ASLOLAN, SENDİKAL ÖRGÜTLENME ÖNÜNDEKİ TIKANIKLIĞI AŞMAK..
Ülkemizde 657 sayılı yasaya tabi kamu çalışanları hariç,
SGK kayıtlarına göre 16 milyonun üzerinde işçi bulunmakta.
Sendikalı işçi sayısının ise yine kayıtlara göre, 1 milyon 800 bin civarında bulunduğu, ancak bu rakamın da %93'ü adına TİS imzalanamadığı,
Dolayısıyla Genel İşçi sayısının Sendikal örgütlülük ve TİS süreçlerinin dışında bulunduğu,
Bir diğer ifadeyle de işçilerin %90'nın sendikal koruma dışında olduğu bilinmeyen bir durum değil.
Yaşadığımız Güney Marmara Bölgesi açısından değerlendirdiğimizde,
Bölge hemen her işkolunda yüzlerce işletmenin yeraldığı, binlerce işçinin "Sermaye"nin insafına terkedilerek,
Sendikal örgütlülükten uzak kuralsız ve güvencesiz olarak çalıştırıldığı önemli bir sanayii bölgesi.
BANVİT A.Ş' bünyesinde (Elazığ, İzmir, Bandırma) çalışan İşçilerin başlattıkları "Sendikalı Olma ve Hak Elde Etme Mücadelesi"nin önemi, paha biçilemeyecek kadar değerlidir.
İşte Bu nedenledir ki,
Sendikal Örgütlenme düzeyinin çok düşük olduğu bölgede,
Kararlı ve mücadeleci bir sendikal anlayış çizgisinin gelişmesine, bölgede ki tüm sanayi kollarında sendikal örgütlenmelerin önünü açan bir rol oynayacağı için ayrı bir öneme sahiptir.
Zaten aslolan da bu değil midir.
Bir Not: Tek Gıda İş Sendikası'nın bölgedeki kadrolarından alınan bilgi, her üç işletmede de çoğunluğun sağlandığı ve Yasal Prosedürün başlatıldığıdır.
29-11-2020/İZZET KUVANLIKLI7BANDIRMA