1787-1792 OSMANLI-RUS HARPLERİNDE KILBURUN,
ÖZİ NEHRİ VE HOCABEY MUHAREBELERİ
*
Cengiz FEDAKÂR ∗∗
ÖZET
1768-1774 Osmanlı Rus savaşları sonrasında Kırım, Osmanlı Devleti’nden ayrılarak sözde bağımsız devlet statüsü kazanmıştı. 1782 yılında Kırım’da çıkan isyan üzerine Rusya müdahale etmiş ve 1783 yılında yarımadayı ilhak etmişti. Osmanlı Devleti, kaybettiği ilk İslâm toprağı olan Kırım’ı Rusya’dan geri almak için askeri hazırlıklara başlayarak 1787 yılında Rusya’ya savaş ilan etti. 1774 Küçük Kaynarca antlaşması ile Rusya’ya bırakılan Kılburun Kalesi Osmanlı hâkimiyetinde olan Özi Kalesi’nin hemen karşısında yer almakta idi. Osmanlı kuvvetleri öncelikle bu kaleyi Rusya’dan alarak Kırım’ın batısında güvenliği tesis ettikten sonra bu yönden Kırım’a askeri harekâtta bulunacaktı. Bu amaçla Kılburun yarımadasına çıkartma yapılmış göğüs
göğse muharebeler cereyan etmiş fakat savunması güçlü olduğu için kale zapt edilememiştir. Osmanlı ordusunun Kılburun’daki başarısız çıkartma harekâtı ona pahalıya mal olmuş nitekim bu vaziyetten kuvvet alan Ruslar kısa sürede Özi Kalesini işgal etmiş, bu hadiseler ise Osmanlı aleyhine savaşın seyrini yönlendirmiştir. Diğer yandan
Hocabey, Özi Nehri ve Doğu Karadeniz’de de şiddetli Türk-Rus muharebeleri cereyan etmişti. Bu savaşlarda da bir varlık gösteremeyen
Osmanlı Devleti, Kırım’ı Ruslardan geri almak için giriştiği savaşlara, Özi ve Hocabey’i de kaybettiği 1792 Yaş Antlaşması ile son vermek zorunda kalmıştır.
*
Sakarya Üniversitesi’nce tertip edilen “Uluslararası Türkiye-Ukrayna İlişkileri Kazak Dönemi
(1500-1800)” (3-5 Kasım 2014 Sakarya Üniversitesi) Sempozyumunda sunulan bildirinin
genişletilmiş ve gözden geçirilmiş şeklidir.
Eser sahibi: 2015 ∗∗ Yrd.Doç.Dr., Trakya Üniversitesi, fedakarca@gmail.com. Cengiz Fedakâr
1768-1774 Osmanlı-Rus savaşları sonucunda Osmanlı Devleti o tarihe kadar imzaladığı anlaşmaların en ağırını kabul etmek zorunda kalmıştı. Bu anlaşma ile Kırım sözde bağımsız bir ülke hüviyeti kazanırken bu toprakların Osmanlı hâkimiyetinden çıkması, Rus nüfuzuna ve devamında 1783 yılında Rus işgaline maruz kalması ile süreç tamamlanmıştı. Osmanlı Devleti ise kaybettiği ilk İslâm toprağını geri almak için plan ve hazırlıklarını yapmakta idi. Bu süreçte Avrupa’da da kutuplaşmalar olmuş, RusyaAvusturya ittifakına karşı Prusya-İngiltere ve Flamenk bloğu diğer tarafta yer almıştı. İngiltere ve Prusya’nın kışkırtması ile Osmanlı Devleti Rusya’ya karşı savaş ilânına karar verdi. Bunda Osmanlı Devleti’nin Rusya’ya karşı İsveç’le yaptığı ittifakın da rolü bulunmaktadır (Uzunçarşılı-IV 1988: 186)1.
Diğer bir sebep ise Rusya ile Avusturya’nın kendi aralarında Osmanlı Devleti’ni paylaşma planlarını boşa çıkarmaktı (Karal-V 1983: 14). Osmanlı Devleti, Kafkasya ile birlikte Rumeli’de de özellikle hudut boyları olan Tuna ve Turla Nehirleri boyunca mevcut kale ve istihkâmları güçlendirmişti. Özi Nehri (Dinyeper)’nin Karadeniz’e döküldüğü yerde Özi Kalesi bulunmakta idi. Kaynaklarda sedd-i sedid-i İslâm (BOA, D.BKL. d, 32544) ya da İstanbul’un kilidi olarak kendisine değer atfedilen kaleye de savaş öncesi asker ve mühimmat takviyesi yapıldı. Yine Özi Nehri’nin karşısında aynı nehrin denize döküldüğü yerin sağında, denize doğru ince bir hat olarak sivrilen ve adıyla müsemma Kılburun yarımadası bulunmakta, burada ise yine aynı adla küçük bir kale yer almakta idi. Kılburun Kalesi de aşağıda ayrıntılarıyla belirteceğimiz üzere Özi Kalesinin kilidi konumunda idi.
