bandırmaspor vergi enflasyon emeklilik ötv döviz otomobil sağlık bandırma balıkesir

Atatürk Döneminde ABD’ye Verilen Doğu İmtiyazı Chester Projesi !

Atatürk Döneminde ABD’ye Verilen Doğu İmtiyazı Chester Projesi !
REKLAM ALANI

Atatürk’ün kurtuluş savaşından sonra kapitülasyonların kaldırılmasıyla düştüğü ağır borç ödeme koşullarında doğu ve güneydoğu Anadolu’yu kalkındırma amacıyla Amerika (ABD) ya meclis kararıyla onaylanarak verdiği imtiyaz sözleşmesi olan Chester Projesi neden gerçekleşemedi. Aynı zamanda T.C.kurucu meclisin kabul ettiği yabancılara yönelik ilk imtiyaz sözleşmesi olarak dikkat çeken ve bugüne kadar üzerinde fazla tartışılmamış projenin hikayesini Sevilay Özer in çalışmasında görebilirsiniz.Lozan anlaşmasıyla misaki milli sınırları dışında fiilen kalmış olan Musul -Kerkük’ün ilhak edilebilmesi için askeri gücden yoksun olan Yeni Türkiye Cumhuriyetinin bölgede hakim güç olan İngiltere ve diğer emperyal devletlere karşı stratejik ekonomik bir hamle olan bu imtiyaz hakkı nın projeyi alan şirketin sermaye tedarik edememesi ve projeye başlayamamasının altında ekonomi politik çıkar ve entrikaların büyük rol oynadığı süreç yaşanan sürecin nedenleri konusunda zamanın bugüne yansımasına açıklık getiriken süreçte İngiltere himayesinde gerçekleştirilen Kürt isyanlarının bastırılmasının devamında Musul Kerkük ün Türkiye sınırlarına alınması gerçekleşememiştir. İlk bakışta özgürlük savaşını emperyalist egemenlere karşı vermiş olan Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesine aykırı gelebilecek bir tutum olarak gözüksede ülke çıkarlarına yönelik stratejik ve pragmatik bir hamle olabilecek olan Chester Projesi nin meclisten onay aldığı halde şirket tarafından gerçekleştirilmemesi cumhuriyet tarihinin ilginç ayrıntılarından birisi olmaya devam etmektedir.(Edit.notu.M.L.)


I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı topraklarında en fazla yabancı sermaye yatırımı demiryolları sektörüne1* yapılmıştır. (Yavuz,1999-2003: 527) Oldukça karlı bir yatırım olan demiryolu imtiyazı2* ile Batılı devletler ülkede bulunan ucuz hammaddeden istifade etmişler, demiryollarının yapımından sonra yatırım yaptıkları bölgenin ihtiyacına göre hammadde ve gıda maddelerinin üretimini artırarak ihracat yapma olanağı bulmuşlardır.
(Pamuk, 1994: 77)
Osmanlı Devleti’nin topraklarında demiryolu yapmak için ilk girişimi başlatan İngiltere, 1850’lerden itibaren Batı Anadolu’da etkinliğini artırmıştır.3 1890’lı yılların başından itibaren de Fransa’nın etkinliğinin Suriye ve Filistin’de arttığı görülmüştür. Yine aynı dönemde İzmit-Ankara ve Eskişehir-Konya ile 20. yüzyılın başında Bağdat Demiryolu yapımının başlaması ile birlikte bu devletlerin arasına Almanya’da 4 katılmıştır.(Pamuk, 1994:77-79) II. Abdülhamit Osmanlı topraklarında çıkar çatışması içinde olan bu büyük devletlere karşı denge politikası izlemeye gayret etmiştir. Özellikle Berlin Anlaşmasından sonra İngiltere ile Fransa’nın Rusya’ya karşı Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü koruma politikasını terk etmesi karşısında II. Abdülhamit, Bağdat Demiryolu5
projesini diğerlerine oranla daha az tehlikeli gördüğü Almanya’ya vermiştir.6* (Gülsoy, 1994: 22-26) Bu durum diğer emperyalist devletleri oldukça rahatsız etmiştir. Almanya’nın ekonomik nüfuz alanını genişletmesinden tedirgin olan
İngiltere, Fransa ve Rusya Osmanlı Devleti’ne ihraç ettikleri malların önünün kesilmesi ya da ucuza aldıkları hammaddeleri artık temin edememe riski ile de karşı karşıya kalmışlardır. Daha önce Osmanlı topraklarında gözünün olmadığını söyleyen Almanya Bağdat Demiryolu imtiyazını alarak artık bu rekabet ortamında var olduğunu göstermiştir. (Albayrak, 1995: 26-31). XX. yüzyılın başında ise geleneksel politikasının aksine Amerika’nın da Osmanlı topraklarında demiryolu imtiyazı almak için teşebbüste bulunması bu devletlerin var olan çıkar
çatışmasını daha da içinden çıkılmaz bir hale sokmuştur.

1-1988 yılı başında yabancı sermayenin diğer sektörler arasında demiryollarına yatırımı %33,4 iken 1914 yılı başında % 63,1’e yükselmiştir. 1988 yılında Fransa %12,3, Ġngiltere %63,3, Almanya %3,1 ve diğer ülkeler %21,2 oranında yatırım yaparken 1914 yılı başında Fransa %49,6, Ġngiltere %9,8, Almanya %36,8 ve diğer ülkelerde %3,8 oranında demiryollarına yatırım yapmışlardır. .(Pamuk, 1994: 74-75); Bilmez Bülent Can’da çalışmasında tarih vermeksizin Osmanlı Ġmparatorluğu’ndaki yabancı sermayenin % 58’nin demiryolu yapım ve işletimine ayrıldığını
belirtmektedir. (Can, 2000: 68)
2 Osmanlı Devleti yabancı sermayedarlara kilometre güvencesi vermiştir. Bu sistemle demiryolu şirketlerinin elde edecekleri kar devletin güvencesi altına alınmıştır. Kilometre güvencesi sistemi brüt gelirler üzerine kurulmuştur. Eğer yabancı sermayedarlar başta belirtilen kardan daha az bir gelir elde ederlerse devlet bu açığı kapatmak zorunda kalacaktır. Osmanlı Devleti mevcut kar açıklarını ödemek için sıkıntıya girdiği dönemlerde diğer ülkelerden borç alma yoluna gitmiştir ki bu da maliyesini olumsuz yönde etkilemiş ve giderek dışa bağımlı hale sokmuştur.
(Tamçelik, 2000: 496-497; Yavuz,1989:1643-1644)
3 Osmanlı topraklarında ilk demiryolu yapımı projesi İngiliz Chesney tarafından İskenderiye’den Bağdat’a ve Basra
Körfezine kadar yapılması düşünülmüş ancak Süveyş kanalının açılması ile bu projeden vazgeçilmiştir. Ancak yine
de Osmanlı topraklarının Avrupa ve Anadolu yakasında ilk demiryolu yapım imtiyazı Ġngilizlere verilmiştir.
(Yıldırım, 2002: 312-313)
4 O dönemde Almanya ile Osmanlı Devleti arasındaki Ġlişkiler için bkz. (Timur, 2009: 22-30)
5 Bağdat Demiryolu projesinin tarihi gelişimi için bkz. (Albayrak, 1995:8-21)
6
Siyasi birliğini diğerlerine göre geç tamamlayan Almanya II. Wilhem’in başa geçmesiyle birlikte “Weltpolitik”
adı verilen dünya politikası dönemini başlatmıştır. Alman ekonomisinin hızla gelişmesi sonucu Almanya da
diğerleri gibi hammadde ve pazar arayışına yönelmiştir. Ġzlenen politika sonucu 1888’de Deutsche Bank Osmanlı
Devleti’nden Haydarpaşa-Ġzmit demiryolu imtiyazını almıştır. Bu imtiyaz Bağdat Demiryolu projesinin başlangıcını
oluşturmaktadır. (Armaoğlu, 1999: 384)
289 Sevilay ÖZER
History Studies
Ortadoğu Özel Sayısı / Middle East Special Issue 2010

