bandırmaspor vergi enflasyon emeklilik ötv döviz otomobil sağlık bandırma balıkesir

Malakanlar Türkiye’yi Neden Terketti?

Malakanlar Türkiye’yi Neden Terketti?
REKLAM ALANI

TOLSTOY BİR MOLOKANDI

Malakanlar, Rus Çarı I. Petro’nun uygulamalarına karşı çıkan barışçıl bir dinsel hareket olarak yaşam tarzı olan Molokanizm’i bir hayat felsefesi olarak kabul eden insanlardır. Çarlık Rusyasi ile yapılan savaşlarda yenilen Osmanlı Ordusunun geri çekildiği Kars Iğdır bölgelerine yerleştirilen ve çalışkanlığı ve üretime düşkünlüğüyle ün kazanmış olan bu özel insanlar sürekli değişen sınırlar ve son olarak Türk hükümetinin uyguladığı politikalar nedeniyle Kazaklarla birlikte Türkiyeyi terkederek dünyanın farklı yerlerine göç ettiler. Moloko, Rusçada süt anlamına geliyor ve Malakan da süt içenler demek. Malakanlar aslen Rus Ortodoks sınıfından olmalarına rağmen muhtemelen zorla din değiştirmeleri istenen musevi inancına sahip olarak Ortodoks inancının temel inançlarını da reddettikleri için dışlanmışlar ve Çarlık Rusyasının işgal ettiği yeni topraklarda çalışkanlıkları dolayısıyla yerleştirilmişlerdir. Temel olarak Eski Ahit’e iman eden . Papaza, haç işaretine, şatafatlı kiliseler inşa etmeye karşı olan domuz yemeyen barışçıl insanlar insan öldürmenin her türlüsüne karşı olmaları nedeniyle de askeri görevleri kabul etmezler. Rus Çarı Nikola’nın tepkisini çeken Malakanlar 93 harbi sırasında Kars’a sürülmüşler. Bu topraklarda 36 köy kurmuşlar.1920’lere kadar Kars’ta çok sevilen Malakanlar,Gümrü Antlaşması gereğince Türk ordusunda da askerlik yapmak istemedikleri için bu kez Rusya,Avusturalya,Yeni Zelanda ve özel uçaklarla ABD’ye gitmişlerdir.. Ama Kars topraklarında bıraktıkları izler hiç silinmeyen özellikle süt ürünleri peynir çeşitleri olmak üzere geleneksel üretimleri Tarım ve hayvancılığa yaptıkları katkı sayesinde Malakan ineği ve Malakan atı gibi özel katkıları ile “Malakan gibi çalışkan” sözünü özel miraslar bırakmışlardır.. Bugün Malakanlar ABD, Yeni Zelanda ve Avustralya’ya göç etmiştir.

Aslen Malakan olan ünlü Rus yazar Tolstoy da sürgün yıllarında halkına maddi ve manevi destekte bulunmuştur.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgiler içeren özel makale Yasin Ercilsin tarafından yazıldı.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN CUMHURİYETE TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂR BİR AZINLIK: “MALAKANLAR”

Yasin ERCİLSİN * Araştırma Görevlisi, Iğdır Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, yasin.ercilsin@igdir.edu.tr

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından Rus hâkimiyetine geçen Kars, kırk
yıl Çarlık Rusya idaresinde kaldı. Çarlık rejimi Malakan ve Khakhol Doukbobor gibi
Rus köylülerini Kars platosunun yüksek, düz, tarıma elverişli; Kümbetli (Ladikarsvladikars), Yalınçayır (Zührap), Digor, Çalkaver, Çakmak, Selim, Zavotlar, İncesu,
Yolboyu, Boğazköy gibi mevkilerine yerleştirdi. Tarımsal faaliyetlerde gelişmiş, üretken, çalışkan toplum olarak bilinen Malakanlar, Rus idaresinin Kars ve çevresine yerleştirdiği en kalabalık topluluk idi.
1914 ile 1918 yılları arasında gerçekleşen Birici Dünya Savaşı’nda Osmanlı
Devleti Rusya ile doğu cephesinde 1914’ten 1917 yılına kadar üç yıl savaştı. 1917
yılında Rusya da “Sosyalist Devrim” yaşandı. Rusya Birinci Dünya Savaşı’ndan
çekildi. Rusya’nın bölgeden çekilmesi ile Kars merkezli Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti kuruldu. Kars Nisan 1919’da İngiliz işgaline uğradı. Cenub-i Garbi Kafkas
Hükümeti dağıtıldı. 1920 yılında Kazım Karabekir Paşa komutasında gerçekleştirilen
doğu harekâtı ile Kars ve çevresinde Türk hâkimiyeti kuruldu. 3 Aralık 1920’de imzalanan Gümrü Antlaşması ve 16 Mart 1921 yılında imzalanan Moskova Antlaşması ile
Malakanlar’ın bir kısmı Türk sınırları içerisinde kaldı.
TBMM Hükümeti Rus yanlısı propagandaları nedeniyle Malakanları sıkı denetime tabi tutarak silâhaltına almaya çalıştı. Malakanlar dini inanışları gereği şiddeti
reddederek savaşa katılmamaktaydı. Cumhuriyet idaresi 1935 yılında Malakanların
toplumsal entegrasyonunu hızlandırmak ve tarım faaliyetlerini desteklemek amacıyla
Malakanlar’a toprak tahsis etti. Ancak Malakanlar Türkiye’den diğer ülkelere göç
etmeye devam etti. 1960 yılı itibari ile Türkiye sınırları içinde çoğunluğu Kars’ta
olmak üzere sadece 1.600 civarı Malakan yaşamakta idi. 1964 yılında 2.338 Malakan
Türkiye’den başka ülkelere göç etti. Muhafazakâr ve korunmacı anlayışları nedeniyle
farklı topluluklar ile ilişki kurmayıp kimliklerini kaybetmek istemeyen Malakanlar’ın
Türkiye’deki nüfusu günümüzde oldukça azaldı.
*
Çalışmamızın amacı Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan sınır değişikliği
neticesinde Türkiye sınırları dâhilinde kalan Malakan toplumunun “azınlık” statüsünü
irdeleyerek, toplumsal ve kültürel açıdan analiz etmektir.
Anahtar Kelimeler: Birinci Dünya Savaşı, Malakanlar, Azınlık, Kars.

  1. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasındaki mücadelenin en yoğun yaşandığı yüzyıl oldu. Nitekim 19. yüzyılda dört büyük
    Türk-Rus Harbi yaşandı. Osmanlı ve Rus imparatorlukları arasında yaşanan
    dört savaştan sadece birini kazanabilen Osmanlı İmparatorluğu milliyetçilik
    rüzgârının da etkisi ile sınırlarını koruyamadı. 1806-1812, 1828-1829, 1877-
    1878 yılları arasındaki Türk-Rus Savaşlarını kaybeden Osmanlı İmparatorluğu dağılmanın eşiğine geldi. Osmanlı İmparatorluğu 1853-1856 yılları arasındaki Türk-Rus Harbini kazansa da kuzeyden sınırlarını çevreleyen Çarlık
    Rusya’sına karşı tavizler vermek durumunda kaldı.
    Osmanlı İmparatorluğu 1877-1878 Türk-Rus Savaşı’nın akabinde savaş
    tazminatı olarak Elviye-i Selase (üç sancak) olarak bilinen Kars, Batum ve
    Ardahan’ı Çarlık Rusya’sına bıraktı. Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetinde
    iken Trabzon Sancağına bağlı olan Batum, Çarlık Rusya idaresinde Tiflis
    vilayetine bağlandı. Osmanlı idaresinde Erzurum Sancağı dahilinde olan
    Kars ve Ardahan’ı ise “Oblast” biçiminde yapılandırarak Zakafkasya Genel
    Valiliği’ne bağladı. Kars Oblast’ı Kars merkez olmak üzere Ardahan, Kağızman ve Oltu kazalarından teşkil edildi1
    .
    1878’de imzalanan Berlin Antlaşması Çarlık Rusya’ya bırakılan Elviye-i
    Selase 1918 yılına kadar yaklaşık kırk yıl Rus tahakkümünde kaldı. Bölgede
    yoğun ticari faaliyet yürüten Çarlık Rusya özellikle Batum-Tiflis-Tebriz hattını kullanarak Batum’u önemli ticari merkezlerden biri haline getirdi2
    . Stratejik bölge haline gelen Kars Oblastı, Çarlık Rusya’nın büyük askeri üslerinden
    biri konumunda idi.
    Nitekim bölgeyi ziyaret eden General Sami Sabit Karaman Hatıralarında bölgedeki teşkilatlanma ve yapılardan bahsederken şu ifadeyi kullanmakta
    idi: “…(Elviye-i Selase) Dâhilinde Çar Rusyasının vücuda getirdiği askeri
    binalar, bütün memleketimizde mevcut muntazam kışlalar toplamından belki
    fazladır.”3
    1
    İlber Ortaylı, “Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars”, İstanbul Üniversitesi Tarih Enstitüsü
    Dergisi, S 9, İstanbul, 1978, s.345.
    2
    Selçuk Ural, “Kurtuluştan Mondros Mütarekesi’ne Elviye-i Selase’de Yaşanan Sorunlar”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S 47, 2011, s.648.
    3
    Sami Sabit Karaman, Trabzon ve Kars Hatıraları 1921-1922, Arma Yayınları, İstanbul,

Kırk yıl devam eden Rus idaresi bölgeyi şose yollar, dekovil hatları ile
birbirine bağlarken, aynı zamanda bölgenin nüfus yapısını da yeniden şekillendirdi. Bölge halkına iyi davranarak Rus idaresi benimsetmeye çalışılırken
diğer taraftan bölgeye yeni etnik ve dini gruplar yerleştirilmekte idi4
.
Rus idaresi “Molokan, Doukhobor ve Khakhol” adıyla bilinen Rus kökenli Hıristiyan Ortodoks grupların yanı sıra Alman ve Estonyalı Hıristiyan
Ortodoks gurupları da Çarlık rejiminin nüfus politikasına uygun olarak Kars
Oblastı’na yerleştirdi. Rus idaresine problem çıkarabilecek herhangi bir etnik
veya mezhebi grubun bölgede çoğunluk olmasını istenmemekteydi. Bu nedenle Rus idaresi Hıristiyan Ortodoks grupların yanı sıra Gregoryen Ermeni,
Yezidi (Ezidi), Asurî gibi değişik din ve uyruktan çeşitli toplulukları bir araya
toplayarak Kars oblastında istihdam etti5
. Bölgeye yerleştirilen bu guruplar
içerisinde en dikkat çeken topluluk Türk-Rus ilişkilerini uzun süre meşgul
edecek ve yakın tarihlere kadar bu coğrafyada varlıklarını devam ettirecek
olan “Malakanlar” idi.

