78. Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası

78. Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası
upload.php?item=9762

VEREM EĞİTİMİ VE FARKINDALIK HAFTASI

51 Verem Hastası Tespit Edildi..Bandırma Verem Savaş Derneği

Her yıl Ocak ayının ilk haftasında verem eğitimi için çalışmalar yapılmaktadır. Bu yıl da
05–11 Ocak 2025 tarihleri arası, ‘‘Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası’’ olarak belirlenmiştir. Bu
haftanın amacı, verem ile ilgili toplumun bilgilendirilmesi ve bu hastalığa karşı bütün kesimlerin
dikkatinin çekilmesidir. Bu amaçla; sempozyumlar, konferanslar düzenlenir, okullarda
kompozisyon ve resim yarışmaları yapılır, hastalıkla ilgili bilgi verilir. Afişler ve broşürler
dağıtılır. Yazılı ve görsel basına bilgi verilir.

Bandırma Verem Savaş Dispanserimiz, 03.01.1963 yılında kurulan Verem Savaş Derneğine ait binanın zemin katında hizmet vermektedir.

Tüberküloz hastalarına dernek-dispanser işbirliği ile hizmet verilmekte, maddi durumu yerinde olmayan tüberküloz hastalarına Bandırma Verem Savaş Derneğimizin desteği ile gıda yardımı ve parasal yardım yapılmaktadır. Bunun dışında maddi
durumu yerinde olmayan tüberküloz hastalarına devletimiz tarafından da düzenli maaş
bağlanmaktadır. Dispanserimiz bölgesi Bandırma, Erdek, Manyas, Gönen ve Marmara ilçelerinden
oluşmakta olup bölge nüfusumuz 304320’dir. 31.12.2024 tarihi itibariyle toplam 52 tüberküloz
hastası dispanserimiz kaydına alınmış olup bunlardan 31 tanesinin tedavisi halen devam
etmektedir.


Dispanserimiz kaydındaki tüberküloz hastaları doğrudan gözetim yöntemiyle (DGT) tedavi
edilmektedir. DGT, görevlendirilmiş bir kişinin hastanın yuttuğu her doz ilacı gözlemlemesi ve
bunu izlem formu üzerinde kayda geçirmesi işlemidir. Bu yöntemde hastanın her doz ilacı
içtiğinden emin olunmaktadır. Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) yakınında oturan hastaların
DGT’leri, ASM doktorunun kendisi veya tarafından belirlenmiş gözetim elemanlarınca
yapılmaktadır. Hastanın ilaçları yapılan gözetim planına uygun olarak; ASM biriminde, hastanın
evinde veya belirlenmiş başka bir yerde gözetimli olarak içirilir. Yakınlarında hiçbir sağlık
kuruluşu olmayan hastalar için muhtar, din görevlisi, öğretmen vb. kişiler eğitilerek gözetmen
olarak görevlendirilmektedir.

Hasta yakınının objektif olamayacağı düşünülerek aile üyelerinin
gözetmen olarak seçilmesi, en son tercih edilmektedir. Verem, bulaşıcı bir hastalık olup tedavi edildiğinde iyileşebilen, tedavi edilmediği takdirde
ise ölümle sonuçlanabilen toplumsal bir hastalıktır. Verem mikrobu çoğunlukla akciğerlerde
hastalık oluşturmasına rağmen kemik, eklem, beyin, böbrek, omurga, sindirim sistemi, sinir sistemi
gibi organ ve sistemlerde de hastalık oluşturabilir. Vücutta en çok akciğerlere yerleşen verem
mikropları çoğalarak yaralar oluştururlar. Daha sonra da akciğeri eritmeye başlarlar. Tedavi
edilmezse ölüm gerçekleşir. Verem mikropları, mikrop saçan hastaların aksırma, öksürme ve
konuşmaları ile etrafa saçılırlar. Etrafa saçılan mikroplar hava akımı olmayan yerlerde iki saat
kadar havada asılı kalabilirler. Sağlam insanlar asılı kalma esnasında mikropları soluyarak
akciğerlerine alırlar.