Rus idaresine geçtikten sonra 1857 yılına kadar varlığını devam ettiren Kılburun Kalesi (Rusça Kinburn), idari olarak Herson Oblastına bağlı idi. Kalenin 15. yüzyılda Türkler tarafından inşa edildiği belirtilmektedir(Jukov – 7 1965: 243). Dolayısıyla Fatih Sultan Mehmed’in Kırım Hanlığını Osmanlı topraklarına dâhil etmesiyle (1475) birlikte Kılburun da Osmanlı hâkimiyetine geçmiş olmalıdır.
1787-1792 Osmanlı-Rus Harplerinde Kılburun, Özi ve Hocabey Muharebeleri
2 Söz konusu belgede muhafız sayısı 100 olması gerekirken çeşitli nedenlerle sekizinin eksildiği ifade edilmektedir.
Cengiz Fedakâr
1757’de ise 109 asker bulunmakta idi (BOA, A.E, III. MUSTAFA, 13770;
13579).. Çeşitli yıllar ve rakamlardan da anlaşılacağı üzere 18. Yüzyılda Kılburun Kalesi’nde yaklaşık 100 asker muhafazada bulunmakta idi.
4 Konuyla alâkalı Kuzey Kafkasya’da cereyan eden Osmanlı-Rus Harpleri için bkz. Fedakâr
2014.
5 Aynı belgede söz konusu çatışmanın iki saat sürdüğü belirtilmektedir.
Türk donanması yakınlarına kadar gelmişti. Filikalara bindirilen Türk askerleri bu gemiye operasyon yaparak içindeki zahireye el koymuş, askerler ise esir alınarak kalyona nakledilmişlerdi. Özi önlerindeki Türk donanması seraskeri Çelebi Seyyid Ahmed Kaptan durumu İstanbul’a bildirmiştir
13 Eylül 1787 tarihinde Türklerin kaleye saldırıları yoğunlaşmış (Bogdanoviç-VII 1855: 69). 14 Eylül’de 700 kişi ile saldırı ve karaya çıkartma gerçekleşmiş ancak Rus kazakları ve piyade birlikleri tarafından geri püskürtülmüşlerdi. 15 Eylül tarihindeki çıkarma denemesi de başarısızlıkla sonuçlandı. Türk donanmasının kuşatma konusunda ısrarcı davranmaları yüzünden o zamana kadar Herson’da bulunan A. V. Suvarov7, kale savunmasını yürüten Tuğgeneral F. İ. Rek’den görevi devraldı8. Bu arada Kılburun Kalesi’ni korumak için gönderilen altı Rus gemisi kaleye fazla yanaşmaya cesaret edemedi. Ancak bu gemilerden birinin komutanı olan Malta asıllı Lombarda, Kılburun’u bombalayan Türk donanmasında ana filodan ayrı
yerde duran bazı Türk gemilerine saldırarak Kılburun’a kadar yanaşmayı başardı (Petrov –I 1880: 92-95;
30 Eylül-1 Ekim 1787 tarihlerinde Türk donanmasının Kılburun’a yönelik tazyiki arttı. Bombardımanda kalede hasar meydana gelmiş hatta Suvarov’un çadırı da şarapnel parçalarından hasar görmüştü. Bombalamanın kaleye yeterince zarar verdiğini düşünen Türkler, karaya asker çıkar-
10 Bogdanoviç (1855: 169) ve Uzunçarşılı (IV 1988: 520) bu rakamı 6000 olarak vermektedirler.
11 Bu muharebeler esnasından General Şilisserburg alayında yer alan General Suvarov ölüm
tehlikesi atlatacaktır. Şöyle ki: göğüs göğse çarpışmaların devam ettiği sırada Suvarov, bir
Zaparog atını tutan Türk’ü gördüğünde onu Kazak sanarak ondan atı istediğinde, Türk askeri
ona kılıçla saldırmış, bu durumu gören Stefan Novikov adlı Rus askeri koşarak generalin
yardımına gelmiş ve Türk askerini öldürerek onu kurtarmıştır. Ayrıca kalbinin altından bomba parçasıyla yaralanmıştır. Muharebenin sonuna doğru Suvarov, sol elinden de yaralandı
(Petrov-I 1880: 97-101). Ahmet Cevdet Paşa Kılburun Kalesi’ni General Suvarov önderliğinde
irili ufaklı 22 savaş gemisi, dört kazak alayı tarafından savunulduğunu yazmaktadır (CevdetIV 1309: 32).
