HAKSIZLIKLARLA MÜCADELEYE ADANMIŞ BİR ÖMÜR.
Not: Fotoğrafların arka notlarını birleştirerek paylaştım, yazıyla beraber onları da dikkatle okuyunuz!.
Bizim yöreden çıkmış ilk aktivist, eylemci, protestocu, grevci, boykotçu ve ilk sendikacılardan biri sayılabilecek, çok yetenekli, mert, zeki, cesur, özgüveni tavan yapmış, çok sosyal ve değerli bir kişilik.
Gördüğü rastladığı her türlü haksızlığa eylemsel tepki veren ve gözünü budaktan sakınmayan biri.
Gürgenli köyü, Partal mahallesi Levendoğlarından çıkmış bir değerimiz, ‘Hurşit YAZICI’.
1940 yılında Rize/Çayeli/Gürgenli Köyü/Partalda doğdu, iki aylıkken annesi vefat edince yetim büyüdü.
Ortaokulu Çayeli’nde okudu.
Henüz ortaokul çağında bile haksızlığa karşı duran, sosyal, cesur, ve aktif bir genç olduğunu belli etmişti.
Üçüncü sınıftayken okul müdürü Hasan Çelik’in kızının da içinde olduğu sınıfı, okul idaresinin haksızlıklarına karşı örgütleyerek boykot kararı aldırmış, disiplin kurulunun aldığı kararla okuldan sürgün edilmişti.
Fotoğraflardan biri, 15 yaşında çocuğun başında şapka elinde mikrofonla, Çayeli hükümet meydanında konuşma yaptığının belgesidir.
Daha sonra Sakarya’da ki akrabalarının yanına giderek orta okul son sınıf ve liseyi Sakarya’da hem çalıştı hem okudu.
Lise yılları da çok fırtınalı geçti.
Sosyal ve siyasi faaliyetleri sebebiyle sürekli okul idaresi ile başı derde girerek zor da olsa okulunu bitirdi.
Liseden mezun olunca gazeteciliğe başladı, Sakarya gazetesine muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı, ama aykırılığını orda da sürdürdü.
O yıllarda Sakarya Nehri’nde boğularak öldürülen Alman Renate ve Peter çiftinin hatıralarına ithafen ve Türk misafirperverliğine bu olay neticesinde indirilen darbeyi protesto etmek amacıyla, Ankara Polatlı’dan başlayıp Karadeniz’e kadar süren plastik şişme bot ile yaptığı ve 21 günde tamamladığı 500 km’lik yolculuğunu anlattığı fotoğraf yazısına dikkat çekerim.
Bu yaptığı protesto gösterisi, zamanın devlet erkanının çok dikkatini çekmiş ve kendisine karşılama töreni düzenlenmişti.
Bu 21 günlük çetin ve zor şartlarda geçen, maceralı yolculuktaki olayları ve öldürülen Alman çiftin akrabalarının minnettarlıklarının detayları anlatmakla bitmez.
Sarı basın kartı sahibi bu değerli hemşehrimiz, gençlik yıllarında başladığı aktivistliği çok uzun zaman sürdürdü. Yaşamı boyu karşılaştığı her türlü haksızlığa ve yanlışlığa karşı durdu tepki gösterdi.
Uzun süre devlet memurluğu yaptı, çok iyi örgütçü ve sendikacı olan Hurşit Yazıcı, uzun yıllar doğu Karadeniz’in çeşitli illerinde çalıştığı kurumun sendika başkanlığını da yaptı.
Zamanın siyasetçileriyle çok içli dişli idi, Süleyman Demirel ve Erol Akçal ile çok samimi ilişkileri vardı, Demokrat parti ve Adalet partisinin çoğu mitinglerini organize etmekte aktif görevler aldı.
Yeğeni Salih Yazıcı’nın aktardığı bir anısı;
Çay fabrikalarının birinde yönetici kadroda işe girer, bir bakar ki fabrikada bir sürü aylak boş adam elleri arkasında dolaşıyor, bazıları hiç fabrikaya gelmeden maaş alıyor, çıkmış müdüre durumu izah etmiş, Müdüründe bir şey yapamayacağını, onun da çarkın bir parçası olduğunu, burada kalırsa her gün üç beş kişiyle kavga edeceğini ve mücadelesinde başarılı olamayacağını anlayınca, basmış istifayı ayrılmış.
Çok onurlu anılar var.
2009 yılında aramızdan ayrılan, o zamanın şartlarında çekinmeden, korkmadan haksızlığa ve cehalete karşı duran, korkutularak sindirilmiş bir çok gence örnek olan, yol gösteren, ufuk açan, cesaret veren, kültürlü ve cesur adam rahmetli Hurşit Yazıcı’yı saygıyla minnetle anıyoruz.
Bu yazıyı hazırlamamda bana yardımcı olan sevgili Bilgin Yılmaz müdürüme teşekkürlerimi sunarım.
CEVAT YILMAZ / 01-01-2025 / BEYKOZ