Hay Allah razı olsun mu diyelim? Sevincimizden zil takıp oynayalım mı gerçekten bilemedim. Büyük Şehir Belediyemizin büyük lütfüna sonsuz teşekkürler. Varsın yollarımız bozuk olsun, varsın sokak lambalarımız yolumuzu aydınlatmasın! Tepelerden denize doğru kanalizasyon suları sızıp etrafa mikrop saçsın! Varsın su faturaları elimizi yaksın! Yeter ki; bizi hiçbir yerden hiçbir yere ulaştıran aşk köprümüz ışıl ışıl parlasın içimizi aydınlatsın. 2016 da 234 bin TL harcanarak milli servetlerimizin arasına giren aşk köprümüzün ayakları çürümeye başlasa da Bandırma’ nın sembolü olma yolunda dev adımlarla ilerliyormuş.
M.Ö 6000 yıllarına dayanan tarihi binaları bir yana, yıllardır Bandırma’ nın sembolü bildiğimiz eski iskele binası, ağlasın dursun şimdi. Çünkü bu bina 1925 yıllarında Milli Mimari Akım sırasında yapılmış olan 1350 yapıdan biri. Nikah Dairesi oldu, Astsubay Gazinosu oldu, belediye, kahvehane, banka şubesi, lokanta v.s olarak kullanıldı. Nezih bir oturma ve dinlenme mekanı olamadı nedense? Bandırma’ ya deniz yoluyla gelen herkesi ilk o karşıladı. Bandırma denince yine ilk akla gelen binalardan biri oldu. Bandırma’ nın sembolü olmak hiçbir mekana yakışmadı O’na yakıştığı kadar.
Sahil düzenleme projesi başlatılıp yüzyıllık çınarlar kesilerek kaygan taşlarla döşenmiş meydanımıza kavuştuğumuzda; buralarda yağmur sularının oluşturacağı gölette sandal sefaları yapacağımızı hiç düşünmemiştik. Proje sahile ulaştığında büyük insan gücü, emek ve astronomik bütçeyle yapılan asma köprünün hangi yakaları birbirine bağlıyacağını anlayamamıştık. Boğaziçi köprüsünü anımsatan, başka da hiçbir fonksiyonu olayan asma köprümüze gidip bir o yana bir bu yana geçmiştik..Biz köprü deyince; dereleri geçmek, vadi ve akarsuların üzerine yapılan, tahta, çelik, kagir veya betonarme köprüleri bilirdik. Ticari nakliyat, ulaşım ve askeri hareketlerde kullanılır sanırdık. Dağların kıyılara paralel olduğu yerlede de ulaşım güçlüğüne karşı kolaylık olsun diye de köprüler kurulduğunu duymuştuk ama bizim köprünün bu şartlarda yapılmadığını da biliyorduk. Ha! Bir de parasını nereye harcayacağını bilemeyen, zengin züppe ülkeler dekoratif amaçlarla böyle köprüler yaparlarmış diye, duymuşluğumuz da vardı…
Neyse, nur topu gibi bir aşk köprümüz oldu sonuçta . Güle güle geçelim. Aynı yerden aynı yere geçerken zaten insanın gülesi geliyor!
Şimdi bir de; örneği Rusya ve Çin’de görülen köprülere( aşk kiliti asma) geleneği başlamış. Bunun anlamı karşı tarafları birbirine bağlayan bu köprü sevenleri birbirine bağlasın. Asma kilit de; bu bağı sonsuza dek sağlama alsınmış. Bizim köprünün tarafları birbirine bağlamadığı ortada. Ayakları da çürümeye başladığını göre, sevenlerin kilitlerini köprülere değil yüreklerine asmalarını dilerim. Aşk köprümüz ışıklarıyla ilçemize güzellik katsın. Emeği geçenler sağolsun. Aşıklar üzerinden geçsin, boy boy fotoraf çekinsinler ama, bu fonksiyonsuz köprü haddini aşıp Bandırma’ nın gerçek sembollerini gölgede bırakmaya kalkmasın!
ULVİYE KARA AKCOŞ-BANDIRMA