Cengiz Fedakâr
126
lerinden dua etmelerini istedi (Bogdanoviç-7 1855: 170). Suvarov ve bir miktar askerin çabalarıyla tekrar siperlere hücum edilerek bazıları yeniden ele geçirildi. Türk filosu, Rus kuvvetlerine esaslı zararlar vermeye devametti. Ancak göğüs göğse çarpışmaların başladığı zaman top atışları azaldı.
Çünkü Türkler kendi askerlerini vurabilirdi. Rus topçularının karşı saldırısıyla iki Türk gemisinden birisi yakıldı, diğeri ise batırıldı (Petrov –I 1880:98-99). Kılburun Kalesi’nde bulunan Desna Kadırgasının kaptanı TeğmeNLombardo, Suvarov’un limandan çıkmama emrini uygulamayarak tek bir çizgi halinde duran Türk gemilerinin sol kanadına ansızın saldırmak için harekete geçti. Harekâtta 120 kişilik mürettebatını saklamıştı. Mürettebatı görünmeyen bir kadırganın yaklaştığını gören Türkler bunu bir yangın gemisi sanarak geri çekildi. Böylece karada muharebe eden Türk askerler tek başına kaldı (Petrov –II 1894: 59). Suvarov, ikinci kez ele geçirilen siperlerden kaleye doğru geri çekilme emri verdiğinde, Türk askerlerinin enerjik bir şekilde saldırıya geçtikleri görüldü. Bunun üzerine Suvarov, kalede bıraktığı ihtiyat kuvvetlerini muharebe sahasına çağırdı. Bu kuvvetlerin gelişi muharebenin kaderini belirledi. Türkler tüm siperleri terk ederek düzensiz bir şekilde yarımadanın en ucuna çekildiler (Petrov –I 1880: 101-102). Rus kaynağı Petrov’a göre Kaptan Yusuf Paşa, askerlerin geri dönme umudunu yok ederek daha iyi savaşmalarını sağlamak istediğinden gemileri kıyıya yanaştırmadı. Ancak 5300 Türk askerinden çoğu yaralı yaklaşık 300 k işihayatını kurtarabildi denilmektedir. Oysa Özi Kalesi’nden muhafızlarınmevacipleri ile ilgili İstanbul’a gönderilen yazıda, Özi Kalesi muhafazasında hali hazırda 6906 asker bulunduğu, kaledeki askerlerden 1000’inin firarî ve 850’sinin ise Kılburun savaşında şehit düştüğü ifade edilmektedir (BOA,
C.AS, 991/43302 (2 S. 1202/ 13 Kasım 1787)). Hal böyle iken Rusların ya
Osmanlı kayıpları hakkında kesin malumata sahip olmadıkları ya da kazandıkları bir savaşı karşı tarafa verilen zayiatı abartma içgüdüsü ile hareket
etmiş olmaları muhtemeldir.
Ruslar çok az kişiyi tutsak alabilmiş onların Petrov’ a göre kayıpları ise
136 kişi idi. 14’ü astsubay toplam 283 de yaralı vardı (Petrov-I 1880: 101-
102)12. Türk tarihçisi Enverî ise muharebede 700 Türk askerinin şehid olduğunu, 3000’den fazla Rus askerinin ise kılıçtan geçirildiği haberini, Kılburun tabyalarında ezan okunmasıyla sonuçlanan vakada bazı gazilerin rivayetinden aktarmıştır (Bayram 2014: 319). Rus kaynaklarında ise bu hadiseden bahsedilmez. Enveri’ye göre muharebeleri sanki Türk ordusu kazanmış algısı uyanmaktadır. Muharebe sonrası Suvarov askerleriyle beraber
kışlık ikametgâhına geri döndü ve ikinci katarina Suvarov’u gösterdiği başarılardan dolayı ödüllendirdi (Bogdanoviç 7 1855: 170). Kılburun’daki bu
12 Enveri’nin bildirdiğine göre iki taraftan da büyük kayıplara yol açan muharebede Kılburun’a asker çıkartmakla görevli Turnacı Ağa da hayatını kaybedenler arasında idi. Ayrıca
Akkerman tarafından da 300 asker gelerek gece savaşa dâhil olmuşlar bunlar da Ruslardan
birkaç top ile dokuz cephane arabası ele geçirerek söz konusu top ve mühimmatla Ruslara
saldırmış ve büyük kayıplar verdirmiştir (Bayram 2014: 318-319).
