Refik Halit Karay ve Sürgün Romanı Üzerine

Refik Halid Karay ve Sürgünlük Deneyimi – Demet Karabulut – Bilgi Üniversitesi – Tez 2011

Sürgünlüğün savrulma, kafa karışıklığı ya da hatta hissizlik ile başlayan, yönelimsizlik ve kaybolmuşluk hissi ile devam eden etkileri ve sürgünlük sona erse dahi bu deneyimlerin bir ömür boyu süren izleri Karay’ın edebi yaşantısında da benzer bir süreci takip eder. Sürgünlük dönemi fiilen sona erse de, Refik Halid’in entelektüel yolculuğu sürgünlüğün gölgesi altında kalmıştır. Sürgünlüklerinden önce hükümetin yanlışlarını ve toplumsal bozulmaları açık olarak eleştirmekten geri durmayan Karay 1938’de affedilişinin ardından Türkiye’ye geri dönmesiyle edebi üslubunu yumuşatmış ve hükümete karşı doğrudan eleştiri yapmaktan kaçınmıştır. Kirpinin Dedikleri adlı çalışmada derlenen, Meşrutiyet’in ilanından sonra hükümetçiler ve muhalifler arasındaki atışmalardan oluşan ve baskı altında tutulmuş bir milletin “özgürlüğe” kavuşmasının ardından kendi kültürüne yabancılaşmasını dert edinen ve o dönemden akıllarda kalan nadir köşe yazılarının, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından toplumsal yozlaşmayı ele alan İstanbul’un Bir Yüzü adlı romanın, Memleket Hikâyeleri’ndeki öykülerinde Anadolu halkının kadınlara karşı ikiyüzlü, baskıcı tavrını eleştiren, halkın tembelliğini yeren öykülerin yazarının ülke toprakları dışındaki sürgünlüğünün ardından popüler edebiyata yöneldiği görülür. Bir kısmının sürgünlük döneminde yazıldığı öykülerden oluşan Gurbet Hikâyeleri dışında yazarın sürgünden döndükten sonra yazdığı Dişi Örümcek, Yer Altında Dünya Var, Yüzen Bahçe, İki Bin Yılın Sevgilisi, İki Cisimli Kadın, Nilgün, Bugünün Saraylısı gibi romanlarda siyasi söylemden uzak durulduğu görülür.

Toplumsal eleştiri amaçlı yazılan bu romanların çoğunda kadınlar yozlaşmanın temsilcisi olarak ele alınır. Yazarın Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme projesinin aktörleri olarak gördüğü kadınların yaşam tarzlarındaki sözde modernleşmeden rahatsız olduğu anlaşılsa da bu rahatsızlığı doğrudan dile getirmeyip, yozlaşmış kadın karakterler aracılığıyla yansıttığı anlaşılır. Kadınlara karşı takındığı bu tutum yazarın sürgünlüğünün sona ermesinin ardından ideolojik, politik eleştirilerini, kültürel yozlaşma olarak gördüğü değişiklikleri ve ulus-devletleşme sürecini modernleşmenin simgesi olarak yansıtılan kadınlar aracılığıyla, kendini güvende tutarak, aba altından eleştirdiği düşünülebilir. Refik Halid’in 1945 yılında yazdığı “Edebiyatı Öldüren Rejim” yazısında totaliter rejimlere yönelttiği eleştirileri de yazarın edebi yönündeki değişikliği anlamaya yardımcı olur. Karay bu yazısında totaliter rejimlerin güzel sanatlardan çoğunu, özellikle de özgürlüğe en çok ihtiyaç duyan edebiyatı öldürdüğünü belirterek totaliter rejimlerin yalnızca kendi görüşlerinin ölçüsünde eser istediklerini, bireylere kıymet vermeyen bu tür faşist rejimlerde edebiyatın güdük kaldığını vurgular (Karay, 1945, s.2- 16). Totaliter rejimlerin hâkim olduğu dönemlerde edebiyata biçilen görevin yenilikleri benimsetme ve tesis etmek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Karay’ın sürgünden sonra yazdığı eserlerinde kadınlara yaklaşımının bu sistemin ahengine uymayı reddettiğini işaret ettiğini düşünmek yanlış olmayacaktır. Ne var ki, bu yazı yazarın popüler edebiyata yönelmesini açıklayan bir metin olarak değerlendirildiğinde Karay’ın sürgünden sonraki edebi üretiminde totaliter rejimin beklentisine uygun eserler üreterek eleştirisinin oklarını kendine doğrultup çelişkili bir durum yarattığı da söylenebilir. Bunların yanı sıra, N. Ahmet Özalp’in Refik Halid: Okları Kırılmış Kirpi çalışmasında da göstermiş olduğu üzere, Karay’ın eserlerinin birçoğunun sansüre uğramış olması ve yazarın muhalif yönünden eser bırakmayacak hale getirilmesi, yazarı sürgünden sonraki eserlerini bu muameleye maruz kalmayacak bir biçimde yazmaya yöneltmiş olabilir. Ancak kanıtlanması mümkün olmayan bu iddia tahmin yürütmenin sınırları içerisinde kalabilir. Bunların yanı sıra yazar, Mustafa Baydar’la yaptığı bir söyleşide sürgünden döndükten sonra çabuk tüketime uygun eserler üretmesindeki temel nedenin ekonomik kaygılardan kaynaklandığını, artık halkın isteklerini göz önünde bulundurarak yazdığını ve hedefinin unutulmayacak, başarılı bir eser yazmak olmadığını belirterek yazma biçimini gerekçelendirir (Baydar, 1959, s.7).

