Kavala ile Kardeş Olamayız.

 KAVALA İLE  KARDEŞ OLAMAYIZ.

Bildiğiniz gibi Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza,  Bandırma Milletvekili Mehmet Tüm ,kent eşrafı ve eşlerinden  oluşan bir heyetle Yunanistan'ın Kavala kentine bir dostluk gezisi yaptı. Aynı  denizin karşı kıyısında yaşayanlar olarak birbirimizden kopuk ayrı dünyalarda yaşamaya son verdirilmesi adına küçükte olsa bir adım atmak temel hedefti.

Kişisel fanteziler değil Tüm  Bandırmalılar adına  onay verilen bir dostluk  girişimi. Ve Başta Belediye Başkanı Dursun Mirza Belediye CHP yerel yönetimi girişimin öncüsü oldu.

Geçtiğimiz yıl  milletvekilimiz Namık Havutça'nında katıldığı dostluk ziyaretinde konu gündeme getirildi. Kavala Belediye Başkanı heyetiyle birlikte Bandırma'ya geldi Festivalimize katıldı.

Umudumuzu yükselten anlar yaşandı.Ama .

**

Geçmişe yönelik travmaları silme adına başlatılan bu misyonda elde olmayan  ince pürüzler var.

Son gezinin karşı kyısından yansıyan tarafından  edindiğim  izlenim maalesef  Kavala Kardeş kent girişimi bir fiyasko ! 

Hemen ilave edeyim "Fiyasko"nun nedeni biz değiliz. 
Uzattığımız  dostluk kardeşlik eline komşularımızdan yanıt.. olumsuz.

Kağıt üzerinde sanal bir dostluk olsun.

 Kardeş kent ilişkisi kalsın.

Neden.

Sosyalist  bir iddia ile seçimle iktidara  gelen Syriza  yönetimi olsa da Yunanistan'da sanıldığının aksine  ırkçılık ve fundementalizm hakim güç. Ortodoks Kilisesinin gücü  müthiş. Yunan ırkçılığı ve din unsuru Yunanlı siyasilerin en önemli siyasi seçim silahı. 
Geçmişe yönelik travmaları silerek yeni bir başlangıç yapmak bu şartlarda mucize. Halklar dost, yerel yöneticiler dost,o zaman gelin kucaklaşalım. Hayır.

İşte bu hayır'ın nedeni ne ?
Helenler  çocukluğundan başlayarak  Türk düşmanlığı ile büyüyor. İlkokuldan başlamak üzere kin,nefret ve intikam üzerine kurulmuş bir müfredattan sağlıklı düşünebilecek insan profili çıkması çok zor.
  Bunun nedeni Ortodoks Kilisesi. Yani din. Türkiye'de hakim unsur  ortodoks müslümanlık bir diğer adıyla Sunnilik bile bu kadar  düşmanca bir tutum içinde değil.

**
 
Yunanistan’da büyük mal varlığı olan ve ekonomik özerkliği bulunan Yunan Kilisesi üyesi Ortodoks din adamları (papazlar, kilise görevlileri) 1945 yılında iç savaş döneminde devlet memuru statüsüne alındı. Bizde de uygulanan bir sistem bu ancak laik Batı ülkelerinde böyle değildir. Büyük mal varlığı ve geliri olan  Yunan Ortodoks kilisesi dünyada  ulusal bağımsızlık ateşini yakması nedeniyle Batıda itibarı yüksek bir kurum. 1820 de Yunanistan bağımsız oldu. Ortodoks kiliseside bu misyonda başroldedir. 

Başkan Mirza Kavala gezisi ile ilgili olarak heyetin olağanüstü ilgi gördüğünü  mükemmel bir şekilde ağırlandıklarını Kavala kentinde ağırlıklı olarak soydaşlarımızın yaşadığını, Kavala Belediye Başkanı İktidarda bulunan radikal sosyalist koalisyon  partisi Syrıza dan  Bayan Dimitra Tstsanaka ve yardımcısı dahil yetkililerin samimiyet içeren söylemlerini aktardı  Nitekim geziye katılan diğer  dostlar da tüm heyete gösterilen yakın ilgi ve alakadan dolayı memnuniyetlerini dile getirdiler.

Ama netice ?

Kardeş Kent projesi şimdilik bir hayalden ibaret.

** 

Tesellim.

Sorunun kaynağı biz değiliz.

Yaklaşık 500 yıl egemenliğimizde kalmış topraklarda yaşayan soydaşlarımız  emperyalist projelerde baba ocaklarından sökülüp sürgün edilip gönderilseler de bağrımıza taş basmışız ve şimdi  bizim bu acıların bir daha yaşanmamasından başka bir derdimiz yok.