  1. Molokanizm’in Doğuşu ve Güney Kafkasya’da Malakan İskânı
    Rus toplumu arasında kabul gören Hıristiyanlık onuncu yüzyılın son çeyreğinde resmi din olarak kabul edildi. Hıristiyanlıkta var olan “vaftiz” uygulaması üst sınıf tarafından kabul görürken alt tabaka gruplar bu durumu kabul
    etmeye yanaşmadı. “Strigolnik” hareketi olarak tanımlanan toplumsal yapı
    “seküler” düşünce biçimini benimsedi. Özellikle evlilik konusunda kiliseden
    bağımsız hareket ederek Hıristiyan gelenekçilerinin tepkisine neden oldular.
    Bu hareket için “dini sapkınlar” tabiri kullanıldı. Strigolnik hareketi Hıristiyan geleneklerine karşı sergilediği tutum açısından Molokonizm’in öncüsü
    kabul edilmekteydi6
    .
    4
    Rus idaresi Elviye-i Selasede Ermeni ve Rum nüfusu silâhaltına alırken Müslüman ahaliden elli yıl askeri hizmet bedeli istemeyeceğini taahhüt etti. Ayrıca Müslüman aşiret liderlerini çeşitli şekillerde toplantı ve yemek davetlerine çağırarak kılıç ve nişan taltif edilmekteydi.
    Müslüman ahalinin dini liderlerini kendilerinin belirlemesine müsaade etmekteydi. Fahrettin
    Erdoğan, Türk Ellerinde Hatıralarım, Yeni Matbaa,1954, s. 27-28.
    5
    Yavuz Aslan, “Milli Mücadele Döneminde Türk-Sovyet ilişkilerinde Molokanlar (Malakanlar) Sorunu”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S 18, Erzurum, 2001, s.
    277.
    6
    Semyenov İ. Y, Erkan Karagöz, Sürgün Bahçesinin Solan Renkleri Molokanlar, Çeviri:
    Ludmila Denisenko, Nahide Kıyas Gökçek, Su Yayınları İstanbul, 2009, s.14-18.

Malakan öğretisinin temel düşünce yapısına göre kilise İsa’nın söylediklerinden sapmış ve başına buyruk hareket etmekteydi. Malakanlar mukaddes
kitaplar İncil, Tevrat ve Zebur’un esaslarını kabul ederken, kilise ve ruhani
sınıfın uyguladığı ritüelleri kabul etmemekteydi7
. Tanrının Ruh olduğu fikrinden yola çıkarak sadece tanrının önünde eğilmek gerektiğini savunmaktaydılar.

  1. yüzyılın son çeyreğinde belirgin hale gelen ve dini gelenekleri uğruna mücadeleler veren Malakanlar kendilerini “Ruhani Hıristiyanlar” olarak
    tanımlamaktaydılar8
    . Dini törenlerinde kitabı mukaddesi okumak ve güzel ilahiler söyleyerek ibadetlerini ifa etmekteydiler. Hıristiyanlıkta var olan şarap
    ve putu reddederek, domuz eti tüketmeyi kabul etmemekteydiler. Malakan
    hareketi ilk etapta bir köylü hareketi olarak ortaya çıkmasına rağmen geniş
    kitleler arasında hızla yayıldı. Kafkasya, Don, Astrahan gibi Rusya’nın güney
    merkezlerinde kitlelere ulaşmayı başardı. Kilise kürek cezası, dövülme, kamçılama gibi ağır cezalar verdi. 1803-1805 yılları arasında Molokan mezhebine
    katılan herkesi “Moloçnıye” (Sütlü Sular) Nehri çevresindeki topraklara sürgün etmeye başladı. 19. yüzyılda yaşayan öncü lideri “Maksim” idi9
    .
    Çar I. Nikola döneminde yoğun takibata uğrayan Malakanlar ve
    Dukhoborlar’ın 20 Ekim 1830 tarihinde yayımlanan genelge ile Kafkasya dışında herhangi bir bölgede iskân edilmeleri ve göç etmeleri yasaklandı. Molokan ve Dukhoborlar İran ve Türkiye sınırına yerleştirilerek Tiflis, Erivan,
    Gence ve Bakü gibi şehirlere iskân edildi. Malakan toplumu Sular Nehrinin
    ardından rahat ibadet ettikleri Kafkasya bölgesini de kendilerine vaat edilmiş
    kutsal topraklar olarak benimseyerek özellikle Ağrı Dağı ve çevresini “yeni
    Kudüs” olarak kabul ettiler. Rusya’nın çeşitli yerlerine sürgün edilmiş birçok
    Malakan bölgeye yerleşmeye başladı10.
  2. Kars Oblastı’nın Kuruluşu ve Malakan İskânı
    1828-1829 Türk-Rus Savaşı ile Balkanlar, Kafkasya’ya yayılmış durumda idi. Bu süreçte doğu bölgesinde sınır vilayeti olan Kars’ta Rus muhasarası
    7Orhan Türkdoğan, Malakanlar’ın Toplumsal Yapısı, Atatürk Üniversitesi Basımevi, Erzurum, 1971, s.100.
    8Semyenov, Karagöz, a.g.e., s.20-21.
    9 Türkdoğan, a.g.e., s.100-101.
    10 Semyenov, Karagöz, a.g.e., s.26-35.

yaşandı. Rus Ordusu 27 Haziran 1828 yılında Kars’ı kuşattı. On gün boyunca
yoğun çatışmaların yaşandığı Kars ilk defa 7 Temmuz 1829’da Rus tahakkümüne girdi11. 1829 yılında imzalan Edirne Antlaşması ile Kars-Erzurum bölgesi yeniden Türk idaresine bırakıldı.
1853-1836 Kırım Muharebesi olarak da bilinen Türk-Rus harbinde ise 16
Haziran 1855’te başlayan ve 28 Kasım 1855’e kadar devam eden Rus muhasarasına dayanabilen Kars yeniden Rus hâkimiyetine girdi. 30 Mart 1856’da
imzalanan Paris Anlaşması ile Kars yeniden Türk idaresine bırakıldı12. Türk
ve Rus savaşları esnasında sürekli el değiştiren Kars 19. yüzyıldaki son TürkRus savaşı olan (1877-1878) 93 Harbi’nin ardından Berlin Antlaşması ile savaş tazminatı olarak Kars, Ardahan, Batum vilayetleri ile birlikte Rus idaresine bırakıldı13.
Elviye-i Selase’nin Rus hâkimiyetine girmesi ile Güney Kafkasya’da
bulunan Rus himayesindeki çeşitli gruplar burada iskân edildi. Elviye-i Selase’deki Müslüman ahalinin çoğunluğu ise Berlin Antlaşması ile belirlenen
sınır hattını geçerek Erzurum, Bayburt, Sivas gibi serhat şehirlere göç etti.
Rus idaresi Ardahan, Oltu, Kağızman kazalarını Kars vilayetine bağlayarak
Kars oblastını kurdu. Osmanlı Devleti’nin kayıtlarına göre Kars, Ardahan vilayetleri ve Oltu kazasında Rus idaresi tesis edilmeden önce toplam erkek
nüfusu 39.252 idi. Bu rakamın 34.087’si Müslüman 5.165’i ise Gayr-i Müslim
durumundaydı. 1897’de Rus idaresi tarafından yapılan nüfus sayımında ise
Kars, Ardahan ve Oltu’daki toplam erkek nüfusu 162.723 olarak kayıt altına alınmıştı14. 129.77 kadın nüfusu da eklendiğinde toplam nüfus 292.498
idi. Sınır değişiminin ardından Müslüman ahali tarafından boşaltılan köylere
Malakan aileler yerleştirilmekteydi. Çarlık Rejiminin yoğun iskân politikası
devam etti ve bölgenin toplumsal yapısı büyük oranda değişti. 1897 sayımına
göre Malakan nüfusu 12.764 olarak belirlenirken bu sayının 6.488’i Erkek,
6.276’sı ise kadın idi15. Çakmak (Çalkavur), Selim (Novo Selim), Kümbetli
(Vladi Kars ), Yalınçayır (Zührap) Malakan nüfusun çoğunlukta olduğu büyük

11 Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi, C 1, Işıl Matbaası, İstanbul, 1953, s.549.
12 Kırzıoğlu, a.g.e., s.551.
13 Kırzıoğlu, a.g.e., s.553.
14 Ortaylı, a.g.m., s.348.
15 Ortaylı, a.g.m., s.350.

r idi. Susuz, İncesu, Meydancık, Yolboyu, Cumhuriyet Köyü (Komesor),
Malakanlar’ın iskân ettiği ancak etnik yapı itibari ile karışık köyler idi16.
Rus idaresi bölgeyi ele geçirdikten sonra ilk etapta Müslüman ahaliden
askerlik vazifesi talep etmemekteydi. Tarihte ilk vicdani retçi toplum olarak
bilinen Malakanlar’ın da askerlik hizmetine karşıydı. Çarlık rejimi bölgedeki
Hıristiyan inancı dışındaki dini grupları askerlik hizmeti yerine para karşılığında askerlik hizmetinden muaf tutmakta idi17. Bulundukları köylerde “zavot”
diye tabir edilen süt işleme malikânelerini kuran Malakanlar, su değirmenleri
ile elde edilen tarım ürünlerini işlemekteydiler. Kars Oblastı’nda bira, şarap,
peynir imalat hanelerinin yanı sıra deri işlemeciliği, boyahane, taş ocakları
gibi birçok imalathane bulunmaktaydı. Toplamda bin civarı işçinin istihdam
edildiği 758 atölye ve imalathane mevcuttu18.

