Madencilik Sektörü gerekli mi ve yaşamalı mı ? Elbette gerekli ve yaşamalı..!
Ama ; insanların sağlığını tehdit etmeden, ama, insanları kanser-hasta yapıp öldürmeden, ömrü azaltmadan, ama… doğayı – çevreyi katletmeden, ama… doğayı ve temiz çevreyi, gelecek kuşaklara, geliştirerek teslim ederek yaşamalı ! Gariban sahipsiz köylülerin yaşam alanları üzerine çöküp madencilikle zenginleşip, maden sektöründekiler milyarder olup yaşarken, bizler ve torunlarımız ölmemeli ! Zenginler saraylarda, villalarda, gökdelenlerde…fakirler ise ; çöp bidonlarının etrafında, kedi-köpek gibi dolanmamalı ve yaşamamalı arkadaş !
Gerçi büyüklerimiz fakirliğin iyi olduğunu, zenginlere karşı düşmanlık duymamamız gerektiğini, fakirlerin… isyan edip kafir olmazsalar cennete gideceğini, bu yüzden zenginleşen holdingleri ve şirketleri çeteleşen kapitalizmi, görmemeleri gerektiğini, hatta sevgili fakirler acı çekerseler ACIYI BAL yapmaları gerektiği şeklinde… bizi dini ve milli olarak telkin ediyorlar. Galiba ; ahirette cennet ve huriler fakirlerin, cehennem zenginlerin olacak/mış ! Bkz. C.B ve D.İ.B telkinlerine! Ahiretteki cenneti gösterip, dünyadaki cehennemi sevdiriyorlar!
Ben, bilinen klasik çevreci veya çevreci geçinen, veya bu konularda çokça araştırma yapmış, donanımlı, iddialı biri de değilim. Lakin, yaşadığım Güney Marmara da, devlet-özel sektör politikaları olarak gelişen ; Kaz Dağlarından, Madraya… Kapıdağ dan Körfeze uzanan sahada, 1.100.000 Plan ölçeğinde geleceğimizin ve sağlığımızın yok edildiğini de, pekala görüyor ve vatandaş olarak da, endişe içinde dehşete düşüyorum.
TBMM de, 13 Ekimden itibaren Madencilikle ilgili, yeni yasa tasarıları var görüşülecek. Enerji ile ilgili yeni yasal düzenlemeler var görüşülecek de…İnceleyebildiğim taslaklarda yeni yasal düzenlemelerin halka değil tröstleşen çeteleşen kapitalizme hizmet, holdinglerin ve şirketlerin önünü daha da açacak yeni tasarılar olduğunu sezinliyorum ve korkuyorum arkadaş!
Geçtiğimiz günlerde, BANDIRMA GERÇEK Gazetemizde, BALYA İlçemizin KOYUNERİ Mahallesindeki doğa katliamına değinmiştik. https://www.gercekbandirma.com/balya-koyuneri-koyu-tarim-arazileri-maden-sirketinin-atiklariyla-yok-ediliyorKatliam diyorum çünkü nasıl insanlar onlarca ve yüzlerce öldürülünce KATLİAM diyorsak, doğadaki ağaçların ve canlıların da binlerce onbinlerce öldürülüp onlarla birlikte yüzyıllardır ortaklaşa yaşayan insanların yok edilmesi de bir KATLİAMDIR ! Doğanın katledildiği, bir ÇEVRE Katliamıdır !
PASA ATIK SAHALARI…
Katliam ve karşı mücadele için minik bir örnekten yola çıkarsak, Balya İlçemizin Koyuneri Köyünden, bir çiftçinin çocuğu olarak yetişip, şimdi acıyı bal eylemeyen bir AVUKAT olan, atalarından kalan baba topraklarını korumaya (aslında köyünü, körfezi ve geleceğimizi koruyor.) çalışan, sayın Emine AYGÖREN in, köylüleri ile birlikte 4-5 yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesini ve haklı direnişini, görmemiz gerekiyor !
