Sinan Beyhan'dan Neşter İzleri

PENCEREM  VE NEŞTER İZLERİ

Günlük hayatımızda her gün yüzlerce, binlerce seçim yapıp kararlar vermek zorunda kalırız.  Bunların çoğunluğu hayatımızı sürdürebilmek için gerekli, kimi küçük kimi büyük karar ve seçimlerdir. Sıradan kararlarımızın telafisi kolaydır. Peki insan hayatının pamuk ipliğine bağlı olduğu anlarda karar vermek zorunda kalan insanların ruh hali nasıldır hiç düşündünüz mü ? Toplum içinde yaşarken ve çalışma hayatında sürekli bu üçüncü türden kararlar vermek zorunda kalırız. 
Genç bir operator doktor'un hizmet eri olarak başladığı görevinde yaşadığı  dönüşümü yaşadığı ülkenin zamanın ruhu içinde çıplak görüntüleri içsel hesaplaşmalarla betimleyerek anlattığı öykülerinde hep dışardan baktığımız beyaz kapıların arkasına götürüyor bizi. Bir kitap bir roman ne zaman değerlidir ne zaman güzeldir herkese göre farklıdır. Bana göre eğer yeniden okumak bir kere daha bana aktardığı aynaya bakmamı istediği zaman iyi bir kitapdır. Türkiye artık yazıyor.Yakın geçmişlere kadar çok okuyan da olsa eline kalmei alıp heyecanlarını anılarını isyanlarını kağıda dökmek için kalemi eline alan çok yoktu. O nedenle kısır bir yazar ve kitap geçmişimiz var. Şimdi ise yazan çok ancak içlerinde geleceğe kayıtlanacak usta işi romanlar anılar kitaplar çok değil. NEŞTER İZLERİ bana göre belki elli yıl sonra belki yüz yıl sonra da lezzetle okunabilecek öyküleriyle çok başarılı. Belki bir Dostoyevski belki bir Bukowski arayışınız beyhude olacak çünkü Sinan Beyhan kendine has bir üslup gerçekleştirmiş. Biçim anlamında olmasa daifade ve anlatım samimiyetiyle yapmacık olmayan yaşananşları ajite ederek sulandırmayan tabir caizse soft bir gerçekçilikle normalde görsenizitici olacak sahneleri heyecanla takip edebiliyorsunuz.Coğrafyanın ürettiği insan ilişkilerininde ki  dönüşümlerin , dayatmalarla yabancılaştırılan, yürütme hukukunun yarattığı bencilliği , politikanın ötekileştirmeye ittiği normallerden kaynaklanan  sosyal adaletsizliğe dair  öykülerinin temelini bu çelişkilerle başarıyla kurgulamış sayın yazar..

Pencerem ve Neşter İzleri . Sinan Beyhan'dan okuduğum 2 Romanı ..

Samsun Ladik'te başlayan yaşam serüveni ve şimdi Bandırma'da aramızda yaşayan yazarımızın  3 kitabı daha var.

Yazar son kitabı Neşter İzleri'nin arka kapağında şöyle diyor:

"Sahnedeyken gördüğünüz ,çoğu kez alkışlayıp bazen yuhaladığınız biz cerrahların ; sahnede ve sahne dışında yaşadıklarımızı,ödediğimiz bedelleri göstermeye ,

Az gülümseyen ,kaşları çatık ,sert,ciddi,duygusuz robotlar gözüken bizlerin ,güçlü gözükmek zorunda olan ,doğru ve yanlışlarımızla insan olduğumuzu anlatmaya.."

Hemen hepimizin binbir telaşla ulaştığımız  acil servislerde polikliniklerde  derdimize hemen çözüm isteyen sabırsız umutlarla sığındığımız şifa aradığımız insanların gözlerinden o esrarengiz dünyaya bakmak istermisiniz? 