Verem, ortak kullanılan yiyecek, giyecek ve eşyalarla bulaşmaz. Mikrobu
alan hastada yetersiz ve düzensiz beslenme söz konusu ise yani vücut direnci düşükse hastalık
hemen belirtilerini göstermeye başlar. İlk etapta halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, zayıflama,
kuru öksürük, gece terlemesi ve balgam çıkarma görülür. En son aşamada ise kan tükürme görülür.
Bu belirtileri kendinde gören insanlar Verem Savaş Dispanserlerine başvururlar. Şüpheli şahıslar
burada bir dizi aşamadan geçirilirler. Akciğer filmi çekilir, verem testi (PPD) yapılır, kan testleri
yapılır ve en son olarak mikroskop altında balgam incelemesi yapılarak içerisinde verem mikrobu
aranır. Yapılan tetkikler neticesinde verem hastalığı saptanan kişilerin tedavileri Verem Savaş
Dispanserlerince ücretsiz olarak yapılır. Şu an için dünyada verem hastalığının tedavisinde
kullanılan beş çeşit ilaç mevcuttur. İlaçlar düzenli kullanıldığında verem hastalığının tedavisi altı
aydır. Bu süre duruma göre daha da uzayabilir. Tedavi 2-3’üncü haftaya ulaştığında hastanın
bulaştırıcı özelliği sona erer.
Korunmanın birinci aşaması verem aşısı (BCG)’dır. Ülkemizde verem aşıları iki aylık
bebeklere koruma amaçlı olarak bir doz uygulanır. Aşılama dışında yapılabilecekler arasında ise
şunları sayabiliriz. Verem mikrobu güneşli ve havadar yerlerde yaşayamadığından havasız ve
kapalı yerlerde uzun süre kalınmamalı, ortam sık sık havalandırılmalıdır. Dengeli ve yeterli
beslenilmeli, yeterli uyumaya dikkat edilmeli, mümkünse sigara ve içki kesinlikle içilmemelidir.
Yerlere tükürülmemeli, tükürenler uyarılmalı, öksürürken ve hapşırırken ağız mendil veya elle
kapatılmalı, hasta odalarında uzun süre bulunmaktan kaçınılmalıdır. Veremden korkmak, veremi
gizlemek yerine en küçük belirtide dahi en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilmelidir.
Tüberküloz hastalığının etkeni nedir?
* Tüberküloz hastalığının etkeni Mycobacterium tuberculosis complex basilleridir.
* Yavaş çoğalan, kültürde 2-6 haftada üreyen ve oksijenli ortamda yaşayan bir basildir.
* Asit ile boya vermediğinden aside dirençli basil (ARB) denilir.