1787-1792 Osmanlı-Rus Harplerinde Kılburun, Özi ve Hocabey Muharebeleri
127
yenilgiden sonra Türk donanması Özi’ye gitti ve Kılburun’u tekrar muhasara etmeye çalışmadı (Petrov-I 1880: 102).
13 Kırım giraylarından olup İstanbul’a gelerek Osmanlı Devleti ile yakın irtibat kurmuş, Kuzey
Kafkasya ve Kırım’la alâkalı önemli mevzularda hükûmet kendisine danışmış, nihayet 1787-
1792 Rus harplerinde kendisi Kuban hanı olarak atanmıştı (Fedakâr 2014: 47).
14 İsmail Seraskeri Ali Paşa bu görevinden azledilmiş yerine Yeğen Mehmet Paşa atanmışsa da
Mehmet Paşa’nın vefatı üzerine Ali Paşa’ya aynı görev tekrar verilmişti (Cevdet-IV 1309: 120)
15 İtalyancası “Bombarda” olan kelime, Başı ve kıçı yuvarlak iki direkli gemiye verilen addır.
çekildikten 5-10 gün sonra yine muharebe yapıldığında Ruslara büyük kayıp verdirilirken Türk askerinden zayiat olmamıştı. Birkaç gün sonra Özi
Nehri içlerine ince donanmanın dışında sekiz karavela ili birlikte geçilmiş,
burada savaş cereyan etmişti. Ruslar savaş hilesi ile geceden yerleştirilen
toplarla saldırıya geçmiş, bu hengâmede kaptan gemisi karaya oturmuştu.
Bunun üzerine Ruslar 20-30 civarında sal ve bomba gemisi ile kaptan gemisine saldırmış, sonuçta kaptanla beraber içindeki Türk askerleri hayatını
kaybetmiştir (Çınar 1999: 40). Verilen zayiatın en büyük sebebi sığ sulara,
nehir içlerine büyük savaş gemileri ile geçilmesi olmalıdır.
Bu çatışmalarda Ruslara ait bir büyük gemi ile üç adet sal yakılırken iki
adet salları da batırılmıştır. Rusların bu hücumda 2000’den fazla askerinin
olduğu belirtilir. Diğer bir Türk gemisi de Ruslar tarafından imha edilmiş,
geminin içindeki askerlerden üçü hariç tamamı hayatını kaybetmiştir. Geriye kalan altı gemi ise kaçarak aynı akıbetten kurtulmuşlardı (Çınar 1999:
40). Fakat bu gemilerin dönüş zamanı, suların çekilme dönemine denk geldiğinden bunların tamamı karaya oturdu. Rus donanması bu gemilere saldırdığında, Türklerin Çalupa ve ince donanmasının imdada yetişmesiyle
gemilerde bulunan askerler tahliye edilmiştir. Rusların eline geçmemesi
için bu gemilerden üçü kaptanın emriyle yakılmış, ikisi Ruslar tarafından
yakılmış kalan bir gemi ise ele geçirilmiştir. Bu muharebede Rusların iki
büyük salı ile bir boma salı yakıldı. Söz konusu çatışmalar neticesinde Türk
donanması, geriye kalan az miktarda ince donanma ve büyük gemilerle
Prezen adası önlerine demir attı. Özi önlerinden geçilirken düşman saldırısına karşı tedbir olarak beş adet ince donanma gemisi ile beş çektiri Özi
limanında bırakıldı. Kaptanlardan bu hezimete sebep olanlardan bir kaçı
cezalandırıldı. Kırım’ın Avlita limanında olduğu öğrenilen Rus donanmasının Türk donanması üzerine harekete geçtiği haberi alındıktan sonra uygun
rüzgâr beklenerek Türk donanmasının da Rus donanması üzerine harekete
geçirilmesi benimsendi (Çınar 1999: 41).
b) Yılan Adası Önünde Muharebe
Kaptan-ı Derya Gazi Hasan Paşa16 Kapudane-i hümayun ve sancak gemileriyle dört-beş adet kalyon ileri sürüp Yılan adası17 açıklarında Ruslarla karşılaştı. Kaptan Paşa, diğer kaptanları savaş için tertip edip her bir sancak
gemisine sekiz adet kalyon tahsis, ayrıca kaptanlara bulundukları konumdan ayrılmamalarını tembih etmişti. Rus donanmasıyla karşılaşıldığında
kendi gemileriyle birlikte yanlarında 4-5 gemiden fazlası kalmayıp tamamı
geride kalmıştı. Buna rağmen hareketten vaz geçmeyen Hasan Paşa ve
maiyyeti Rusları hezimete uğrattılar. Kapudan gemisinden ve diğer sancak
gemilerinden atılan toplarla büyük tahribata uğrayan Rus donanması, Avlita
16 Edip Efendi eserinde Gazi Hasan Paşa için “Kahraman deniz timsahı” yakıştırmasında bulunmaktadır.
17 Tuna Nehri’nin denize döküldüğü yerde Kili’nin 22 mil açığında bulunmaktadır.
limanına çekildi. Hadise cereyan ettiğinde geriden gelen Türk gemileri henüz savaş mahalline erişmemişlerdi. Avlita’da Rus donanması Türk donanmasının karşısına çıkamadı (Çınar 1999: 42).
