Bulutlar haylaz çocuklar gibi korku ve telaş içinde sağa,sola kaçışıyor. Sanki peşlerinde onları ürküten birileri var. Ritmi ve notaları olmayan bir müzik yolluyorlar yer yüzüne, bu bir dans mı yoksa yıkıcı bir kaosun habercisi mi… Başımı gökyüzüne kaldırdığımda sürekli yeni ve farklı fotoğraflar giriyor kadrajıma
Şaşkınlık içindeyim.
Lodos, kentin üzerine öylesine çökmüş ki ; insanlar birbirlerine öldüresiye baktıklarının farkında bile değil. Gözüm seyirmeye , baş ağrısı şiddetlenmeye başlıyor. Birazdan kronik migrenim başlayacak . İki ağrı kesici alıyorum ağrı hafifler gibi oluyor.
Sokaklar pastel rengi yorgun ve solgun yapraklarla geçmiş günlerini hatırlıyor. Geçmişin mutluluğu sokakların yüzünü aydınlatıyor.
Bir yandan da ASLI ERDOĞAN’ın BİR DELİNİN GÜNCESİNİ okuyorum.
Sanki zamanıymış gibi…!
Sahi siz Aslı Erdoğan ‘ı tanır mısınız?
Hani şu gazetelerden sürekli kovulan, aç kalan, şizofren olduğu söylenen, sonra “Özgür Gündem” de yazmaya başladığında 302, den tutuklanıp aylarca hapis yatan ve ardından salı verilen kedi yüzlü güzelim kadın ASLI ERDOĞAN’ ı …..
Klasik form dışında muhteşem makaleler yazan edebiyatın yalnız ve mutsuz kadınını.
Hayatın her alanında olduğu gibi edebiyat mafyasının da yok saydığı yüzüne hüzün ve acı çivilenmiş kadınını.
Ne zaman Aslı Erdoğan ‘ ı düşünsem Virginia Wolf ve İNTİHAR gelir aklıma. Nereden ve nasıl Ilişkilendırdiğimin yanıtını da bulamadım bunca yıldır gerekte yok zaten.
Ardından cezaevinde geçen günler, yurtdışına çıkma yasağı, sonra kaldırılması, ve yine bir ödül için Paris’e gidişi, daha doğrusu kaçışı…!
Ve ardından dönmemek üzere BERLİN’de sürgün yılları.
Ben ödül hikâyelerine hep takılmışımdir, bir yazar öyküsünü yada şiirini yarışması için her nereye gönderiyorsa hangi amaçla gönderir…?
Yazar olmak için yazılmaz, yazmak için yazılır, ödül almak için yazılmaz, iyi yada kötü sadece sende ne varsa O yazılır. Kararı da ödülleri de tarih verir sadece.
Aslı Erdoğan’ da onlarca ödül almıştır ama hiçbirinin anlamı yoktur. Okuyucu için asıl olan, ne ve nasıl yazdığıdır, hayata ve insana hangi gözle dokunduğudur.
Geçtiğimiz yıllarda NOBEL edebiyat ödülünü müzisyen BOB DYLAN verdiler. Bu bile ödül saçmalığını anlatmaya yeter.
Size bir iki anektotdan bahsedeyim, eleştirmenlere göre Amerikan edebiyatının en büyük ustası WİLLİAM FAULKNUER,dir.
Jack London, Hamingway, Steinback ve bunlar gibidir ustalar tarzında yazmaz. Baş yapıtı “SES VE ÖFKE” yi okursanız ki ( okumak gerçekten çok zordur, ciddi bir emek ve çalışma ister ) anlarsınız. Ama bu durum yukarda saydığım diğer ustaların dünya edebiyatına katkılarını küçülltmez. FAULKNUER ‘IN yazı tekniği farklı ve özel olduğu içindir ki onu daha değerli kılar, bu benim değil uzmanların görüşü. Ukalalık yapmak istemem.
SES VE ÖFKE gibi bilinç akışı denilen teknikle yazılanların anlamaktan öte beni manyaklaştırdığını itiraf etmeliyim.
FAULKNUER ailesine bakmak ve mürekkep bulabilmek için Amerika’daki büyük krizde içki kaçakçılığından yargılanır ve bir sürede ceza yatar. Güney eyaletlerinden birindeki köy evine giderken tarlada çalışan işçiler yanlarından geçen yazara seslenir – William Nobel edebiyat ödülü sana verilmiş – yazar hiçbir duygu belirtisi göstermeden yoluna devam eder. Ödül umrumda olmadığı gibi onun için herhangi bir anlamı da yoktur.
Ancak çok sevdiği kızı AVRUPA ‘yi görmek için babasına sürekli baskı yapar, FAULKNUER kızını kiramaz ve ödülü almak için gitmek zorunda kalır. Ödül töreninde yaptığı uzun konuşmada günümüz insanlık sefaletini bir kahin gibi anlatır…
NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜNÜ iki yazar reddetmiştir,
Biri J.P.SATRE
diğeri BORRİS PASTERNAK ‘ tır.
Ancak aradaki fark Satre kendi iradesiyle, Pasternak, Stalin ‘in emriyle …
Sartre yaşamı boyunca hiçbir ödülü kabul etmemiş hatta ödülleri hakaret olarak görmüştür.
Pasternak ise verilen ödülün bedelini Sovyet yazarlar Birliğinden kovularak, açlık ve sefalet içinde ölerek ödemistir.
Sanki birilerinin ona NOBEL’ i vermesi kendi suçuymuş gibi ….
Aslı Erdoğan, şu an hasta. 3 ameliyat ardından beyin kanaması yaşam ile ölüm arasında gidip geliyor ve tedaviyi de reddediyor.
302, den yargılanan TERÖRİST ! ASLI ERDOĞAN
Sıkıldım ve ağrı yeniden başladı, gökyüzünde bulutlar kayboldu, lodosun şiddeti arttı. Zaten temizlikçiler de, sokakları süsleyen yorgun ve solgun güzelim yaprakları süpürmeye başladı………
04-11-2023/SÜLEYMAN TAKUNYACIOĞLU/ERDEK