Sokakta yemekten utandım…

Bandırma Belediyesi uzun yıllardır CHP yani sosyal demokrat.

Yani insanca hakça düzen yanlısı bu ağalar ve bu ağalar… sözde garip gurabanın koruyucusu fakir fukarayı kollayıcı ( tabii ki, edebiyat olarak sözlerinde bunlar var) solcularımız…SOL Belediye !

ÖZENDİRİCİ YEMEK YİYECEK MASALARI SOKAKLARA İNMELİ MİYDİ ?

CHP li sözde fakir fukara edebiyatçıları ama özde kapitalistlerin, modernlik-çağdaşlık uğruna trafiğe kapalı caddelerin kaldırımlarını ön ve arkaları esnaflara tahsis ettiler yaa ve esnaflara yayılın denildi yaa. ZENGİNLİK/MODERNLİK/KALKINMIŞLIK olarak görüldü bu enstantaneler..!

Bandırma Sevgi Yolu üzerindeki (trafiğe kapalı cadde) İSKENDER de, bu akşam üzeri Ferda DUMRUL Hocahanımla iskender yedim. Boş masa yoktu, yol kenarındaki bir masaya oturmuştum.

Ama, gelip geçenlerin bakışlarını görünce, rahatsız oldum. İskenderim masama gelmeden, masamızı değiştirip içeri geçtik. Neden ? Geçenlerden biri… dolu masalara bakıp, belki kendisi de farkında olmadan, dudaklarını ısırıyordu… Kendimi kötü hissettim. Çünkü parası olmayanlara, AÇ OLANLARA karşı, nazire/nispet yapar gibi yol ortasına oturmuşum/uz gibi geldi bana, utandım… utandım ! Utandım, anlıyor musunuz ?

UTANDIM ÇÜNKÜ..!

Nasıl ki, facebook ortamında yediklerini içtiklerini sık sık paylaşanlara kızıyorsak, böylesi… sokaklara caddelere taşmış, kaldırımları işgal etmiş YİYECEK/İÇECEK İşletmelerinde, gelip geçenin rahatça gördüğü ortamda yemek yemek, beni açıkça rahatsız etti. Hatta utandırdı…!

1960 lı/70 li yıllarımı hatırladım ister istemez. 1968 te İstanbul Çarşıkapı da ayakkabıcı çırağıydım ya…Günlük 5 lira prostencam vardı. Kocamustafapaşa da oturduğumuzdan, Bayazıta gidiş geliş, 35 nolu İEET otobüsleri ile 150 kuruştu. 3,5 lira ile 3 öğün yemem, arada değişik bişeyler içmem, hatta 1 çay içmem için bile yeterli değildi kazandığım. Ki bir iki ayda bir olsada, özlediğim annemi babamı kardeşimi görmek için, Susurluk a geliş gidiş OTOBÜS yol paramı birikterebilirsem, benim için başarı idi.

Gedikpaşa kunduracıları çok iyi bilir ki, o prostenca ile 3 öğün yerine 2 öğün, tabldot yemek yerine de, KURU/AZ EKMEK yiyeceksiniz…

Gedikpaşada ayakkabı sepeti veya deri taşırken, Gedikpaşa sokaklarında, aynen bizim gibi kapalı cadde uygulaması o yıllarda da vardı. Veya özel otomobil pek yoktu o yıllarda ve iç sokak trafiği de pek yoktu. Kumkapıya indiğimde, çok daha geniş yollarda içkili restaurantlar vardı hatırladığım, Samatyadan yukarı çıkarken de aynı görüntüleri görürdüm. Patronlarımız, yahudi tüccarlarla, toptancılarla oralarda yer içer ve eğlenirlerdi.

Ben bazen, KUMKAPI/SAMATYA sahil yolunu kullanarak, yaya gidip gelirdim. Veya bazen de, Aksaraydan Vatan Caddesine inerek yürürdüm. Yürüyüşlerimin karşılığı, hergün 150 kuruştu smile ifade simgesi Köye getirebilsem o 150 kuruşu, iyi paraydı valla…

Ama, özellikle Kumkapıdan geçerken, zenginlerin masalarının yanından geçerken, masalarında boş yer kalmamış… tabaklarındaki pirzolalar, meyveler dikkatimi çeker ve oralarda bir pirzola yiyememenin ezikliğini, içimde yaşardım sürekli…

Şimdi, bu benim yaşadıklarıma benzer olayları basından okuyorum. Bu tür sokaklara taşmış yerlerden gelip geçen fakir çocuklar, masalarda yenmeyip bırakılan bir iki patatesi veya tam sıyrılmamış pirzolayı, çaktırmadan alıp yiyorlar…