Tüberküloz hastalığı nasıl bulaşır?
* Basilin kaynağı, hiç tedavi görmemiş veya düzenli tedavi olmamış akciğer ve larinks (gırtlak) tüberkülozu olan hastalardır.
* Hasta insanlardan öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu hastalık bulaşır.
* Balgam yayması pozitif olan ve akciğerinde kavitesi bulunan hastalar daha fazla basil saçarlar.
* Tüberküloz hastasıyla aynı ortamda bulunma süresi, ortamın büyüklüğü ve havalanma düzeyi basilin bulaşmasında önemli olan faktörlerdend En sık bulaşma, hastanın aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşları gibi uzun süre aynı kapalı ortamı
paylaştığı kişilere olur.
* Düzenli ilaç kullanımı ile basil sayısı çok kısa sürede azalır. Hastaların çoğunda, ortalama 2-3 haftada
bulaştırıcılık yok olur.
Tüberküloz enfeksiyonu ile tüberküloz hastalığı arasındaki farklar nelerdir?
* Tüberküloz enfeksiyonu, tüberküloz basilinin vücutta sessiz olarak durduğu; hastalık şikayetlerinin
bulunmadığı, hastalığın klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgularının görülmediği durumdur. Latent
tüberküloz enfeksiyonu (LTBE) olarak da adlandırılmaktadır.
* Tüberküloz enfeksiyonu, basilin vücuda girmesinden 8-10 hafta sonra tüberkülin deri testi (TDT) yapılarak tespit edilebilir.
* Tüberküloz enfeksiyonu olan kişilerin yaklaşık %10’unda, yaşamlarının bir döneminde tüberküloz hastalığı
gelişebilir.
* Enfekte olup hastalık gelişmeyen kişiler, enfeksiyonu başkalarına bulaştırmazlar.
* Tüberküloz hastalığı, tüberkülozla ilgili klinik belirti ve bulguların ortaya çıktığı durumdur.
* Vücut direncini düşüren durumlar, bağışıklığı etkileyen hastalıklar ve etkenler hastalığın ortaya çıkmasında rol oynar.
* HIV/AIDS, vücut direncini en çok düşüren hastalıklardan biri olduğu için tüberküloz ile HIV/AIDS
birlikteliği sıktır.
* Diabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, tütün kullanımı ve silikozis de vücut direncini düşürerek tüberküloz hastalığının ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.
* Bebek ve çocuklarda, vücut direnci düşük olduğundan, hastalığa yakalanma riski erişkinlere göre daha fazladır.
* Tüberküloz hastalığı en çok akciğerlerde görülmekle birlikte (%60-70) saç ve tırnak hariç tüm doku ve organları tutabilir.
* Hastalığın en sık görüldüğü diğer organ ve dokular; plevra, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin
zarıdı Tüberküloz hastalığının belirtileri nelerdir?
* Genel yakınmalar; halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş ve gece terlemesidir. Küçük çocuklarda kilo
almada duraklama, büyüme veya gelişme geriliği olabilir.
* Solunum sistemi yakınmaları; öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, kanlı balgam (hemoptizi), göğüssırt-yan ağrısı ve nefes darlığıdır.
* Diğer organları tutan akciğer dışı tüberküloz hastalığında ilgili organa ait bulgular görülebilir. Örneğin kemik ve eklem tüberkülozunda kalça, diz veya omurgada şişlik, ağrı, akıntı; larinks tüberkülozunda ses kısıklığı, lenf bezi tüberkülozunda lenf bezi büyümesi, akıntı, böbrek tüberkülozunda idrarda kan, iltihap yapabilir.
* Bazı hastalarda yakınma olmayabilir; özellikle bağışıklığı baskılanmış ve yaşlı hastalarda.
* Yaşlı hastalarda tüberküloz atipik olarak ortaya çıkabilir. Tüberkülozu olan bazı yaşlı hastalar tüberkülozun
klasik belirtilerini (örn. öksürük, kanlı balgam, ateş, gece terlemesi ve kilo kaybı) göstermeyebilir. Bu
hastalarda tüberküloz, fonksiyonel kapasitede değişiklikler (örn. günlük yaşam aktiviteleri), kronik
yorgunluk, bilişsel bozukluk, yeme bozukluğu (anoreksiya) veya düşük dereceli ateş (uzun süreli ve
açıklanamayan) ile ortaya çıkabilir.
* İki-üç haftadan uzun süren ve non-spesifik antibiyotik tedavisi almış olmasına rağmen klinik yanıt
alınamayan öksürük varlığında tüberküloz hastalığından şüphelenmek gerekir.
Tüberküloz tanısı nasıl konulur?
* Hastalığın kesin tanısı, balgamda tüberküloz basilinin görülmesi ile konulur. Basilin mikroskopta
görülmesi ya da kültürde üremesi gereklidir. Son yıllarda yaygınlaşan moleküler tanı testleri de
geçerli tanı araçları arasında yer almaktadır.
* Hastalığın bulguları yavaş gelişir. Hastanın klinik ve radyolojik bulguları, hastalıktan şüphelenmeyi
sağlar.
* Tüberkülin deri testi (TDT)’nin pozitif olması vücutta basil olduğunu gösterir. Bu durum hem tüberküloz enfeksiyonuna hem de tüberküloz hastalığına işaret eder. Dolayısıyla TDT, tüberküloz hastalığının kesin tanısında tek başına kullanılmaz.
Tüberküloz hastalarının bildirimi ve kaydı zorunlu mudur?
* Tüberküloz, bildirimi zorunlu bir hastalıktır.* Tanıyı koyan tüm sağlık kurum ve kuruluşları, hastalarını, 24 saat içinde İZCİ* veya UTS** sistemine
kaydederek bildirimde bulunmalıdır.* Tanı konulan tüm tüberküloz hastalarının verem savaş dispanseri kaydına alınması gereklidir.
İZCİ: Bulaşıcı Hastalık Sürveyans ve Erken Uyarı Sistemi UTS*: Ulusal Tüberküloz Sistemi
Tüberküloz hastalığının tedavisi nasıl yapılır?
* Tüberküloz tedavisi, tüm sağlık kuruluşlarında, Bakanlığımız tarafından yayımlanmış olan “Tanı ve Tedavi Rehberi” ile belirlenmiş standartlara uygun olarak yapılır.* Yeni tüberküloz hastalarının tedavisi; iki ay 4’lü ve dört ay 2’li ilaçla olmak üzere 6 ay sürmektedir.
Tedavide kullanılan bütün ilaçlar, ilgili sağlık kuruluşları tarafından ücretsiz verilir. İlaçların düzenli kullanılması tedavinin başarısı için oldukça önemlidir.
* Hastanın, tercihen bir sağlık personelinin gözetiminde ilaçlarını alması şeklinde uygulanan “doğrudan gözetimli tedavi (DGT)” düzenli ilaç kullanılması için en ideal yoldur.
* Tedavi sonlandırılana kadar, hastanın aylık takiplerinin verem savaş dispanserinde yapılması uygundur.
İlaca dirençli tüberküloz nedir?
* Tedavide kullanılan ilaçların eksik alınması ya da düzensiz kullanılması halinde, tüberküloz basili ilaçlara direnç kazanabilir.
* Dünya Sağlık Örgütünün tahminlerine göre yeni tüberküloz olgularının %3,2’si ve önceden tedavi görmüş
olguların ise %16’sı Rifampisine dirençli ya da çok ilaca dirençlidir.
* Dirençli tüberkülozun daha ileri aşamasında bazı ikinci seçenek ilaçlara da direnç gelişmekte olup bu duruma yaygın ilaç direnci denmektedir.
* İlaca dirençli tüberküloz hastalığının tedavisi zor ve daha uzun süreli olup tüm dünyada önemi gittikçe artmaktadır.
* Ülkemizde dirençli tüberküloz hastalarının tedavisi, referans hastane olarak tanımlanmış olan Ankara Atatürk
Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim
ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, İzmir Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi yanı sıra
bazı üniversite hastanelerinde yapılmaktadır.
Temaslı muayenesi ve koruma tedavisi neden gereklidir?
* Bulaştırıcı dönemde olan tüberküloz hastası ile aynı ortamda bulunan ve tüberküloz basiline maruz
kalan kişilere “temaslı” denir.
* Tüberküloz hastasının temaslıları verem savaş dispanserlerinde ücretsiz olarak muayene edilir ve
gerekli tetkikleri yapılır.
* Hasta olduğu tespit edilen temaslılar tedavi edilir. Hasta olmayan fakat enfeksiyon ya da hastalık
riski taşıyan temaslılar koruma tedavisine alınır.
* Koruma tedavisi genellikle tek ilaçla ve 6 ay süreyle yapılır.
Verem aşısı kimlere uygulanır?
* Tüberküloz hastalığından korunmada BCG (Bacille Calmette Guerin) aşısı kullanılmaktadır.
* BCG aşısı, doğumdan sonra ikinci ayını bitiren bebeklere aile sağlığı merkezleri ya da verem savaş
dispanserlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır.
* BCG aşısı, belirlenen zaman içerisinde yapılmaması halinde, tüberkülin deri testi (TDT) sonucuna göre 6 yaşa kadar uygulanabilir.
* BCG aşısı, özellikle çocuklarda ağır seyreden tüberküloz hastalığını (menenjit ve miliyer TB) önlemede etkilidir.


