Elbette Gazi Komünist değildi

"sahip çıkmak" ile olguya "objektif bakmak" birbirine karıştırılıyor.

Aristo mantığı ile bakarsak zamanın "komünist" nitelikteki proleter muhalefetini giyotine gönderen Robespierre ve jakoben adı alan takipçilerine Babeuf'ten başlayarak Marx-Engels dahil objektiif bakarlar bu bakış bu unsurları eleştirirken güç birliğine gidilmesini de içerir. Paris Komünü'nde olduğu gibi yoksa sekterizm radikal ve nihilist söylem proleter devrimcileri yalnızlaştırır ve bu tavır ustalarca haklı olarak "ihanet" olarak nitelenmiştir.

Atlamayalım Marx-Engels önceleri Blanqui'yi sert eleştirirken işçi kitleleri tarafından büyük destek gören Blanqui'yi onlarda desteklemiştir. Rus narodniklerine de... Ayrıca Lenin ve Stalin'in tutumları açıktır. Ho-Giap-Castro'nun da. Tabi onlar yanılmış ve sizin gibi büyük teorisyen ve pratikçilerin, örgütçülerin hoşuna gidecek tavır koyamamışlardır.

Elbette Gazi komünist değildi (Lenin'de söylüyor), üstelik anti-komünist İttihatçı çizgiye taviz vererek destekler duruma düşmüştür. Ama bunlar Türkiye halkının tarihinde yaşanmış olgulardır. Radikal reformların bazıları Batı burjuvazisinin bile başaramadığından daha ileride olmuştur. Hangisi başarılı, hangisi başarısız bunlar tartışılmalıdır. "Gardrop Atatürkçülüğü" bir gerici İttihatçı söylem olarak mahkum edilmelidir, elbette. Siyasal ekonomik ve bilimsel bakış açısı esas olmalı, küfüre varan risalelerden kaçınılmalıdır. 1908-1919-1923-1938 ve sonrası sekmelerine bilimsel komünist yöntemle tastamam karşıdan bakmak zorundayız. Yoksa sert risaleler yazıp "amin" demeye ölene kadar devam ederiz. Tabi kahve köşelerinde ve klavye siperlerinizde... Söylüyoruz devrimci olmak nihilist olmak değildir. Küçük burjuva jakoben değiliz, proleter devrimci bilimsel komünistiz...

İşine gelmeyenin yolu açık olsun...

HALİD ÖZKUL - BURHANİYE -18-11-2018