1916 Ürkün İsyanı Ve Kırgızıstan'da Rus İşgali

ÖSKÖN OZMONOV -

XX. yüzyılın başlarında, kolonizasyon  politikasının temeli olan Türkistan’ı  Ruslaştırma siyaseti, şiddetini arttırmıştı. Buna, 31 Ekim 1911 senesinde bölgedeki
generalin, il yönetimine gönderdiği; “Yerli  halka, gelecekte Rus çiftçilerinin işini yaptıracağımızdan fazlasıyla ilgimizi çekmektedir.
Bu yüzden onlara Rusları sevdirmeyi kanına işlemek lazım. Yönetime baş eğmeyenler ya toprağından olup açlıktan ölecek ya da Rusya onlarla vedalaşacaktır.” şeklindeki yazısı  şahittir.12  İsyanın en önemli sebeplerinden biri,  çok sayıda Rus çiftçinin bölgeye gelmesi ve  onları yerleştirmede Kırgızlara zorbaca hareketlerin yapılması olmuştur. 1896-1916 yılları  arasında Rus çiftçilerini merkezden tahliye  etmek için 310 bin 236 Ruble harcanmıştır.
1916’da, Türkistan’daki tarıma uygun arazinin  yüzde 57,7’si, burada yaşayan toplam nüfusun yüzde 6’sını oluşturan Ruslara verilmiştir.
Nüfusun yüzde 94’ü ise, tarıma uygun arazinin sadece yüzde 42,4’üne sahip durumuna  gelmiştir. Rus çiftçiler, Kırgızları insan yerine  koymayarak, suya da sahip olmak istemişler, yerli çiftçilerin susuzluk yüzünden topraklarını bırakıp gitmeye mecbur bırakmışlardır.
Çarlık Rusya’sı yerli halkın göstereceği tepkiye önlem alarak, Türkistan’daki silahlı güçlerin yanı sıra çiftçileri de silahlandırmaya
başlamıştır. 1916’daki isyandan önce Yedisu Bölgesine yerleşen Rus çiftçilerinin yüzde 43’ü silahlanmış durumdaydı. Bu da, yaşlı ve
çocukları hesaba katmadığımızda, eli silah tutan her çiftçinin silahlandığının göstergesidir. Bu yıllarda kendi toprağının hakkını arayan çiftçileri vurmak sıradan bir olay hâline
gelmiştir.
1914 senesinde başlayan Birinci Dünya Savaşı ve söz konusu savaşa Rusya’nın da dâhil olması, zaten ezilmekte ve zorlanmakta
olan Rusya’daki bütün milletlerin ve halkların başına büyük zorluklar ve sıkıntılar getirmiştir. Kırgızlar, bölgedeki diğer halklar gibi, cepheye, para, kıyafet ve atlı askerler için
Kırgız atlarını göndermişlerdir. Ancak, 25 Haziran 1916 tarihinde Rus Çarı’nın3 ‘Türkistan  halklarının asker yaşındaki (19-43 yaş arası)
tüm erkeklerini cephe ve cephe gerisi işler  için askeriyeye alınması’ yönünde yayımladığı ferman, her türlü zulme ve aşağılanmaya
maruz kalan ve Ruslara toprağını kaptıran  halkı tamamen çileden çıkarmıştır.
Rus Çar’ı, fermanında Türkistan’ın Sır  Derya Bölgesinden 60 bin, Semarkand’dan 32,5 bin, Fergana vadisinden 51,3 bin, Yedisu Vilayetinden 43 bin kişinin cephe gerisinde
çalışması için emir veriyordu. Bunun üzerine  baskılardan bıkan halk, eline silah alıp, açıkça isyan etmeye mecbur kalmıştır.
3 Çar II Nikolay (Çev.)  Nisan / Mayıs / Haziran - 2016