Tüberküloz hastalarına hangi hallerde şartlı nakdi yardım verilir?
* Tüberküloz hastalığı, sağlığın yanı sıra ekonomik ve psiko-sosyal kayıplara da neden olmaktadır.
* Bu sebeple, tüberküloz hastalarının desteklenmesi ve tedavi uyumlarının sağlanması gerekmektedir.
* Ülkemizde, Bakanlığımız ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında yapılan protokol kapsamında, tüberküloz hastaları için “Düzenli Nakdi Yardım Programı” başlatılmıştır.
* Program kapsamında, ekonomik ve sosyal güçlük yaşadığı “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı” tarafından tespit edilen tüberküloz hastalarına, ilaçlarını DGT ile düzenli bir şekilde alması koşuluyla ile tedavisini devam ettirdiği süre ile tedavi bitiminden sonraki 6 ayı da kapsayacak şekilde nakdi yardım
verilmektedir.


Dünyada tüberküloz hastalığına dair güncel veriler nelerdir?
* Tüberküloz halen dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.
* Dünyada yaklaşık iki milyar insanın tüberküloz basili ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir.
* Bu insanların %5-10’unun yaşamlarının bir döneminde tüberküloz hastası olma riski bulunmaktadır.
* Tüberküloz genellikle ekonomik olarak üretken yaş grubundaki erişkinleri tutmaktadır.
* Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Küresel Tüberküloz 2024 Raporuna göre COVID-19 pandemisi kaynaklı tanı ve
tedavi hizmetlerine erişimdeki aksaklıklar nedeni ile 2020 ve 2021 yıllarında tüberküloz tanısı alan ve tedavi
edilen kişi sayısındaki azalma, ölen kişi sayısı ve hastalık yükü üzerindeki olumsuz etki, 2022 yılında küresel çapta yaşanan iyileşme ile tersine dönmeye başlamıştır. Ancak 2022’de de tüberküloz, dünyada tek bir enfeksiyon etkeni kaynaklı ölümlerin içinde COVID-9’dan sonra ikinci sırada yer almaya devam etmiştir.
Tüberkülozla mücadele kapsamında küresel tüberküloz hedefleri kaçırılmış ya da hedeften sapmıştır.
* 2023’te dünya çapında yeni TB tanısı alan kişi sayısı 8,2 milyon olarak bildirilmiştir. Bu sayı, DSÖ’nün TB’yi küresel olarak izlemeye başladığı 1995 yılından bu yana en yüksek sayı olup, 2019’daki 7,1 milyonluk
COVID-19 öncesi temel seviyenin (ve önceki tarihsel zirvenin) de üzerindedir (2020’de 5,8 milyon, 2021’de 6,4 milyon). 2023’teki sayı, muhtemelen önceki yıllarda tüberküloz geliştiren ancak COVID-19 kaynaklı aksaklıklar nedeniyle tanı ve tedavisi geciken kişileri içermektedir.

04-01-2025 /BANDIRMA VEREM SAVAŞ DERNEĞİ

463
A+
A-
REKLAM ALANI