İnsan bedeninde bel; vücudun alt ve üst yarısının birleştiği yerdir. Bu alt ve üst yarı; şekil, işlev,yaratılış özellikleri bakımından birbirine hiç benzemez. Bebek kucağa alınırken bir elimizle bel kısmına destek veririz, diğer elimizle boyun bölgesine. Eskiden bebeğin beline sarılacak olan kuşak, daha o doğmadan hazır olurdu. Bu adet, yine birçok yerde devam ediyor. Sonradan yine bu işi yapacak korsajlar yapıldı ,kullanıldı. Bebeğin sağlığı ve güvenliği açısından, bu kuşak önemli bilinirken, bazı doktorlar bu kuşağın kullanılmasına gerek olmadığını açıkladılar. Bel bölgesi serbest bırakılırsa çocuk daha çabuk güçlenip gelişiyormuş.
İki yakayı birleştirmek, arada iletişimi sağlamak için yapılan köprülerin de ortasına( bel) denir. Mimarlar, mühendisler; köprü ayakları kadar, buraya da teknik bilgilerini kullanarak dikkat eder, özen gösterirler. Köprüler değerlidir, köprüler önemlidir. Bandırma’ da ne için yapıldığı, ne işe yaradığı bilinmeyen, Aşk köprümüzden söz etmiyorum. Gerçekten iki yakayı bağlayan, geçiş için şart! Olmazsa olmazımız olan köprülerden söz ediyorum. Bu yıl ülkemiz, çok ciddi paralar harcanarak önemli bir köprü kazandı. Bu köprünün bağladığı iki yaka arasında; aslında geçiş var. Biraz gecikmeli, beklemeli olsa da iyi kötü geçiş sağlanıyordu. Şimdi bu köprü sayesinde geçişler daha kolay olacak. Kötü mü oldu? Bence işe yaradığı sürece, neden kötü olsun ? Ha çok mu gerekliydi? Daha önemli ihtiyaçlarımız yok muydu? Bunlara sıradan vatandaşın aklı ermez ! ( Benim o köprüden geçme ihtimalim yok denecek kadar az. Beni ilgilendirmez) diyemeyiz. Bu köprü yapılırken üzerinden yılda 16 milyon 425 araç geçeceği tahmin edilmiş, köprüyü yapacak olan şirkete bu garanti verilmiş bile. Bu garanti kapsamında şirkete yılda bilmem kaç milyon euro verecekmişiz. Bazıları da bu kadar geçişin yapılması mümkün değil diye feryat ediyorlar. Şu anda yıllık geçen araç sayısı 3,5 milyonmuş. Haklı çıkarlarsa; her yıl cebimizden 190 milyon euro çıkacak. Euro da da yerinde dursa bari! Paramız karşısında sürekli değer kazanıyor. Geçsek de geçmesek de; bu parayı ödemek zorundaymışız.( Borç yiğidin kamçısıdır.) diye biri uydurmuş. İyi de; kimse düşünmemiş( Nerde bu yiğit?) diye. Ha! Bir de borcu açan başka, ödeyen başka olunca kafalar iyice karıştı.
Gelin evden çıkarken; baba, erkek kardeş, veya aileden bir erkek tarafından beline kırmızı kurdele bağlanır. Şimdi her birimizin beline kırmızı kurdele bağlama zamanı. Bu kurdele bir yandan bekareti temsil ederken , diğer yandan ailesi tarafından genç kıza verilen güven ve desteği temsil eder. Yıllardır bele sarılan kuşak, uçkur veya kemer dediğimiz aksesuarlar her toplumda yer bulmuş, kullanılmış türkülerimizde, öykü ve fıkralarımızda yerini almıştır. Altın veya para kesesi bu kuşağa sıkıştırılırmış eskiden. Gelinlere aynalı kemer takılır. Askere giden gençlere damat adaylarına eş ,sevgili veya nişanlı kızlar kuşak işler veya tezgahlarda dokurlarmış. Şimdi, kemerler aldı kuşakların yerini. Bu kemerler bazen, durum gereği sıkılır. Kemerleri de sıkma zamanı geldi çattı işte!
Bedenimizin köprüsü bel; önemlidir, korunmalıdır. Ülkemizde ihtiyaç duyulan yerlere köprüler yapılmalıdır ! Bu da önemlidir. Ancak; bu inşaatla ilgili hesapların sağlamasını yapmak, bireylere düşmez. Sağlama; işin başlangıcında yapılmalıdır. Hesap yanlış çıkarsa; dönüş yapılabilsin diye! Zaten zor zahmet geçinen, işsiz veya düşük gelirli insanların çok olduğu bir ülkemizde; bir de yanlış hesabın sonuçlarına katlanmak büyük zulüm olur. Köprü: yerinde, tüm albenisiyle duracaktır ama insanların beli biraz daha bükülecek belki de orta yerinden( Çaaat!) diye kırılıvercektir. Geçiş için uygun görülen 200 liracık, orta halli bir ailenin bir haftalık ekmek parasıdır. Her ne kadar maaşlarımıza zam olarak eklenirken sondaki küçültme eki _ cık kalkıp; ikiyüz’ ün (ü) sü üzerine basıla basıla (üüüü!) diye uzatılarak 200tl olduğundan çok gösterilse de acı gerçek budur. Köprüden geçerken, git_ gel ödenecek 400 tl asgari ücretin % 10 una yakın bir rakamdır.
Eğer, oldu da insanlar eski yolu tercih ettiler… O zaman eski geçiş yoluna ya ya zam gelebilir, belki de tamamen kapatılır. Yeni köprü tek seçenek olur.
Bir de marifetmiş gibi( Çanakkale geçildi!) diye kasılanlar bilsinler ki; Çanakkale; düşmanlar için geçilmezdir! Bu söz düşmanlar için söylenmiştir! Çanakkale; kendi vatandaşına ve dostuna her zaman açıktır! Çarşının, pazarın, kilerin, buz dolaplarının içler acısı halini görecek, buna çözüm bulacak bir yiğit gerek bize. Baş solist ve saz arkadaşları sahneyi terk etmek zorundalar. Bu toplum;
(El veriyor el veriyor, orta direk bel veriyor!) türküsünü yıllardır söyledi. Orta direk bel vermekle kalmadı, tamamen kırıldı çöktü… Türkümüz artık;
(Bakıyoruz sağa sola, memleketim can veriyor . Oyyy! ) diye devam ediyor.
Bugün Ramazan ayının ilk günü. Akşama; un çorbası, etsiz patates yemeği ile oruç açacak yüzlerce aile var. Sahurda salçalı makarna! Şükürler olsun! Yarına ALLAH KERİM!
ULVİYE KARA AKCOŞ
03-04-2022/BANDIRMA
Ulviye Kara Akcoş