İstanbul Kanalı

Kanal İstanbul karşıtlığını hayretle izliyorum.
Tamam işin altında müthiş bir siyasi cepheleşme var, bir takım şirketlerin gelecek on yılını kurtaracak garanti iş ve burdan elde edilecek rantların gideceği adres hırsı var.
Tamam da Türkiye’nin geleceğine damga vuracak, İstanbul’u 2 bin yıl öncesi gibi dünyanın ekonomik merkezi yapacak, bu müthiş projeye hayır demek için yeterli sebep midir bu?

Tıpkı bugün hizmet yükü ve kalitesi olarak dünya sıralamasına giren Istanbul Havaalanı projesi gibi.

Aynı gerekçeler sudan bahanelerle engellenmesi için ne trollükler yapıldı. Arkasında Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinin derinden engelleme çabalarını izledik, şükür ki fos çıktı. Şimdi havaalanı resmen para basıyor, hazineye müthiş girdi kazandırıyor. Ben öncelikle olan biten her şeye ekonomik bakma gibi Sakallı Adam’dan aşılanan bir huyum var. Türkiye’nin önünü açacak yeni kanalın da öncelikle ekonomik katkısı adeta havadan sudan gelecek gelir sürekli açık veren ve enflasyonun tek nedeni olan bütçeye büyük katkı yapacak olması aşikar bir durum.
Görünen köy !.
Çünkü şimdi boğazdan gemiler bedava geçiyor.
Üstelik dünyanın en güzel boğazı müthiş turizm destinasyonundan geçmek zorunda olan petrol tankerlerini ağır sanayi taşıyan tehlikeli gemilerini gördükçe düşündükçe kabus aslında.
Çok geç kalınmış bir proje bu.

*

Montrö anlaşmasının askeri gerekçeleri Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelere yönelik kısıtlamaların bana göre kalkması için bir neden yok. Kaldı ki binlercesi bozulan süresi dolan ülkelerarası antlaşmaların devam edip etmeyeceği zamanın ruhuna bağlıdır olmadı yine uluslararası anlaşmalarla doğruya bağlanır, bağlanması lazım.
SİYASİLERİN GÖREVİ BU.
Kaldı ki bu kanaldan uçak gemisi geçemez her halde.

Kanal çevreye yeşil alana zarar verecek gibi bir algı dayatması iddia var, aksine bana göre şimdi olduğundan fazla yeşil alanları çoğaltıyor bu proje ve vahşi betonlaşmayı da tamamen olmasa da kısmen engelliyor. Kanalın her iki yönde zorunlu yeşil alanlar modern hizmet alanları şimdi olduğu gibi vahşi betonarme yapılaşmayla hızla Silivriye doğru hızla giden çirkinlikler kısmen engellenmiş olacak.

*
Deprem tehlikesi.

Deprem bölgenin olası kaderi. Kanal yerine kentin büyüme hinterlandında yapılacak 50 katlı rezidans yapılaşmalardan çok daha güvenli olduğunu düşünüyorum.

*
Deniz kirliliği.
Marmara nın kıyısında bulunan kentlerin iç denize boca ettiği kanalizasyon ve engellenemeyen fosil ve kimyasal atıklarla foseptik çukuruna dönen Marmara Denizi’ni kirleten değil kirlilikten kurtulmasına yeni bir su yolu ile kanal kısmen destek verecek . Sadece boğaz yoluyla Karadeniz Marmara Ege akıntısıyla yenilenen Marmara denizine ikinci bir yol neden kötü olsun hatta Müsilaj alanları azalacak.

*
100 yıl öncesinden Abdülhamit döneminde ya da daha sonra projelendirilen İzmit’ten Sakarya nehrini kullanıp Karadeniz’e çıkan Kandıra Filyos SU YOLU KANALI’DA MUTLAK GEREKLİ ama bütçe yetersizlikleri nedeniyle hala bekliyor. Doğu Karadeniz Limanlarından Ege’ye geçiş yapmak isteyen gemilerin bu kanaldan geçmesi halinde elde edilecek katma değeri ancak iktisat yeni adıyla ekonomi bilenler hayal edebilir. Keşke bütçemiz elverse KANAL KAPIDAĞ’ı da yapabilsek. Tarih bilenler kanal açık olduğunda KYZİKOS ‘un her yerde geçerli para basan dünyanın en büyük ekonomisi olduğunu bilir.

Şimdi o kanallar için bir girişim olsa inanıyorum ki; ufuksuz bir azınlık kitle yine ortalığı vaveylaya verecek ayağa kaldırmak isteyecektir.

*
İnanılmaz kumpas senaryolarla yaptık oldu hukuk garabetiyle hapiste tutulan Ekrem İmamoğlu’un kanala karşı olma gibi bir tutum içinde olmasına inanamıyorum.
Bana göre bu projeye karşı değil, ancak iktidardaki hükümetin dolayısıyla AK Parti’nin bu projeyi gerçekleştirmesine karşı. Ya da dış telkinlerin tesiri. İktidar değiştiği andan itibaren düşüncesinde keskin dönüş olacağını tahmin ediyorum.

*
Araplar Katarlılar bu yöreden rant sağlayacaklarmış. İzafi bir durum kapitalist dünyada da paranın nerden geldiği önemli ise varsın Katar’dan Kuveyt’ten gelsin Avrupa’dan ABD’den gelmiyorsa ne yapacaksın varsın orada mega yatırımlar olsun, alıp bir yere götürme şansları mı var ?. Ne yapılıyorsa temelde ülkemizin.

