Bandırma Belediyesi son yıllarda sosyal belediyecilik anlayışıyla önemli hizmetlere imza attı. Dar gelirli yurttaşlar için hayata geçirilen Kent Lokantası, hem ekonomik krizin etkilerini azaltmak hem de toplumsal dayanışmayı güçlendirmek açısından değerli bir uygulama oldu. Kıyıda köşede kalmış ihmal edilmiş semtlere yapılan altyapı çalışmaları, kültürel etkinliklerin çoğalması, çevreci projeler ve kadın emeğine destek gibi birçok başlık, Bandırma’da yaşayan biz yurttaşlar için belediyenin olumlu icraatları arasında sayılabilir.
Ancak bir başarıyı tamamlayan unsur, o başarının halkla birlikte inşa edilmesidir.
Bu noktada, Bandırma Belediyesi’nin “Halk Meclisi” gibi katılımcılığı artırmaya dönük önemli bir mekanizma deneme girişimi oluşturmasına rağmen, bu yapının etkinliği ve halkın aktif katılımı arzu edilen gerçekçi düzeye ulaşabilmiş değil. Toplantılara katılım muhaliflerin yokluğunda sınırlı kalıyor, öneriler belli bir çevrenin ötesine geçemiyor. Oysa katılımcı demokrasi, yalnızca seçim dönemlerinde değil, her gün ve her düzeyde yurttaşın sürece müdahil olmasını gerektirir.
Bu noktada, Antik Yunan’da, özellikle de Atina’da uygulanan demokratik pratikleri hatırlamak faydalı olabilir.
Atina demokrasisinin en parlak dönemlerinden biri olan Perikles dönemi, yurttaşların doğrudan karar alma süreçlerine katıldığı bir modelle özdeşleşir. Perikles, sadece aristokratların değil, her sınıftan yurttaşın meclis toplantılarına katılabilmesini sağlamak için, katılımcılara belirli bir ücret ödenmesini sağlamıştır. Çünkü bir yurttaşın meclise gitmesi demek, o gün çalışmaması, dolayısıyla gelirinden feragat etmesi anlamına geliyordu. Perikles bu ekonomik engeli görmüş ve doğrudan demokrasi için maddi bir destekle katılımı kolaylaştırmıştır. Bugün için Perikles yöntemini öneriyorum anlamına gelmese de katılım alışkanlığını sağlamak için bir yöntem bulunabilir. Tabii ki bu gerçekten isteniyorsa ..
Günümüz temsili demokrasilerinde ise halk, çoğu zaman karar alma süreçlerinin dışında kalıyor. Temsilciler seçiliyor, ancak seçildikten sonra yurttaşların fikirleri, talepleri, öncelikleri gündemin kenarında kalıyor. Temsili demokrasi, halkın yerine karar alan “uzman” siyasetçilerin yönetimini güçlendirirken, halkın sürece olan ilgisi de giderek azalıyor.
Oysa demokrasi, yalnızca sandıktan ibaret değildir.
Halkın düzenli olarak katılabileceği, yönetime dair fikir beyan edebileceği, izleyebileceği mekanizmalarla canlı tutulabilir.
Bu çerçevede Bandırma Belediyesi’ne somut ve uygulanabilir bir öneride bulunmak istiyorum: Kent Lokantası’nda ücretsiz yemek hizmetinden yararlanmak üzere verilecek fişlerin bir kısmı, Halk Meclisi toplantılarına katılan yurttaşlara da tahsis edilsin. Bu uygulama ile hem ekonomik zorluk yaşayan bireylerin katılımı da özendirilir desteklenir hem de belediye ile halk arasında gerçek anlamda bir bağ kurulur. “Toplantıya katıldım, fikir sundum, sonra sıcak bir çorba içtim” diyebilen bir yurttaş, hem kente hem de demokrasiye daha bağlı hale gelir. Bazı okuyucularımın bu önerimi okurken gülümsediğini hissediyorum ama olsun.
Bu öneri, sembolik bir yardım olmanın ötesinde, katılımcı demokrasiyi teşvik edecek bir kaldıraçtır. Kent Lokantası gibi sosyal dayanışma temelli projeler, halkla belediyeyi aynı masada buluştururken, bunu fiziksel olarak da gerçekleştirebilir. Meclis salonundan çıkan bir yurttaş, belediyenin Kent Lokantası’nda yalnızca bir öğün değil, aynı zamanda “kent” duygusunun bir parçasını da alır.
Bu, bir yurttaşın karar alma sürecini sadece izleyen değil, o süreci bizzat yaşayan bir aktör hâline gelmesidir.
Katılımcı demokrasi, sadece teorik bir ideal değil, yaşanabilir bir sistemdir. Belediye yönetimleri, bunu teşvik eden araçlarla hem meşruiyetlerini güçlendirir hem de halkın güvenini kazanır. CHP’nin sosyal belediyecilik anlayışı bu tür yenilikçi uygulamalara açık olduğu için, Bandırma örneği ülke çapında da model olabilir.
Sonuç olarak, “Demokrasi karın doyurmaz” diyenlere, hem karın doyuran hem de fikri özgürleştiren bir uygulama ile cevap verebiliriz. Kent Lokantası fişleri, yalnızca gıda yardımı değil, aynı zamanda katılım hakkının da bir simgesi olabilir. Bandırma halkı olarak yalnızca oy kullanmaktan ibaret sorumluluk değil, söz söylemekle de varız.
Ve bu sözü söyleyebileceğimiz her alan, soframız kadar sıcak, Kent Lokantası kadar gerçek olmalı.
11-05-2025 / YADİGAR NAGHİYEV/BANDIRMA