c) Özi Kalesi’nin İşgali
Karadeniz’de hassas durum devam ederken Sinop’da donanma için asker
toplayarak sevkiyat yapmakla mükellef Battal Hüseyin Paşa bu sözünde
durmamıştı (Fedakar 2014: 155). Diğer yandan Ruslar Kılburun yarımadasının uç kısmına yeni bir tabya inşa ederek toplar yerleştirmişti. Yine aynı tabyanın hizasına sayıları 10’u bulan büyük sallar dizilerek bunlara menzili Özi iskelesine kadar uzanacak büyük toplar konumlandırıldı. Böylelikle
Kılburun ile Özi arasından gemi geçişi engellenmiş oluyordu. Şayet Özi Kalesi’ne karadan yardım iletilmesi düşünülse en az 20-30 bin askere ihtiyaç duyulacaktı (Çınar 1999: 50). Tarihçi Enverî, bu dönemde Özi Kalesi’nde bulunan asker sayısını yaklaşık 12 bin olarak vermekte idi
Türk donanmasının Özi Nehri içlerinde uğradığı yenilgi sonrası ince donanmanın büyük oranda zayi olması büyük gemilerin karaya oturması ve yok edilmeleriyle Ruslar Özi Kalesini muhasara ederek gece gündüz top atışına tuttu. Bu hal karşısında Özi Kalesi’ne yardım gönderilemedi (Çınar 1999: 58-60). Özi Kalesi önündeki Prezen adası Ruslara teslim olmuş birkaçgün sonra ise Özi Kalesi Rusların eline geçmiş, kale muhafızları ve ahalisinindirenişi sonuç vermeyerek kadın çocuk denilmeden tamamı Ruslar tarafından öldürülmüştür (Çınar 1999: 94-95). Konuyla ilgili diğer bir vesikada ise
Rusların Özi Kalesi’ni işgaliyle Türklerden yedi bin kayıp, kadın ve çocuklar
da dahil 65 bin civarı esir; Rus tarafından ise 30 bin civarı kayıp verdirildiği
ifade edilmektedir
Gazi Hasan Paşa karşısına çıkmaya cesaret edemeyen Rus donanması
Avlita’dan hareketle Anadolu sahillerine yönelmiş, Sinop’da şehri taciz ve
bombardıman yaptıktan sonra Prezen adası önünde bulunan Osmanlı donanmasının karşısına ansızın gelmeyi planladığını Kaptan Paşa hafiyyeten
öğrenmişti
Diğer yandan Ruslar Turla Nehri boyunca ilerleyerek Hotin Kalesi’ni
kuşatmıştı. Kaleye yardım yapılamaması, mühimmat, yiyecek ve asker kıtlığı yüzünden kale 31.10.1788 tarihinde Ruslara teslim edilmiştir (Çınar
1999: 80-81). Daha sonra Akkerman, Kili ve Bender kaleleri de Ruslara
teslim oldu (Çınar 1999: 159, 178)18. Akabinde ise İsmail Kalesi Rus işgaline
uğrayacaktır (Çınar 1999: 180). Bu hattaki kalelerden sadece İbrail Kalesi
kendini müdafaa etmesini bilmiş, burayı Ruslar işgal edememiştir (Engin
2013: 118-120).
Sultan I. Abdülhamid’in vefatı ile birlikte tahta cülus eden Sultan III. Selim zamanında Gazi Hasan Paşa, 15 yıl görevde bulunduğu Kaptan-ı derya-
18 Bender Kalesi’nin teslimi ve daha fazla ayrıntı için bkz. Fedakâr2013: 382-393.
lıktan azledilerek yerine Giritli Hüseyin Paşa bu göreve getirildi. Azil sebebi
ise Donanma-yı Hümayun’un yarısına yakın kısmını bir muvaffakiyet olmaksızın zayi etmesi ve bu halle İstanbul’a dönmesi olarak gösterilmiştir
(Çınar 1999: 138)19.
d) Hocabey Deniz Muharebesi
Donanma-yı Hümayun, Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa komutasında Karadeniz’e açıldıktan sonra 24 Temmuz 1789 tarihinde Hocabey Limanı’nda
Prezen Adası yakınlarında teftişte bulunurken, adada Ruslara ait beş-altı
topun bekçiliğini yapan 8-10 Rus kazağının görüldüğü, Türk donanmasının
gelmesiyle birlikte bunların da kaçtığı ifade edilmiştir. Daha sonra bu toplara el konulmuş buradan Kılburun Kalesi’ne topla tacizde bulunulduktan
sonra Rus donanmasının bulunduğu Avlita Limanına gidilmişti (Bayram
2014: 601).
