Bandırmaspor Aşkı Bitmez

 

Bandırmaspor  Aşkı  Bitmez 

 

Futbol takımını sevmek futbolla ilgi kuramayanlar için anlaşılmaz bir duygu. 
Pek çok kez bu konuyu arkadaşlarla tartışmışızdır.
 Ne var yani orada bir topu kovalayan 22 kişi ortada yanda hakemler ve trübünlerde bağırıp çağıran ve oyun kurallarına  katkısı olmadan seyreden tuhaf insan kitlesi.
Diye açıklıyorlardı. Evet ilk bakışta haklı bir durum olduğunu varsayalım. .Nitekim futbolun vahşi kapitalit düzen içinde kitleleri uyutan, sisteme tepkilerinde  gazını alan 3  önemli saç ayağından  birisi olduğu ortada. Diğerleri din ve eğlence.
Ama öyle basit değil  futbolla sistem gereği biribirine yabancılaşmış kitleler arasında derinden bağlar kuruyoruz. Örneğin Fethiyespor kardeş takımımız. Taraftarlarımız Fethiye'ye gidiyor ve orada çiçeklerle karşılanıyor. Dostluklar kuruluyor. Göztepe mesela. Sanki aramızda rekabetten kaynaklanana bir gerginlik var değil mi ? Değil. Sonuçta sahda olanlar sahada kalıyor. Geçtiğimiz yıl trübünde hayatını kaybeden efsane Beter kardeşimizin cenazesinde Göztepe adına 2 büyük çiçek vardı. Başkan adına  Taraftar temsilcileri gelip başsağlığı dilediler. 
Sorun aslında başka yerde. Sistemin çarkları altında ezilen dar gelirli yoğun kitle yoğunluklu  taraftarımızı oluşturuyor. Orada trübünde takımlarını seyrederken sahada formasını giyen modern gladyatörleriyle  görünmez bir temas halindeler. İlginç bir empati bu. Kendileri bir maç bileti parasını denkleştirme sıkıntısına katlanıp içeri girerken sahada haftada bir kez ruhuyla yüreğiyle savaşan onun sistemden intikamını alan savaşçılarının da aynı  yerde görmek istiyor.
Umurunda değil futbolcuların sahip olduğu en lüks otomobillere sahip olması umurunda değil yüz ömür sürse çalışarak edinemeyeckleri  paralar karşılığında bir sezon forma giyerek emek verecek olmaları. Hepsine helal olsun diyor ta ki..
Sahada samiimiyetsizlik görene kadar.
Çünkü trübünlerden bakıldığında ilginçtir.. hisseediyorsunuz .  Nasıl bir ruh haletiyle oyuna kendini verdiğini anlıyorsunuz. O nedenle trübünlerle sahada oynayanlar arasında  çok daha farklı bir ilişki var. Yenersiniz yenilirsiniz  top yuvarlaktır olur. Ancak  sahtekarlık yaptığınızda yakalanmamanız olanaksız.
Ülkemiz insanının en büyük zaaflarından biri görevini idealistçe yapmama sendromu.
Tuhaf bir gelenek bizde ama bunu postaneye gittiğinizde de hastaneye gittiğinizde de adliyede devlet özel farketmiyor kurumlarda özellikle  bulunduğu yerin işini hakkıyla yapmaktan imtina etmek eğiliminde. Bu bir toplumsal sosyal hastalık.
Onca sıkıntıyla ,zar zor elde ettiği görevinin başına geçince sanki heyecan bitiyor. Üstüne aldığı görevi yapmamaya yönelik ilginç bir davranış eğilimi anlayışı var. İstisnalar hariç elbette.

Kentin zar zor kaynak yaratıp aktardığı bir tek spor kurumumuz var.  Futbol takımımız. BU TAKIMA HARCANAN MEBLAĞLARLA YILDA HER MAHALLEYE EN MODERN  şartlarda uygulamalı spor alanları yapılabilir. Kapalı salonlarI YÜZME HAVUZLARI TENİS KORTLARI  yapılabilir. Çok sayıda bireysel spora ayarlı etkinlikler yapılabilir. Ama kıt kaynaklarımızı futbola ayırmamızın reel bir nedeni var. Çünkü farkındalık ve marka olmak o markanın aidiyetini hissetmek önemli bu düzende.
Ancak bu yoksullukta acımıyoruz veriyoruz. Ve başarı istiyoruz.  Çünkü   Şampiyonluğu kovalayan bir takım oluşumuz daha büyük heyecan bizim için. Sporun diğer  farklı dallarıyla da ilgilenmesi gerekiyor ama futbolla yetiniyoruz.
Erişilmez ve uzak bir rüya olan Süper Lig sevdası  şampiyonluk hayallerini  gece düşlerimize sarınıp yatıyoruz. Bandırmaspor'un geçtiğimiz günlerde 50 .kuruluş yılıydı. Yarım asırdır devam eden İl sevdamız ve Süper Lig sevdamız da 50 yıldır sürüyor.
Keyifsizdik. Şanssızlık desek beceriksizlik desek politik nedenler..  ne desek boş. Geçti . Keyifsizdik.  Kutlanmadı . 1965’ten bu yana mücadele ediyoruz. Futbolun kiriyle, pasıyla, günahıyla, sevabıyla, güzellikleriyle, çirkinlikleriyle... her şeyiyle mücadele ediyoruz. 
İnanılmaz bütçeler havada uçuşuyor rakiplerde. Üç otuz paraya takım kuruyoruz, tasarruflu davranıyoruz. Elimize geçen parayı iyi değerlendirmeye çalışıyoruz.
 O formayı o rengi o formanın ve rengin bize çağrıştırdıklarını seviyoruz. Bu takımı severek yaşayanların sevdasına siyasiler engel olmasınlar istiyoruz. Ancak futboldaki başarımızla oluşacak farkındalıkla kentimize spor yatırımları gelecek diye umutlanıyoruz.
"Futbol artık bir sektördür" diyenlere karşı söylenebilecek bir tek sözüm var. Sektörel futbol Bandırmaspor taraftarının ipinde değil. Bandırmalı nın çok farklı bir yaşam kültürü var. Meşaleleri yakmak coşmak eğlenmek istiyor.