  1. Birinci Dünya Savaşı ve Malakanlar
    1914 yazında patlak veren Birinci Dünya Savaşı 1918 yılına kadar dört
    yıl devam etti. Osmanlı Devleti Almanya, Avusturya gibi devletler ile ittifak
    yaparken, “sıcak denizlere inme” stratejisini 19. yüzyılda güçlü bir şekilde
    uygulamaya çalışan Rusya ise Fransa ve İngiltere gibi iki güçlü devlet ile müttefikti. 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya’dan tahsis edilen
    Yavuz ve Midilli gemileri ile Sivastopol kıyılarını bombalamasının ardından
    2 Kasım 1914’te Rusya Osmanlı Devleti’ne resmen savaş ilan etti19. Osmanlı
    İmparatorluğu’nu kuzey sınırları boyunca saran Rusya ve Osmanlı Devleti
    için doğal savaş alanı Balkanlar ve Güney Kafkasya idi.
    Elviye-i Selase’yi elinde bulunduran Ruslar bölgede Haziran 1914’ten
    itibaren seferberlik ilan etti. Halkın elinde bulunan nakliye için kullanılacak
    vasıta ve hayvanların bedellerini belirleyerek kayıt altına almaya başladı.
    Bölgede bulunan yedek kuvvetlere silah eğitimi verilmekte yiyecek iaşe ve
    erzak stoklanmaktaydı. Bölgede problem çıkarabilecek Türkçü, Sosyalist ya

16 Candan Badem, Çarlık Yönetiminde Kars Vilayeti, Birzamanlar Yayıncılık, İstanbul, 2010,
304-352.
17 Badem, a.g.e., s.15.
18 Ortaylı, a.g.m., s.352.
19 Selçuk Ural, “1914-1915 Yıllarında Kafkas Cephesinde Yaşanan Askeri Olayların Türk Basınındaki Yankıları”, Atatürk Dergisi, 2005, s.67.

da herhangi bir şekilde muhalif olan grupları cephe gerisinden uzaklaştırarak
Sibirya içlerine sürmekte idi20.
Elviye-i Selase’de yoğun Ermeni tahakkümü başlamış, Ermeni milisler
de Rus Ordusu ile birlikte Türk Ordusuna karşı girişilecek harekâta hazırlanmaktaydı. Rusya 14 Ekim 1914’te Kafkas Harekâtına girişti. Rus Ordusunun
başında Kafkasya Genel Valisi Vorontsov Daşkov bulunmakta idi. İki kısma
ayrılan Kafkasya’daki Rus Ordusunun kuzey cenahı Aleksandropol (Gümrü)
Kars, Kağızman, Sarıkamış ve Oltu bölgelerini kapsamaktaydı. Güney Cenahı
ise General Oganovski’nin başında bulunduğu Türk-İran sınır hattındaki birlikler oluşturmaktaydı. Batum hariç Elviye-i Selase de 43 tabur Rus askeri bulunmakta idi. Erzurum’a doğru hareket eden Rus birlikleri Erzurum’un 60 km
doğusunda bulunan Köprü Köye kadar ulaştı21. 24 Ekim 1914’te ise Osmanlı
Ordusu Karşı Harekâta girişti ve Köprü Köy Muharebeleri olarak bilinen çarpışmalarda Türk Ordusu büyük başarılar elde ederek doğu ve kuzey yönünde
yürüyüşüne başladı22.
1914 Aralık ayının son günlerinde Türk Ordusu Enver Paşa komutasında
Batum ve Sarıkamış istikametlerinde taarruz başlattı. Kuzeyde Artvin, Ardahan ve Posof istikametine doğru ilerleyen ordunun asıl hedefi Oltu üzerinden
Sarıkamış’a yürümekti. Kars halkının dışarı çıkmakta bile zorlandığı yoğun
kış şartlarında Ordunun yürüyüşü tehlikeli boyutlara ulaşmakta idi. Köprü
Köy Muharebeleri sona erdiğinde Rus Ordusu kırk kilometre geriye çekilmek
zorunda kalmıştı. Mallarını Ruslara vermek yerine tahrib eden Müslüman
ahali Rus Ordusu tarafından öldürülmekte idi. Acara ve Ardahan yönünde
ilerleyiş sürerken bölge halkı Türk Ordusunun ilerleyişini kolaylaştırmak için
iaşe ve nakliyat konusunda büyük fedakârlıklar göstermekteydi23.
Batum ve Ardahan istikametinde devam eden çarpışmalarda aralık ayına
girilmiş ve şiddetli soğuklar etkisini göstermeye başlamıştı. Bölgedeki ahali
20 Kağızman Ali Rıza ve Ömer Beyler, Kars’tan kanaat öderi Hafız Kurban Bey, Hacı Halil
Köyü’nden Hasan ve Emrah Ağalar, Cihangir oğlu Aziz Bey gibi Müslüman ahalinin önde
gelen liderleri tutuklanmakta ve sürgün edilmekte idi.

Erdoğan, a.g.e., s.52-53.
21 General Nikolski, Sarıkamış Harekâtı, Kariyer Yayınları, İstanbul, 2010, s.9-11.
22 Liman Von Sanders, Türkiye’de 5 Yıl, Burçak Yayınevi, İstanbul 1968, s.55-51.
23 Ural, “1914-1915 Yıllarında Kafkas Cephesinde Yaşanan Askeri Olayların Türk Basınındaki
Yankıları”, s.78-79.

Türk Ordu’suna yiyecek içecek yardımında bulunmaktaydı. Müslüman ahalinin yanında gayrimüslim unsurlardan olan bazı Malakan köylüler de Osmanlı
Ordusuna destek vermekte idi. Nitekim Artvin’in Şarşan köyünde yaşayan
Malakanlar Osmanlı Ordusunun bölgedeki karargâhına bir heyet göndererek
gerekli nakliyat işleri için çalışabileceklerini bunun karşılığında Ruslardan
kendilerini korumalarını ve kurtarmalarını talep etmişlerdi24. İstanbul basınında 30 Kânunusani 1915 Tanin gazetesinde yer alan haberde “Moskof Ceberutluğu altında tanassur ettirilmiş (Hıristiyanlaştırılmış), Müslümanlar”
oldukları yazılmaktaydı25.
Türk Ordusu’nun Sarıkamış önlerine gelmek üzere harekete geçtiğini duyan Bölükbaşı, Çıplaklı, Laloğlu köylerindeki Rum halkı “80 develik” silah
ve mühimmat ile Rus istikametine doğru yol alırken Boyalı ve Salıt köylerindeki Türk gençleri Türk Ordusuna destek olarak geri çekilişi engellemeye
çalışmaktaydı26. Türk birlikleri Sarıkamış önlerine gelerek ordunun merkez
komuta karargâhını bu bölgeye taşıdı. Selim köyü Rus birliklerinden alınarak
Kars Sarıkamış arasındaki demiryolu bağlantısı kesildi27. Selim, aynı zamanda
Malakanların yoğun olarak iskân ettiği doğal savunma hattı olmayan düzlük
bir köy idi28. Rus tahakkümünü kabul etmeyen Malakanlar burada kalırken
Ermeni ve Rum nüfus Rus birlikleri ile birlikte Müslüman köylerini tahrib
ederek geri çekilmekteydi29.
Sarıkamış zaferi ile taçlandırılmak istenen Güney Kafkasya harekâtında
istenilen başarı elde edilemedi. Ruslar Sarıkamış’ta büyük direnç göstererek
Azap ve Köprüköy Muharebelerinde aldıkları yenilgiyi telafi ettiler

  1. Çetin
    24 Tuncay Öğün, “Turan Yolunda Bir Serap: Çoruh Vadisi Harekâtı’nın ve Ardahan Baskını’nın
    Osmanlı Basınındaki Yansımaları”, Yeni Türkiye, S 21, 2015, s. 809.
    25 Tuncay Öğün, Kafkas Cephesi’nin Birinci Dünya Savaşındaki Lojistik Desteği, Dergâh
    Yayınları, İstanbul, 2015, s. 346.
    26 Türkdoğan, a.g.e., s.74.
    27 Nikolski, a.g.e., s.41.
    28 Sarıkamış ve (Novo) Selim bölgesindeki bazı yerler askeri harekât esnasında “Malakan
    Komu”, “Malakan Yaylası” ,“Malakan Tepesi” olarak tarif edilmekteydi. Köprülü Şerif İlden,
    Sarıkamış, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2007, s.200.
    29 Türkdoğan , a.g.e., s.75.
    30 Ural, “1914·1915 Yıllarında Kafkas Cephesinde Yaşanan Askeri Olayların Türk Basınındaki
    Yankıları”, s.87.