Donanma-yı Hümayun, selametle Suline Boğazı ve Yılan adası önlerine
demir atıp bir müddet sonra Özi ve Kılburun önlerine gelinmişken iki Rus
Çalupa savaş gemisi kendilerini takiple Türk donanmasını sığ sulara çekmek istemiş fakat başarılı olamamışlardı (Çınar 1999: 151). Kaptan-ı Derya
Hüseyin Paşa komutasındaki donanma, Doğu Karadeniz’e gittiğinde Burada
Anapa seraskeri Battal Hüseyin Paşa ile görüşmüş, bunun dışında Anapa
açıklarında Türk-Rus donanmaları arasında şiddetli muharebeler, Rus donanmasının püskürtülmesi ile sonuçlanmıştır20.
Türk donanması 1790 Ağustosunun başlarında Süline boğazına gelmiş
buradan da Hocabey Limanı’na demir atmıştı. 37 parçalık Rus donanmasının geldiği haberi üzerine hazırlık yapılmak istenmiş fakat rüzgâr ters yönden estiği için yelkenler çekilememiş, küçük teknelerin dışında sade 19
savaş gemisi savaş tertibi alabilmişti. Yapılan şiddetli muharebelerde Ruslara ait bir büyük savaş gemisi batırılırken Türklerin paşa gemisi yedi-sekiz
yerinden ateş alarak hasar görmüştü. Kamaralar, zahire ambarı, cephanelik
yakınlarına kadar hatta mayistra sütununa kadar yanmaya başlamıştı. Gece
yarısı olmasıyla her iki taraf savaşa ara verdi. Fakat gece saatlerinde esen
fırtına ile Türk donanması birbirine çarparak büyük hasar görürken her biri
bir yana dağıldı. Süleyman Paşazade Mehmet Beyi’in komutasındaki gemi
ile Paşa gemisi çarpışmış sütunları kırılmıştı. Özi önlerinde demir atmış
olan Rus donanması, sabah olduğunda Seyyid Kaptanın Mülk’ul Bahr adlı
gemisini kendi yakınlarında gördüğünde saldırıya geçti. Muharebe altı saat
sürdü. Yardım alamayan Paşa gemisinin sütunları kırıldı. Seyyid Kaptanla
birlikte gemi içindeki Türk askerleri savaşta hayatını kaybederken Rusların
eline geçeceği anlaşıldığında gemi ateşe verilerek yanında olan iki Rus gemisinin de yanması sağlandı. Akşam vakti olduğunda Türk donanması an-
19 Daha sonraki süreçte sadarete getirilen Cezayirli Hasan Paşa, 03.04.1790 senesinde vefat
etmiştir (Çınar 1999: 160).
20 Ayrıntılı bilgi için bkz. Fedakâr 2014:155-158.
1787-1792 Osmanlı-Rus Harplerinde Kılburun, Özi ve Hocabey Muharebeleri
131
cak toparlanabilmişti (15.08.1790). Aynı gün Ruslar üzerine hücum edilmesi düşünülmüş fakat olumsuz hava şartları bunu mümkün kılmamıştır. Daha
sonra her iki tarafın donanmaları Kelgra21 denen mahalde karşılaştı. Rus
tarafına gözcüler bırakılmış, takviye alan Rus donanmasının hareket ettiği
ve Türk donanmasına baskın niyetinde olduğu haberinin gelmesiyle birlikte, Ruslara mukabele için Türk donanması hazırlık yapmıştı. Rüzgâr Ruslardan yana idi. Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa donanmada yer alan tüm kaptanlara savaş nizamında rüzgâr avantajını elde ederek savaşa girişilmesini
tembihlemişken Kapudane-i hümayun kaptanı Seydi Ali Kapudan, Rus donanmasına saldırdı. Rusların taarruzuyla karşılaşan kaptanı iki ateş arasından, bir taraftan tersane kaptanlarından Koşaki isimli Arap kaptan ile diğer
taraftan Giritli Şeremet Kaptan kurtardı. Her iki kaptan Kapudane-i Hümayunu aralarına alarak Rus donanmasından atılan top ve tüfek ateşlerine
siper oldular. Daha sonra cereyan eden şiddetli muharebelerde Ruslara ağır
kayıplar verdirildi ise de muharebede Seydi Ali Kaptan da yaralanmıştır. Bu
muharebelerde zafer beklenirken Türk donanması dağıldığından Türk donanması mağlubiyetten kendini kurtaramamıştır. Rüzgârın aleyhte olması
yetmemiş gibi şiddetli fırtınayla birçok geminin direkleri kırılmıştı. İstanbul’a çekilen donanmada, yoklama yapıldığında 300’den fazla yaralı ile birlikte 1000’den fazla askerin de hayatını kaybettiği ortaya çıkmıştır (BOA,
HAT, 145/6127 (3 M. 1205/ 12 Eylül 1790); HAT, 146/6150; Çınar 1999:
167-168).