I.Birinci Dönem Chester Projesi

1908 yılından itibaren Amerikan Hükümeti izlediği emperyalist politika sonucu
Ortadoğu petrolleriyle yakından ilgilenmiş ve bunun sonucunda demiryolu imtiyazı almak için
diğer emperyalist ülkeler ile rekabete girmiştir. (Sükan, 1999-2003:529) Bu dönemde
Anadolu’da demiryolu yapımı için Nâfıa nezaretine yedi ayrı başvuru yapılmıştır7
. Bu yedi başvurudan bazıları Batı Anadolu ve Trakya’da demiryolu yapımı ile ilgili olmasına rağmen
Osmanlı Hükümeti birliğin sağlanabilmesi için özellikle Doğu ve Güneydoğu’da demiryolu
imtiyazı vermeyi yeğlemiştir. Ġşte bu başvuruları yapanlar arasından sıyrılarak öne çıkan isim
ise Amiral Colby Mitchell Chester 8* olmuştur. (Can, 2000: 122)
1909 yılında Amerika’da The Ottoman-American Development Company (OADC)
adlı şirketi kuran Chester’in girişimleri başlangıçta meyvesini vermiş ve Mart 1909’da Nâfıa
Vekâleti ile bir ön sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşmede, Sivas ile Van arasında Çaltı,
Harput, Ergani, Diyarbakır, Siirt ve Bitlis’ten geçen geniş bir hat ile bunu bir yandan Musul,
Kerkük ve Süleymaniye’ye diğer yandan Adana yöresindeki Yumurtalık ya da Süveydiye’de
Akdeniz’e bağlayacak yan hatların ve Yumurtalık veya Süveydiye’de bir limanın yapımı
öngörülmüştür. Daha sonra Osmanlı yönetimi ön sözleşmede imtiyaz isteklisinin yararına
birtakım değişiklikler yapmıştır. Yapılacak hattın normal genişlikte değil dar hat olacağı
belirtilmiştir. Van’a gidecek hat Sivas yerine Harput’tan başlayacak Van Gölü kenarında bir
iskeleye ulaşacaktır. Akdeniz’de varılacak yerin ve yapılacak limanın Yumurtalık olacağı
kesinleşmiştir. Bu safhada hatların uzunluğu 2000 kilometre kadardır. Yapılacak hatların
çevresindeki kırk kilometrelik şeritler içinde yer alan petrol dâhil tüm maden yatakları imtiyaz
sahibine bırakılacaktır.(Tezel, 1970: s.291-292)
Amerikan yönetimi bu ilk dönemde geleneksel politikasına ters bir davranış
olsa da petrol yatırımları konusundaki kararlılıkları sonucu Chester Grubuna tam destek
vermiştir. Monroe Doktrinine aykırı hareket ederek Chester Projesinin kabulüne ilişkin bir
hayli uğraş veren Amerika’ya Avrupa devletlerinin bakışı da değişmiştir. Amerika’ya karşı
artık daha temkinli olacaklardır. 28 Haziran 1910 tarihinde Meclisin imtiyaz anlaşması
görüşmesini belli olmayan ileri bir tarihe ertelemesi Chester Grubunda hayal kırıklığına neden
olmuştur. Amerikan Dışişleri Chester Grubuna mücadeleyi bırakmamaları hususunda telkinde
bulunmuştur. Taraflar arasında 1911 yılının ġubat ayına kadar görüşmeler devam etmişse de
bir sonuca ulaşamamıştır. (Can, 2000: 135-146)
Bu girişimin başarısız olmasında Almanya ve Ġngiltere’nin Osmanlı Devleti üzerindeki
yaptığı baskının, Osmanlı Devletinin Amerikan Hükümetini kapitülasyonların kaldırılması
konusunda ikna etmek istemesinin ve yine doğuda demiryolu yapımının Ermeni ve Rus
sorunları açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceği endişesi yaratmasının payı olmuştur.
(Yıldırım, 2001: 27) Osmanlı yöneticileri Chester Grubu ile görüşmeleri süresince projeye

7 Bu dönemde Chester’le aynı anda Osmanlı yöneticilerine başvuran J.G.W hite and Company adlı Amerikan şirketi
adına hareket eden Dr. Bruce Glasgow bunlardan birisidir. Galsgow Amerikan elçilik görevlilerinin tam desteğini
alarak ortaya çıkmışsa da öne çıkan Chester Grubu olacaktır. (Can, 2000: 131-132)
8 Amiral Chester Ermeni ayaklanmalarının bastırılması esnasında hükümetin zarar verdiği Amerikan malları için
ödenecek tazminatı tahsil etmek için Amerikan gemisi U.S.S Kentuck’nin kaptanı olarak 1900 yılında istanbul’a
gelmiştir. Bu ziyareti esnasında bölgede bir demiryolu yapımı ile ilgili olarak aldığı olumlu yanıtlar kendisini bu
projeyi oluşturmasını sağlamıştır.

(Can, 2000: 113-115; Tezel, 1970:290)) Chester Projesi’nin Hâkimiyet-i Milliye Gazetesine Yansıması 290 History Studies
Ortadoğu Özel Sayısı / Middle East Special Issue 2010)
ilişkin Alman itirazlarını erteleme bahanesi olarak öne çıkarmışlardır. Chester Grubu
hükümete baskı yapmak düşüncesi içerisinde iken başvurunun Heyeti Vükelaya yollandığı ve
birkaç gün sonra da Meclis’e sunulabileceğinin duyumunu almıştır. Bu beklenti içerisinde iken
1 Haziran 1912’de Meclis 64’e karşı 77 oyla konunun detaylı incelenmesi için yeterli zamanın
olmadığını belirterek kararı bir sonraki yasama dönemine ertelenmesine karar vermiştir. Eylül
1911’de Trablusgarp Savaşının çıkması umutların tamamen yok olmasına sebep olmuştur.
Amerikan yönetimi zor durumda kalmıştır. Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen Chester ve
ortakları 1912 yılı başlarında eski şirketi sonlandırıp yerine Ottoman-American Exploration
Company (OAEC) adıyla yeni bir şirket kurarak yeniden Amerikan Dışişleri Bakanlığına
başvurmuşlardır. Amerikan Dışişlerince sadece herhangi bir Amerikan grubuna olduğu kadar
kendilerine yardımcı olunacağı belirtilmiştir. Destek politikasını geri çeken Amerikan Dışişleri
1920’li yıllara kadar Chester Projesini gündemine almayacaktır. (Can, 2000: 146-155)

