Yokluk Belası. Adalet Öldü!

Değerli okurlar, birkaç yıl önce Diyarbakır’da bir vahşet, bir aile dramı yaşandı, o günlerle bu günler kıyaslandığında Ülke gündeminde bu konuda kayda değer bir değişme ve gelişmenin olmadığı görülüyor.

İçinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıları, Zam yağmurlarını ve bireysel silahlanmayı önleyici girişimlerin olmayışı nedeniyle her gün pompalı tüfeklerle işlenen cinayetleri ve özellikle de kadın cinayetlerini tekrar yazmak yerine yıllar önceki bu yazımı güncele çok uyduğu için paylaşmak istedim.

OLAY, EKONOMİK SIKINTI, YER DİYARBAKIR. YIL 2015.

KEVSER 20 yaşında, kardeşi HAVVA 18, geride altı kardeşleri daha var, Anne 44 Baba 51 yaşında, Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinde yaşıyorlar(dı), Anne Adalet hanım, herkes gibi Bayram hazırlığı ve telaşı içinde, ama ne yaptığını ve ne yapacağını bilemeyecek kadar dalgın ve kederli.

Elde yok avuçta yok, ikisi gelinlik çağında sekiz çocuk.

Çocuk bu, Yok’u bilir mi?.

Hepsi bayram için bir şeyler istiyor, Anne çaresiz, Baba duyarsız.

Ekonomik sıkıntı Anne Adalet hanımın üstüne kara bir kabus olup çökmüş, çocukları teskin etmenin bir yolunu bulamıyor.

Her biri ayrı telden çalıyor.

Arife günü Diyarbakır-Mardin kara yolu üzerinde bulunan Şeyhmus Sultan türbesine ailece gitmek için hazırlık yapan anneye, daha önceleri psikololik tedavi görmüş olan 18 yaşındaki kızı Havva karşı geliyor.

Bayramlık alınmadığı için Havva türbeye gitmek istemediğini söylüyor, annenin ısrarı, kızının direnmesi kavgaya dönüşüyor.

Zaten bunalımda olan ve yatırlardan, türbelerden bir çıkış yolu(!) arayan anne cinnet geçiriyor, deliriyor ve ne yaptığını bilmezcesine 18-20 yaşına kadar bakıp büyüttüğü ilk göz ağrılarının ikisini de pompalı tüfekle vurup öldürüyor.

Daha sonra tüfeği kocası Sadık T.ye doğrultup ateş ediyor, isabetsiz bir atıştan sonra tüfek tutukluk yapıyor ve kocası da fırsattan istifade eşi Adalet hanımı yakalayıp bıçakla boğazını keserek öldürüyor.

Anne Adalet, T. Kızları Kevser ve Havva ile birlikte mezara Baba Sadık T. hapse giriyor, Geride sefaletin kucağında kalan altı çocuk.!!

***

Münakaşanın asıl nedeni, Kızlar Annelerinden, kendilerine Bayram kıyafeti almak için 50 lira para istiyorlar, yokluğa bakar mısınız, 50 liralık iki bayram kıyafeti nasıl olur siz değerlendirin, ama annede o 50 lira da yok ve kavga buradan çıkıyor. “Yaklaşık bir kilo et parasına üç can yok oluyor”.

3 Çocuk yetmez 5 olsun: olsun da, maddi imkansızlıklar yüzünden yetişkin kız çocuğunu yeterince tedavi ettiremeyen, çok çocuklu bu ailenin dramı ortadayken, Eğer insanlar çocuklarına bakamayacak ve onlara güzel bir gelecek hazırlayamayacaksa, çok çocuğu ne yapsın? böyle ziyan sefil mi etsin?. Hangi anne yavrusuna bir fiske vurmak ister, ne var ki yokluk insanı deli eder.

Babadan söz etmek istemiyorum belli ki, ondan evlat babası değil iskele babası bile olmaz eğer sekiz çocuk yapma sorumluluğunu idrak edebilen birisi olsaydı o kızlarla arkadaş gibi diyalog kurup ailevi sorunlarını çözmeye çalışır, maddi gücü yoksa bile bu durumunu evlatlarına anlayacakları biçimde anlatabilir ve bu faciayı yaşamayabilirlerdi.

O dönemde Aile ve sosyal politikalar Bakanı, Börek yapmasını bilmeyen kızlar evlendiklerinde mutluluğu yakalayamazlar, ya da benzeri bir beyanda bulunmuştu.

Şimdi bu kızlar, börek yapmayı bilmediklerinden mi öldü?.

Anne Börek yapmayı biliyordu ama yokluktan cinnet geçirdi, delirdi.

Evlat katili oldu.

Belki baba işsiz.

**

Üç buçuk milyon Suriyeli sığınmacıyı besliyoruz, kendi insanımız yokluk belasından cinnet geçiriyor, deliriyor, Hani nerede sosyal devlet?.

Sosyal ADALET, Diye sormuyorum. Çünkü ADALET ÖLDÜ. Başımız sağ olsun……..

Merhum Şair Abdurrahim KARAKOÇ’un Bu olayla çok örtüşen bir şiirini paylaşalım.

“BAYRAMLAR BAYRAM OLA”

Güneş yükselmeden kuşluk yerine

Bir adam camiden döndü evine

Oturdu sessizce yer minderine

Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı

Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı…

Eli öpüldükçe içi burkuldu

Konuşmak istedi, dili tutuldu

Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu

Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı

Adam “he ya” dedi, gözü kapalı…

Düşündü kış yakın, evde odun yok

Tenekede yağ yok, çuvalda un yok

Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok

Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını

Adam “evet” dedi, sıktı dişini…

Çalışsa ne iş var, ne cepte para

Dağ oldu içinde büyüyen yara

Dikti gözlerini karşı duvara

Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı

Adam “öyle” dedi, bağrında sızı…

Döndürse yönünü herhangi dosta yaralı, gariban, dul, yetim, hasta

Yıllar, aylar, günler erirken yasta

Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı

Adam Bayram dedi evden kaçtı.

Esen kalınız…..

31
A+
A-
REKLAM ALANI