kış şartları ve dondurucu soğukla mücadele etmek durumunda kalan Türk Ordusu ikmal yollarının da yetersiz olması nedeniyle çok fazla dirayet gösteremedi31. Demiryolu bağlantıları sayesinde yeterince destek alabilen Rus Ordusu32 bu hatları başarıyla korudu. 1915 Ocak ayının ortalarında Türk Ordusu
daha fazla soğuk iklim şartlarında mücadele edemedi. Rus Ordusu savunma
hattını takviye ederek güçlendirdi.
1916 yılı Ocak ayından itibaren Rus Ordusu Güney Kafkasya’dan Anadolu içlerine ileri harekât başlattı. 21 Ocak 1916’da Erzurum’un kuzey doğusunda bulunan yaklaşık 70 km mesafedeki Tortum’u işgal etti. Bir ay kadar
bölgede sabit kalan Rus birlikleri Erzurum’un işgali için uygun zamanı bekledi. Erzurum’da bulunan 3. Ordu Merkez Komuta Karargâhı savunma planlarını hazırladı ancak Erzurum’u elde tutmak için yeterli olmadı. 12 Şubat’ta
başlayan Rus taarruzu, 16 Şubat 1916’da Erzurum’un işgali ile sonuçlandı33.
Erzurum’da yaşanacak savunma savaşı öncesi Erzurum Valisi Tahsin
Bey ve III. Kumandanı Mahmut Kamil Paşa gerekli tedbirleri almış kadınlar
ve çocuklar, hastalar, gaziler çeşitli vasıtalar ile Erzincan’a oradan da Sivas ve
çevre vilayetlere nakledilmişti. Ruslar 26 Şubat 1916’da Tercan’ı ele geçirip
Erzincan istikametine yürüdü. Bitlis, Van ve Muş’un da işgali ile toplamda
868.983 kişilik Müslüman, sivil nüfus Kayseri, Sivas, Samsun Antep, Maraş
gibi cepheye yakın birçok vilayete göç ettirildi34. 1916’da Dünya Savaşı’nın
tüm ağırlığı vahşeti ve savaş yorgunluğu ile dünyayı sarmış durumda idi.
Amerikan Başkanı Wilson’un barış çağrısına Rus Çarı Nikola; “Almanların
işgal ettiği sahadan tamamıyla çekilmeleri ve yaptıkları zarar ve ziyanı ödemelerine kadar, savaşa devam edeceği” karşılığını verdi35.
1917 Mart ve Kasım aylarında Rusya’da Bolşevik ihtilali yaşandı ve Rus
Çarı Nikola tahtından feragat etti. “Ekim Devrimi” olarak bilinen ihtilalin
neticesinde Rusya Birinci Dünya Savaşı’ndan çekildiğini açıkladı. Nitekim
31 İlden, a.g.e., s.229.
32 Nikolski, a.g.e., s.109.
33 Mevlüt Yüksel, “Birinci Dünya Savaşı’nda Erzurum’un İlk İşgal Günleri” Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S 37, Erzurum, 2008, s. 260.
34 Süleyman Tekir, “Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Rus İşgal
Bölgelerinden Yapılan Göçler” Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, S 32, s. 54-60.
35 Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2011, s.315-333.

Kafkas Cephesinde mevzilerini terk etmeye başlayan Rus askerleri “Biz artık
boğazları istemiyoruz” yazılı pankartlar açarak barış yanlısı tutum takınmaya başladılar. Nihayet Türk-Rus Savaşı’nın sonucunda sınırları tayin etmek
üzere 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesi imzalandı. Türk-Rus ilişkileri
Erzincan Mütarekesi’nin 2. Maddesinde her iki tarafın düşmanca tutum ve
davranıştan vazgeçtiğini beyan etmesi ile barış dönemine girdi36.
3 Mart 1918’de Brest-Litovsk şehrinde Alman, Türk, Rus ve Bulgaristan
devletlerinin katıldığı mütareke imzalandı37. 11 maddelik Brest-Litovsk barış
akdinden sonra doğudaki sınır hattı 1877-78 Türk-Rus savaşından önceki sınırlara çekildi ve Rus idaresinin 6 ile 8 hafta içerisinde Doğu Anadolu’daki
askeri birliklerinin geri çekilmesi kararlaştırıldı. Rus idaresinin garanti verdiği
bir başka husus ise Ermeni çetelerinin dağıtılmasıydı38.

  1. Elviye-i Selase’de Türk İdaresinin Tesisi ve Malakanlar
    Rus idaresinin barış ahidnamesindeki üstlendiği sorumluluğu yerine getirmeyerek Ermeni çeteleri dağıtmamasından dolayı 3.Ordu 12 Şubat 1918’de
    yeniden ileri harekât başlattı ve 13 Mart günü Erzurum işgalden kurtarıldı39.
    23 Şubat 1918’de Kafkasya’da yaşayan Azerbaycan Türkleri, Gürcüler ve
    Ermeniler Sovyet Rusya’nın ilan ettiği halklar beyannamesinden faydalanarak, Kafkas Birleşik Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurduklarını ilan ettiler. Türk
    Ordusunun ileri harekâtı neticesinde Kafkas Hükümeti ile anlaşma zemini
    arandı. 8 Mart 1918’de Trabzon Konferansında yapılan görüşmelerden netice
    alınamadı. Özellikle Ermeni tarafı Brest-Litovsk sınırlarını kabul etmemekteydi. 25 Nisan 1918’de Kars’ın Türk Orduları’nın eline geçmesinin ardından
    Mayıs 1918’de Batum Konferansı toplandı fakat bu kez de Türk delegasyonu
    Brest-Litovsk sınırlarını kabul etmeyerek savaşa devam kararı aldı40. Neticede
    Elviye-i Selase 1918 Nisanı’nda Rus tahakkümü ve Ermeni çetelerin istilasından “40 yıl 5 ay ve 25 gün” sonra kurtarıldı41.
    36 Kurat, a.g.e., s.331-333.
    37 Selami Kılıç, Türk-Sovyet İlişkilerinin Doğuşu, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1998, s.53-81.
    38 Kamuran Gürün, Türk Sovyet İlişkileri (1920-1953), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2010, s.2.
    39 Ural, “Kurtuluştan Mondros Mütarekesi’ne Elviye-i Selase’de Yaşanan Sorunlar”, s.650.
    40 Kaçaznuni, Taşnak Partisi’nin Artık Yağacağı Bir Şey Yok, Çev. Arif Acaloğlu, Kaynak
    Yayınları, İstanbul, 2006, s.49.
    41 Ahmet Ender Gökdemir, Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1998, s.19.

Rus esaretinden kurtarılan bölgeler “Tekâlif-i Harbiye”den muaf tutulurken bölgenin öncelikli sosyal sorunlarının çözülmesi için uğraş verildi.
Örneğin bölgede Rus idaresinde kullanılan parasının toplatılıp imha edilmesi
bölge halkını mağdur etmişti. Zira Elviye-i Selase de 1878 yılından 1918 yılına kadar Rus esaretinde kalmış 40 yıl sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel ve
mimari değişim yaşamıştı. Osmanlı Devleti bölgede sorunların anlaşılabilmesi ve bölgenin yeniden Osmanlı Devleti’nin bir parçası haline gelebilmesi için
Dâhiliye Nezareti Müsteşarı Mustafa Abdülhaluk Bey başkanlığında heyet
tertip ederek bölgeye gönderdi. Bölgedeki teşkilatlanmayı hızlandırmak için
“Tahsisat-ı Fevkalade Kanunu” çıkararak Batum, Kars ve Ardahan livalarında görev yapmak isteyen memur ve idari kadroları teşvik etmek amaçlandı42.
Bölgenin teşkilatlandırılması için Kars, Batum, Ardahan ve Otluya birçok bürokrat görevlendirildi. Örneğin Kars vilayetine Savcı: Mehmet Ali Bey,
Sadi Rıza, Hâkim Burhanettin Bey ve Polis Teşkilatından Mehmet Bey Batum
üzerinde bölgeye gönderilmişlerdi. Bölgeye mülki amir olarak atanan Hilmi
Uran hatıralarında yol güzergâhındaki Malakan köylerinden geçtiklerini hoş
karşılandıklarını, tuz ve ekmek ikram edildiğini yazmaktaydı43.
1918 Mayıs ayında bölgeye gelerek hazırlık yapan heyetin çalışmaları
neticesinde 12 Haziran 1918’de yapılan halk oylamasında çoğunluk Osmanlı
Devlet idaresini tercih etti. Genel olarak Osmanlı idaresini istemeyen gruplar
bölgeyi terk etmişti. Çoğunluk oy kullanma işlemine katılıp tercihte bulunurken Malakanlar sandığa gitmedi. Herhangi bir tercihte bulmamalarını ise “Biz
Rusları biliyoruz, fakat siz daha yenisiniz, sizi tanımıyoruz. Şimdiden Rusları
size veyahut sizi Ruslara tercih edecek halde değiliz. Bunun içinde oylamaya katılmamaya karar verdik” şeklinde ifade etmişlerdi44. Elviye-i Selase’nin
genel oy dağılımına bakıldığında toplam oy kullanma hakkına sahip 87.048
Erkek seçmenin 85.048’i “evet” 441 kişi “hayır”, 1.693 kişi de tercih bildir42 Ural, “Kurtuluştan Mondros Mütarekesi’ne Elviye-i Selase’de Yaşanan Sorunlar”, s.655.
43 Malakan kültüründe tuz ve ekmek ikramı bir çeşit hoş geldiniz anlamında sempati gösterisi
olarak bilinir. Hilmi Uran, Meşrutiyet, Tek Parti, Çok Parti Hatıralarım, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2007, s.84.
44 Uran, a.g.e., s.87. Örneğin günümüzde ismi Ataköy olan Kars merkeze yaklaşık 10 km mesafede bulunan Mağaracık köyünde oy hakkına sahip 70 Malakan tercihte bulunmamışlardı.
Gökdemir, a.g.e., s.21.