II. İkinci Dönem Chester Projesi
Chester Grubu 1920’li yıllara gelindiğinde tekrar projenin kabulü için girişimde
bulunmuştur. Ġlk olarak Amerikan Dışişlerine yaptığı başvuruda Amiral Chester özellikle
petrol konusunu ön plana çıkararak elde edeceği imtiyazla Mezopotamya’nın ve özellikle de
Süleymaniye’nin kontrolleri altına gireceğine işaret etmiştir. 14 Haziran 1920 de ise Denizcilik
Bakanlığına destek için başvuruda bulunan Chester, projesinin bölgedeki petrol arama
çalışmaları için önemine dikkat çekmiştir. Denizcilik Bakanlığının olumlu yaklaşımına karşın
Dışişleri daha temkinli davranmıştır. ABD’de yönetim değişikliği sonucu Harding’in başa
geçmesiyle Chester başvurusunu yinelemiştir. (Can, 2000: 220-223)
Chester bir taraftan bu teşebbüsünü sürdürürken diğer taraftan da projeye ortaklar ve
sponsorlar bulmak için destek arayışına girmiştir. Bu çabaları sonuçsuz kalmamış sermaye
çevrelerinden destek bulmuştur. Ancak gruba yeni katılan kişilerin maceracı olmaları
Amerikan yönetimi tarafından ihtiyatla izlenmiştir. Mart 1922’de Ottoman-American
Development Company (OADC) kurulmuştur. Bu şirket daha önce var olan Ottoman
American Exploration Company’nin tüm mal varlığını devralmıştır. 1922’de oluşturulan bu
yeni organizasyonda ise Chester şirket hisse senetlerini çoğunluğunu kaybetmiştir. Amerikan
Hükümetinin temkinli yaklaşımına rağmen Ankara Hükümeti’nin yeni dönemde gösterdiği
olumlu tutum Chester Grubuna cesaret vermiştir. Ancak bu olumlu tablo çok uzun sürmemiş
şirket içinde anlaşmazlıklar çıkmıştır. Özellikle de Amerikalı ve Kanadalı-Ġngiliz gruplaşması
Türkiye’nin kamuoyuna da yansımıştır. Amerikan hükümeti de bu durumdan olumsuz
etkilenmiştir. Amerikan Hükümetinin bu dönemde şirkete tam destek vermekte çekince
göstermesinin gerçekte birçok nedeni vardır. Can çalışmasında öncelikle Chester Grubunun
sermayesi olmayan maceracı kişilerden oluşması, diğer uluslararası güçlerin katılımı
olmaksızın bölgenin sömürüsünün gerçekleşmeyeceğine inanılması ve daha önceki dönemde
verilen tam desteğe rağmen şirketin başarısızlığı gibi nedenlerden dolayı Amerikan
Hükümetinin tam destek vermekten kaçındığını belirtmiştir. (Can, 2000: 235-243) Tezel ise
Chester projesine ilişkin çalışmasında en önemli neden olarak Amerikan petrol devi Standard
Oil’in bölge petrolleri için Turkish Petroleum Company ile pazarlığa girişmesini göstermiştir.
I.Dünya savaşı boyunca devam eden petrol mücadelesi 25 Nisan 1920 San Remo
Konferansı ile başka bir boyut kazanmış Irak petrollerinin ayrıcalığı Turkish Petroleum
Company’e verilmiştir. Açık kapı politikasına aykırı hareket edildiğini söyleyen ABD bu
duruma büyük tepki göstermiştir. Sevr Anlaşmasına göre de Irak, Ġngiliz mandası altına
sokulunca Amerikan petrol devi Standard Oil Company Ġngilizlerle petrol pazarlığına girişmiş
ve Temmuz 1922’de Turkish Petroleum Company ile anlaşmıştır. Böylece Irak petrolleri için

Chester Grubu ile Standard Oil karşı karşıya gelmişlerdir.(Tezel,1970: 293) Musul meselesi
Türkiye’nin lehine çözümlenirse bölgedeki petrol ayrıcalığı tamamen Chester Grubu’na ait
olacak, bölgenin Irak’a bırakılması durumunda ise Standard Oil Company ile anlaşan Turkish
Petroleum Company Mezopotamya petrollerini işletecektir. (Sükan, 1999-2003:546) işte bu
nedenlerden dolayı Lozan’da alınan kararlar her iki taraf içinde hayati önemdedir. Chester
Grubu I. Dönem Lozan Görüşmelerinde girişimlerini bir sonuca bağlamak istemiştir. Ankara
Hükümeti de Lozan’da Chester Projesi ile uluslararası platformda Amerika’nın desteğini
almak istemiştir. Ancak Amerikan temsilcilerinin ilgisiz tavrı hem Chester Grubunu hem de
Ankara Hükümetini memnun etmemiştir. Diğer devletlerin özellikle de Ġngiltere ile Fransa’nın
muhalefetine karşın

9 Chester Grubunun temsilcileri ile Ankara Hükümeti Temsilcisi Fevzi
Bey arasında yapılan görüşmeler sonucunda taslağa son şekli verilmiştir. 11 Ocak 1923’te
Ġktisat Vekili Mahmut Esat’ın başında bulunduğu vekâletin de görüşü alınmak suretiyle Fevzi
Bey tarafından 22 Ocak 1923’te Ġcra Vekilleri Heyetine sunulmuştur. Hazırlanan bu anlaşma
taslağı 30 Ocak 1923’te yapılan görüşmelerden sonra Başvekil Rauf Orbay tarafından aynı gün
kanunlaşması için Meclis’e sunulmuştur. (Can, 2000:254.)
III. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Chester Projesi
TBMM’ne gelen kanun tasarısı 8 Nisan 1923 günü tartışmaya açılmıştır.10 Yapılan
görüşmelerde projeye yaklaşım genelde olumlu olmuştur. Başvekil Rauf Orbay konu ile ilgili
görüşlerini şöyle aktarmıştır.
“…Şu noktayı kürsü-i milletten arz etmek istiyorum ki, biz bu hatları kendi
sermayemizle yapamayız. Bu hakikati bilmeye ve itiraf etmeye mecburuz. İnşallah bu şebeke
üzerinde çalışan evlâd-ı vatan, yetişecek mühendisler, bilhassa yetişecek müteşebbisler sonraki
hututu inşa edebileceklerdir. Çünkü milletimizin her millet kadar kudret ve isti’dâdı vardır,
kabiliyeti vardır. Fakat tabii isti’dât ve kabiliyet kâfi değildir. Görmek, öğrenmek ve yaparak
bilmek lazımdır…” (TBMM. Zabıt Ceridesi D. I, C. 28: 489)
Nafıa Vekili Feyzi Bey ise Chester projesinin ülke için son derece yararlı olacağını şu
sözleriyle ifade etmiştir.
“Muhterem efendiler! Memleketin büyük bir kıtasını ihtiva eden Anadolu Şarki
demiryolları kırk iki vilâyet ve elviye-i müstakille’den geçer. Bunu kabul etmekle bu memleket
halkının öteden beri olan arzularını is’af etmiş ve en mühim derd-i içtimâ’îsini tedavi etmiş
olacağız” (TBMM. Zabıt Ceridesi D. I, C. 28: 482)
Projenin aleyhinde görüş bildiren mebuslar da genelde imtiyaz süresinin çok uzun
olduğu, maden çıkarma için tanınan 40 kilometrelik şeridin çok geniş olduğu, şirketin yatırdığı
depozite miktarının az olduğu, şirkete ilk 20 yıl için verilen gümrüksüz kömür ithal etme
hakkının kötüye kullanılabileceği gibi eleştiriler yöneltmişlerdir. Erzincan Mebusu Emin Bey
99 yıllık imtiyaz süresine karşı çıkanlardandır. Ergani madenini örnek gösteren Emin Bey, bu
madende tahminen bir buçuk milyon ton maden bulunduğunu işaret ederek imtiyaz süresinin
99 yıl gibi uzun bir müddet olması durumunda bu madenden kendilerine taş ve topraktan başka
bir şey kalmayacağını belirtmiştir. Bu sürenin 44 yıla indirilmesi hususundaki görüşünü
bildirdikten sonra teminat miktarının azlığına da vurgu yaparak dünyanın hiçbir yerinde
teminat için seksen binde bir derecesinde teminat verildiğinin görülmediğini söylemiştir.