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım Orman ve Köy işleri bakanlığı, Migem Genel Müdürlüğü ve Içişleri Bakanligi, Adalet Bakanlığı ve ilgili tüm kurumlar ve Yargı Makamları aracılığı ile Mücadele ettiği Madencilik Şirketi… METEHAN ! Mücadele ettiği asıl ise, siyaset ve yasama ve yürütme ve mevcut KAMULAŞTIRMA KANUNLARI ! Haaa, Koyuneri Köyündeki kamulaştırma bedeli kaç paradır derseniz ? M2 si 2 lira 50 kuruş ??? Yasa öyle diyooooooo ? Şirket suç işlese bile 40 tane makam ilgili. Hangisi suça karar verecek belli değil, hangisi durduracak, hangisi ceza verecek belli değil.
METEHAN
Şimdi siz bir madencilik şirketisiniz, Türkiye’nin meşhur 5 lisi olan holdinglere (KOLİN) taşeronluk falan da yapmışsınız ve yapıyorsunuz…önünüz açık ! Ben şu sahada, şu kadar dönüm/hektar alanda, maden arayacağım veya maden çıkaracağım diyorsunuz, oralar devletin ise zaten size bedelsiz veriliyor, ama sahanızda özel ve tüzel kişilere ait araziler varsa yine sorun yok. Kamulaştırma Kanunları yanınızda ! Kanunları da mı aşamadınız, yine sorun yok. Gidiyorsunuz Hükümete ve Bakanlar Kurulundan ZORUNLU KAMULAŞTIRMA izni alıyorsunuz ve ondan sonra da bir harita çizip, içinde kalan özel tüzel devlet farketmez bütün sahayı cüzi berellerle satın alabiliyorsunuz ! Bkz. Kaz Dağlarına, Bkz. Madra Dağlarına, Bkz. Kapıdağ’a, Bkz. Ağır-Metal Atık Kimya Sanayinin kurulacağı 1/100.000 Plan ölçeğinde kalan Bandırma-Erdek-Gönen-Manyas-Susurluk sahasına ! En verimli tarım ve hayvancılık arazileri çatır çatır işbu şirketlerin eline geçiyor değil mi ?
METEHAN Şirketi, kömür çıkarıyor Körfezde (Mete yi severim de, METE olsaydı bu şekilde bir katliam yapmazdı.), Bunun için belli bir hektar arazi üzerinde zaten çalışıyor. Şirketin merkezi Ankara BALA…Ama Gönen Çatak Köyü Kömür madenini işletiyor. BAŞKA BİR KÖYDE, MADENCİLİK ÇALIŞMASI KAYITLARDA YOK ! ÇED Raporları olup olmadığını, bilen yok ! Ama, Gönen yetmemiş ki, Balya Koyuneri ve Emine AYGÖREN-Ahmet AKIN-Doğan SUBAŞI
çevresindeki köylere kadar uzanmış. Yetmemiş ki, atıklarını atmak için çevresine yayılıyor ve güzellikle alamadığı şahıs arazilerine çöküyor ve oraları PASA-ATIK Sahası haline getirip, cüruflarını atıklarını dökerek oraları dolduruyor. Atıklar o kadar fazlalaşıyor ki ( bu konuda altın arayan şirketlerin de, kimyasal atıklarını bu şirkete verdikleri söyleniyor.) dereler, dere yatakları ve göller, verimli tarım arazileri tarlalar ve meralar bile, atık sahası haline getiriliyor. Avrupadaki atık kimya ve ağır ketal sanayiilerinde Türkiye de çöplük aradıklarını düşünürsek, yaşadığımız sürecin dehşetini daha iyi anlayabiliriz.
Balıkesir İli Balya İlçesi Koyuneri Kırsal Mahallesi’nde köylülere ait tarım arazilerini atıklarla dolduran Kömür Şirketine karşı köylü vatandaşların hukuksal mücadelesi devam ediyor. Maden Şirketinin atıklarını vahşi depolaması neticesinde, köye ait sulama göletini doldurduğu, derenin ve dere yatağının zarar gördüğü ve köylülere ait ekilebilir tarım arazi ve tarlaların sınırlarına kadar gelen pasa çöp dökümü nedeniyle, çevre tarlaların ekim yapılamaz hale gelmesi nedeniyle, köylülerin şirket aleyhine açtığı dava/lar devam ediyor. Edinilen bilgilere göre ; şirketin köylülerin arazilerini satın alma yoluna giderek şikayetlerin önüne geçme çabalarının devam ettiği, ancak köylülerin dede yadigarı topraklarını satmaktan yana olmadıkları kaydedildi.