memişti45. Tercih bildirmeyen nüfusun büyük oranının Malakan olduğu anlaşılmaktadır.
Kars ve çevresinin Osmanlı idaresinde yaşadığı en büyük problemlerden
biri ağır vergiler idi. Savaş sebebiyle bölgenin sürekli el değiştirmesi ve gelgitler yaşaması bölgedeki durumu istikrarsızlaştırmış tarıma dayalı ekonomi
neredeyse bitme noktasına gelmişti. Nitekim bölge halkından tahsil edilen
ordunun iaşesi ve aşar vergisi halkı büyük oranda sıkıntıya sevk etmekteydi. Bölgenin payitahta uzaklığı, devletin uyguladığı savaş ekonomisi sosyal
hayatı olumsuz etkiledi. Elviye-i Selase de halkın tepkisini çeken bir başka
hususta Rus idaresinin 40 yıl boyunca bölge halkından sadece cüzi miktarda
arazi vergisi almış olmasının ardından yeni idarenin yüksek miktarda vergi
talebiydi46.
Bir yandan Elviye-i Selase’de yeni idare tesis edilirken diğer taraftan Birinci Dünya Savaşı sona ermek üzereydi. Nitekim 1918 Ekim ayında Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ve Almanya savaşın ağır şartlarını kaldıramaz duruma gelmişti. Neticede Ekim ayı içerisinde Amerikan Başkanı Wilson
vasıtası ile barış talebinde bulunuldu Ancak çabalar sonuç vermedi. Kut’ül
Amare’de esir alınan İngiliz General Townshend Osmanlı Devleti ile İngiltere
arasında arabuluculuk misyonunu üstlendi. Amiral Caltharpoe ile görüşen General Townshend barış görüşmeleri için olumlu netice aldı. 27-30 Ekim 1918
tarihleri arasında Limni adasının Mondros Limanı’nda yapılan görüşmeler
sonunda 25 Maddelik Mütareke metni kabul edildi47. Osmanlı Devleti adına
görüşmeleri yürüten Bahriye Nazırı Rauf Orbay, Elviye-i Selase ile ilgili olarak mütareke görüşmelerinde Brest-Litovsk ile belirlenen sınırların ötesinde
yapılan harekâtın bölge halkının talep ve isteği üzerine yürütüldüğünü beyan
ederek bölgenin boşatılacağını ifade etti. Bu konuşmanın üzerine mütarekeye
Elviye-i Selase ile ilgili özel bir madde konulmadı48.
Osmanlı Devleti bölgede çeşitli tedbirler alarak bölgenin Gürcü ve Ermeni işgalini önlemek ve Osmanlı idaresi ile bağını koparmamasını sağlamak
45 Gökdemir, a.g.e., s.21-22.
46 Uran, a.g.e., s.88-89.
47 Selçuk Ural, Mondros Mütarekesi ve Doğu Vilayetleri, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2008, s. 31-35.
48 Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni-I, Emre Yayınları, İstanbul, 1993, s. 108-109.
482 YASİN ERCİLSİN
amacıyla hızlı bir şekilde teşkilatlanması için bölgedeki idari amirlere çeşitli
konularda direktifler verdi. Liva, kaza ve nahiyelerde hızlı bir şekilde mülkiye
teşkilatlanmasına gidilmesi, köy ve kazalarda ahaliyi organize edecek her türlü konuda yetkin memurların gönderilmesi, halkın temel ihtiyaçlarının süratle
karşılanması, ilkokulların açılması ve faal hale getirilmesi, ordu denetiminde
jandarma teşkilatının acilen tesisi istenmekteydi49.
Mondros Mütarekesi’nin hemen akabinde 1919 Ocak ayı içerisinde Batum İngilizlere terk edildi. Elviye-i Selase’de bulunan 9. Ordu Kumandanı
Yakup Şevki Paşa Kars ve Ardahan’da ordunun ihtiyaçları için kullanılmak üzere doldurulan hububat ambarları ve cephaneliklerin hızlı bir şekilde
Erzurum’a taşınamayacağını ileri sürerek Batum’un boşaltılmasının hemen
ardından Kars’ı terk etme niyetinde değildi. General Walker ile Yakup Şevki Paşa’nın 7 Ocakta Kars tren istasyonunda yapılan görüşmesinden netice
alınamadı. General Walker verdiği notada İngiliz ve Ermeni heyetinin bölgeye gelip idareyi teslim alacağı, 3.000 asker için ancak 400.000 kilogram
erzağa izin verilebileceğini, ambarlardaki Rus idaresinden kalan mühimmat
ve erzağa dokunulmaması gerektiğini beyan etti. Batum’un hızlı bir şekilde
boşaltılması sırasında yaşanan silah ve erzak kaybı yaşanması Yakup Şevki
Paşa’yı Kars ve Ardahan’ın boşaltılması konusunda daha tedbirli olmaya itti.
Bir kısım silah ve mühimmat Kars İslam Şurası idaresine bırakılarak aralık
ayı sonunda başlayan geri çekilme süreci 16 Ocak 1919’da neticelendirildi. 9.
Ordu karargâhı Kars’tan Erzurum’a taşındı50.
Mülki amir Hilmi Bey’in talimatıyla Kars ve Batum çevresindeki teşkilatlanma hızlıca gerçekleştirilmeye çalışıldı. Fahrettin Erdoğan’ın aktardığına
göre Hilmi Bey kendisini çağırarak “Arkadaş biz çekilip gidiyoruz. Bütün halkı kongreye davet ediniz. Kars’ta kendi hükümetinizi kurarak milli teşkilatınızı
idare için ele alın” diyerek kongreye destek olacağını ifade etmişti51. Hilmi
Bey de hatıralarında Kars idaresini “Kars Milli Şurası” adı ile kurulan idareye
teslim ettiklerini beyan etmekteydi52.
49 Ural, a.g.e., s. 134-135.
50 Ural, a.g.e., s. 158-164.
51 Türkdoğan, a.g.e., s.166.
52 Uran, a.g.e., s.100-101.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN CUMHURİYETE TÜRKİYE’DE
MUHAFAZAKÂR BİR AZINLIK: “MALAKANLAR”
483
250 kadar delegenin toplandığı Kars Milli Şura Heyet Başkanlığına Cihangiroğlu İbrahim Bey seçildi. 12 kişiden oluşan Heyete Piroğlu Fahrettin
Bey, Çıldırlı Esat Bey, Akbabalı Hacı Abbasoğlu Mehmet Bey, Karaçantalı
Hacıoğlu Ahmet Bey, Molla Bilal Bey, İrevan’lı Ahundoğlu Taki Bey, Iğdır’lı
Ali Beyoğlu Mehmet Bey, Gümrülü Hacıoğlu Yusuf Bey, Borçalı’lı Kepenekçi Emin Ağa, Kağızmanlı Ali Rıza Bey, Digorlu Maksud Ağaoğlu Hasan Ağa
seçildi53.
13 Ocak 1919’da 200 kişilik askeri birlik eşliğinde İngiliz askeri valisi
Temperley ve General Beach Kars’a gelerek Ermeni Korganof’un Kars valisi
tayin edildiğini Kars Milli İslam Şurası Hükümetine bildirdi. Korganof’un
valiliğini kabul etmeyen Şura Hükümetin Ermeni vali tayin etmesinin, Müslümanların Ermeniler tarafından yok edileceğiyle eş değer olduğunu söyleyerek
bu durumun İngiliz tarihine kara bir leke olarak geçeceğini ifade etti. Kars ve
civarından yaklaşık iki bin kişi durumu protesto etmek üzere organize edildi.
General Beach, karşılaştığı sert tavırdan geri adım atılmayacağını anlayarak
Gümrü’ye geri döndü ve Kars Milli Şura Hükümetini tanımak durumunda
kaldı54.
İngiliz idaresine direnen Milli Şura Hükümeti sancak ve kazaların delegelerinin de katılımı ile Büyük Kars Kongresini toplama kararı aldı. 131
delege ile 17 Ocak 1919’da toplanan büyük kongrede 18 maddelik Anayasa
ile Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti’nin kurulması kararı alındı. Hükümetin
sınırları, Batum’dan Nahçıvan’a kadar olan bölgeyi kapsarken, siyah, yeşil,
beyaz renkler üzerine ay yıldız bayrak olarak belirlendi. 18 yaşını geçkin her
vatandaş oy hakkına sahip olabilecek, resmi dil ise Türkçe olacaktı. Hükümet
Reisi Cihangirzade İbrahim Bey olurken Parlamento başkanı Dr. Esat Bey,
Dâhiliye Nazırı: Ali Rıza Bey, Adliye Nazırı: Ali Bey, Harbiye Nazırı: Cihangiroğlu Hasan Han Bey olurken Hariciye Nazırı Piroğlu Fahrettin Bey olarak
belirlendi55.
Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti’nin nüfusu 1.762.148 kişiydi. Gayr-i
Müslim nüfusu (Rum, Rus ve Malakan) 227.324 iken Müslüman ahalinin top53 Türkdoğan, a.g.e., s.166.

54 Gökdemir, a.g.m., s.87-88.
55 Türkdoğan, a.g.e., s.183-187.

lam nüfusu ise 1.534.824’tü. 1916 yılı nüfus verilerine göre bölgede yaşayan
Rus nüfusun toplamı “Malakan” nüfus ayırt edilmeksizin 23.066 iken 1917
yılında ise 27.706 olarak saptandı56.
1919 yılına girildiğinde Mondros Mütarekesi tatbik edilmeye başlanarak
Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde işgaller gerçekleştirildi. Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti bölgede İngiliz çıkarlarına sorun teşkil etmekteydi. Mondros
Mütarekesi’nin 24. Maddesinde belirtilen “Vilayetti Sitte”deki herhangi bir
karışıklık çıkması durumunda işgalin gündeme geleceği vurgulanmıştı. Anlaşmadaki bu ifade açık bir şekilde bölgenin ilga edilmesi için hazırlanmıştı.
Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti’nin sınırları dâhilinde olan Oltu, Kars, Batum
da İngiliz planlarının dâhilinde idi. 12 Nisan 1919’da Kars’ta parlamento binasını basan İngiliz birlikleri Hükümet üyelerini tutuklayarak Malta’ya gönderdi ve Kars’ı işgal etti57.
Hükümet başkanı Cihangirzade İbrahim Bey, Harbiye Nazırı Cihangirzade Hasan Han Bey’in de aralarında bulunduğu 12 kişi tutuklandı. İngilizler
yayınladıkları beyannameler ile halkın gece 19.30’dan sonra dışarı çıkışını ve
silah taşımasını yasakladı58. 24 Nisan 1919’da Ermeni birlikleri bölgeye intikal ederek İngiliz birliklerinden görevi devraldı ve bölgeyi işgal etti59.
Ermeni Komitacılar bölgedeki Müslüman ve Malakan ahalinin mallarını
yağma ederek bölgedeki halkı göçe ve kıyıma tabi tuttu. 15. Kolordu Komutanlığı 7 Haziran 1920 tarihli yazışmasında Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliğine, Ermenilerin Iğdır, Akçakale ve Malakanların yoğun olarak yaşadığı
Novo Selim’de büyük yağma ve yıkım faaliyetine giriştiğini aktarmaktaydı60.
Iğdır, Tuzluca, Oluklu, Çilhane ve Hacı Halil’de sadece Nisan ayı içerisinde
1.592 kişi Ermeni çeteleri tarafından katledildi. Ermeni çetelerin kıyıma tabi
56 Anadolu ve Rumeli’de Gerçekleştirilen Ulusal ve Yerel Kongreler ve Kongre Kentleri
Bibliyografyası, C 2, TBMM Yayınları, Ankara, 1993, s.81.
57 İaşe Nazırı: Yusuf Bey, Adliye Nazırlığı Müşaviri: Cihangirzade Aziz Bey, Dâhiliye Nazırı:
Ali Rıza Bey, Polis Müdürü: Mamiloğlu Tevhidüddin, Vali: Alibeyzade Mehmet Bey, Polis Komiseri: Salahoğlu Musa, Posta Telgraf Müdürü: Mehmetzade Muhlis, Parlamento Azası: Simon
Raçinski, Vafyades Stephan, Rum Mebus: Pavlo Çamuşov. Gökdemir, a.g.e., s.157.
58 Anadolu ve Rumelide Gerçekleştirilen Ulusal Ve Yerel Kongreler ve Kongre Kentleri
Bibliyografyası, C 2, s.83.
59 Gökdemir, a.g.e., s.168.
60 BOA, HR. SYS. 2878-38.

