Yılmaz Güney, Cem Karaca, Ahmet Kaya, Kemal Burkay, Melike Demirdağ, Zülfü Livaneli ve ismini sayamadığım yüzlerce sanatçı, aydın, vatandaş, siyasi mülteciyken, bayram günleri Türkiye’ye gelip yeniden sürgüne dönebildiler mı?
Peki bu memlekete çöreklendirilen Suriyeli siyasi mülteciler nasıl oluyorda bayramda, seyranda memleketlerine gidip elini kolunu sallayıp ülkemize geri dönebiliyorlar. Bunlar nasıl mülteci.?
Ev ahalisi, bütün gün anne Müge Anlı, baba “survivor” izliyor yanıbaşında çocuğun elinde tablet. Bu çocuktan geleceğe ne kalır. Çocukluğum derken neyi hatırlar ? Bu çocukları anlayan çıkacak mı? Mesleksiz ve bilgisiz yarınlar….
**
Çay bahçesinde oturuyorum. Yan masada 3-4 yaşlarında bir çocuk feryat figan bağırıyor. Tüm bahçe rahatsız, anne dayanamıyor ve çocuğa cep telefonunu veriyor. Oyuncak değil 3-4 yaşlarında çocuğa cep telefonu veriliyor ve çocuk susuyor. 3 yaşında ki çocuğa oyuncak yerine cep telefonu verilirse o çocuğun 5-10 yıl sonrasını siz düşünün.
**
Perşembe pazarını bilirsiniz.
Nalburların toplandığı merkezdir. Langa dan bir arkadaşım nalbur ve sürekli sürekli musevi bir nalburdan alışveriş yapıyor. Ve çokta memnun. Bir gün birlikte gittik . Rutin işlerini bitirdikten sonra musevi nalbura
Ülkede mantar gibi üniversiteler açıldı.. Siz bu üniversiteleri gerçek falan mı sanıyorsunuz ? Alayı orta- lise düzeyinde, rasyonel bilgiden uzak masal ve efsanelerle meşgul vasıfsız ve gereksiz sözde eğitim kurumları . Üniversite değişimin, evrensel dinamik bilimin giriş kapısıdır
Zaten bu kadar okula vasıflı ne rektör nede dekan bulabilirsiniz. Çoğu çakma yada muktedirlerin yakınları..
Kanıtı dünyada ilk 1000 e giren tek Türk üniversite yok..
İnsan ömrü 70 bilemedin 80 yıl. Hayatım boyunca bir insanın bunca yılı tek Dostoyevski yada Şekspir eseri okumadan nasıl tüketebildiğini asla anlayamadım. Tek bir -gerçek- şiir okumadan,okumaktan zevk almadan tüketilen bir ömür.. Hayret ve yorumsuz. ..
Bir sosyologla gazeteci söyleşi yapıyor. Söz depreme geldiğinde; sosyolog gazeteciye fay hatlarının kaynadığı, her gün depremle sallanan Japonya’da , yapı denetim firması falan olmadığını söylüyor. Gazeteci şaşırıyor. Nasıl olabilir. Derken sosyolog -memleket sevgisi yapı denetimi gerektirmez- deyip konuyu kapatıyor.
Gazeteci şaşkın.
Yazıyı bu kez bir anekdotla bitirelim.
İş adamı gazetecilerden Güneri Civaoğlu dönemi. Başbakan Demirel ile röportajında Demirel ‘e size istediğim soruyu sorabilirliyim?
Demirel – Ne istersen sorabilirsin diye yanıtlıyor.
Civaoğlu ne istersen mi özel hayatta dahil mi? diye ısrar ediyor.
Demirel sırıtarak Civaoğlu’ na;
Not: ( Serhat Ozar son yazısında Bandırma’ daki çevre katliamını mükemmel bir şekilde anlatmış. Durum dehşet verici. Ama zannederim küçük ama önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırmış. Bizim gazetede haber ve fotoğraflarını gördüm.
Bandırma Belediye Başkanı Festivalin kapanışında, hemde huşu içinde(!), gururla plaket dağıtıyordu. Hiç şaşırmadım kendisine yakışanı yapmış. Bandırma fotoğrafa iyi bak ve çocuklarınızı torunlarınızı katledenlerle “kolkola” girmiş bu insanları iyi tanı )
23-06-2024/ SÜLEYMAN TAKUNYACIOĞLU/ ERDEK