Karay’ın gazeteci ve fıkracı yönüne dikkat çekmeyi hedefleyerek yazarın çeşitli gazetelerde yazmış olduğu yazıları derleyen Memleket Yazıları serisinin on sekizinci sayısına yazdığı “Önsöz”de Murat Belge de ağır adam olmaya çalışmak yerine “kendini hafife alması” nedeniyle Refik Halid’i “a tipik bir Türk yazarı” olarak niteler ve yazarın önemsiz görülen işlerle uğraşmaktan kaçınmadığını ve buna paralel olarak da “popüler” olarak addedilen eserler yazmış olduğunu öne sürer (Belge, 2017, s.23). Sonuç olarak sürgün edilmenin yarattığı kaygı ve korkuların yazarın konformist bir eğilime girmesine neden olduğu ve sürgünlük sırasında yazılan eserlerinde sürgünlük deneyimine odaklanıldığı ancak sürgünden sonrakilerde doğrudan bu deneyimin ele alınmadığı, toplumsal eleştirilerin kadınların araçsallaştırılmasıyla gerçekleştirildiği görülür. Düşünmesi sistematik bir şekilde engellenmiş olan Refik Halid sürgünden sonra sürgünlük deneyimleriyle ya da buna yol açanlarla yüzleşme çabası içine girmeyerek sessizlik alanına dâhil olmuştur. Ancak yüzleşme talebinin yokluğu ve bazı konularda sessizliğe gömülme söylemsel şiddetin devam ettiğini gösterir. Karşıtlıkları öncelikle fiziken dışlayan irade bunun ardından devam eden yaşantıyı da kısırlaştırarak tahakkümünü sürdürür.

O halde hiçbir zaman apolitik olmamış fakat doğrudan tarafgir bir politika da gütmemiş olan, hayatının önemli bir kısmını sürgünde geçiren ve başına türlü belalar gelen yazarın doğrudan eleştiri yapmaktan kaçındığı entelektüel dönüşümü tekrar benzer durumları yaşama kaygısının yarattığı bir korku hali olarak da değerlendirilebilir elbette.

DEMET KARABULUT-2011-BİLGİ ÜNİVERSİTESİ

KAYNAKÇA Allotson, P., & McCormack, J. (2008). Introduction. P. Allotson, & J. McCormack (Dü), Exile Cultures, Misplaced Identities (s. 9-33). Amsterdam: Rodopi. Bakhtin, M. M. (1982). Forms of Time and Chronotope in the Novel. M. M.Bakhtin, The Dialogic Imagination: Four Essays. Austin: University of Texas. Baydar, M. (1959). Refik Halid Karay Anlatıyor. Varlık, 6-7. Belge, M. (2017). Refik Halid: Atipik Bir Türk Yazarı. Atatürk’e Eğilen Bir Sürgün: Refik Halid Karay (s. 23-27). İstanbul: İnkılâp. Burr, S. A. (2014). Finite Transcendence: Existential Exile and the Myth of Home. Maryland: Lexington Books. Diker, Z. (2016, 04.04). Felâket Anlatısı. Post Dergi. 73 Yerinden Edilmenin Söylemsel Şiddete Dönüşümü: Refik Halid Karay ve Sürgünlük Deneyimi monograf 2018/9 Doukhan, A. (2012). Emmanuel Levinas: A Philosophy of Exile. London: Bloomsbury. Ebcioğlu, H. M. (1943). Kendi Yazıları ile Refik Halid. İstanbul: Semih Lûtfi. Hanne, M. (2004). Intdoruction. M. Hanne (Dü.), Creativity in Exile (s. 1-13). Amsterdam: Rodopi. Hardt, M., & Negri , A. (2003). İmparatorluk. İstanbul: Ayrıntı. Kaminsky, A. (1999). After Exile: Writing the Latin America Diaspora. Minneapolis: University of Minnesota. Karay, R.H. (1945). Edebiyatı Öldüren Rejim. Harman. 7 / 25 Temmuz, s.2-16. (2009). Sürgün. İstanbul: İnkılâp. Karaer, N. (1998). Tam Bir Muhalif: Refik Halit Karay. İstanbul: Temel. Mazıcı, N. (2000). Af Yasalarında 150’likler. Ankara Üniversitesi, SBF Dergisi, 1(55), s.79- 138. McClennen, S. A. (2004). The Dialectics of Exile: Nation, Time, Language and Space in Hispanic Literatures. West Lafayette: Purdue University. Melton, J. M. (1998). The Face of Exile: Autobiographical Journeys. Iowa City: University of Iowa. Oxford Learner’s Dictionary. (2017, Aralık 20). (2011). Refik Halid: Okları Kırılmış Kirpi. İstanbul: Kapı. Rose, P. I. (2005). The Dispossessed: An Anatomy of Exile. Maryland: University of Massachusetts. Said, E. (2000). Reflections on Exile. Reflections on Exile and Other Essays. (s. 173-187). Cambridge: Harvard University. (2016). Kış Ruhu. Tuncay Birkan, (Çev.).

İstanbul: Metis. . (2017). Entelektüel: Sürgün, Marjinal, Yabancı. İstanbul: Ayrıntı. 74 Demet Karabulut monograf 2018/9 Smith, A. (1996). Julia Kristeva: Readings of Exile and Estrangement. London: Macmillan. Sznajder, M., & Roniger, L. (2009). The Politics of Exile in Latin America. Cambridge: Cambridge. Tabori, P. (1972). The Anatomy of Exile: A Semantic and Historical Study. London: Harrap. Zeng, H. (2010). The Semiotics of Exile in Literature. New York: Palgrave Macmillan.

01-02-2021

Yayınlama: 01.02.2021
3
A+
A-
REKLAM ALANI