İlk başkaldırı, 4 Temmuz 1916 tarihinde  Semerkand Vilayetinin Hocent şehrinde başlamış ve kısa bir süre içinde Sır Derya ve Fergana bölgesine yayılmıştır. Temmuz ayında
başlayan Fergana’daki isyana Kırgızlar aktif  bir şekilde katılmışlardır. Andican Uezdinin4
halkı, kararlı adımlar atarak fermanın yükümlülüklerini yerine getirmekten vazgeçmiş,
gönderilen listeyi ortadan kaldırmışlardır. Bununla da kalmayarak hükümetin yetkililerine
ve Çar’ın görevlilerine saldırmışlardır. İsyana,  Hokand ve Namangan Uezdlerinde yaşayan
Kırgızlar da aktif bir şekilde katılmış, Namangan’daki başkaldırıya Talasbay Alıbayev liderlik etmiştir.
İsyan, kısa sürede Ketmen Töbö, Çatkal,  Toguz Toro bölgelerine de sıçramıştır. Temmuz ayının başlarında Süleyman Dağı eteklerinde toplanan 10 bin kişi, Oş Uezdindeki
başkaldırıyı başlatmıştır. Özgön’deki başkaldırı da şiddetli geçmiştir. Ağustos’a gelindiğinde ise Kırgızistan’ın güney bölgesinin ne4 İlçe statüsündeki yönetim (Çev.)
redeyse tamamı isyana dâhil olmuştur.  Kırgızistan’ın kuzeyindeki başkaldırı ise
Türkistan’ın diğer bölgelerindeki isyanlara   göre çok sert olmuştur. Burada yerli halkla,  silahlı Çarlık askerleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştır. Başlatılan isyana, Kırgızlarla beraber Kazak, Uygur, Dungan gibi bölgedeki diğer halklar da destek vermiştir.
Yedisu Vilayetinde yaşayan çeşitli halkların mensuplarının katıldığı ilk toplantı 10
Temmuz tarihinde, Karkıra’ya yakın Kaman Karagay’da yapılmıştır. Toplantıdan, insanları askere göndermeme, gerekirse Rus Çarına
karşı gelenlere silahlı çatışmaya girme kararı çıkmıştır.
İsyan Temmuz’da başlayıp, Ağustos’ta  şiddetini arttırmıştır. Kuzey Kırgızistan’daki silahlı başkaldırıyı ilk olarak Kemin’li Kırgızlar başlatmıştır. Başkaldırının lideri olarak manap5
 Möküş Şabdan Uulu seçilmiştir. Yerli  halkın kendi topraklarındaki derebeylerini lider seçmesi, gelenek göreneğin getirdiği
alışkanlıkla ilişkilendirilebilir. Rus Çarlığı’nın  kolonizasyon politikası altında ezilen çoğu  Kırgız beyleri, zor günlerde halkın yanında  hareket etmişlerdir.
8 Ağustos tarihinde Tokmok ve civarındaki köylerde başlayan halk isyanı giderek hız  kazanmıştır. 9 Ağustos’ta Ibrayım Tölö Uulu’nun liderliğindeki küçük çaplı isyancılar,  Isık Göl’e gitmekte olan Rus askerlerinin yolunu keserek, 178 tabanca ve 30 binden fazla
mühimmat taşıyan arabayı ele geçirmiştir.  Aynı zamanda Sarıbagış ve Atake bucaklarında isyan edenler, Kemin’deki Novorossiyskoe köyü ile Kazak ve Rusların yaşadığı
Samsanovka köyünü kuşatmıştır. Ağustos’un  ortalarına doğru gelindiğinde, başkaldırıya
Pişpek Uezdinin 12 bucağı katılmıştır. İsyanlar Isık Göl ve Talas’ta da giderek artmıştır.
İsyana Narın’daki Kırgızlar da aktif bir şekilde katılmışlardır. Koçkor civarı, kısa sürede isyanın yoğunlaştığı bölgeye dönüşmüş