9 Turkish Petroleum Company’de %25 hissesi olan Fransa Mezopotamya petrolleri üzerindeki haklarının korunması
karşılığında Lozan’da Ġngilizlere destek vermiştir(Sükan, 1999-2003: s.546)
10 Chester Projesine Dair Kanun Layihası’nın müzakeresi için bkz. (Hâkimiyet-i Milliye, 9 Nisan 1923: 2)
Chester Projesi’nin Hâkimiyet-i Milliye Gazetesine Yansıması 292
History Studies
Ortadoğu Özel Sayısı / Middle East Special Issue 2010

(TBMM. Zabıt Ceridesi D. I, C. 28: 487-488) Erzurum Mebusu Durak Bey de 99 yıllık imtiyaz
süresine karşı çıkan mebuslardandır. Bu imtiyazın daha önce kazma kürekle çalışıldığı ve
taşıma vesaiti olarak kağnı ve devenin kullanıldığı zamanlarda olsaydı normal kabul
edilebileceğini ancak günün koşulları itibariyle normal kabul edilmesinin mümkün olmadığını
ifade etmiştir. (TBMM. Zabıt Ceridesi D. I, C. 28: 501) En ağır eleştiriyi yapanlardan biri olan
Bolu Mebusu Tunalı Hilmi Bey, öncelikle teminat azlığına ve 99 yıllık imtiyaz süresinin
uzunluğuna değindikten sonra sözü gümrüksüz kömür ithal etme hakkına getirmiş ve sözlerine
şöyle devam etmiştir.
“Evvelemirde maddeye gelelim, maddede en ruhlu olarak deniyor ki; şirket imtiyazın
kesb-i katiyet ettiği tarihten itibaren yirmi sene müddetle hariçten kömür celbedebilecek…
Arkadaşlar; üç encümenin itirazı üzerine Nâfıa Vekâleti elbette lâzım gelen mücadelede
bulunuyor Ve ancak yirmi seneyi on seneye indirebiliyor. Lâkin bir şart da var: Deniliyor ki
şirket miktar ve fiyat itibariyle memleket dâhilinde ihtiyacata kâfi derecede kömür bulamadığı
takdirde imtiyazına dâhil bulunan hututu işletmek için on sene müddetle hariçten bilâresim,
gümrük vermeksizin kömür getirtebilir…” TBMM. Zabıt Ceridesi D. I, C. 28: 497-498)
Ġzmit Mebusu Sırrı Bey de 99 senelik imtiyaza karşı çıkmış ve madenler konusundaki
hassasiyetini şöyle dile getirmiştir.
“Burada iki mesele vardır. Birisi, şimendifer, birisi maden. Madenin ihtiva ettiği
kıymet, şimendiferin ihtiva ettiği kıymetten daha ehemmiyetlidir. Binâen-aleyh, şimendiferi
esas ve madeni şimendifere fer’ olarak göstermektense, madenleri esas tutup şimendiferleri fer’
göstermek lâzımdı ve bu suretle yapılacak olmuş olsaydı Hükümet bundan daha çok istifâde
ederdi.” (TBMM. Zabıt Ceridesi D. I, C. 28: 511)
şark Cephesi Komutan Vekili ve Erkân-ı Harp Mirlivası Ali Said de en mühim maden
dediği petrol konusundaki hassasiyeti şu sözleriyle dile getirmiştir.
“Hattın tarafında mekşuf ve gayri mekşuf bilcümle madeni şirkete terk etmekte
ise de en mühim maden olan petrol kuyularının şimendifer mevcut oldukça işletilmesi hükümet
ve ahalimiz için pek külfetli olduğundan şirkete verilen saha dâhilinde hâssaten mekşuf petrol
sahalarını kısmen işletmek hakkını hükümetin muhafaza etmesini münasip görüyorum.” (Ali
Said, 1923: 29)
iktisat Vekili Mahmut Esat Bozkurt maden meselesine değinerek madenlerin hâsılatı
gayrisafiyesinin %30’unun devlete ait olduğunu yani tamamıyla şirkete ait olmadığını ifade
ederek bu konudaki endişeleri gidermeye çalışmıştır. Bu projenin hayata geçirilmesinin
önemini de şu sözleriyle işaret etmiştir.
“Vilâyât-ı Şarkiyemizi bir an evvel levâzımı medeniye ile teçhiz etmez ve lâzım gelen
yerlerde bir an evvel şimendiferler tesis etmezsek, o zengin kıtamızdan istifade etmek ihtimali
yoktur. Binâen-aleyh Vilâyât-ı Şarkiye’deki istihsâlâtın şimendiferler yapılmadıkça ne bir
kıymeti olabilir ve ne de fazla istihsâlâta imkân vardır. Bu itibarla bunun biran evvel vücuda
gelmesi lâzımdır.” (TBMM. Zabıt Ceridesi D. I, C. 28: 510)
8 Nisan günü projeye ilişkin olumlu ve olumsuz tüm görüşler ortaya konulduktan
sonra yapılan oylamada 158 oydan 141’i proje lehine oy kullanmışsa da yeterli oy çoğunluğu
sağlanamadığı için oylama ertesi güne bırakılmıştır. (TBMM. Zabıt Ceridesi D. I, C. 28: 515.)
9 Nisan 1923’te 206 kişinin katıldığı oylamada 185 lehte oy kullanılmış ve bu kanun Meclisin onayından geçmiştir.11 (TBMM. Zabıt Ceridesi D. I, C. 29: 23.) 30 Nisan 1923 tarihli
Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde “Proje Ġmzalandı” manşeti altında Chester Projesi ne ilişki şu habere yer verilmiştir.
“Dün öğleden sonra saat 5,10’da Ankara kâtib-i adlî huzurunda Nafıa Vekili Feyzi,
Müsteşar Ali Rıza, Demiryolları Müdürü Umûmisi Ziya Beyler ile Chester Kumpanyasının
vekilleri Mister Klayton Kennedy ve Mister Arthur ile Anadolu Şarkında yapılacak
demiryolları hakkındaki mukavelenameler ve şartname imza ve teati edilmiştir.”