 Helen  komşularımızın bağımsızlıktan sonra  Aydınlanma Avrupa Entellenjiyasının tetiklediği Antik Yunan Tarihini yeniden ihya etme  hayalleri adına başlattıkları ırkçı hayal  MEGALO İDEA sürekli canlı tutulması  gerçekten çok üzücü bir durum.
Kısaca bizim işte 100 milyon nufüsumuzla  güçlüyüz savaşalım oraları tekrar egemenliğimize alalım çok zor değil diye bir derdimiz yok. 12 Adalar sorunu diye Lozan bahanesiyle şişirilen eski hesapların gündemi  sıradan vatandaşların sorunu da değil. Politik siyasi bir argüman. AB ye girdiğimiz taktirde karşılıklı olarak özgürce elimiz kolumuzu sallayıp gidip gezeceğimiz özgürce  yaşayabileceğimiz kapitalizmin gereği miras bırakabileceğimiz bu toprakların  tapusunu TC ye çevirmek  gereksiz. Gerek yok. Türkiye  sömürüyü içselleştirmeyecek güçlü ekonomisiyle zaten avantajlı. Tapu pratikte de anlamsız.

** 
Helenli dostlara mesajımdır. 
Bu fanatik ırkçılığa son verin. Bilimsel gen haritalarımızda aynı genleri taşıdığımız apaçık ortada. Ortodoks Kilisenin bağnaz ırkçı boyunduruğundan kurtulun. Örnek olun. Yunan eğitim sistemi ilkokuldan başlayarak  kin ve nefret aşılayan KÜÇÜK ASYA FELAKETİ ni kaşıyıp durmasın. Bakın bunun faydası yok. Çok ama çok umutlu olduğumuz  Syriza misyonu bile Kiliseye boyun eğmek zorunda kalıyorsa durum gerçekten vahimdir. Biz bu dostluk ve dayanışmayı nasıl sağlayacağız. Tek yol ulusların enternasyonal düzlemde emekçilerin  birliğiyle. yola çıkmak Irkçı kin  üreten tabuları yok ederek,küresel  vahşi kapitalist oligarşiyi hiç olmazsa  yerelde yıkarak . Tek yol bu.
..
Geçen yüzyıl başlarında Batı Anadolu topraklarından zorla göç ettirilmiş Roma veya  Helen kökenli insanların dramını  gözyaşlarımızla okuyor resimlerde  izliyoruz.  Sadece mağdur edilen kendileriymiş gibi intikam duygularını nesilden nesile taşımanın faydası yok. Yok.  Irkçıların derdi hep aynıdır  takıntıları var,  komşularımızın kronik bir paranoya içinde olması bu yüzden üzücü..İntikam ve düşmanlıktan nemalanan kurumlar yok edilmeli. İşte o zaman barış dostluk ve dayanışma coşkusu  o zaman gelecek.
Çünkü .
**
 Küçük Asya Felaketi dedikleri MÜBADELE öncesi savaş şartları ve sonrasında yaşanan acılı  yıllar  kin tohumlarını ekti.  Tekrar tekrar iddia ediyorum ki  bizler bütün bunların  ne nedeniyiz ne sonucuyuz. 
Bizler o yıllarda  bu coğrafyanın güzel insanlarına yaşatılan bu insanlık dramını başlatan değiliz.

  Bandırma'da 1905 yılında -bu bilgi Yunanistan Kavala kenti Kültür sitelerinden alınmıştır.- Rumlara mahsus 2 okul bir erkek kız karma kolej bulunuyordu ve bu okullar için Abdülhamit tarafından yıllık  30 bin altın  ödenek ayrılmış olduğunu yazmışlar..1905 yılında müslüman tebaaya asla verilmeyen ayrımcılığa bakarmısınız.  Bakın sadece Bandırma için verilen ödenektir bu ki özellikle Batı Anadolunun tüm kentlerinde benzer kurumlar sorunsuzca eğitim öğretimi sürdürebiliyordu  ve hatırlayalım ki Türklerin gidebileceği okul sayısı Bandırma'da  var denilecek kadar bile değildi. Kısaca kanlı hesaplaşmayı biz başlatmadık. Dolayısıyla yüzyıllardır kardeşçe  bu coğrafyalarda özgürce yaşayan ekalliyetlere yönelik başlayan dramatik sürecin nedeni biz değiliz ki sonuçlarının günahını çekelim.
 Bizler  barış içinde yaşadığımız  kadim coğrafyamızı işgal edenlere  karşı savaştık. Bu projeden nemalanacak  emperyalistlerce başlatılan bir projeye karşı direndik.  ve Kurtuluş Savaşı vermek zorunda kaldık. Ya yok ol ya varol  savaşıydı. .  
Bakın hamaset falan değil hiç sevmem  ama dostlarımızın geçmişe dair perspektiflerini sorgulamaları şart.. Dünyanın en büyük emperyalist güçleriyle İngizlizlerle ,Amerikalılarla, Fransızlarla ,İtalyanlarla savaş hali yaşayanların torunlarıyız. Emperyalistlerin vaatleriyle Kadim Anadolu topraklarına çıkarak burada yüzyıllardır farklı dinlerde farklı dillerde barış içinde yaşayanları birbirine düşürüp boğazlattıran düşmanlık tohumları ekenlerin  başlattıkları kanlı hesaplaşmanın  günahı BİZİM DEĞİL. Bizim derdimiz düşmanlıkları ilelebet sürdürüp politik siyasi çıkarlar rantlar uğruna küresel silah şirketlerinin hizmetkarı olmak ta değil. 

MEHMET LEVENTOĞLU-BANDIRMA 13-10-2016