Şu Ölüm Olmasaydı

ŞU ÖLÜM OLMASAYDI

Bu gün yirmi dokuz mart iki bin on dokuz.  Baharın eşiğindeyiz. Erkenci  erikler, bademler  beyaz çiçeklerini  haylice dökmüş. Minicik yeşil yapraklar   büyüme telâşında. Civardaki bahçelerde boy vermiş ağaçların altlarında yer yer beyaz lekeler var. Dökülen beyaz çiçek yaprakları kar kalıntılarını hatırlatıyor. Hava buz gibi.

Cem evinin bahçesi tıklım tıklım. Cenaze töreni için gelenler önce yemekhaneye alınıp yemekler ikram ediliyor. Taziye ve ikramı kabul görevlerini ifa edenler bahçedeki yerlerini alıyorlar. uzun zamandan beri görüşmemiş doslar arasında hoş beş, sarmaş dolaş…

Sevgili dostum, arkadaşım, kardeşim Mehmet TÜM’e bakıyorum: Yirmi yedi yıldan beri hiç bu kadar dumanlı, bulutlu, çökkün, ama taş gibi metin görünme, içindeki fırtınaya bu kadar hakim olma gayreti içinde görmemiştim. Meğer sandığımdan çok daha güçlüymüş. Taziyeye gelen herkesle teker teker ilgilenmesi, metin görünmeyi bu kadar  başarabilmesi, doğrusu hayranlık uyandırıcı. Hasta yatağından çıkıp gelmiş eşi Meryem Hanım da ayrı bir güç abidesi. Tüm yakınları ve dostları, bu saygıdeğer ailenin acısını içtenlikle paylaşıyor.

Mehmet TÜM, üç gün önce ablasını yitirmiş. Cenaze, Aile yakınlarıyla aynı yerde toprağa verilmek üzere Bandırma’ya getirilmiş. Kültürümüzde “Abla dediğin ana yarısıdır.” diye bir söz vardır ya bu sözün ne kadar doğru olduğu Mehmet TÜM’ün  yüzünde okunuyor.

Günümüzde yaşama savaşımı ulusal ve insancıl değerlerimizin yaşanmasını oldukça güçleştiriyor. Yaşam rüzgârının kimi nereye sürükleyeceği pek bilinmiyor. Bu nedenle günlerimizi aile bireylerimizle geçirmemiz, aynı toprakta yatmamız  oldukça az kişinin ulaşabildiği bir son oluyor.

Halkımız, Böylesi acı kayıplar karşısında “Şu ölüm olmasaydı.” diyerek dostların, yakınların, aile bireylerinin yitirilmesinden duyulan acıları dile getirmeğe  çalışıyor ise de  üzüntüler acıları sonlandırmıyor. Bana göre,  olabildiğimizce yaşamımızı  yakınlarımızla bir arada, sağlık ve mutlulukla, barış ve huzur içinde geçirmek için elimizden geleni yapmağa, yaptırmağa çalışmalıyız.  Toplum, tüm bireylerine, barış ve huzur içinde yaşayıp yakınlarıyla aynı toprakta yatma şansını ne kadar çok sunabilirse, toplumsal mutluluk o kadar büyük olacaktır.

REMZİ KISA - 30-03-2019 - KOCAPINAR -GÖNEN