(Hâkimiyet-i
Milliye, 30 Nisan 1923: 3)
Bu anlaşmaya12 göre; Türkiye’nin doğu ve Musul-Kerkük bölgesini Akdeniz ve
Karadeniz’e bağlayan 4400 km’lik bir demiryolu inşası ile üç limanın tesisinin13 yapımı bu
şirkete verilmiştir. Bununla birlikte demiryolu hattı üzerindeki 40 km’lik şeritler içinde kalan
petrol ve diğer değerli madenlerin işletme hakkı 99 yıl için aynı şirkete verilmiştir. Grup aynı
zamanda birçok vergi bağışıklığından ve diğer özel kolaylıklardan yararlanacaktır.
(Tezel,1970: 295; Can, 2000: 267-268)
İmtiyaz anlaşması onaylandıktan sonra da konu ile ilgili yorumlar basında çıkmaya
devam etmiştir. 5 Haziran 1923 tarihli Hâkimiyet-i Milliye’de Milli Türk Ticaret Birliği Reisi
Hüseyin Hüsnü Bey ile yapılan bir mülakata yer verilmiştir. Burada Hüseyin Bey, Chester
Projesinin bir iç mesele olarak görüşülmeye başlanmasıyla projenin lehinde ve aleyhinde
münakaşaların yapıldığını, Fransa’nın projeyi protesto etmesiyle birlikte projenin kabulünün
bir haysiyet meselesi haline geldiğini ve bu konuda bütün yetkili makamlar ile Türk basınının
projenin kabulüne destek verdiklerini belirtmiştir. Bu proje ile savaşlardan sonra hızlı bir
iyileşme dönemine girileceğini belirten Hüseyin Bey yeni kurulan devletin ihtiyacı olan
limanların, şimendiferlerin, caddelerin yapılacağını, yabancı makinelere ve yerli
hammaddelerine ulaşılabileceğini ifade etmiştir.

(Hâkimiyet-i Milliye, 5 Haziran 1923:4)
26 Nisan’da “Chester Projesi ve Amerika’nın Düşüncesi” başlıklı yazıda
Amerika’daki basından örnek verilerek Amerika’nın proje hakkındaki yorumlarına
değinilmiştir. Genel olarak Amerika basını tarafından memnuniyetle karşılanan projenin tarihi
gelişimi sunulmuştur. Yine bu başlık altında Amerikan gazetelerinden birinde Chester
Projesinin Rauf ve Fevzi Beylerin gayretleriyle Meclis tarafından alelacele adeta müzakeresiz
kabul edildiğine yer verilmiştir. Eski projeye göre bir hayli değişikliğin yapıldığı Chester
projesinin Diyarbakır’ın kuzeyindeki meşhur bakır madenlerini işletmeyi ihtiva etmesi

11 Chester Grubuyla yapılan demiryolu imtiyaz anlaşmasının yanı sıra bir de tarım anlaşması yapılmıştır. Bu
anlaşmaya göre ülkeye getirilecek modern tarım aletleri ile zirai üretim artırılacaktır. (Can, 2000: 262-267) 12 Mart
1923’te imzalanan “Alat ve Edavat-ı Ziraiye Mukavelenamesi”nin maddeleri için bkz. (Halıcı,2004:187-193). 20
Temmuz 1923 tarihli Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nde “Alat ve Edavat-ı Ziraiye Mukavelenamesi’nin” zamanında
tatbik edilmediği için Ġktisat Vekâleti’nce fesih edildiği haberi yer almıştır. (Hâkimiyet-i Milliye, 20 Temmuz 1923:
3).Bu haberin yalanlanması üzerine bu konu üzerinde inceleme yapılmış ve söz konusu mukavelenin 12 Haziran
1923 günü fesih edildiği haberi teyit edilmiştir.( (Hâkimiyet-i Milliye, 29 Temmuz 1923: 2) Keza 12 Temmuz 1923
günü Amerika Alat ve Ziraiye ġirketi Müdürü mukavelenin tekrar yürürlüğe girmesi için Türkiye’ye gelmesi de bu
kararı doğrular niteliktedir .( (Hâkimiyet-i Milliye, 12 Temmuz 1923: 1) Yine bu mukavelenin eleştirisi için bkz.
Hâkimiyet-i Milliye, 13 Temmuz 1923: 3)
12 Anlaşmanın maddeleri hakkında detaylı bilgi için bkz. (Armaoğlu, 1991,31-67)
1319 Haziran tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde Chester Grubu tarafından yapılacak demiryolları hatlarının
ayrıntılarına değinilmiştir. Bu yazıda demiryolu hattının 4700 kilometre olduğu ve iki liman imtiyazının
(Karadeniz’de Samsun, Akdeniz’de Yumurtalık limanı) verildiği belirtilmiştir. (Hâkimiyet-i Milliye, 19 Haziran
1923: 4)
Diyarbakırlı olan Feyzi Bey’in projeyi kabul etmesindeki ısrarının sebebi olarak gösterilmiştir.
(Hâkimiyet-i Milliye, 26 Nisan 1923:4)
27 Nisan 1923 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde ise Amiral Chester’in projeye
ilişkin görüşlerine yer verilmiştir.
“Verilen imtiyaz Türkiye’yi ecnebi tahakkümünden kurtaracağı gibi hürriyet ve
istiklâlini teminde mühim bir âmil olacaktır. Amerika’ya verilen bu imtiyaz menâtık-ı nüfuz
sistemine mütehammil değildir. Bu suretle Avrupa devletlerinin menâtık-ı nüfuz sistemleriyle
mücadele edilecektir. Avrupalılar menâtık-ı nüfuz ile ön kapıları açmışlardır. Fakat Amerika
sermayesi arka kapudan Asya iktisâdiyâtına karışmıştır” dedikten sonra kapitülasyonların
kaldırılması gerektiğini ve kendisinin bu hususta Amerikan Dışişleri Bakanına tavsiyelerde
bulunduğunu ifade etmiştir. (Hâkimiyet-i Milliye, 27 Nisan 1923:2) Birçok Amerikan gazetesi
(özellikle Times ve World) Chester imtiyazının güzel bir imtiyaz olduğunu belirtmiş ise de
Amerika’nın yakın doğu politikasına karışmasına sebep olacağı endişesini de dile
getirmişlerdir. (Hâkimiyet-i Milliye, 24 Nisan 1923:2). Aynı endişeyi dile getiren bir başka
gazete Newyork World gazetesidir. Bu gazetede de özellikle Amerikan Hükümetinin Chester
Projesini müdafaa ve himaye etmeye karar verirse ciddi bir surette eski dünya işlerine karışmış
olacağı ifade edilmiştir. (Hâkimiyet-i Milliye, 26 Nisan 1923:4)
19 Haziran 1923 tarihli Hâkimiyeti Milliye Gazetesinde Chester Ġmtiyazı ile
Amerika’nın birçok alanda kazanç sağlayacağına işaret edilmiş, malzeme, raylar, makineler
vb. gereçlerin hepsinin Amerika’dan getirileceği keza mühendislerin dahi Amerika’dan
geleceğine dikkat çekilmiş hepsinden de önemlisi Amerika için en önemli olanın Musul’un
güneydoğusundaki petrol tarlalarının işletilmesi olduğu önemle belirtilmiştir. (Hâkimiyet-i
Milliye, 19 Haziran 1923: 4)
Ankara Hükümeti Chester Projesini onaylayarak iç ve dış kamuoyuna yabancı sermaye
yatırımına açık oldukları mesajını iletmiştir. 26 ġubat 1923’te verdiği demeçte Atatürk
Amerika’ya “Türk halkına kalbinizi açık tutun” sözünü söylemesi hayli dikkat çekicidir. Lozan
Konferansına Amerika’nın gözlemci-temsilcisi olarak katılan Joseph Grew de Ġsmet Paşa’nın
22 Nisan 1923 günü yaptığı konuşmada Chester Projesini Amerika ile ekonomik münasebetleri
daha yakın bir hale getirecek bir başlangıç olarak değerlendirdiğini söylemiştir.
(Armaoğlu,1991: 29-30)

