( Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!) demişti ATATÜRK.
Bence bizim bu nesli, gönlümüzce yetiştirme şansımız olmadı. Bugün altın tepside vatandaşa sunulan şartları biz hazırlamadık. Tepemizde kararlar alan yöneticiler bizim eserimiz değil. Utancımdan, kahroluşumdan yazmıyorum bunları. Sıyrılmak ,aklanmak için de yazmıyorum. Sadece bilinsin istiyorum. Eğitimin yapı taşı olan öğretmen, kendisine sunulan programların hiçbir skalasında yer almadı. Geçmiş kayıtlara, eğitim programlarına bakın! Kaç tanesinin altında kaç öğretmenin imzası vardır? Eğitimim (E) sini bilmeyen bürokratlar masa başında kararlar alıp öğrenci ve velilerle yüzyüze çalışan öğretmenlere dayattı. Okulunda türlü ideallerle beslenen, mesleki formasyon alan, görevine sarılan öğretmenlerin birçoğu bu dayatmalara karşı koydu direndi. Sesi çıkan her meslektaşım ihtar aldı, ceza aldı, oradan oraya sürüklendi. Evlerine baskın yapılanlar, kitapları yakılanlar, meslekten atılanlar, sürgün edilenler oldu. Öğretmenin sicilini badem bıyıklı yöneticiler doldurdu. Salonlardan Atatürk resimlerini kaldırıp saltanat fotorafları asan idareciler öğretmenlerin kaderini belirlediler. Hiçbir meslekte görülmemiş olan her yıl müfettiş denetimi öğretmenlere uygulandı. Sendikalaşmaları, haklarını korumaları engellendi. En son onları yetiştiren eğitim kurumları kapandı, kayıtlar yok oldu, binalar yerle bir edildi. Dün başlayan bugün biten bir serüven değil bu. Yıllardır devam ediyor. Dünkü öğretmen de yok artık! Nesli tüketildi.
Hani bir tekerleme vardır. Su nerde? İnek içti! İnek nerde? Dağa kaçtı? Dağ nerde? Yandı bitti kül oldu! İşte aynen böyle; bilmeyenler bilsin istedim! Şimdi nur topu gibi bir öğretmenler günümüz var. Kutlayalım bari!
ULVİYE KARA AKCOŞ
23-11-2021