*
Yazı uzadıkça uzar gerçekten projenin çok daha fazla konu başlıklarında katkısı var . Örneğin kanalın yapılış sürecinde olsun , yapıldıktan sonra olsun on binlerce istihdam söz konusu. işsizliği önlemeye istihdama katkısı tahminlerden büyük olur. Benim tahminim 30 bin kişiye istihdam ve bağlantılı yüzbinlerce kişiye iş alanı yaşam desteği demek. Yüksek gelir sağlayacak işler, Şirketler, vergi ,stopaj ,geçiş haracı ..

*
Bakın daha çok pozitif .
Daha pek çok faydalı konu başlıkları var.
Şimdi Bandırma’dan Kanal İstanbul için yazmak ne alaka değil ömrümün yarısı Istanbul’da geçti Yenikapı’da Kilyos açıklarında boğazı bir an önce geçmek için sıra bekleyen irili ufaklı onlarca gemiyi çok gördüm. Ve düşüncelerimi daha önce de yazmıştım. Zaman içinde düşüncemi değiştirecek somut bir gerekçe duyamadım, zorla istesem de bulamadım ve bir kez daha yazdım.
Hatta kanalın daha geniş tutulması gidişli gelişli projelendirilmesi gerekir dedim di.Dalga geçtiler dostlar.
Bu düşüncelerime karşı olanların düşüncelerini hala merak ediyorum.
Ama genel geçer cümlelerle değil.

Şimdi konunun çokça işlendiği medyada edindiğim reel bilgilerimize bir bakalım. İstanbul boğazın’ndan yılda 42. bin gemi geçiyormuş. Bu sayı çok yüksek! Nitekim boğazlarda 3 yılda 50 kaza yaşanmış. Ekonomik anlamda boğazlardan geçişte para alamadığımız için yılda 8 milyar gelir kaybımız var. Eğer lafta değil reelde güçlü bir Türkiye olabilseydik bu parayı çatır çatır boğazlardan geçenlerden tahsil ederdik ama Montrö yüzünden edemiyoruz. Montrö 1933 yılında imzalanan bir anlaşma. Bu anlaşmaya göre boğazlar ticari gemiler için serbest su yolu ? Boğazlara yapılan masraf cebimizden çıkıyor. İstanbul boğazından gelir olarak aldığımız kılavuz hizmetlerinden cuzi bir gelir.Türkiye için 8 Milyar kayıp varmış. Kılavuzluk hizmetlerinin ücretini bile biz belirleyemiyormuşuz. Özal döneminde bir atak yapılmış. Uluslararası tepkilerle faiziyle geri ödemişiz. Dükkan bizim malımızın fiyatını biz belirleyemiyoruz. Şimdi sadece 150 milyon gelir. Öte yandan geçmek isteyen gemilerin tek sorunu sıra beklemek. Gemicilikte zaman çok önemlidir.Bunu uluslararası lojistik firmaları çok iyi bilir.Şimdi bilmeyenler için bir not daha ilave edeyim. Montrö aslında 1956 yılında bitmiş bir anlaşma bunu neden kimse konuşmuyor. Anlaşmanın süresi bitmiş ve dış baskılardan biz yenisini isteyemediğimizden hala yürürlükte.Ve kendi boğazlarımıza hala hakim değiliz çünkü anlaşma süresi bitmiş olsa da gemilerin bedava geçiş hakkı sonsuza kadar var. Montrö’ye göre Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin askeri gemileri boğazlardan geçip Karadeniz’de kalma süresi 21 gün ve 9 gemi olarak sınırlandırılmış. Kanal yapılınca neden boşa çıkacak analamadım.Dolayısıyla ABD NİN GİREMEDİĞİ TEK YER Karadeniz’miş. Ve nedense ABD her yıl Karadeniz’e savaş gemisi gönderiyor. Karadeniz kıyılarında üsleri boşuna kurmuyor. Sonuçta proje kanalın İstanbul’u bir ada haline getirecek olması güvenliğimizi tehlikeye düşürecektir diyenlerin savı Diyorlar ki İstanbul’un kanal yapılınca ada olması ve köprülerle Trakya’ya bağlanırsa savaşta öncelikle köprüler yıkılınca savunma nasıl olacak endişesi.. Eğer öyle ise dünyada benzer onlarca kanal var Ukrayna’nın kanalları doğal savunma hattı oldu. Yeni kanal aynı zamanda saldırgan güce karşı güçlü doğal bir savunma hattı olmuyor mu?
Varsa somut bir karşı çıkma gerekçeleri bilmek isterim.
İsrail elli yıllık hayali BEN GURİON kanalının güvenliği için Gazze’yi ateşe verdi. Tüm dünyayı karşısına aldı. On binlerce masum insan, çaresizce içimizi yakan görüntülerle çocuklar hayatını kaybetti.
Bizim Kanal için hiç kimseyi incitecek bir engelimiz yok. Varsın Avrupa ya da başkaları kıskansın.

*
Bu durumda AK Parti iktidarı Kanal İstanbul’un yapımına başladı diye ilk seçimde yeniden iktidar olur gibi bir telaş da bana göre akıl tutulması bir durum. Ülkenin çıkarları siyasetin üstünde olmalı
O iş başka bu iş başka.

23-04-2025 /BANDIRMA /MEHMET LEVENTOĞLU

257
A+
A-
REKLAM ALANI