IV. Chester Projesi’nin Sonu
Chester Gurubuna verilen imtiyaz Türkiye’de büyük coşkuyla kutlanmıştır.
Anlaşmanın içeriğinde yer alan bazı imtiyazların daha önce kendilerine verilen imtiyazla
çakıştığını iddia eden diğer emperyalist devletler ise anlaşmanın imzalanmasına büyük tepki
göstermişlerdir. Projenin içeriğinin yanında projeye yönelik tepkilerde basında yer kaplamıştır.
22 Ocak 1923 tarihli ingiliz istihbarat raporuna göre; Chester projesinin kabul
edileceğinin yetkili bir kaynak tarafından açıklanması üzerine Fransızlar tepki göstermişlerdir.
Albay Mougin 1914’te bir Fransız grubuna verilen irade-i seniyye ile bu Fransız Grubunun
Samsun-Sivas-Pekeriç demiryolu hattını ve Tokat’la Harput’a uzanan demiryolu şebekelerini
kurması ve işletmesi için ayrıcalık verildiğini hatırlatmış ve bu grubun projeyi uygulamaya
hazır olduğunu bildirmiştir. Buna rağmen Chester Projesinin TBMM tarafından kabul edilmesi
karşısında Fransızlar hiç hoşnut kalmamışlardır. (Yurtsever, 2008:159)
24 Nisan tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde teyit edilmediği belirtilmekle birlikte
Fransa’nın Chester Projesine karşı büyük bir müdafaa göstereceği hatta Amerikalılara karşı
295 Sevilay ÖZER
History Studies
Ortadoğu Özel Sayısı / Middle East Special Issue 2010
Ġngiltere’nin yardımını isteyeceği bildirilmiştir. Yine gazetede Fransız, ingiliz, Ġtalyan
basınının Chester projesine odaklandığı belirtilip Ġtalyan gazetelerinden birinde yer verilen bir
makaleye göre; Amerikalılara verilen Chester Projesi’nin Lozan Konferansı arifesinde ortamı
daha karışık bir hale getirdiği ve buna mukabil Fransızların daha önce hak kazandığı hukuktan
mahrum edilmiş olması dolayısıyla karşı harekete geçeceği bildirilmiştir. (Hâkimiyet-i Milliye,
24 Nisan 1923:2) Fransız basınında yer alan bir makalede ise Fransa’nın 1914 senesinde ki
sözleşmeye güvenerek hukukundan feragat edemeyeceğinin belirtildiği Chester Projesi
nedeniyle vuku bulan protestoyu Mösyö Puankare’nin Lozanda’ki Amerika delegelerine tebliğ
edeceği haberi 20 Nisan tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yer almıştır. (Hâkimiyet-i
Milliye, 20 Nisan 1923:1) Bir diğer Fransız gazetesinde de kendilerinin Ankara Antlaşmasını
imzalarken Türk Hükümeti’nden konuya ilişkin hukuklarını talep etmemelerine rağmen o
sırada Amerikalıların Ankara’da uğraş vererek işlerini görmüş oldukları belirtilmiştir. Ancak
hiçbişey için geç kalınmadığı hatırlatılarak Chester’in projenin hayata geçirebilmesi için
sermaye arayışına gireceği zamanın Fransa’nın kaybettiği menfaatini kazanmak için iyi bir
fırsat olarak değerlendirilebileceği ifade edilmiştir. ((Hâkimiyet-i Milliye, 30 Nisan 1923:2)
Ankara’da 23 Nisan tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde ise Paris ile Washington
arasında Chester imtiyazına ilişkin görüşmelerin yapıldığı Amerika’nın ise meselenin
uluslararası hiçbir zorluğa sebep olmayacağını beyan ettiği dile getirilmiştir. (Hâkimiyet-i
Milliye, 23 Nisan 1923:2) Yine basında çıkan bir diğer habere göre Chester projesinden dolayı
meydana çıkan ihtilaf nedeniyle müttefikler ihtilafın halli için konuyu Cemiyeti Akvâm’a
havale ederlerse bunun Türkiye gibi Amerika’nın da Cemiyeti Akvâm’a dâhil olmaması
dolayısıyla reddedileceğine dikkat çekmişlerdir. (Hâkimiyet-i Milliye, 15Nisan 1923:1)
Ġngiltere’de proje karşısında tepkisiz kalamamıştır. 20 Nisan tarihli Hâkimiyeti Milliye’de “Londra’da büyük bir telaş varmış” manşeti altında Ankara’da Türk Hükümetiyle
Amerikan Sermayedarları arasında yapılan görüşmelerden dolayı Ġngiltere’nin büyük bir
endişe içinde olduğu belirtilmiştir. Gelen bazı bilgilere göre Amerikalılara Musul havalisinde
petrol kaynakları üzerinde pek mühim tekel verildiği haberi Amerikan resmi makamları
tarafından yalanlanmış olsa da Lozan Barış görüşmeleri esnasında gelişen bu durumlardan
dolayı Ġngiltere ile Fransa’nın takip edecekleri siyaset için aralarında görüşmeler yapacaklarına
değinilmiştir.( (Hâkimiyet-i Milliye, 20 Nisan1923:1) 15 Temmuz 1923 tarihli Hâkimiyet-i
Milliye gazetesinde ise “Bütün Gaye Chester Projesini Bozmaya Matuftur” başlığı altında
Ġngiltere’nin Chester Projesi aleyhine gösterdiği çabaya yer verilmiştir. (Hâkimiyet-i Milliye,
15 Temmuz 1923: 1) Chester Projesi’ne tepkiler bununla da sınırlı kalmamış hatta
Amerika’nın sabık Berlin Sefirinin de projenin Sevr Anlaşmasıyla Ermenilere terk edilen
hukuka zarar verdiğini iddia ederek tepki göstermesi dikkat çekici bir haber olarak basındaki
yerini almıştır. (Hâkimiyet-i Milliye, 20 Nisan 1923:4)
Lozan Konferansının başladığı ikinci dönemde Fransız delege heyetinin Chester
imtiyazı nedeniyle kötümser göründüğünü belirten Amerikalıların “Lozan Chester Meselesine
tabidir” dediği Hâkimiyet-i Milliye gazetesine yansıyan bir diğer haberdir. (Hâkimiyet-i
Milliye, 23 Nisan 1923:3) Ġtalya ise Ġngiltere ve Fransa kadar büyük tepki vermemiştir. 22
Nisan tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yer alan “İtalyanlar Gürültülere İştirak
Etmiyorlar “manşeti bunun en güzel kanıtını oluşturmaktadır.
Bütün muhalif hareketlere rağmen 1908’den itibaren Chester Grubunun gösterdiği
demiryolu imtiyazı alma mücadele nihayet sonuca ulaşmıştır. Ancak bu kez de hayata
geçirilemeyecektir. 19.11.1923 tarihinde Kayseri mebusu Ahmet Hamdi Bey basında Chester
Grubuna verilen imtiyazın feshine dair haberlerin çıktığını belirtmesi üzerine Nafıa Vekili
(Chester Projesi’nin Hâkimiyet-i Milliye Gazetesine Yansıması 296 History Studies Ortadoğu Özel Sayısı / Middle East Special Issue 2010)
Ahmet Muhtar Bey durumu şöyle açıklamıştır. ġirket içinde Chester Grubu adına hareket eden
Mösyö Chester ile Mösyö Kennedy arasında şirketin müvekkilliği konusunda bir tartışmanın
çıktığı ve bu sorunun Chester’e tazminat vermek suretiyle şirket mümessili olarak
Kennedy’nin seçilmesiyle halledildiğini belirtmiştir. Chester Grubunun proje için gerekli
hudut tetkikini 8 ay içinde yapması gerektiğini belirten Ahmet Muhtar Bey bu tetkikin
yapılmadığının anlaşıldığını ancak mukavele gereği hattın yapılıp yapılmayacağı kararının bu
tetkikten sonraki iki yıl içinde bildirileceği için kendilerinin de herhangi bir teşebbüste
bulunmadıklarını ancak hali hazırdaki durumdan da çok ümitli olmadıklarını ifade etmiştir.
(Çakan, 1999:296)
Chester imtiyazının uygulanamamasının en önemli nedeni Musul’un dolayısıyla
zengin petrol yataklarının ülke sınırları dışında kalmış olmasıdır. Lozan’da Musul sorununda
hâkim olan belirsizlik bu bölgelerin ingiliz, Fransız ve Amerikan ortaklığı haline gelen Turkish
Petroleum Company’nin eline bırakılacağının bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir. (Tezel,
1970:316;Tezel, 1982:175) Anlaşmanın yerine getirilememesinin bir diğer nedeni de şirket
içinde kendini gösteren anlaşmazlıklardır14. Current History dergisinin Ekim 1923 tarihli
sayısını kaynak gösteren Can çalışmasında, 23 Ağustos’ta Amiral Chester ve ortaklarının bu
anlaşmazlığı gidermek için toplandıklarını ve Türkiye’de yaptıkları işler ile alınmasına yardım
ettikleri imtiyazların karşılığı olarak 300.000 dolar ve Ottoman Development Company’nin net
karının yüzde 10’nunu alarak şirketin idaresinden çekildiklerini ve böylece şirket ile ilgili
bütün evrak ve defterlerin Kennedy topluluğuna devredildiğini belirtmiştir. (Can, 2000:
315;Hâkimiyet-i Milliye, 5 Eylül 1923:3) Chester Grubu içinde Amerikalı ortaklar ile
Kanadalı ortakların yollarını ayırmasıyla birlikte şirketin bu kez de finansman sorunu ortaya
çıkmıştır. Kennedy büyük Amerikan sermayedarlarından yeni mali olanaklar sağlamaya
çalışmışsa da başarılı olamamıştır. Bu arada Amerikan Dışişlerinin Chester Grubuna destek
vermekten kaçınmasına karşın Turkish Petroleum Company ile Amerikan petrol şirketleri
adına görüşen Standart Oil’e destek vermeye hazır olduğunu açıklaması sermaye arayışındaki
şirketi daha da zor bir durumda bırakmıştır. Sonuç olarak yeterli sermayesi olmayan Chester
Grubu Musul sorununun da aleyhine çözümlenmesiyle belirtilen zamanda projeyi uygulamaya
başlayamamıştır. Bir süre bekleyen Ankara Hükümeti herhangi bir gelişmenin olmadığını
görünce 18 Aralık 1923’te anlaşmayı feshetmiştir. (Sükan, 1999-2003:551-552)