21 Bulgaristan’ın Varna şehrinin kuzeydoğusunda yarımada.
Cengiz Fedakâr
132
D.BŞM, 6756/108 (5 M. 1199/18 Kasım 1784)). Kale, savaş öncesi tahkim
edilmesine rağmen yukarıda da belirtildiği üzere Özi Kalesi Rus kuşatmasında iken direnmeden Ruslara teslim olmuştu (Çınar 1999: 94-95).
SONUÇ
1787-1792 Osmanlı-Rus, Avusturya harplerinin başlamasıyla birlikte, Kırım’ı Rusya’dan geri almak için Osmanlı Devleti’nin uygulamaya koyduğu
askerî plan, daha çok cephelere atanan komutanların kişisel basiretsizliği ya
da gayretsizliği neticesinde Osmanlı açısında büyük kayıpla sonuçlanmıştır.
Osmanlı Devleti’nin Kılburun Kalesi’ni başarısız zapt etme teşebbüsü, bunda Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın ihmâli ve zamanında bölgeye gitmemesi, Özi muhafızı İsmail Paşa’nın yeterince gayret göstermemesi önemli faktörlerdi. Belki daha da önemlisi Canikli Battal Hüseyin Paşa’nın
vaat ettiği halde 10 bin askeri Özi’ye göndermemesi, devamında ise serasker olarak atandığı Kuzey Kafkasya’da Osmanlı’ya ihanetle Rus saflarına
geçmesi Türk ordusunun cephede kan kaybetmesine sebep olmuştu. Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa ve yerine atanan Hüseyin Paşa zamanlarında da Rus donanmasına karşı üstünlük sağlanamamıştı. Başarısız
Kılburun çıkartması ardından Prezen Adası ve kalesi Ruslara teslim olmuştu. Rusların Avusturya ile birlikte Fokşan ve Boze Savaşlarında Türk kuvvetlerini mağlup etmesi, Özi Kalesi’nin Rus işgaline uğraması, Osmanlı Devleti’nin Rus hududunda, Tuna ve Turla nehirleri boyunca sıralanan kalelerin
savunmasını derinden etkileyecektir. Adeta savunma kalkanı mahiyetinde
olan ve her biri ayrı stratejik öneme sahip Kili, Akkerman, Hotin, Bender ve
İsmail gibi kaleler üzerinde domino etkisi yapan bu gelişmeler, söz konusu
kalelerin tek tek Ruslara teslim olmasına yol açmıştı. Bir yandan Avusturya
cephesindeki olumsuz gidişat, diğer yandan Rus cephesinde yaşanan ağır
mağlubiyetler Batılı devletlerin (Fransa, Prusya, İngiltere) arabuluculuğu ile
Osmanlı Devleti önce Avusturya ile 1791 Ziştovi22, akabinde ise Rusya ile 9
Ocak 1792 yılında Yaş Antlaşmasını imzalamıştır (Karal-V 1999: 20). Kırım’ı
geri almak için Rusya ile yapılan savaşlarda bu anlaşma ile Osmanlı Devleti
Kırım’ı almak bir yana, onun Rus toprağı olduğunu kabullenirken Yedisan
diye de bilinen Özi Kalesi ve havalisi ile Hocabey (Odessa)’i de Rusya’ya
bırakmak zorunda kalmıştır. Daha önce Buğ Nehri olan Türk-Rus sınırı ise
bu tarihten sonra Turla (Dinyestr) Nehri olmuştur (Çınar 1999: 272).
