Son söz olarak yazacağım cümleyi baştan yazayım. Belediye kurum olarak halk tarafından hizmet için tahsis edilen parayı en verimli şekilde kullanmak zorundadır. Çünkü kendisine teslim edilen para! yani kutsal emanet yani yerel beyt -ül mal ,yani bütçe HALKINDIR.
Bunu niye yazdım. Son Belediye Meclis bütçe görüşmelerinde izlediğim kadarıyla yukarda yazdığım kriterden kimsenin haberi olmaması ya da böyle bir şey yokmuş gibi duyarsızlığı beni karamsarlığa itmiştir.
Bir yerel yönetim kurumu kendine tahsis edilen bütçenin yüzde yetmişini kendi iç yönetimine tahsis ediyorsa ve geriye kalan yüzde ile sürekli ertelenen yapılamayanlar ortada ise büyük bir randıman sorunu verimsizlik söz konusudur. Oysa bu durum hiç bir meclis üyesini rahatsız etmemiştir.
**
Muhteşem bir sağlık iksiri olduğuna dair saplantım olan sızma zeytinyağım bitmek üzere olduğu için güvenli tek adres bildiğim Erdem Özcan ağabeyin dükkanına uğradım.
Kendisi Bandırma’nın canlı arşivi,duayen gazetecisi ve fotoğraf sanatçısı olmakla kalmayıp aynı zamanda dededen toruna son nesil gıda toptancısıdır. Her uğradığımda ayaküstü kısa bir Bandırma değerlendirmesi yapar adeta basın müzesi olan arşivinden bilgi nasiplenirim..
Özcan ağabey yıllardır Bandırma’yı yazar. Kendi penceresinden aksaklıkları dile getirir. Uyarır yol gösterir. Genelgeçer, basmakalıp BOŞ yazı yazdığını hiç görmedim.
Bu defa muhabbetimizin konusu Bandırma caddelerinde yaşanan ve artık kanıksanan kaos görüntülerden yakındı. Böyle bir şey hiç görülmedi dedi.
Kentte yaşayanlar olarak belki biz alıştık farkında değiliz ama ana cadde ve sokaklara kadar şu direklerde ki manzaralarla üst üste afişlerle yığın olmuş manzaralarla somutlaşan başıboşluk hoş değil. Muhtemelen ARTIK sizi de rahatsız etmiyordur. Çünkü alıştınız. KIRIK CAM TEORİSİ öyle diyor. Bu yağmacı keşmekeş durumun bir teorisi varmış.
Düzensizliği kanıksamak.
Çünkü alıştık.
Kırık Camlar Teorisi Bandırma’da teoriden çıkmış “kanıksanmış realite” olmuştur.
İnsanların yaşadığı çevrede bir bozulma varsa, orada yasaların uygulanmadığı yaşayanlarca KANIKSANIRSA HER BİREY ONUN PARÇASI OLUR. Tertemiz bir caddede yürürken sigara izmaritini bile yere bırakamazsınız ama çöple dolu bir yolda olduğunuzu gördüğünüzde atarsınız.
Ünlü Stanford hapishane deneyiyle tanınan ve bu konuda pek çok kitaba ve filme ilham kaynağı olan profesör Philip Zimbardo nun adını koyduğu bu teoriyi ortaya koyan kişi..Bu zatın çıkış örneği metruk bina camlarına dairdir.
Kimsenin onarmadığı bir binada kırık bir cam varsa, diğer camların akıbeti de kısa sürede kırılması kaçınılmazdır demiş. Eğer bir toplumda kontrolsüzlük işaretleri görülüyor ve kimse umursamıyorsa, bu o toplumda daha fazla suç işlenmesinin yolunu açılması demektir miş.
Eğer bir şehirde kamu alanları yani topluma tüm halka ait alanlar kişisel rantlara kolaylıkla peşkeş çekilebiliyorsa ve bu durum ilgililerce görmezden gelinip halka kanıksatılıyorsa bunun önünü de artık alamazsınız.
Baraj yıkılmıştır.
Bandırma’da bakıyoruz Başkan Tosun bir tutam gayretle Öztaylan, Eraydın,Peker, ve Mirza nın başlattığı cadde ve sokakların modernleştirilmesine çalışıyor. Hacıyusuf Mahallesi sokakları Atatürk Bulvarı çalışmaları icraat sunumlarına girecek güzellikte . Ortalıkta çöp yok. Ama kentin gelişimine bakılırsa ve Belediye Bütçesinin yüzde yetmişinin iç harcamalar gittiği gerçeği kendisi tarafından itiraf edilerek ortada ise bu kentin tamamını modern bir kent görseline kavuşturmak olanaksız demektir. Kentin kamu alanları işgalleri toplumsal vicdanı incitmekten öte kentsel kirliliğin de net örnekleri olarak çözümsüzlükle ortada duruyorsa “benden sonra tufan” anlayışı yöneticilerde , umutsuzluk ise topluma yansıyacaktır. Kent insanı ortak kullanım hakkının çalındığını hissediyorsa kendisi de sıraya nasıl girerim psikolojisinde olacaktır. Kimse umursamadan her yeri kendine özel işgal alanı yapabiliyorsa bunun nedeni yakın geçmişten gelen siyasi nitelikli tavizlerdendir.
Bu kırık cam teorisidir.