Sonuç
Chester Projesi görünüşte demiryolu projesi olarak karşımıza çıkmakla birlikte hayata
geçirilmeye çalışıldığı dönem itibariyle emperyalist devletlerin bölge toprakları üzerindeki
nüfuz mücadelesini ortaya koyması açısında oldukça dikkat çekicidir. Amiral Colby Mitchell
Chester 1909 yılında The Ottoman-American Development Company (OADC) şirketini
kurarak Doğu ve Güneydoğuda demiryolu yapmak için Nâfia Vekâleti ile bir ön sözleşme
imzalamıştır. O dönemde Chester Grubuna tam destek vermekten kaçınmayan Amerika’nın
geleneksel politikasına ters olan bu davranışı, diğer devletler tarafından da yakından
izlenmiştir. Ancak Chester’in önsözleşmesini imzaladığı bu anlaşma gerçekleşmemiştir.
Bunun üzerine Chester ve ortakları 1912 yılı başlarında eski şirketi sonlandırıp yerine
Ottoman-American Exploration Company (OAEC) adıyla yeni bir şirket kurarak Amerikan
Dışişlerinin desteğini talep etmişlerse de olumlu yanıt alamamışlardır.
1920’li yıllarda tekrar projesinin kabulü için girişimde bulunan Chester alacağı bu
imtiyazla önemli petrol bölgelerinin şirket kontrolü altına geçeceğini belirterek Amerikan