tuttuğu Malakan ve Türk köyleri Türk sınır birliklerine başvurarak yardım
talebinde bulunmaktaydı61.

  1. Millî Mücadele ve Malakan Sorunu
    1919 yılındaki Kongrelerin ardından Milli Mücadele başladı ve düşman
    işgallerine karşı Misak-i Milli ilan edildi. Misak-ı Milli’yi kabul eden Meclisi
    Mebusan 16 Mart 1920’de müttefik güçler tarafından basılarak işgal edildi.
    Milletvekilleri tutuklanarak meclis işlevsiz hale getirildi. Anadolu’da işgalden
    uzak bir bölgede meclisin toplanması gündeme geldi. Büyük Millet Meclisi
    adıyla Ankara’da İcra vekilleri heyetinden oluşan Büyük Millet Meclisi Hükümeti kuruldu. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ve aynı zamanda hükümet başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçildi.
    Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin aldığı kararlardan ilki bir an önce
    doğu sınırındaki problemi çözmek amacıyla doğu harekâtını gerçekleştirmek
    olacaktı. 9. Ordunun Güney Kafkasya bölgesinden geri çekilmesinin ardından
  2. Ordu bünyesindeki 15. Kolordu Kazım Karabekir komutasında Erzurum
    merkez olmak üzere varlığını muhafaza etmekteydi. Güney Kafkasya bölgesi
    ve doğu sınırındaki gelişmeleri yakından takip eden Kazım Karabekir bölgedeki Ermeni, Rus ve İngilizlerin faaliyetlerini Büyük Millet Meclisi Hükümetine rapor etmekteydi.
    1917 Ekim Devriminin ardından iktidara gelen sosyalist yönetimle temas kurmaya çalışan Büyük Millet Meclisi Hükümet başkanı olan Mustafa
    Kemal Paşa Lenin’e mektup göndererek karşılıklı iş birliği ve yardım talebinde bulundu. Lenin ve Mustafa Kemal Paşa mektuplaşmalarının ardından bir
    heyet tanzim edilerek Bolşevik idare ile ikili ilişkiler geliştirilmeye çalışıldı.
    11 Mayıs 1919’da yola çıkan Yusuf Kemal Tengirşenk liderliğindeki heyet 19
    Temmuz 1919’da Rusya’ya ulaştı62. Bu sürecin ardından Rus-Türk ikili ilişkilerinde yeni bir dönem başladı.
    Sovyet-Türk ilişkileri yeni bir döneme kapı aralarken Erzurum’da bulunan Kazım Karabekir Paşa komutasında 15. Kolordu 1920 sonbaharında
    ileri doğu harekâtına girişti. 30 Ekim’de Kars’a giriş yapan Kazım Karabekir
    61 Bk.: Şenol Kantarcı, “Ağrı Dağı Eteklerinde Yitik Canlar: Iğdır Ovasının Kurbanları” Ermeni Araştırmaları Dergisi, S 9, 2003.
    62 Gürün, Gökdemir, a.g.e., s.33-34.

Paşa Türk Ordusu Ermeni güçlerini Gümrü’ye kadar geri çekilmeye zorladı. 3
Aralık 1920 yılında imzalan Gümrü Anlaşması ile Kars ve çevresi Aras Nehri sınır kabul edilerek Türk idaresine bırakıldı. 5 Aralıkta Sovyet Temsilcisi
Medivani telgraf çekerek Kazım Karabekir’e anlaşmayı Taşnak üyeleri yerine
Bolşevikler ile yapmalarının daha uygun olacağını iletirken Kazım Karabekir
Paşa Ermenilerin zaten Bolşevikliğini ilan ettiğini bildirdi63. Bu yazışmalardan anlaşılacağı üzere Bolşevik Rus idaresi bölgedeki azınlıklar ve sınırlar
konusunda kendilerinin muhatap alınması noktasında ısrar edeceklerdi.
Türk-Sovyet ilişkileri resmiyet kazanırken bu süreçte Medivani resmi
Rus temsilcisi olarak atandı. 28 Aralık 1920’de Kars’a gelerek yaklaşık bir ay
boyunca bölgede Bolşevik propagandası yürüten Medivani’nin bu tavrı, Kazım Karabekir Paşa’yı oldukça rahatsız etti. Mustafa Suphi’nin de Medivani
ile aşırı ilgi ve alakalı olduğunu özellikle vurgulayan Kazım Karabekir Paşa
rahatsızlığını şu şekilde ifade etmekteydi; “…Medivani Kars’ta bulunduğu 24
gün boyunca boş durmadı. Civar Malakan köylerinde Bolşevik teşkilatı yaptı, Mustafa Suphi heyeti idare etti, yola çıkardı. Bir sefirin Kars’ta bu kadar
uzun müddet oturması ve civar köylerde dolaşması pek ayıp ve pek kaba bir
hareketti. Kendi hallerinde çalışan çalışkan bir kavim olan Malakanları ifsad
etmesi onların felaketine sebep oldu. Bu hakiki müstahsil sınıfın, zeriyat ve
hayvancılıkta ileri gitmiş bir cemaatin yerlerinde kalmasında daha iyisi Anadolu dahilinde numune olmak üzere alınmasında fayda vardı,…”64.
Kazım Karabekir Paşa’nın bölgede işi sıkı tutarak Bolşevizm propagandasına izin vermeyeceği aşikârdı. Bölgede Rusların 5. Kol faaliyeti yürüttüğü
Kazım Karabekir Paşa’nın uzun zaman önce tecrübe ettiği bir olaydı. Nitekim
1915 yılında Erzurum’un Ruslardan geri alınışı esnasında karargâhın içinde
kurulu bulunan büyük Rus sobalarını tamir için gelen kişinin Rus ajanı olduğunu fark ederek tutuklattı. Bu kişinin Rus olduğunu Emekli Yüzbaşı Mehmed Ağa adıyla Müslüman bir kızla evlendiğini evinde yapılan aramalarda
casusluk yaptığını belgeleyen evraka rastlandığını yazmaktadır. Bir yıl sonra
bölgeye gelen Kazım Karabekir Paşa “Mehmet Efendi” adlı casusun dosyasının kaybolduğunu ve Tortuma orman memuru olarak atandığını hayret ederek
63 Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, C 2, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2016, s. 1001.
64 Karabekir, Gökdemir, a.g.e., s. 1010.

öğrenir, ancak soruşturmanın yeniden başlatıldığı duyulunca casusun ortadan
kaybolduğunu aktarmaktadır65.
Malakanlar Rus temsilcisi Medivani’yi köylerde kızıl bayraklar ile karşılayarak sevgi gösterilerinde bulunmuşlardı. Kazım Karabekir Paşa da Bolşevizm unsuru ve Rus yanlısı olarak gördüğü Malakanların artık Türk sınırları
dâhilinde sıkıntı yaratacağı düşüncesi ile Kars ve civarındaki Malakanlar’ın
sınır dışı edilmesi ve Kafkasya’dan gelen Türk muhacirlerin yerleştirilmesini
talep etmekteydi66.
Nitekim 16 Mart 1921’de Moskova “Dostluk ve Kardeşlik” Antlaşması
imzalandı. Antlaşma öncesinde Moskova ve Kars Konferansları düzenlendi67.
Bu görüşmelerde esir ve nüfus değişimi konuları görüşüldü ancak direkt olarak Malakanlar gündeme gelmedi. Ancak 16 Mart 1921 tarihli Moskova Konferansının son oturumunda Türk-Rus esir değişimi konusu gündeme geldi.
Tahliyeler Merkezi Müdürlüğü Temsilcisi Yastrebov, gerekli verileri sunmak
için yaptığı konuşmada Sibirya ve Türkistan’a dağılmış çok sayıda dağınık
halde yaşayan Türk esirlerin toplanmasının önerilen iki aydan bile daha fazla
süreyi kapsayacağını belirtti. Yastrebov, kurulacak mübadele komisyonunun
sınırlılıklarını belirterek iade edilecek esirlerin ülke sınırına kadar masraflarının mesul ülke tarafından karşılanmasını talep etti. Rus tarafına Avrupa Rusyası ve Kafkasya için 3 ay, Türkistan’daki essirlerin toplanması için 6 ay süre
verildi68.
65 Bk.: Kazım Karabekir, İstihbarat, Haz. Emrullah Tekin, Kamer Yayınları, İstanbul, 1997,
s. 41-43.
66 Karabekir, İstiklal Harbimiz, s. 1010. Medivani’nin Kars’ta bulunduğu esnada Kazım Karabekir Paşanın da davetli olduğu tören tertip edildi. Malakanların yaşadığı Kars’ın Çakmak
köyünde tertip edilen merasime katılan Kazım Karabekir Paşa gördüğü manzarayı şu şekilde
tasvir etmekteydi: “Köyün ortasında gayet büyük bir çadır bezi ile yapılmış büyük bir salon.
Bunun yanında bizi karşılamak üzere ekserisi erkek olmak üzere bir kalabalık Rusça ilahi okuyordu. Önlerinde masa ütünde bal, peynir, ekmek fakat her üçü de pek nefis cinsten olmak
üzere sıralanmış. İkram ettiler birer lokma yedik. Merasim yerine geldik. 300 kişi kadar alır
büyüklükte yere ot sermişler, rutubetten halk rahatsız olmasın diye. Birkaç da soba kurulmuş,
Uzun masalar, iki tarafında sırlarda mevcut Malakan Köylerinden gelmiş kadın erkek oturmuş.
Hepsi Temiz ve zengin kıyafetinde. Benim için yüksek bir yer hazırlanmış sandalyeler konmuş
Birkaç masadan (yani her köyden) nutuklar, dualar, ilahiler devam etti. …Bütün bu sözler kardeşlik, samimiyet, insaniyet, ahlak ve din üzerine idi. Karabekir, İstiklal Harbimiz, s.1020.
67 Ali Fuat Cebesoy, Moskova Hatıraları, Haz: Osman Selim Kocahanoğlu, Temel Yayınları,
İstanbul, 2002, s.146-155.
68 Natalya Çerniçenkina, Moskova ve Kars Konferansları, Değişim Yayınları, İstanbul, 2014.
s. 87-89.