Biri gözüne kestirdiği,bir şekilde siyasi ilişkilerle yol bulduğu kamu alanını işgal edip kendine tahsis edebiliyorsa herkesinde bu örneği takip etmesi fırsatını kollaması kadar normal bir hak olamaz.
Bir örnekle izah edelim. Güvenlik birimlerinin pek uğramadığı mahallenizde diyelim metruk bir bina var. Bir camına taş atın kırın Bir hafta sonra diğer bütün camların kırıldığını göreceksiniz. Eğer kırılmamış bir cam kaldıysa çekinmeyin onu da kırabilirsiniz . Bu deneyi modern bir mahallede yapın orda da aynı durum yaşanacaktır. Çünkü yoksullukla ilgisi yok bu işin. Eski devlet hastanemiz biliyorsunuz taşındı boşaltıldı. Önce birisi bir taş attı ve camlardan biri kırıldı. Sonrası gelen fotoğraflarda baktık camların hepsi indirilmişti. Bir kaç gün sonra musluklar çalındığı bilgisi geldi. Yazdık . Önlem alınmadı.Kalorifer petekleri pimapenler derken bina anında cascavlak edildi harabeye döndürülüp tinercilere mekan oldu. Kısa bir süre sonra bir baktık ki: binanın ne penceresi kalmış ne kapısı camı .. Gelen vurmuş giden çalmış. Çözüm yepyeni ve farklı işler için kullanılabilecek bina yıktırıldı. Yazık değil mi milli servet nedir bilen kaldı mı? Düzlerdeki Özel İdare tesisi de aynı kaderi yaşadı.
Kırık Cam Teorisi bizzat Bandırma genelinde yaşanıyor.. Kamu mallarına zarar vermenin nedeni yoksulluk değil kanunsuzluk, kuralsızlık ve itaatsizlik hissidir . Şehrin işlek ve popüler caddeleri kent yönetiminin aynasıdır. Bizim karnemiz sıfır. Kent estetiğinden sorumlu olması gereken kurumu Bandırma Kent Konseyi’nin de siyasileştirilerek işlevsizleştirilmesi bütün denetim mekanızmalarının yolunu kapattığı geçmiş yıllar boyunca Sevgi Yolu’nda vaktiyle Başkan Sedat Peker döneminde bir meclis üyesine ait işletme ile sessiz sedasız başlatılan yol işgaline göz yumulması ile başlayan KIRIK CAM TEORİSİ süreci , Dursun Mirza döneminde Belediye kurumunun bizzat kendisi Sanat Kafe adıyla açılan hizmet işletmesine bitişik yeşil alanı dahil ederek absürd bir kötü örnekle devam etmiş bugün Menderes Meydanında kaldırımların bile kapatılıp dükkana dönüştürülmesine ,Bandırmaspor otoparkının hoyratça işgal edilip kulübün yılda 500 Bin TL gelir kaybına yol açmasına , Anıtlar kurulunca kayıtlı tarihi meydanımızda sandalyelerin meydanın yarısına ulaşmasına kadar Bandırma halkının toplumsal vicdanını incitecek duruma varmıştır.Kurtuluş Caddesi mesela yakın geçmişte bir firmaya yüklü meblağlar ödenip dizayn edildi modernleştirildi. Şimdi bakın eski haline rucü etmiş. Çift akışlı yolda araçların sağlı sollu yol alma çabaları izlemeye değer sahnelerdir. Hiç bir trafik polisinin bu caddedeki olağandışı trafik akışına müdahale etmeye gerek duyduğunu görmedim. Kanıksanmış kaos. Kırık Cam Teorisi.
Küçük tavizler zamanla önü alınamayan büyük problemlere yol açar ve bir de bakarsınzı artık çok geçtir. Bu durum yolsuzluklar için geçerlidir. En küçük yolsuzluk sonrasında büyük hırsızlıklara gebedir.
Bandırma caddelerindeki direklere Büyükşehir Belediyesine geçmeden reklam aparatları afişler asmaya izin verilmiyordu. Araç kullananların dikkatini dağılıp kazaya yol açma riski haklı ve doğru bir gerekçeydi. Bandırmalı reklamcılar çok uğraştı zorladı bir tek ilan izni alıp astıramadılar. Tamam. Doğrusu buydu. Şimdi bakın bakalım Büyükşehir kanunuyla idari yönetimi bölünen kentte ana caddelerde Büyükşehir Belediyesinin izinleriyle oluşturluan sanat ucubesi direklerimize bir bakın , Hiç bir Avrupa kentinde benzer manzara yoktur geçin artık Çin’de bile bu manzaralar yok.
Bence Başkan Yücel Yılmaz, Tolga Tosun ve diğer başkanların Kırık Cam Teorisi’ne çalışması lazım . Usulsüz yağmalara vandalizme yol vermemesi lazım. Kamu hakkına dikkat ve hassasiyet şart. Caydırıcı ekonomik yaptırımlar şart. Bu şekil vurdumduymazlık yandaş bir kaç kişiyi mutlu edebilir ama toplumsal vicdanı incitir. Benden sonra tufan diyemezsiniz. Çoğunluk vatandaşları mutsuz eden duyarsızlığa isyan eden haklarının alenen çalındığını hissettiren gidişatın sonu onların politik geleceğine de dokunur bizden söylemesi.
12-04-2022/MEHMET LEVENTOĞLU