5 Manap-Sovyet Dönemine kadar Kırgızları yöneten
beylere verilen ad (Çev.)
12 Üç Aylık Kültür ve Edebiyat Dergisi

tür. İsyancılar, Kanat Ubuke Uulu’nu kendilerine Han ve lider olarak seçmiş ve ona baş
eğmeye ant içmişlerdir. Lider Kanat Ubuke  Uulu, berdan tüfeği, binton

6   çift ağızlı tabanca, ahşap yapımı mızrak, balta ile silahlanan 2-3 bin askeriyle Ağustos ayının başında
Şamşı geçidini kullanarak Çüy’e doğru yola çıkmıştır.
Ancak Kanat Han’ın stratejik savaşı iyi  bilen, orduyu siyasî yönden yönetebilecek
eğitimli askerleri olmadığından Çüy’e ilk vardıklarında önüne gelen Rus köylerine saldırmaya başlamışlardır. Kanat Han’ın askerleri,
ilk başta Tokmok’u ele geçirmişler, 13-22  Ağustos aralığında Tokmok şehrinin etrafını kuşatmışlardır.
Kanat Han’ın liderliğindeki isyancılar,  daha sonra Almatı ve Taşkent’ten gelen 1,6 bin  kadar Rus askeriyle karşı karşıya kalmışlardır.
Silah gücü son derece sınırlı olan Kırgız isyancılar, barut, top ve tüfekle silahlanan düzenli   asker gruplarıyla savaşmak zorunda kalmışlardır. İsyancıların büyük bir kısmı bağımsızlık
uğruna kahramanca şehit olmuşlardır.  Isık Göl civarında çıkan isyan da dikkate şayandır. Bu vilayetteki isyan 5 Ağustos’ta başlamış, 10 Ağustos’a gelindiğinde Isık
Göl’ün tüm köylerine yayılmış ve Karakol’a  sıçramıştır. Karakol’daki isyanda Kırgız, Kazak, Uygur ve Dunganlardan oluşan grup, şehirdeki 500’den fazla dükkânı talan etmiştir.
11 Ağustos’ta Kırgızlarla Dunganlardan oluşan grup Karakol’a saldırmıştır. 13-14 Ağustos’taki isyana Çelpek, Börübaş köylerindeki Sart Kalmaklar7   da aktif olarak katılmışlardır.
İsyanın Türkistan’a hızla yayılmasından  korkan Çarlık Rusya’sı o dönemde cephede savaşmakta olan8   General A. H. Kuropatkin’i
geri çağırarak, Türkistan Genel Valiliği’ne getirmiştir. 17 Temmuz 1916’da Türkistan’da savaş hâli ilan edilerek Savaş Bakanının emriyle Türkistan’a 11 tabur, 3,3 bin Kazak ve Rus
6 Bir tür silah çeşidi (Çev.)
7 Boy ismi (Çev.)
8 Birinci Dünya Savaşı (Çev.)