Türk tarafı konferanstaki görüşmeler esnasında ülke sınırları içerisinde
Rus askeri veya sivil Rus esirlerinin bulunmadığını ifade ederek, eğer olsaydı
Rusların Türk esirlerine davrandığı gibi davranmaya hazır olduklarını beyan
etti. Ancak bu konuşmanın Rus tarafını tatmin ettiğini söyleyemeyiz. Nitekim
Türk tarafı Rusların baskısı karşısında eğer Rus esirleri varsa bulundukları
bölgenin bildirilmesini eğer bilinmeyen durum ise bu talebin yersiz olduğunu
ifade etti69. Moskova Antlaşması’nda 13. Madde ile esir değişimi şu şekilde
karara bağlandı:
“ Madde 13. Rusya işbu antlaşmanın imzalandığı gün itibariyle, Avrupa
Rusya’sı ve Kafkasya’da bulunan bütün asker ve sivil Türk esirlerini üç ay
içerisinde, Asya Rusya’sındakileri ise altı ay içerisinde masrafları Rusya tarafından karşılanmak üzere Türkiye’nin kuzeydoğu sınırına kadar getirmeyi
taahhüt ediyor. Bu geri yollamanın ayrıntıları işbu antlaşmanın imzasından
sonra yapılacak özel bir sözleşme ile belirlenecektir.”70
Moskova Antlaşması’nın akabinde Sovyet Rusya Dışişleri Halk Komiseri
Çiçerin 18 Mayıs 1921’de Büyük Millet Meclisinin Rusya temsilcisi Ali Fuat
Cebesoy Paşa’ya Kars’ta yaşayan sayıları zaten az olan Rus asıllı olan vatandaşların mallarına el konulduğu yerlerine Türk asıllı vatandaşların yerleştirildiğini ileri sürerek nota verdi. Novoya Mihaylovka (Dikme) Grenadiyorsoye,
Novopokrovskoye köylerinin ismi zikredilerek buradaki Rus asıllı köylülerin
mülkiyetlerinin, bölgeye yerleştirilen muhacirler tarafından el konularak zimmetlerine geçirildiğini ileri sürdü. 21 Mayıs tarihli bir başka notada ise Rus
köylülerinin durumunun giderek kötüleştiği, seferberlik ilan edilerek zorla orduda çalıştırılacakları, hırsızlık, keyfi tutuklama gibi olayların üzücü ve can
sıkıcı olduğu belirtilerek dostluk ilişkilerinin gereği olarak durumun bir an
önce düzeltilmesi gerektiğini beyan etti71.
Ali Fuat Cebesoy Paşa’nın Çiçerin’e verdiği 24 Mayıs tarihli cevapta Ankara ile iletişim konusunda sağlıklı görüşmeler yapamadığını direkt olarak
Ankara ile yazışmasının sağlıklı olacağını tavsiye etmekte ve olayları yakın69 Aslan, a.g.m., s 279.
70 İsmail Soysal, Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, C 1, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Anakara, 1989, s.35.
71 Stefanos Yaresimos, Kurtuluş Savaşında Türk-Sovyet İlişkileri, Boyut Yayın Grubu, İstanbul, 2000, 361-362.

da takip edemediğini eklemekteydi. 21 Mayıstan itibaren mübadele konusu Sovyet idarenin Ankara temsilcilerinden S.P Natserenus’a havale edildi.
Ankara’da Yusuf Kemal Tengirşenk ile yapılan ikili görüşmelerin ardından
komisyon kurulması ve komisyonun 2 Ağustos itibari ile faaliyete geçmesi
sağlandı72.
Kazım Karabekir Paşa Sovyet Kars Konsolosu Norman’a 20 Ocak 1922
tarihine kadar Malakanların Türkiye sınırlarını terk etmediği takdirde asker
alınacağı ve Ankara’nın da bu yönde hareket edeceğini belirtti. Ancak Kazım
Karabekir Paşa 1922 yılında Kars’a Mutasarrıf olarak atanan Ali Rıza Bey’e
Malakan mübadelesinin düzenli bir şekilde yürütülmesi ve gelen muhacirlerin
Malakanların boşalttığı bölgelere yerleştirilmesi gerektiğini beyan etmekteydi73. Ankara ve Moskova arasındaki bu problemi çözmek amacıyla 5 Eylül
1922 tarihinde alınan karar ile Malakanların askerlik hizmetleri 15 Kasım
1922 tarihine kadar tecil edildi74.
Hükümetin aldığı 13 Şubat 1923 tarihli karar ile doğu ilerinden Rusya’ya
göç etmek isteyen Malakanlara 1 yıl süre tanınarak gayrimenkullerini bu süre
içerisinde satışını tamamlamalarına müsaade edilmesi kararlaştırıldı75. Karardan anlaşılacağı üzere 1923 yılında da Malakan göçü devam etmekte idi.
1931 yılında ise Malakanların kendi isteği ile satmış oldukları gayrimenkuller
temlik edildi76.

  1. Cumhuriyet Döneminde Malakanlar
    1927 Cumhuriyet Döneminin ilk nüfus sayımına göre Kars vilayetinin
    toplam nüfusu 204.846 idi77. 1927 sayımına göre ülke genelinde ana dili Rusça olan kişi sayısı ise toplamda 6.206 idi78. 1933 ve 1934 yıllarında Kars Halk
    Evi’nin yaptığı nüfus araştırmasına göre Kars Merkezde 34, Merkez Köylerde
    142, Susuz İlçesinde 35, Arpaçay’da 565, Sarıkamış’ta 11 kadın ve erkek Ma72 Aslan, a.g.m., s 281.
    73 Karabekir, İstiklal Harbimiz, s.1260.
    74 BCA, 30-18-1-1/5-27–8/56-15.
    75 BCA, 30-18-1-1/6-50-18/97-28.
    76 BCA, 30-18-1-2/ 24 – 77 – 20.
    77 28 Teşrinievvel 1927 Umumî Nüfus Tahriri, Fasikül-III, Ankara, 1929, s.13.
    78 28 Teşrinievvel 1927 Umumî Nüfus Tahriri, Fasikül-III, s.35.

lakan ikamet etmekteydi79. Cumhuriyet döneminde tercihlerini Türkiye’den
yana kullanarak gitmek istemeyen Malakanların ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmıştır. Nitekim bölge halkını üretime teşvik etmek ve geçimlerinin sağlanması amacıyla 1936 yılında muhacir ve yerli ayrımı yapılmaksızın tüm
topraksız halka toprak dağıtılması kanunlaştırıldı80.
1939 yılında Arpaçay’ın Zöhrap köyünde yaşayan Malakanların Atçılar
köyünü yeniden inşa etmeleri için 48 Malakan aileye kereste yardımı yapılması kararlaştırıldı81. Aynı şekilde Arpaçay’a dışarıdan gelen muhacirler için
de kereste yardımı yapıldı82. Kars’taki Malakan nüfus83 1961 ile 1964 yılları
arasında Komünizm propagandası yapılarak Rusya’ya göç etmeleri konusunda ikna edilmeye çalışılmaktaydı. Nitekim 17 Şubat 1962 tarihli ulusal basında yer alan haberde Malakanların Rusya’ya gitmeleri için propaganda yapan
3 Malakan Rus’un yakalanarak tevkif edildiği yazılmakta idi84. Basında çıkan
bazı haberlere göre ise Malakanların evlenemedikleri için soylarını devam ettirme kaygısından dolayı göç ettikleri yazılmaktaydı85. Nitekim Rus Elçilik
memurları da bölgeye gelerek Malakan göçü ile ilgilenmekteydiler86.
Kars dışında başka bölgelerde ikamet eden Kazak ve Malakanlar da bu
süreçte Amerika’ya göç etmekteydiler. Nitekim ulusal basında Konya Akşehir87, İstanbul ve Manyas’ta yaşayan 225 Kazak ve Malakan’ın özel uçakla Amerika’ya gittiği haberleri yer bulmaktaydı88. Malakanların göç ederek
79 Nebahat Oran Arslan, İlyas Topçu, “Cumhuriyet Dönemi Kars’ta Nüfus”, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, S 6, 2012,s.106-108.
80 BCA, 30-18-1-2/ 62-19-17/ 81-58.
81 BCA, 30-18-1-2/ 88 -93-4/137.
82 BCA, 30-18-1-2/84-86–1/ 97-146.
83 Bk.: Ludmila Denisenko, Böyle Bir Kars, Heyamola Yayınları, İstanbul, 2017.
84 Milliyet, 17.02.1962
85 Milliyet, 30.11.1961.
86 Milliyet, 30.12.1961.
87 Milli Mücadele yıllarında Türkiye’de bulunan Sovyet Diplomat Semyon İvanoviç Aralov
anılarında Ankara’dan Konya’ya seyahat ederken Biçer İstasyonunda Rusça konuşan bir gruba
rastladığını kendilerini davet edip ikramda bulunan bu topluluğun Kırım Tatarı olduğunu ifade
etmekte. Semyon İvanoviç Aralov, Bir Sovyet Diplomatın Türkiye Anıları, Çev. Hasan Ali
Ediz, İş Bakası Yayınları, İstanbul, 2010, s.76.
88 Milliyet, 05.06.1963. ; Bk.: Servet Somuncuoğlu, Don Kazakları, Timaş Yayınları, İstanbul,
2004, s.235-243.

