Geçtiğimiz hafta gazetemiz köşe yazarı, gazeteci Ramazan Narin ‘in Bandırma sınırları içinde kuruluş aşamasında olan Marmara OSB’nin yüklenici firmalarından biri tarafından düzenlenen basın toplantısında, kişisel izlenimlerini aktardığı bir yazı yer aldı. Bu yazı; içeriğinde toplantı sonrası firma yetkililerince basın mensuplarına dağıtılan zarflarla ilgiliydi.
Özet olarak; basın etik değerlerinin hiçbir şekline uymayan, basın mensuplarını aşağılayan bir yöntemi, kendi radikal üslubunca eleştiren bir yazıydı bu ve gazetecilik mesleği içinde bulunanlara büyük dersler içeriyordu. Gelecekte muhtemelen basınla ilgili eğitim veren okulların derslerinde örnek gösterilecek tarihi bir yazı oldu. Bu yazı kamuoyunda olumlu ve olumsuz eleştiriler aldı. Katılmadığım unsurlar da içeriyordu. Bu konuda yazacaktım ama ‘Deklarasyon’ adı altında bir metin yayınlandı. Ramazan Narin radikal üslubuyla bölgemizde kendi perspektifine giren her olayda kişisel düşüncelerini çekinmeden açıkça yazabilen tek basın mensubu ,gazeteci ve köşe yazarıdır.
Bandırma’da aktif yayın hayatını sürdüren kurumsal gazeteler ile Facebook’ta medya paylaşımı yapan bazı basın kuruluşları ortak bir deklarasyon adı altında Ramazan Narin’i hedef gösteren ve nefret içerikli paylaşımlarından ötürü üzüntü duydum. Oysa Narin, sadece gördüklerini aktarmıştır. Halkın haber alma hizmetini yasal çerçeveler içinde bin bir zorluklarla yürütmeye çalışan basın kurumlarının tek gelir kaynağı resmi kurumlardan destek olarak alınan ilan ve bülten yayınlama gelirleri ve özel sektörden gelen reklam gelirleri olduğunu herkes bilmiyor. Ama halkımızın büyük çoğunluğunun, gazetecileri devletten maaş alan kadrolu memur sandıklarına çok kez şahit olmuşumdur.
İddialarında ‘Ramazan Narin toplantıyı maniple ederek kaleme almıştır,’ deniyor. Oysa yazının içeriğinde kendisinin de belirttiği gibi Basın Mensuplarının düşürüldüğü oldu bitti duruma tepki gösterdiğini, yaşananların etik olmadığını özellikle belirttiği genç basın mensuplarını uyardığı çok açık ve nettir. O zaman panik neticesindeki bu sıkıntı ne?
İşte sıkıntı bundan sonra söylediklerinde. Narin on yıllardır Bandırma’da ve yurdumuzun her köşesinde yaşanan bu medya kepazeliğine neşter vurmuştur. Gerek siyasilerin, gerek STK yöneticilerinin yerel ve ulusal medyada kendilerine dair olumsuz haber ve eleştirilerin örtülmesi, görmezden gelinmesi, kaba tabirle zübüklük için gazeteci geçinenlere şahsi veya kurumsal örtülü ödeneklerle kaynak aktardığı herkesin bildiği bir gerçektir. Ramazan Narin 40 yıldır Bandırma’yı, Balıkesir’i korkmadan çekinmeden yazabilen gerçek bir araştırmacı gazetecidir. Tepsi içinde sunulan zarflardan almadı diye mi gazeteci olmuyor?
Bu düzen böyle gelmiş böyle gidiyor. Ve Ramazan Narin’in çomak soktuğu eşekarısı kovanı budur. Eşek arıları, işçi arıların ürettiği balları çalarak geçinirler. Bandırma’da mesleğini severek heyecanla yapan yeni bir jenerasyon geliyor. Kahpe gelenekler sürdüğü müddetçe üzüm üzüme bakarak kararır, yenilerin eski düzene kolayca adapte olacağı kesindir. Bu utanç verici deklarasyonun korkusu budur. Hedef saptırma, konuyu değiştirme gayretidir. Bandırma’da bugün havada-karada çevre felaketi içinde olmasının nedeni, işte bu tür gazeteciliğin bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Kapalı kapılar arkasında kalın zarflar alındığı içindir ki bugün Bandırma halkının kanserden sinsice tüketildiği zamanı yaşıyoruz. Yayın hayatına son vermiş Gürses gazetesinin arka sayfasında tam boy Bagfaş ilanı çıkmasının Bandırma’nın göbeğine ve hemen bitişiğine Eti Maden’in sülfürik asit fabrikası yapılırken, işte bu tip gazeteciler misafir edilerek “zarflanarak” sus-turul-muştur. Kamuoyuna gerçekler aktarılmamıştır.
Ramazan Narin seçim gündeminde çok sayıda köşe yazdı. Siyasilerin cebinden değil, kamu kaynaklarını kullanarak verdikleri ziyafetleri hediyeleri yemeklerden sonra veya önce verilen zarfları hep sert eleştirmiştir. Kendi perspektifinden yanlış bilgilerden kaynaklanan yazıları da olmuştur. Ama hep cesaretle yazmıştır. Peki iyi kötü başka kim yazdı ya da yazabiliyor? Bandırma’da bir tane yazan var, onu da cüzzamlı ilan etmek kimsenin haddi değildir. Hele ki yemeklenenler zarflananlar hiç eleştiremez . Nitekim Bandırma basınında yemek ve diğer etkinliklere katılım sonrası rutin haber dışında, hiçbir basın kurumunda Ramazan Narin dışında bir eleştiri yazabilen olmadığı için cüzzamlı ilan ediliyorsa, tarih onu değil, bu deklarasyona imza verenleri cüzzamlı ilan edecektir diye düşünüyorum.
Basın kurumları sadece bir ticari bir işletme değildir. Kamuoyunu doğru bilgilendirme aydınlatma görevi vardır. Elbette ilan da alacaktır reklam da ve bunun yöntemleri de bellidir. Çok belli olan bir durum da; iktidarın çıkardığı yeni kanunlarla basın emekçilerini zorla “yandaş ve candaş” gazeteci tipi sefilliğine mahküm bırakmasıdır.
12-06-2024 /MEHMET LEVENTOĞLU