Son on yılda ülkemizden yabancı ülkelere gidip yerleşenlerin sayısı çok arttı. Gittikçe de artıyor,
Gençlerin gözü dışarda,aileler çocuklarını yurt dışında eğitime göndermenin yollarını arıyorlar. Oralara gidenlerin çocukları da oralarda doğacak , büyüyecek yurt yuva sahibi olacaklar. Geride kalanların gözlerinde yaş yok . Yaş olmamalı. Her ana baba çocuğunu mutsuz , işsiz , geçim sıkıntısı çekerken görmektense ( Derdim özlemek olsun.) diyor. Bağrına taş basıyor, gözyaşlarını içine akıtıyor. Kim istemez ki; çocukları, torunlarıyla geniş bir aile kurmayı, gülüş cümbüş yaşamayı, kim istemez ki; özel günlerde yakınlarına sarılıp aynı sofrada yanyana oturup, aynı yemeği paylaşmayı? Bugün ağzımızın tadı tuzu bu yüzden eksildiyse kime küselim, kimi suçlayalım. Gidenlerin yüzde doksanı batı ülkelerini seçiyor nedense? Oysa biz yıllardır dinimiz gereği paramızı Hac yoluna harcadık. Petrol zenginlerini daha da zengin etmedik mi? Allah kabul etsin!
Beyin gücümüzle de batı ülkelerini ihya edelim bakalım sonuç ne olacak? Geriye kalanların hepsi cahil ve yarım akıllı değil elbette. Çok değerli bilim adamlarımız, yazarlarımız, bürokratlarımız ve de sanatçılarımız var. Kimi sesini duyuramıyor, kimi ailesine sevdiklerine hasret, kimi yaptığı işde engelleniyor, kimi tehdit altında, kimi taraf olmaya zorlanıyor. Meydanlarda kimler var? Kimler fetfa veriyor? Devlet imkanlarından kimler yararlanıyor?Lüks villalarda kimler oturuyor, lüks arabalar kimlerin altında.? Kat kat akıllı binalar kimler için?
Ormanı yakıyor toprak kazanıyoruz , toprağa gökdelenler villalar dikiyor, konut kazanıyoruz, konutları yabancılara satıp para kazanıyoruz. Paraları altına, dövize çeviriyoruz da; nerede bu dövizler, altınlar, yerini bilmiyoruz. Almanya , Fransa, Hollanda daha birçok ülkede açlık varmış da; bizim akıl gücümüz, ne demeye oralara göç etme derdinde ,soğuktan donuyorlarmış da; bizim insanımız üç tarafı denizlerle çevrili, verimli arazilere sahip, dört mevsimin tadını yaşama zevkini bırakıp niye gidiyor gurbet ellerine?
Bu işte bir terslik var! Var ama neresinde? Kim suçlu? İşte bu soruların cevaplarını tam akıllılar bulacak, yarım akıllılara anlatacak, yarım akıllılar akıllanacak, asalaklar temizlenecek, ülkenin zenginliklerine, değerlerine hep birlikte sahip çıkılacak. Koza böceği gibi etrafımıza koza örüp sonra bu kozayı delip kelebek olarak yeni dünyamıza merhaba diyemeyiz. İnsanız, insanca yaşamanın yolunu, insan zeka ve yetileriyle bulacağız . Başka yol yoook!
Ülkenin nüfusu azalmıyor, aksine artıyor. Mülteciler gidenlerin yerini dolduruyor. Bahçelerimizde ürün veren bitkileri söküp atıp yerini çalı çırpı bürümesini içimiz acıyarak izliyoruz. Yaşam kalitemiz düşüyor, dün aldığımızı bugün alamıyoruz, Dün gittiğimiz yere bugün gidemiyoruz. Neler gördük ne haksızlıklara şahit olduk!
Cehalet batağı kolay kolay kurumaz. Bataklık kokusu hızla yayılır. Çimentosuz harç tutmaz, yarım akıldan bütün iş çıkmaz. BİLGİLERİNE, DENEYİMLERİNE, YETENEKLERİNE, DÜRÜSTLÜKLERİNE, AKIL VE CESARETLERİNE GÜVENDİĞİMİZ İNSANLARA SAHİP ÇIKALIM , ŞANS TANIYALIM…
Altılı masadan geniş kapsamlı bır mutabakat metni çıktı. Bu metnin toplum tarafından benimsenmesi kültürel seferberlik değerinde. Noksanları, gereksiz olan kısımları varsa eleştiriye ve yeni düzenlemelere açık. Ana fikir; tek adam rejimini bırakıp parlamenter rejimi yenilemek noksanlarını tamamlayarak hayata geçirmek. Tek adam rejimini uzun uzun yaşadık, parlamenter rejimi de daha önce deneyimlemiştik . Bize en uygun yönetimi böyle deneye deneye bulup en ideal yönetim şeklini demokrasiyle buluşturacağız. Her birey bugüne kadar edindiği bilgi ve deneyimlerinin ışığında kararını özgürce verecek. Arayış ve deneme süreçleri bize çok pahalıya mal oldu. Artık hata yapma lüksümüz yok. Son yirmi yıldır, parlamenter rejim hakkında hiç bilgisi olmayan tek adam döneminin etkisi altında yetişen bir kuşak var. Bu kuşak seçimin kaderini belirleyecek potansiyele sahip. Her kesimde ortak istek; hepimizi mutlu edecek hak,hukuk, adalet… İnsanca yaşamak, hak ve görevlerimizin bilincinde olmak. Duygu ve düşüncelerimizi baskıdan uzak, korkusuzca paylaşmak. Haydi güzel ülkemin güzel insanları el ele tutuşalım, din ,dil, cins, ırk ayırımı yapmadan bir potada eriyelim, en iyide buluşalım.
Şimdi gözler altılı masadan çıkacak Cumhurbaşkanı adayına çevrildi. Adı geçen; içimize sinen ,sinmeyen aday adayları var. Ekrem İmamoğlu’nun parlaması birilerini rahatsız etti, harekete geçirdi. Altılı masa, çıkaracağı adayın yıpratılıp engellenmesine karşı kendi adayını açıklamayı ileri tarihlere atıyor. Haksız diyemeyiz. Bu aday her kimse eninde sonunda açıklanacak. Önemli olan; yani şu anda altılı masanın adayı kim olacağına değil, parlamenter rejimin destekçisi olacak mıyız ona karar vermemiz gerek. Elbette büyük çoğunluk kararını çoktan verdi. Parlamenter rejim hayata geçerse , Cumhurbaşkanı başarılı olursa görevine devam eder, olamazsa yerini başarılı olabilecek birine bırakmak zorunda kalır. Parlamenter rejimin temeli ülkenin hak, hukuk, adalet çerçevesinde yönetilmesidir, egemenlik ulusundur. Yani kimse oturduğu koltuğa yapışıp kalmaz, kalamaz . Oy talep etmek için; kimseyi ezmeden, korkutup , ürkütmeden, baskı uygulamadan, entrika çevirmeden hukukun gösterdiği yoldan ayrılmadan çalışması, başarısını kanıtlaması gerekir.
ULVİYE KARA AKCOŞ/04-02/2023