İşte böyle . Yazarlar bizi gözlerler. Sokakta markette  otobüste dolmuşta yanıbaşımızdadirlar bizi gözlerler ama farkında olmayız. Bir bütünün parçaları birbirlerinden ne kadar bağımsız ise, parçalar ne kadar başına buyruksa,  parçaları bir araya getirende  o kadar özgürdür. Bir şarkı düşünün ki o şarkının melodilerini üreten bestecinin kararı olmasaydı o şarkı hayatlarımızda hiç olmayacaktı.  Operatör Doktor  Sinan Beyhan  da elbette  kendinden öncekilerin ve kendinden sonrakilerin tutsağı olarak yazdığı kitaplarında yaşadıklarının okuduklarının deneyimlerinin tutsağı ve kendini anlatırken aslında bize  ayna tutuyor. . Her türlü yaratım inşa edilirken  özgürlükten kırpılanlarla kalıcılık oluşturulur.  Tabiidir ki  toplumun sosyo ekonomik yansımaların bilinç altına yüklediği sansür den çıkabilme mücadelesini ne kadar kazandığınla lakalıdır ki  ortaya kalicı eserler çıkacaktır.  Her yazıt bir itiraftır ama aynı zamanda  her yerinden zincirlidir. Tabii ki yazarımızın zincirleri var.

Sinan Beyhan ilk kitabı Pencerem'de Samsun Ladik'te geçen çocukluğunun  gözünden  o zamanın ruhunu yansıtırken yalın basit bir dil kullanıyor. Basit ve yalınlığı bir sonraki öyküye geçme iştahı bırakıyor.  Aynı zaman diliminde yaşamış olmanın  duygularında benzer pencereler aralanıyor zaman zaman.  
Biyografik  romanında geçen  yaşamın izlerinden parça öykülerde  gerçekdışı tavırlardan, -mış gibi yapmalardan uzak duran satırlar  ki okurken yumuşakça kayıyor.  Bir ilk roman olan Pencerem'de  romantik veya ideal arayan gözlere fazla çıplak ve makyajsızlık NEŞTER İZLERİ'nde ise çıplak gerçekliğe yol alabilmiş. Daha bir çarpıcı ve romantizmden uzak olmuş ki..en azından durumdan nasihat verme zaafından sıyrılmış. Bir bütünün parçaları birbirlerinden ne kadar bağımsız ise, parçalar ne kadar başına buyruksa,  parçaları bir araya getiren-bir arada var eden bütün de  o kadar  güçlü olabiliyor.  Sinan Beyhan  öncelikle çok okuyan ve okuduklarını özümsediği belli  üslubundan bahsedilecekse cümlelerine verdiği özeni es geçmemek gerek. Romanların anası Don Kişot'tan Dostoyevski'ye giden yolda bugüne artık denenmemiş üslüp teknik kalmadığına göre kendinize falanca yazar gibi gibi  takıntılar  yapmadan  aslında dışarısından baktığımız tıp dünyasının yani karşı tarafın içindeki duyguları ifade eden satırlarda merakla bir sonraki cümleye koşuyorsunuz.
 Yazarların  romanlarında  kendi hayatını  dahil etme geleneği   Sinan Beyhan'ın Pencerem'inde  ve hatta son romanı Neşter izlerinde de devam ederken genel çerçeve sorunsalını hissetmiyorsunuz. Çünkü ucundan kıyısından  sizde yazılanların arasındasınız. Kenarında köşesindesiniz .
Varılacak şehirden çok yolun kendisine ve detaylara değer verebilenlere şiddetle  tavsiye edeceğim Operatör Dr. Sinan Beyhan'ın kitaplarıyla tanışmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Tabii ki adresiniz  öncelikle büyük bir emek ve özveriyle kültür nöbeti tutan kentteki kitapçılarımız  ve de son çare  internet arama motorları kaçınılmaz.

19-11-2020/MEHMET LEVENTOĞLU