Sanırım, METEHAN Şirketi de birkaç defa ceza veya faaliyetinin durdurulması kararları ile karşılaşmış ama hepsini aşmıştır. Haaa Balıkesirliler, Gönenliler, Balyalılar sanmasınlar ki, bu şirket vergilerini Balıkesir e ödüyor ! Balıkesir Ekonomisine katkı sağlıyor ! Şirketin vergi dairesi MALTEPE/ANKARA’dır ! Bizim BAGFAŞ ın, vergisini, Bandırma Vergi Dairesine değil, İSTANBUL a verdiği gibi yani ! Bagfaş’ın şlam atıkları ile dağ yaptığı ve Körfezi, havayı-toprağı kirlettiği gibi yani !
Bu atıkların kimyasal analizleri ve doğaya ve canlılara verdiği tahribat, toprak kirliliği ölçülüyor mu ? Sanmıyorum. Oysa Çevre Şehircilik Bakanlığının kendi raporlarında, bu tür Atıkların su ve toprakta ağır-metal ve radyonükleit yüklediği ve bunun da insanlarda kanser oranını arttırdığı yazılmış !
İyi ki kömür bulmuşuz orda, ekonomi kazanacak falan derken, köylerimiz yok oluyor ! Atık genişletme sahalarının bir sınırı var mı ? Yok tabii, ihtiyaç ne kadarsa, talep ne kadarsa o kadar alan yok edilebilir yani…Köylerimiz ve verimli tarım arazilerimizin yanında da bizler yok edileceğiz tabii ! Yaşasın vahşi kapitalizm !
Altın, Termik, Maden, Res-Hes gibi Enerji şirketlerinin, vatandaşların direnişi ve yasal mücadelelerine karşı, Devletin ALTIN-BOR-TORYUM Rezervleri için şirket kuracağı veya Varlık Fonunu bu sahaya adapte edeceği konusunda da, yazılıp-çizilenler var. Sanırım işbu (5) Şirket, Türkiyenin altını da, üstünü de ele geçirecekler !
CONK Bayırında bir maden kokusu alsınlar, ha vallahi… ha billahi, Çanakkale şehitliği bile, mezarlıklar bile bunların para kazanma alanları olur. Yeni Maden Kanunlarını ve Elektrik Piyasası Kanunu ile ilgili yapılacak değişikliklere sıkıştırılmış, maden yasalarını iyi takip ediniz. Kapitalizmin Tröstleri, av gibi bu kanunları da bekliyor! Yani ; katliamlar yasal olacak ve kanun eliyle, ve kanuni olarak yapılacak. Kanun yapıcı Külliye ve kanun yapıcı meclis de, bu sürecin önderi olacak ! Biz halk mı ? Mezarımız olursa, ona şükredeceğiz !
Bu ve benzeri konulardaki yazılarım yeri geldikçe devam edecek. Çünkü ortada biz vatandaşlar adına yürütülen bir hukuk mücadelesi var, mahkemeleşilen bir durum var ve vatandaş kazanmalı. Rahmetli Süleyman Demirel’in, ANANI ÖPEN KADI İSE, KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEKSİN fıkrasının karşılığında ; Alman Kralı II. Frederick’in 1750 yılında, Potsdam denilen yerden geçerken, beğendiği bir araziyi almak için Alman vatandaşına baskı yapması karşısında, BERLİNDE HAKİMLER VAR ! diye direnmesi, satmaması aklıma geldi de… biz de Türkiye de hala hukuk var, hukuk devleti var, adalet var diyerek… doğa katliamlarına direnmeliyiz !