terk ettikleri köylere çeşitli illerden aileler getirilerek yerleştirilmekteydi89.
Orhan Türkdoğan 1962 yılında yayınladığı çalışmasında Kars’ın Atçılar,
Çakmak, Yalınçayır, İncesu köylerinde yoğun olmak üzere, Erzurum ile Ağrı
illerinin belli noktalarında değirmencilik ve tarımla uğraşan 1.500’den fazla
Malakan’ın yaşadığını ifade etmektedir90. 1964 yılında açıklanan resmi rakamlara göre Türkiye’den Rusya’ya 1961 yılından 1964 yılına kadar Kars
nüfusuna kayıtlı 2.338 Malakan’ın göç ettiği açıklandı91.
SONUÇ
Malakan toplumu Hıristiyan ananelerinin gerçek manada uygulanmadığına, kilise ve ruhani sınıfın dinin özüne aykırı tutum içerisinde olduğuna inanan bir köylü hareketi olarak ortaya çıktı. 18. yüzyılda yayılan ve birçok alt
sınıfa ulaşan “Molokonizm”, Çarlık Rusyası tarafından baskı altında tutuldu.
“Sütlü Sular” nehri olarak da adlandırılan Moloçnıye Nehri çevresine sürgün
edilmeye başlandı. 1835 yılında Çar I. Nikola (Deli Petro) 1835 yılında yayımladığı genelge ile bütün Malakanları Güney Kafkasya bölgesine sürgün
etme kararı aldı.1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından Kars Ardahan ve
Batum’a Rus idaresi hâkim oldu. “Elviye-i Selase” yani “üç sancak” diye adlandırılan bölgeye Rus idaresi Malakanların da aralarında bulunduğu Rum,
Yahudi, Ezidi, Asuri gibi bir çok etnik ve dini kavmi bu bölgeye yerleştirdi.
“Kars Oblastı” adı altında bölgeyi teşkilatlandıran Rus idaresi “40 yıl”
yani 1878’den 1918 yılına kadar bölgeye hükmetti. Birinci Dünya Savaşı’nın
(1914-18) en kanlı cephelerinden birisi de Kafkas Cephesi idi. Dört yıl boyunca Türk-Rus Harbi bölgede zaferler ve yenilgiler ile cereyan etti. Türk güçleri
1877-78 sınırını aşarak Sarıkamış önlerine kadar geldi. 1915 Ocak ayından
itibaren soğuğa dayanamayan Türk birlikleri daha fazla mücadele edemedi.
1916 yılında ileri harekât ile Rus birlikleri Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis gibi
birçok doğu vilayetini işgal etti. 1917 “Ekim Devrimi’nin ardından Bolşevik
İhtilali yaşandı ve 18 Aralık 1917 Erzincan Mütarekesi ile Rus idaresi Doğu
Vilayetleri’nden çekilmeye başladı. Türk Kafkas İslam Orduları Bakü’ye kadar ilerledi, ancak 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti ve İtilaf Devletleri ara89 Milliyet, 02.02.1962

90 Türkdoğan, Gökdemir, a.g.e., s. 24.
91 BCA, 030-18-01/179-46-1.

sında imzalan Mondros Mütarekesi neticesinde 1914 sınırlarına geri çekildi.
Elviye-i Selase’de kendi hükümetini kurmak için çabalayan Müslüman ahalinin çabası Nisan 1918’de önce İngiliz ardından Ermeni işgaline maruz kaldı.
Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti idaresi dağıtıldı.
1920 sonbaharında Kazım Karabekir Paşa komutasındaki 15. Kolordunun ileri harekatı ile Elviye-i Selase Batum dışında tekrar Türk idaresine
girmiş oldu. Neticede bölgede savaş, kan ve gözyaşı 1914 ile 1921 yılları
arasında 7 yıl devam etti. Türk sınırları içinde kalan Malakanlar bölgede
azınlık konumuna düştü. 1921 Moskova Anlaşması’nın ardından 1924 yılına
kadar Türkiye’den Rusya’ya Malakan göçü yaşandı. Türk idaresini benimseyen Malakanlar ise 1964 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak
çoğunlukla Kars ve çevresinde yaşamaya devam etti. 1962 yılında “dini ve
siyasi” gerekçeler ile Malakan toplumu Rusya ve Amerika’ya göç etme kararı
aldı. 1964 yılına kadar neredeyse Malakanların tamamı (bazı aileler dışında) Türkiye’yi terk etti. Neticede Malakan toplumu 85 yıl Kars ve çevresinde
ikamet etti. Yaşanan savaşlar bölgenin sürekli el değiştirmesi, Birinci Dünya
Savaşı’nın ardından Ermeni çetelerinin yaptığı kıyımlar, değişen konjonktür
ve hükümet politikaları “dini hassasiyetleri uğruna” Malakanların dünyanın
dört bir tarafına dağılmasına neden oldu. Malakanlar Rusya’dan Azerbaycan
ve Türkiye’ye, Türkiye’den Amerika’ya kadar dünyanın çeşitli coğrafya ve
ülkelerine göç ederek hayatlarını yeniden inşa etmeye ve dinlerini yaşamaya
çalışmaktadırlar.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN CUMHURİYETE TÜRKİYE’DE
MUHAFAZAKÂR BİR AZINLIK: “MALAKANLAR”
493
KAYNAKÇA
Arşivler
Başbakanlık Osmanlı Arşivi
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi
Gazeteler
Milliyet, 30.11.1961.
Milliyet, 30.12.1961.
Milliyet, 05.06.1963.
Milliyet, 02.02.1962.
Milliyet, 17.02.1962.
Resmi Yayınlar
Anadolu ve Rumeli’de Gerçekleştirilen Ulusal ve Yerel Kongreler ve
Kongre Kentleri Bibliyografyası, C 2, TBMM Yay. Ankara, 1993.
28 Teşrinievvel 1927 Umumî Nüfus Tahriri, Fasikül-III, Ankara, 1929.
Kitap ve Makaleler
Aralov, Semyon İvanoviç, Bir Sovyet Diplomatın Türkiye Anıları, Çev. Hasan Ali Ediz, İş Bakası Yayınları, İstanbul 2010.
Aslan, Yavuz, “Milli Mücadele Döneminde Türk-Sovyet ilişkilerinde Molokanlar (Malakanlar) Sorunu”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S 18, Erzurum, 2001.
Arslan, Topçu, Nebahat Oran, İlyas, “Cumhuriyet Dönemi Kars’ta Nüfus”,
Karadeniz İncelemeleri Dergisi, S 6, 2012.
Badem, Candan, Çarlık Yönetiminde Kars Vilayeti, Birzamanlar Yayıncılık, İstanbul, 2010.

Cebesoy, Ali Fuat, Moskova Hatıraları, Haz: Osman Selim Kocahanoğlu,
İstanbul, 2002.
Çerniçenkina, Natalya, Moskova ve Kars Konferansları, Değişim Yayınları,
İstanbul, 2014.
Denisenko, Ludmila, Böyle Bir Kars, Heyamola Yayınları, İstanbul, 2017.
Erdoğan, Fahrettin, Türk Ellerinde Hatıralarım, Yeni Matbaa, 1954.
Gökdemir, Ahmet Ender, Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1998.
Gürün, Kamuran, Türk-Sovyet İlişkileri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2010.
İlden, Köprülü Şerif, Sarıkamış, İstanbul, 2007.
Kantarcı, Şenol, “Ağrı Dağı Eteklerinde Yitik Canlar: Iğdır Ovasının Kurbanları”, Ermeni Araştırmaları, S 9, 2003.
Karabekir, Kazım, İstiklal Harbimiz C 2, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,
2016.
Karabekir, Kazım, İstihbarat, Haz. Emrullah Tekin, Kamer Yayınları, İstanbul, 1997.
Kırzıoğlu, Fahrettin, Kars Tarihi, C 1, Işıl Matbaası, İstanbul, 1953.
Kurat, Akdes Nimet, Türkiye ve Rusya, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2011.
Kılıç, Selami, Türk-Sovyet İlişkilerinin Doğuşu, Dergah Yayınları, İstanbul,
1998.
Kaçaznuni, Taşnak Partisi’nin Artık Yapacağı Bir Şey Yok, Çev. Arif Acaloğlu, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2006.
Karaman, Sami Sabit, Trabzon ve Kars Hatıraları 1921-1922, Arma Yayınları, İstanbul, 2002.
Nikolski, General, Sarıkamış Harekâtı, Kariyer Yayınları, İstanbul, 2010.
Orbay, Rauf, Cehennem Değirmeni-I, Emre Yayınları, İstanbul.1993.
Ortaylı, İlber, “Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars”, Tarih Enstitüsü Dergisi,

24-11-2020/YASİN ERCİLSİN – IĞDIR ÜNİVERSİTESİ

48
A+
A-
REKLAM ALANI