askeri gönderilmiştir. Gönderilen bu askerler, 42 top, 69 makineli tüfeğe sahipti.
Çarlık Hükümeti, Sır Derya, Semerkant, Fergana vilayetlerindeki isyanı Temmuz’un  sonuna kadar bastırmayı başarmıştır. Yedisu  vilayeti, yabancı illerden gelen çiftçilerin çokluğu, yerli halkın ecnebî çiftçilerin zulmüne
daha çok maruz kalması ve toprak meselesinin iyice kızışmış olmasıyla diğer illerden ayırt ediliyordu. Üstelik Yedisu’daki isyan,
diğer illerdeki isyanların bastırıldığı döneme denk geldiğinden Çarlık Rusya’sı, Türkistan’daki silahlı güçlerinin tamamını söz  konusu bölgedeki isyanı bastırmaya göndermişti. Yedisu’daki isyanı bastırmak için,
Türkistan Valiliği’nden, 1105’i atlı askerler olmak üzere toplam 6530 silahlı asker gönderilmiştir. Daha sonra Savaş Bakanlığı’nın  emriyle Birinci Dünya Savaşı’nda savaşmakta
olan asker birliklerinden 2 Rus-Kazak alayı,  240 atlı istihbaratçı, 16 top, 47 makineli tüfek  eklenmiştir. Bütün bunların yanı sıra ecnebi
iftçilerin yüzde 43’ünün silahlanmış olduğunu önceden belirtmiştik.  15 Ağustos 1916 tarihinde Yedisu ilinin  asker-valisi M. A. Filbaum, isyanı bastırmak
için Rus çiftçilerinden atlı ve yaya asker birliklerini oluşturmalarını istemiştir. Türkistan Genel Valisi A. N. Kuropatkin ise 13 Ağustos 1916’da geçici askerî mahkemelerin oluşturulması emrini vermiştir.
Tırpan, balta, mızrak, berdan tüfeği, bin-ton ve az sayıda tabanca ile silahlanarak, son  derece dağınık hareket eden isyancıları bastırmak Çarlık Rusya’sı için hiç de zor olmamıştır. Kırgızistan’ın çeşitli yörelerinde çıkan
isyanı, iyi silahlanan ve savaş taktiğini iyi bilen Kazak-Rus askerleri, acımasızca bastırmış,  isyancıları bozguna uğratmıştır. Ağustos’un  sonlarına doğru gelindiğinde Prjevalski’ye
yakın bölgede, isyancılarla Rus birliklerinin  arasında son büyük çatışma yaşanmıştır. 21  Ağustos’ta, 4000 kadar isyancı, sağ ve sol
kanatlara bölünerek birkaç defa düşman  mevzilerine saldırmışlardır. 28 Ağustos’taki Tüp’teki çatışmaya ise 7000’den fazla insan katılmıştır. Eylül ayında Çarlık Rusya’sı ile isyancılar arasında yaşanan küçük çatışmaları
hesaba katmadığımızda isyanın kısmen bastırıldığını söyleyebiliriz. Çarlık Rusya’sı yetkililere isyanı acımasızca bastırma, yerli halka baskı uygulayarak varlıklarına el koyma ve köyleri ateşe verme
emri vermiştir. Rus çiftçilerine isyan döneminde ettiği zararı, isyancıların mal varlıklarıyla karşılamalarına izin verilmiştir. Askerî mahkemeler ise isyana katılanları idam cezasına çarptırmış, mahkemenin kararları anında
uygulanmıştır. Rusya’nın Ceza Uygulama Birliği ve onlara yardım eden Rus çiftçiler, sadece isyana katılanları değil, isyanla alakası olmayan halkı da hedefe almış, genç yaşlı, çocuk kadın
demeden herkese zulüm etmiştir. Örneğin, Belovodski’li 500’den fazla insanı isyana katıldığı bahanesiyle bir hayvan sarayına kapatmışlar, ertesi gün hepsini acımasızca öldürmüşlerdir. Buna benzer olay Isık Göl’ün
Teploklyuchenko köyünde de yaşanmış,
yine 500 kişi öldürülmüştür. Öldürülenlerin
100’den fazlasının cansız bedeni Ak Suu ırmağına atılmıştır. Prejevalsk şehrinde yaşayan 700 Dungan9 ’dan sadece 6’sı hayatta kalmıştır.
Soylarının tükenmesinden korkan Kırgızlar, Eylül’ün sonlarına doğru topraklarını terk ederek Çin’e doğru kaçmışlardır. Canını kur9 Kırgızistan’daki azınlık unsur (Çev.)
tarma telaşıyla, sadece önemli ihtiyaç malzemelerini ve yağmalamadan kalan hayvanlarını yanına alarak kaçan Kırgızların çilesi bununla bitmemiştir. Ceza Uygulama Birlikleri ile Rus çiftçileri, kaçan Kırgızların peşine düşerek
ulaştıkları yerde öldürmüşler, hayvanlarına el koymuşlardır. Kırgızların bu çileli yolculuğu kış mevsimine denk geldiğinden çoğu insan karda kışta donarak ölmüştür.
Çüy ve Isık Göl bölgesinde yaşayan halk, Ceza Uygulama Birliklerinden çok çekmiştir. Böylesi zor günlerde, halkın yok olma tehlikesine karşı mücadele eden, onları korumak
için elinden geleni yapanlar da olmuştur. Örneğin, Çüy bölgesinin boluşu Dür Sooronbay Uulu, Isık Göl’ün önemli yetkililerinden Kıdır Ake, Suusamır’lı Türkmön Boluş, Çarlık
Rusyası’nın yetkilileriyle konuşarak, kendilerine ait 400-500 aileyi baskıdan, zulümden ve Çin’e kaçmaktan kurtarmıştır.
Ancak Kırgızların Ceza Uygulama Birliklerinin zulmünden kurtulamamıştır. Sağ kalanlar Çin’e sığınmışlardır. Çin kaynaklarına göre, sadece Yedisu’dan gelen Kırgızların sayısı 332 000’e ulaşmıştır. 1916 yılındaki ayaklanmada ölen Kırgızların sayısı yaklaşık 200
000’i bulmuştur. Kuzey Kırgızistan’ın halkı yüzde 41,4’e azalmıştır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Çarlık Rusyası, Çüy ve Isık Göl
bölgesinde yaşayan Kırgızları dağlık Tyan Şan Yöresine taşımayı öngören karar almıştır.
1916 İsyanı, Kırgızistan tarihindeki millî bağımsızlık niteliğini taşıyan hareket olmakla beraber, Kırgızların toplumsal-siyasî hayatındaki en önemli olaylardan biridir. Ayaklanmaya Kırgızlarla beraber bölgedeki diğer
halklar da katılmıştır. Ayaklanma yenilgiyle
sonuçlanmasına ve kanlı bir şekilde bastırılmasına rağmen Çarlık Rusyası’nın Türkistan’daki sömürgeci siyasetini zayıflatmıştır.
Halk, bağımsızlık mücadelesinin tecrübesini kazanmıştır. Kırgızların atalardan miras kalan
topraklarına sahip çıkma arzusu, bağımsızlık ve eşitlik için verdiği bu kutlu mücadele, Kırgızistan tarihindeki önemli olay olarak yerini
 koruyacaktır. 

1. Tarihçi, Kırgız Milli Bilimler Akademisi üyesi.
2 Gazi Üniversitesi Doktora Öğrencisi. ÖSKÖN OSMONOV1

15-05-2018/ÖSKÖN OSMONOV/ çeviren. Nurabübü Borsokeyeva/BANDIRMA GERÇEK-