin ediyorum Bandırma’dan İzmir’e kadar çalmadığım kapı, başvurmadığım fabrika işletme kalmadı, iş yok işsizim. Kapı duvar, biz seni sonra ararız deyip gönderdiler” dedi…

Ben de MUTLU değilim yahu, n’apçez…


+18
KIRMIZI NOKTALI!

GELİYORMUŞ, GİDİYORMUŞ!

Şu kasvetli günlerde çok sıkıldım, siz de sıkılmışsınızdır diye düşündüğümden affınıza sığınıp fıkra tadında yaşanmış bir hayat hikayesi dile getireyim, gülümseyelim dedim…
İyi mi ettim, kötü mü ettim bilmiyorum, tekrar affınıza sığınıyorum!
NOT: Yaşanmış bir hayat hikayesi olup, isimler değiştirilmiştir bilginize…

80 yaşına dayanan oldukça sağlıklı, sevişme dürtüleri depreşen, libidoları tavan Recep Emmi’me seks ihtiyacı hasıl olmuş.
Lâkin evdeki Emine Yengem o işleri unutalı çoookk olmuş. Emine Yengem ununu elemiş eleği de duvara asmış kendini sadece ve sadece ibadete vermiş, dünyevi dertleri olmayan dünya iyisi bir ninecik…

Ne yapsın Recep Emmi?
Bu saatten sonra ona buna sulansa ayıp, gören olur duyan olur!
Köylü dedem komşunun eşeğine meyletse rezil-i rüsva olmak var.
Düşünüyor taşınıyor bir müddet kaşınıyor şehre inip devlet gözetiminde, hem de yasal olan geneleve gitmeye karar veriyor!

Recep dedem gizli gizli, kimseciklere görünmeden kıyıdan köşeden eli şeyinde geneleve geliyor…
Oldukça seksi, vicüt hatları belirgin, tabiri caizse at gibi afet-i devranı gözüne kestirip aşk odasına giriyor…

Çoluk çocuk okuyor diye teferruata girmiyorum!
Recep Dedem iş üzerindeyken o ulvi ortamın heyecanına daha fazla dayanamayıp terk-i diyar eyleyip hakkın rahmetine kavuşuyor.

Nihayetinde olay adli bir vaka olduğundan abla mahkemeye çıkmak zorunda kalıyor.
Hakim soruyor:
-Anlat bakalım, olay nasıl gerçekleşti…
-Valla sayın hakimin ben soyundum dökündüm, dede de soyundu dökündü. Dede önce kıpkırmızı oldu. Ben onu GELİYOR sandım. Sonra bembeyaz oldu, meğerse GİDİYORMUŞ sayın hakimim…

KISSADAN HİSSE:
Birilerinin kuyruğuna yapışayım onun sayesinde koltuğu sağlama alırım, ben de nemalanırım hinliğiyle iş tutanlar GELİYORUM derken bir bakarlar GİTMİŞLER!

Kal’ın sağlıcakla, seviyorum sizleri arkadaşlar.

HASAN TOPUZ -BANDIRMA

28
A+
A-
REKLAM ALANI