Korona Kurbanlarının Yakınlarına Dersler

KORONA KURBANLARININ YAKINLARINA DERSLER

Annelerini, babalarını, kardeşlerini, yakınlarını, dostlarını Korona virüsüne kurban vermiş sevgili yurttaşlar, dünyadaşlar ve onların acılarını paylaşan tüm insanlar!

Son pandeminin canlarına göz koyduğu sevgili insanlar! dünyanın neresinde yaşıyor, hangi dine inanıyorsanız inanın. 2019 yılının aralık ayından bu yana insanlığın başına bela olan virüsün dünyanın her yerinde pek çok insanın canını, nefesini keserek alması ve almaya devam edecek gibi görünmesi karşısında paniğe kapıldığımız meydanda.

Pek çok mümin, inandığı tanrıya sığınarak virüs belasından kurtulmak için dualar ediyor, muskalar yazdırıyor; türbelerde, yatırlarda, tapınaklarda, ibadetlerde tek tek ya  da topluca dualar ediyor. Bir çok kişi virüsün ibadethanelere giremeyeceği inancıyla oralara sığınmağa çalışıyor. kimi geri kalmış ülkelerin din tüccarı yöneticileri resmi din kurumları ve görevlileri eliyle bu durumda bile din istismarından geri durmuyor ve üfürmeye, savurmaya devam ediyorlar.

Sonuç mu? Dünyanın her yerinde, her dinden, her mezhepten, her tarikattan milyarlarca müminin dualarına, yakarmalarına karşın salgının yayılması, canların yitirilmesi sürüp gidiyor. Bilim insanlarının, bilim kurullarının uyarılarına karşın, bir çok yerde bir çok insan, virüsün bulaşıcı olduğunu dikkate almaksızın toplu ibadetler, taziye toplantıları ya da dinsel etkinlikler düzenliyor, düzenlenenlere katılıyor ve virüsün kendisine ve başkalarına bulaşmasına katkıda bulunuyor.

Birtakım kıytırık televizyon kanallarında koronayı, cinleri, kara  büyüleri uzaklaştıracak muskaların, duaların reklamı ve pazarlaması yapılıyor. Din sömürüsü ve hurafe ticaretiyle mücadeleden sorumlu kurumların, makamların ve kişilerin her halde bunlardan hiç haberleri yok ya da kendileri de öylesine cahiller ki   rezillikler sürüp gidiyor. İlahiyatçıların devletlerce beslenen akademisyenlerinden ve yönetici prof’larından bu rezilliklere dair hiç bir kınama sözü çıkmıyor. Devletlerin bu rezilliğe karşı hiç bir mücadelesi yok.

İnançlar, inananlar için elbet saygıdeğerdir; ama cehaletin ve istismarın  hiç bir inanç sisteminde, hiç bir medeniyette saygıdeğerliği elbet yoktur; olmamalıdır. Bu istismar ve cehalete resmen seyirci olmanın inanç özgürlüğüyle, inanca saygıyla bir ilişkisi olamaz. Hastalıkların, pandemilerin insanları terbiye etmek için, inançsızların inanca zorlanması için tanrılar tarafından gönderildiği iddialarının devletler tarafından hoş görülmesi, müddeilerinin inanç yayma haklarını kullandıkları şeklinde açıklanması asla kabul edilemez.

Sevgili yurttaşlar, dünyadaşlar; sevgili insanlar!
Pandemi vesilesiyle almış olmamız gereken dersler var:

Sağlıklı, huzurlu, barışçıl, güvenli, aydınlık, adaletin var olduğu bir dünyada yaşayabilmek için;

Eğitim ve öğretimin ilk aşamasından en yüksek kademelerine kadar her müfredat programında temelden tepeye hijyenin, beden ve besin temizliğinin öğretilmesi gerekir.

Her türlü sağlık sorunu için ilgili sağlık kurum ve kuruluşlarına başvurulmasının öğretilmesi gerekir.

Bilime inanmayan hiç kimsenin eğitim – öğretim kademelerinin hiç birinde asla görevlendirilmemesi gerekir.

Fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikolojik kökenli sorunlara karşı ancak bu sorunların kökenleriyle ilgili bilimsel çözümler aranmasının öğretilmesi gerekir.

Dünyayı daha güzel, daha barışçıl, daha yaşanası… kılabilmek için bilimin tek yol gösterici olduğu öğretilmelidir.

Bilim insanı olmayacak olanlara da temel bilimlerden her konuda doğru düşünebilecek kadar bilgi edindirilmelidir.

Bütün  canlı türleri  tek hücreden türeyip geliştikleri için kardeştirler. Bu nedenle, canımızı savunma hakkımız saklı kalmak üzere dünyanın tüm canlılarla ortak yaşam alanımız olduğu öğretilmelidir.

İnsanlara, değerlerini soylarından,  dinlerinden, dillerinden, ülkelerinden, siyasi mensubiyetlerinden, mesleklerinden, cinsiyetlerinden ya da cinsel tercihlerinden değil, yalnızca insan oluşlarından, ahlaklarından, erdemlerinden aldıkları öğretilmelidir.

İnsanlara, kadın – erkek eşitliğinin insanlığın temel değerlerinden biri olduğu, erkeklerin kendilerini kadınlardan yüksek görmelerinin insanlığın en eski, en aşağılık saplantısı olduğu, kadına karşı her türlü şiddetin insanlık suçunu oluşturduğu  her yaşta, her eğitim aşamasında ısrarla öğretilmelidir.

Yukarıda sayılan ve insanlığın  korona pandemisinden aldığını umduğumuz  yaşamsal derslerden başka, eğitim insanlarının hazırlayacağı bu doğrultudaki konuların her kademedeki müfredat programlarına alınması gerektiği DERSLERİNİ ANLAMIŞ OLMAK DURUMUNDA VE ZORUNDAYIZ!

Ve bunların ancak yakınlarını koronaya kaptırmış yurttaşlarımın, dünyadaşlarımın, onların acılarını paylaşanların, kısaca tüm insanların demokratik savaşımlarıyla gerçekleşebileceğine inancımı sevgiyle, saygıyla sunuyor, tek tek her insanın bu konuda kendisine  düşen görevler üstünde ciddiyetle düşünmesini diliyorum.

27-05-2020/KOCAPINAR -GÖNEN