AHMET AKIN
Geldiğimiz bu safahatta, Gönen ve Balya Belediyesi ve meclisinde ve STK larda ve Partilerde herhangi bir ses olmayıp, şirket ile ilgili talepler uyumla yerine getirilmektedir ki, bu konuda bilgilendirdiğimiz CHP Genel Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekilimiz sayın Ahmet AKIN, konuyla ilgilendiğini mecliste gündeme, daha önce getirdiğini, ama bu süreçte de mecliste yasaları takip edip, tarım arazilerinin atık alanı olmasına karşı koyacağını belirtmiş ve yöredeki köylülerin kamulaştırmalara direnmelerini istemiştir.
Ahmet AKIN’ı bu nedenle kutluyor ve Güney Marmara-Balıkesir nezdinde sürdürülen ağır metal atık kimya sanayii ile, Avrupa’nın çöp sahası olmaktan Balıkesir’in kurtulması yolunda, yanında olacağımızı belirtiyorum. Sayın Emine AYGÖREN hanıma da, yürüttüğü yasal sürecinde başarılar diliyorum. Bu sürece destek vermeyen sözde çevre dernekleri ve siyasi partileri de kınıyor ve ikaz ediyorum arkadaş, geleceğimizin çalınmasına doğanın katledilmesine, lütfen seyirci kalmayınız ! Doğa Katliamı ve geleceğimizin çalınması sürecine, sessiz kalmayınız ! Zulme rıza gösterenler, zalimin ta kendisi olurlar !
SON SÖZÜ DİRENENLER SÖYLER !
Şimdi Türkiye Avrupa’nın atık sahası ve çöplüğü olmak, ağır metal atık kimya sanayiinin merkezi ve çöpçüsü olmak ve en verimli arazilerimizin, ATIK ALANLARI olması tehlikesi ile de karşı karşıyayız. Tehlike diyorum çünkü bu alanların oluşması ile, özellikle Güney Marmara sağlıklı yaşanabilir olmaktan çıkacaktır. Dereleri ve dere yataklarını atık ile doldurmak, tabiatta doğal dengeyi bozar, oluşmuş doğal gölleri atık sahası yapmak da aynı ve yarın ; böyle devam edersek sel seylap tehlikeleri ile de karşılacağımız, unutulmamalıdır. Bu gelişmelerin devam etmesi halinde, ortalama ömür, bölgemizde tekrar 40 lı 50 li yaşlara gerileyebilecektir ve kanserojen hastalıklarla boğuşmak zorunda kalacağımızı ve şehir hastanelerinin müşterisi olacağımızı söylememe, gerek yoktur.
Vatansever olmak, böylesi durumlarda sahip çıkmayı gerektirir. Mücadele etmeyi gerektirir. Yarın torunlarımızın mezarımıza geldiğinde bize dua etmelerini ve hayırla anmalarını istiyorsak, sitem etmelerini istemiyorsak bu sürece DUR demeliyiz ! Vahşi kapitalizmin para bulma araçları herzaman vardır ama bizim ve çocuklarımızın hayatı herzaman olmayabilir. Başta çevre derneklerimiz ve Belediyelerimiz ve belediye meclislerimiz ve siyasi partilerimiz hukuki sürece destek verecek eylemselliklerini ortaya koymalıdırlar. ÇEVRE duyarlılığı içersinde Bandırma da sadece Ali Gün Hocamı, ve Erol Yildiz arkadaşımı hariç tutuyorum ve sessiz kalan seyircilerimizi, kınıyorum. Vatansever olunuz ve aldığınız mirası tüketerek değil, çoğaltarak gelecek nesillere aktarınız ! Çevre duyarlılığını siyasi ikbal ve ekonomik rant yolu olarak görmeyiniz. Samimi olunuz. Ömrümüzden çalınan yıllara, kanserojen yaşamlara hayır ! MİLLİ YAZILIM diye çırpındık çırpınıyoruz ne olduğu ve nasıl gerektiği, tam da karşımızda bu olayda…Bazı büyüklerimizin dediği gibi, ‘ACIYI BAL EYLEMEYİN’ ve vahşi kapitalizme dik durun !
10/10/2020/ NOGAYTÜRK/RAMAZAN NARİN