Bir bedende; hücreler dokuları , dokular organları , organlar bedeni oluşturur. Bir tek hücrenin bozuk yapısı bedeni etkiler. Ülke yönetiminde ise en küçük birim muhtarlıklardır. Muhtarlık yapıları her ne kadar yerel ve etkisiz görünse de tüm ülkeyi ilgilendirir. Bunu farkeden iktidar partisinin muhtarlara verdiği önem, onlarla yapılan toplantılar boşuna değildir. Siyasette bugünü değil yarını gören partiler başarılı olurlar. Yönetimde olan iktidar, toplumun dikkatini düne, ecdadımıza, dinimize çekerek insanları oyalıyor. Biz ecdadımızı araştırıp kendimize övünç kaynağı ararken, kimi arapça farsça öğrenmeye soyundu, düğünlere semazenler, mehter takımları davet edildi, Osmanlı el sanatları ve mimarisi trend oldu, şeriat söylemleri, dini sohbetler arttı, umre ziyaretleri her geçen gün statü ölçüsü oldu, okullarda bu konulara ağırlık verildi. İşte bütün bunlar olurken; iktidar çalışanları kendi güvenli yarınlarını inşa ederek başarılı oldular. Hani iktidar tüm hatalarına rağmen nasıl iktidarda kalabiliyor diye şaşırıyoruz ya! Yanıtlardan biri neden bu olmasın? Yeni bir konuda çığır açmak bilgi ve fen üzerine incelemeler yapıp teknik buluşları desteklemek yerine geçmiş değerlere sarılmak kolay bir yol olarak seçildi ve kabul gördü. Bu çalışmalar iktidara başarı olarak yansıdı, yapılan hataları görmeyi engelledi.
Bakın naylon poşet konusu ortaya atıldı, üzerinde günlerce uzun uzun konuşulup tartışıldı . Çevreye olumlu katkısı ön plana çekildi. Çünkü bu konu bilimsel olarak da gündemdeydi. Kimse aksini söyleyemezdi, En sıkı iktidar karşıtları bile konuya destek verdi. Böyle güzel bir ortam hazırlanmışken iktidar ne yaptı. Halka kumaş torba dağıtıyor. Tabii üzerinde AKP reklamıyla. Belki bazı kardeşlerimiz bu torbaları taşımayı reddedecekler. Ama toplumun birçoğu gönüllü veya gönülsüz AKPnin reklamını yapacak, bu torbaları sallaya sallaya çarşı pazar gezecekler. Ne kadar karşıt olursak olalım( Bu bir başarı değildir.) diyebilir miyiz? Çok zekice kurgulanmış bir reklam olgusuyla karşı karşıyayız. Mavi kapak toplama kampanyası, sigarayı bıraktırma çabalarında iktidar hem toplumu arkasına aldı, hem oy kazandı. Muhalefet partileri önlerine yumak yuvarlanmış kedi yavruları gibi yumağın etrafında koşuşturmak yerine arkada olanları, olmadan önce görüp onlardan atik davranmadıkça oylarını artıramazlar. Muhtar deyip geçmeyelim. Muhtarlıklar oy kazanma yolunda ilk skalayı oluşturuyorlar. Hemen hemen her vatandaşın yolu muhtarlığa düşer. Orada göreceği muamele alacağı minik bir yardım veya vaat mutlaka iz bırakır. İhtiyaç sahibi halka , muhtarlar aracılığıyla ulaşır. Devletten gelen bilgiler onlar aracılığı ile topluma yayılır.
*
Sayın Cumhurbaşkanımız 2015 de muhtarlara istihbarat görevi verdi. Bu uygulama ( 12 EYLÜL 1980 )darbesinde de kullanılmıştı.
Seçim zamanlarında muhtarlıkların görevi ve önemi ikiye katlanır. Seçim sandıkları ile ilgili büyük sorumlulukları vardır. Seçmen kağılarının dağıtımından onlar sorumludurlar. Kendi bölgelerinde oturan seçmen kayıtları onlarda mevcuttur. Doğanlar ölenler, askerlik çağı gelenler, çevre sorunları, evlenenler , boşananlar, salgın hastalıklarla onlar ilgilenirler. Köylerde illegal çalışmaları, varsa kaçak kişileri, vergi kaçıranları muhtar, devlete bildirir jandarma ve vergi memurlarına yardımcı olur. Son günlerde bir hanede 80_90 hatta 200 seçmenin bulunduğu duyduğumuzda haklı olarak aklımıza ilk gelen muhtarlıklar oluyor. Hasılı zekice propagandalar veya hizmet verilerek kazanılan oylar helal olsun da; sahtekarlık yapılıyor ise de muhalif partilerin daha dikkatli daha akıllı olmaları gerekiyor. Seçim bittikten sonra çöpten bulunan sahte oylar, yok orada burada yapılmış olan sahtekarlıkları bulup sızlanmak karın doyurmuyor. Bütün şaibelere rağmen, muhalefetin lehine iptal edilmiş seçim veya kazanılmış kaç dava hatırlıyorsunuz? Kaybedilen seçimlerin sonunda açıklamalar, suçlamalar, şikayetler, sızlanmalar olmasın! Eeeeeyy AKP karşıtı vatandaş! Gözünü dört değil, sekiz değil, on sekiz aç! Hatta daha fazla aç ! Gün bugün. Yapacağın ne araştırma, alacağın ne önlem varsa bugün al, bugün yap. Seçim sonunda ne suçlu ara ne de kendini aklamaya çalış!
NOT: Bu; Eeeeeyyy! Diye sesleniş hoşuma gitti. Şimdiye kadar hiç böyle seslenmemiştim. Seslenmem gerekmemişti. Ne hissettiğimi ifade edebileceğimi sanmıyorum. Sadece yeni bir duygu keşfettim galiba… Önce seslendiğim kitleden yüksek bir yerdeymişim gibi geldi. Belki biraz daha akıllı, biraz daha güçlü…Hatta duruma hakim olduğumu düşünmeme ramak kaldı. İç sesim beni dürttü (Şşşşşt ! Kendine gel dercesine..) Kulak asmak hiç işime gelmedi. İçimde uyuyan bir otorite aşkı vardı da; onu hep bastırmışmıydım dersiniz? Aslan burcu olmamın etkisiyle lider yanım kabarmış olabilir mi???? Ay aman her neyse, bir an geldi geçti işte! Bu karmaşık duygular içinde haddimi aştıysam tüm AKP karşıtı vatandaşlarımdan özür dilerim. Her zaman Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeyi yeğlesem de; sonuçta sizlerden biriyim. Nene gerek telli zurna, vur tefine bak keyfine ULVİYE!
Ülkemin tüm bireylerine SONSUZ SAYGI VE SEVGİLERİMLE