Ben, Sultançayırlı kunduracı çırağı olarak böylesi yemek kokularının ve pirzolasını ÇATIR ÇUTUR yiyenlerin arasında, çok yürüdüm, ve onları görmeden, görmemezliğe gelerek belki, açlığımı çok bastırmıştım ama, onları görünce açlığımın ağzıma kadar geldiğini de, itiraf edeyim çok hissettim. GÖRMEK ile BAKMAK konusunu hatırlayın bu arada…

Ne yaptım o anlarımda, biliyor musunuz ? Köyüme dönüş için biriktireceğim paramdan çalarak !, gidip, yol üstündeki seyyar kaynamış mısır satıcılarından bir koçan mısır aldım ve onu dişleyerek hem açlığımı bastırdım, hem de bir saatlik yolumu 10 dakika önce bitirerek, evime geldim…

KAHROLSUN VAHŞİ KAPİTALİZM…!

1968 yılında, Gedikpaşa sokaklarında Deniz Gezmişin arkadaşları (İstanbul ÜNİVERSİTESİ karşımızdaydı.) Bize sık sık BİLDİRİ dağıtırlar, HOŞT AMERİKA PUŞT AMERİKA ÜLKEMİZDEN DEFOL GİT AMERİKA…sloganlarını bize ezberlettirirler ve kapitalistlerin gözünde bir hiç olduğumuzu da o bildirilerde okurduk. Kapitalistin göz bakışı/nazarı, en yüksek gökdelenin üstündeki birinin, yoldan geçene bakması gibiymiş. Karınca gibiymişiz onların gözlerinde…Ve bazen ne yalan, bende öyle olduğumu düşünürdüm.

Heyyy CHP li aslan sosyal demokrat solcu BELEDİYE…

Trafiğe kapalı caddeler amenna, olmasın demiyorum ve haydi eskiye de dönemeyiz artık. Yolları zapt etmiş esnaflara da amenna… O zaman bir alternatif bulun ve uygulayın…Gören gözün hakkı var çünkü…

Ferda Hocam hatırlattı bana alternatifi… ASKIDA İSKENDER ! AYDA BİR YEMEK !

Bi ara islamcılar, bu kadar zenginlemeden önce, 17-25 Aralıktan önce… Bütün mercedes ve jeeplerinde v.d, HAK YOL İSLAM yazdırıyorlardı mesela. Şimdi, nedense modeli yükseltilmiş aynı arabalar, aynı kişiler hala ortalıkta da, artık bişey yazdırmıyorlar. Sanırım, onlarda kapitalistleştiler.

Kapitalistleşen takkiyeci islamcıların yiyemeyeceği şekilde ; ASKIDA İSKENDER yaratmalıyız arkadaş. Cebi, bütçesi müsait olan, yediğinin bir fazlasını ödeyerek, askıya arada İSKENDER koyabilir mi acaba ? Pekala koyabilir…Bunu bizler yapalım. Aç kalan, cebinde parası olmadığı için, oradan geçerken yutkunan, canı çeken, yahu özenen yahuuu, garip guraba, ama bizim insanlarımız…bizim öğrencilerimiz… İncinmeden gelip, işbu askıdakileri yesin arkadaş…

Haaa bunu KRİSTAL CAFEDE de, başka yerlerde de yapmalıyız belki… Kristal Kafede de askıda çay, soda v.d, olsun, ÖZTAYLAN ın Dondurma salonunda da olsun arkadaş…Oralardan geçenler, özellikle çocuklarımız, dudaklarını yalamasınlar, dudaklarını ısırmasınlar !

Bir de ne olsun biliyor musunuz… Aslan, sosyal demokrat Belediyemiz, yolların kaldırımların işgallerinden aldığı kiralardan az indirim yapsın, ama esnafa da desin ki ; ARKADAŞ, AYDA BİR 50 KİŞİ 100 KİŞİ GETİRECEM, ONLARI DOYURACAKSIN ! Belediyenin, yiyecek dağıttığı fakirler var…

Bakın, biz üstümüze düşen ASKIYA BIRAKMAYI yaparsak ; Belediye de yıllarca ekmeğini yediği sol jargonunun, fakir fukara edebiyatının gereği, belirlediği fakirleri çaktırmadan gelip buralarda doyurursun. Ben de o zaman, utanmadan, sıkılmadan, kaldırımda oturup iskenderimi gönül huzuruyla yerim. Yoksa ; bugünkü utancı yaşamamak için, artık açık alanda, açık açık bişey yiyip içmem.

Ve, yarından tezi yok işbu kaldırım, sokak, cadde, alan işgallerinde kim hangi malları ve rantları götürüyorsa, tek tek ortaya çıkarır ve teşhir ederim. Buyrun işbaşına beyler ! 04.08.2015 NOGAYTÜRK

NOTLARIMDA ; https://www.facebook.com/notes/ramazan-narin/_____sokakta-yemekten-utand…

11
A+
A-
REKLAM ALANI