22 Ayrıntılı bilgi için bkz. Çınar 1999: 208-224.
1787-1792 Osmanlı-Rus Harplerinde Kılburun, Özi ve Hocabey Muharebeleri
133
EKLER
Kılburun muhasarası http://wars175x.narod.ru/img/Btl06.jpg (11.12.2014)
1 Ekim 1787 tarihindeki Kılburun Muhasarası’nda Stefan Novikov tarafından
General Suvorov’un kurtarılışının tasviri.
http://encyclopedia.mil.ru/encyclopedia/heroes/USSR/more.htm?id=11869041@morf
Heroes (11.12.2014)
Cengiz Fedakâr
134
Kılburun Muhasarası donanma ve birliklerin yerleşim planı
http://www.retropressa.ru/iz-perepiski-a-v-suvorova/ (11.12.2014)
A.V. Suvorov’un portresi
http://www.liveinternet.ru/users/3895602/post160448994/ (11.12.2014)
1787-1792 Osmanlı-Rus Harplerinde Kılburun, Özi ve Hocabey Muharebeleri
135
KAYNAKÇA
ANİSİMOV, E., İmperatorskaya Rossiya, Moskva 2011.
BAYRAM, Ü. Filiz, Enverî Tarihi, c. III, İstanbul 2014 (İstanbul Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi).
BOGDANOVİÇ, M. İ., Voeennıy Entsiklopediçeskiy Leksikon, T. VII, Vtoroye
İzdanie, Peterburg 1855.
CEVDET, Tarih-i Cevdet, IV, Dersaadet 1309.
ÇINAR, Ali Osman, Mehmed Emin Edib Efendi’nin Hayatı ve Tarihi (Tarih-i
Edip), İstanbul 1999.
ENGİN, Hakan, 1787-1792 Osmanlı-Rus, Avusturya Harplerinde İbrail Kalesi,
Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) Haziran 2013 Edirne.
FEDAKÂR, Cengiz, Kafkasya’da İmparatorluklar Savaşı, (İş Bankası Kültür
Yayınları) İstanbul 2014.
FEDAKÂR, Cengiz, “1787-1792 Osmanlı Rus Harplerinde Bender Kalesi”,
Erdoğan Merçil Armağan, 2013 İstanbul, s. 382-393.
JUKOV, E. M., Sovetskaya İstoriçeskaya Entsiklopediya, Glavnıy Redaktor, T.
7, Moskva 1965.
JUKOV, E. M., Sovetskaya İstoriçeskaya Entsiklopediya, Glavnıy Redaktor,
T.13, Moskva 1971.
KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, c. V, TTK Basımevi, Ankara 1999.
PETROV, A.N., Vtoraya Turetskaya Voina v Tsarstvovanie İmperatritsı
Ekaterinı II, 1787-1791 g., T. 1, S. Peterburg 1880.
PETROV, A. N., Vliyaniye Turetskih Voin s Polovinı Proşlago Stoletiya na
Razvitiye Russkago Voennago İskusstva Voinı s 1787-1812 gg., T. 2, S.
Peterburg 1894.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, IV, Ankara 1988.
GÖRSEL MALZEME İÇİN KULLANILAN WEB ADRESLERİ
http://wars175x.narod.ru/img/Btl06.jpg 11.12.2014
http://encyclopedia.mil.ru/encyclopedia/heroes/USSR/more.htm?id=1186
9041@morfHeroes 11.12.2014
http://www.retropressa.ru/iz-perepiski-a-v-suvorova/ 11.12.2014
http://www.liveinternet.ru/users/3895602/post160448994/ 11.12.2014
BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVLERİ
BOA, A.DVN.DVE, 83/1; BOA, A.E, I. MAHMUD, 455; BOA, A.E, III. AHMED,
10728; BOA, A.E, III. AHMED, 16503; BOA, A.E, III. AHMED, 20438; BOA, A.E,
III. MUSTAFA 13579; BOA, A.E, III. MUSTAFA, 13770; BOA, C.AS, 1008/
44143; BOA, C.AS, 4733; BOA, C.AS, 858/36728; BOA, C.AS, 860/36809;
BOA, C.AS, 862/36910; BOA, C.AS, 897/38626; BOA, C.AS, 914/39455; BOA,
C.AS, 991/43302; BOA, C.HR, 176/8754; BOA, D.BKL. d, 32544; BOA, D.BKL.
d, 32544; BOA, D.BŞM, 6756/108; BOA, D.BŞM, 6858/83; BOA, D.BŞM, 7043
Cengiz Fedakâr
136
/34; BOA, D.BŞM, 7106/21; BOA, D.BŞM, BNE.d, 15972; BOA, D.BŞM.BNE.d,
15937; BOA, HAT, 13/453; BOA, HAT, 145/6127; BOA, HAT, 146/6150;
BOA, HAT, 185/8600; BOA, HAT, 214/11740; BOA, HAT, 24/1223; BOA,
HAT, 24/1223; BOA, HAT, 24/1223-A.
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org) Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)