(14 Bu anlaşmazlıklar Hâkimiyet-i Milliye gazetesine de yansımıştır. Bkz. (Hâkimiyet-i Milliye, 21 Mayıs 1923:3)SEVİLAY ÖZER)
yönetiminin desteğini bir kez daha talep etmiş ancak yine başarılı olamamıştır. Mart 1922’de
Ottoman-American Development Company (OADC) adlı şirketi kurmuş ancak bu kez de hisse
senetlerinin çoğunu kaybetmiştir. Chester Grubu ile Ankara Hükümeti Temsilcisi Feyzi Bey
arasında projenin kabulü için yapılan görüşmelerden sonra taslağa son şekli verilerek Meclise
gönderilmiştir. Burada yapılan müzakerelerden sonra 9 Nisan 1923’te proje Meclis onayından
geçmiştir. Bu anlaşmaya göre; Türkiye’nin doğu ve Musul-Kerkük bölgesini Akdeniz ve
Karadeniz’e bağlayan 4400 km’lik bir demiryolu inşası ile üç limanın tesisinin yapımı bu
şirkete verilmiştir. Bununla birlikte demiryolu hattı üzerindeki 40 km’lik şeritler içinde kalan
petrol ve diğer değerli madenlerin işletme hakkı 99 yıl için aynı şirkete verilmiştir.
Ne var ki bu anlaşma da hayata geçirilememiştir. ġirket içinde ortaya çıkan
anlaşmazlıklar sonucu Chester ve ortakları şirket idaresinden çekilerek bütün yetkiyi Kennedy
topluluğuna bırakmışlardır. Kennedy’nin proje için finansman arayışına girdiği bir dönemde
Amerikan yönetiminin gösterdiği ilgisiz tavır ve bunun yanında Musul sorununun da
istedikleri şekilde çözümlenmemesi sonucu proje hayata geçirilememiştir. Ancak Chester
Grubuna kayıtsız kalan Amerika’nın Temmuz 1922’de Turkish Petroleum Company ile
anlaşan Standard Oil Company’e destek vermesi de Amerika’nın değişen politikasını
göstermek açısından çok net bir örnek teşkil etmektedir.
KAYNAKÇA
I. Resmi Yayın
TBMM Zabıt Ceridesi, Devre I, Cilt 28, s.436-519
TBMM Zabıt Ceridesi, Devre I, Cilt 29, s.19,23-25.
II. Süreli Yayın
Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi
9 Nisan 1923, ,“şarki Anadolu’da Demiryolları Hakkındaki Chester Projesine Dair
Layiha Kanunu’nun Müzakeresi”, s.2
15 Nisan 1923 , “Fransız Protestosu ve Amerikan Efkârı”,s.1
, “Çester Projesi Etrafında”,s.3
20 Nisan 1923 , “Çester Projesi”, s.1
,“Fransız ve Ġngiliz Komiserlerin Beyanatı”, s.4
22 Nisan 1923 , “italyanlar Gürültülere Ġştirak Etmiyorlar”, s.2
23 Nisan 1923 , “Çester Projesi”,s.2
, “Heyet-i Murahhassımız Lozan’da, s.3
24 Nisan 1923 , “Çester Projesini Amerika Müdafaa Edecektir”,s.2
26 Nisan 1923 , “Çester Projesi ve Amerika’nın Düşüncesi”,s.4
30 Nisan 1923 , “Yeni Projemiz”, s.2
, “Proje imzalandı”, s.3
21 Mayıs 1923 , “Çester-Kennedy Meselesi”,s.3
Chester Projesi’nin Hâkimiyet-i Milliye Gazetesine Yansıması 298
History Studies
Ortadoğu Özel Sayısı / Middle East Special Issue 2010
5 Haziran 1923 , “Türk Ticaretinin Yeniden Tesisi ve Çester Projesi”,s.4
19 Haziran 1923 , “Anadolu’da Çester Ġmtiyazı”,s.4
17 Haziran 1923 , “Çester imtiyazı”,s.3
12 Temmuz 1923 , “Kennedy Meselesi”, s.1
13 Temmuz 1923 , “Kennedy Yağması”, s.3
15 Temmuz 1923 ,“Bütün Gaye Çester Projesini Bozmaya Matuftur”, s.1
20 Temmuz 1923 , “Kennedy Mukavelesi”, s.3
29 Temmuz 1923 , “Kennedy Mukavelesi”, s.2
5 Eylül 1923 , “Çester imtiyazı Etrafındaki ihtilaf”,s.3
III. Kitap ve Makaleler
ALBAYRAK, Mustafa, “Osmanlı-Alman ilişkilerinin Gelişimi ve Bağdat
Demiryolunun Yapımı”, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve
Uygulama Merkezi Dergisi, S.6, 1995, s.1-38.
Ali Said, Chester Projesi Hakkında Bazı Tenkidat ve Mütalaat, Sarıkamış
1923.
ARMAOĞLU, Fahir, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, Türk Tarih
Kurumu Yayını, Ankara 1991.
ARMAOĞLU, Fahir,19. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayını,
Ankara 1999.
CAN, Bilmez Bülent, Demiryolundan Petrole Chester Projesi, Tarih Vakfı
Yurt Yayınları Ġstanbul 2000.
ÇAKAN, Işıl, Türk Parlamento Tarihinde II. Meclis, Çağdaş Yayınları,
Ġstanbul 1999.
GÜLSOY, Ufuk, Hicaz Demiryolu, , Eren Yayıncılık, Ġstanbul 1994.
HALICI, ġaduman, Yeni Türkiye Devleti’nin Yapılanmasında Mahmut
Esat Bozkurt, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 2004.
PAMUK, ġevket, Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme (1820-
1913), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Ġstanbul 1994.
TAMÇELĠK, Soyalp, “Osmanlı Dönemi Demiryollarının Tarihi Gelişimi
Ġçerisinde Siyasi, iktisadi ve Sosyal Etkileri”, Erdem, C.12, S.35, 2000, s.483-535.
TEZEL, Yahya, “Birinci Büyük Millet Meclisi Anti-Emperyalist miydi?
Chester Ayrıcalığı”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C.25,
No.4, 1970, s.287-317.
TEZEL, Yahya, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950), Yurt
Yayınları, Ankara 1982.
299 Sevilay ÖZER
History Studies
Ortadoğu Özel Sayısı / Middle East Special Issue 2010
TĠMUR, Taner, “Bismarck, II. Wilhelm ve Abdülhamid”, Toplumsal Tarih,
S.181, (Ocak 2009), s.22-31.
YAVUZ, Biga Sükan, “Fransız Arşiv Belgelerinin Işığında Chester Demiryolu
Projesi”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu
Dergisi, S 24, (Kasım 1999-2003), s. 527-561
YAVUZ, Ünsal, “Cumhuriyet Devri Demiryolu Politikasına Yaklaşım
Biçimi”, IX. Türk Tarih Kongresinde Sunulan Bildiriler, Türk Tarih Kurumu
Yayını, Ankara 1989.
YILDIRIM, ismail, Cumhuriyet Döneminde Demiryolları (1923-1950),
Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 2001.
YILDIRIM, ismail. (2002), “Osmanlı Demiryolu Politikasına Bir Bakış”,
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.12, S.I, s.311-324.
YURTSEVER, Serdar. (2008), Milli Mücadele Dönemi İstihbarat
Faaliyetleri, Örnek Olay İncelemeleri (1919-1922), Atatürk Araştırma Merkezi
Yayını, Ankara 2008.

08-05-20207SEVİLAY ÖZER/CHESTER PROJESİ/

History Studies

Ortadoğu Özel Sayısı / Middle East Special Issue 2010

Yayınlama: 09.05.2020
43
A+
A-
REKLAM ALANI