Sorarak başlayacağım:
“Eve döndüğümde saat 19 sularıydı, insan hareketliği vardı. / İçeri girdim, namaz kıldım. Yemek yemeden arama faaliyetlerine katıldım.” diyen itirafçı:
Nasıl bir baskı altında kalmış olabilir?
Katili veya katilleri neden günlerce gizlemiştir?
*
Düşünür, yazar, yargıç ve siyasetçi olan Étienne de La Boétie, “Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev” adlı yapıtında:
Ezik, silik ve korkak karaktere sahip olanlara ‘gönüllü köle’ der.
BASKICInın kulları olan gönüllü kölelerin:
“Düşmana karşı savaşamadıklarını, özgür insanlarda olan yiğitlik ve mertlik erdemlerini kaybettiklerini; özgür olduğu günleri unutmuş, boyun eğen, rıza gösteren birine dönüştüğünü ve zaman içinde baskıya alışmış, adaletsizliği kanıksamış” olduğunu iddia eder.
Onların, “İtaat etme geleneği, sınırsız yalan propaganda, dini söylemlerle baskıcısına bağımlı olmuş; bol para, hoyratça dağıtılan mevkii, hükmetme fırsatı verilerek suç ortağı yapılan liyakatsiz kişilerdir.” olduğunu anlatır.
Gönüllü kölelerden oluşan topluma (taaa 1574 yılında) şöyle seslenir:
“Zavallı ve sefil insanlar, akılsız halklar, kötülükte inatçı ve iyilikte kör uluslar, en güzel ve en temiz gelirlerinizin gözlerinizin önünde elinizden alınmasına, tarlalarınızın yağmalanmasına, evlerinizin harap edilmesine ve atalarınızın eski eşyalarının gasp edilmesine izin veriyorsunuz! Öyle bir şekilde yaşıyorsunuz ki artık hiçbir şey sizin değil.”
*
Sekiz yaşında bir kızı (kendi kendine “Ben bu işi neden yapıyorum? demeden) dereye gömen biri, kimin veya kimlerin BASKISINA boyun eğerek yaptığını gizlemiş, gece yarısı geldiği evinde nasıl uyumuştur?
İnanıyorum ki:
Liyakatli, baskıcıların gemisine binmemiş, bol para, mevkii ve hükmetme gücü ile suç ortaklığı yapmamış kişiler olayı aydınlatacaktır.
*
La Boétie’nin cümlesiyle bitirelim;
…Ve tüm bu zarar, tüm bu talihsizlik, tüm bu yıkım, düşmandan değil, uğruna cesurca savaşa gittiğiniz bizzat sizin yarattığınız düşmandan geliyor.”
10-09-2024/ SÜHA ORAL