Tek Yol Devrim

TEK YOL DEVRİM ! Dün ; YENİ TÜRKİYE yi anlatan bir yazıma, (https://www.facebook.com/nogayyturk/posts/1897894280266544?notif_id=1544566298768569&notif_t=comment_mention ) Sultanahmet Camii imamı (namı diğer komünist imam) Levent Dursun’un, camisinin minareleri arasına astığı ‘TEK YOL DEVRİM! mahyasını koymuştum. O fotoğraf, yazıma da uymuştu aslında. Öyle ya ; TÜRKİYE’nin değiştirilmesi kararı ; 24 Kasım 1999 gecesi, Av. Münci İNCİ’nin evindeki, (muhtemelen Devlet Bahçeli’nin bilgisinde...) Amerikan Konsolosunun (bayan Katy Sets) kolunda toplantıya katılan, Y.Tuğrul TÜRKEŞ’in de katıldığı toplantıda ortaya çıkmıştı. Alınan kararla ; “ R. Tayyip ERDOĞAN, TÜRKİYE’ye Başbakan olacak !” denilmiş, 1999’da kurulan Ana Sol M Hükümetinin, geçiş hükümeti görevini üstlenmesiyle ve 2002 de de, Bursa Uluyaylada ERKEN SEÇİM istenmesiyle, dediklerini gerçekleştirmeleri ve kararı hayata geçirmeleriyle, TÜRKİYE de devrim başlamıştı...

Bugünkü devrime ve devrimcilere gelmeden önce, 12 EYLÜL öncesini yaşayan ve bu sloganı, o günlerdeki komünist gençlerin ağzından bizzat duyan biri olarak, bu sloganlaşmış söze bir ülkücü komünist bakış açısı getirmek için, bu konuyu yazma ihtiyacı duydum. Öyle ya ; onlar Tek Yol Devrim diye bağırırken, bizler de Milliyetçi Türkiye diye bağırıyorduk. İçimizde; sermayenin yanında onların milliyetçi olan Türkiye yi yıkmamasını düşünenler de vardı… benim gibi Türkiye zaten milliyetçi değil, o yüzden asıl biz devrim yapıp, Türkiye’yi milliyetçi yapacağız diyen benim gibilerde vardı…

Antiparantez : 1968-1980… Ne onlar devrim yapabilip Türkiye’yi değiştirebildiler, ne de biz ihtilal yapıp, Türkiye’yi milliyetçi yapabildik. Aradan sıyrılanları, biliyorsunuz !

TEK YOL….

İnsan ve toplumlar hayatında bazen veya sıkça karşılaştığımız bir durumdur, yolun TEK olması veya görünen yolun, TEK olması… Öyle ya, artık başkaca yapacağınız veya deneyeceğiniz klasik metod-tarz, elinizde kalmamıştır. Biçaresinizdir ve o devrimi yapmak, yapanlara katılmak zorunda kalırsınız. Kişisel olarak da, çaresiz kaldığınız zaman, biliyorsunuz ; intihar da edersiniz, cinayet de işlersiniz, yasaları çiğneyip suç da işlersiniz… Suçun bile sebebi, TEK YOL olarak görünmesidir.

DEVRİM !

Tarihteki Rönesans ve Reform hareketleri de bir devrimdi mesela… Biz Türkler etkilenmedik mi o devrimlerden ? Nice yerde gerçekleşen, faşist ve komünist, liberal ve kapitalist ve hatta din ve dinci devrimler de olmuştu. Peki, bu devrimlerden biz etkilenmedik mi ? Osmanlıdaki TANZİMAT devrim değil miydi mesela ? Dinlerin doğuşu, peygamberler…,İslamiyetin doğuşu, Türklerin İslamlaştırılması savaşları, halifeliği alışımız v.d, onlar bile çağlarının devrimleri değil miydi ? Yahu bırakın uzağı, Selçuklunun yıkılışı ile Osmanlının doğuşu, Osmanlının yıkılışı ile Cumhuriyetin doğuşu… devrim değil miydi ? Etkilenip-etkilenmediğimiz sorusunun cevabını bu yazının sonunda, tekrar düşünün derim sadece.

Edebiyat öğretmeniyim ya, ben destanları da, masalları da, hikayeleri de, romanları da hatta makale ve sohbet ve fıkra türü yazıları da, edebi devrim olarak görüyorum. Evrime karşı çıkanlar devrimleri görmek istemez ve kabul etmezler de, aslında insan da toplumlarda sürekli devrimleri yapar ve yaşar ve pekala evrimleşir.

GELELİM KONUMUZA ;

Ben Yeni Türkiye yi hicveden ve anlatan trajik bir yazı yazıma, nasıl bir resim kullanayım diyordum. Bir zamanlar, internette ve sosyal medyada çok dolaşan AKP dönemindeki bir imamın görev yaptığı caminin minareleri arasına astığı, TEK YOL DEVRİM Mahyasının uygun fotoğraf olduğunu düşündüm ve onu koydum. Öyle ya, Türkiye’deki komünistler de artık kapitalizmin pençesinde liboşlaşmışlar, evrimleşmişler ve komünistliği yapmak da ayağa düşmüş ve bir cami imamı garibim, bir komünistlik yapıvermişti. O imamın başına neler geldi bilmiyorum. Umarım işsiz ve aşsız ve biçare kalmamıştır. Ama ben, bu imamın komünist falan olduğunu değil, bizzat iktidarın mesajını bizlere ulaştıran biri olarak görüyorum.

Benim bu yazımın altına, Bursa’daki eski bir ülküdaşım olan taş medresede eğitim almış bir arkadaşım Beytullah MAVİÇİÇEK, bir yorum katkısı yapmış. Lakin yazıyı ve benim hicvettiğimi pek anlamadan yapmış ve “Çift yol kavşak Sendemi DEVRİMCİ oldun Yavşak oğlu YAVŞAK.” Yazmış !

Ben, bu yorumu görünce ; acaba bana mı dedi, kime dedi diye şaşırdım. Ve açıklama istedim Beytullah’tan. O da ; “ Bursa ceza evinde yatarken öğleden önce komünistler ziyaret kabinlerine girer, TEK YOL DEVRİM yazarlardı, bizde ögleden sonraki ziyaretimizde, ‘ Çift yol kavşak, sende mi devrimci oldun, yavşak oğlu yavşak ! ‘ yazardık abi… “ diyerek bir açıklama getirince, bana da bu yazıyı yazmak farz oldu… İlham geldi arkadaş !

TEK YOL DEVRİM !

Bu slogan; dünyanın sömürülen geri kalmış ülkelerinde, diktatörlükle yönetilen ülkelerde, özellikle de, sol, sosyalist, komünist literatürde en çok kullanılan ve haklılığı tartışılmayacak, çok müthiş ve etkili bir slogan. Öyle ya, sınıfsız bir toplum isteyen komünist kardeşlerimiz, sınıfların, burjuva sınıfının baskılarından bunalmış… ve bunlardan kurtulmak istiyor !

Çok masum ve çok haklı bu slogan karşısında, emperyaller ve diktatörler rahatsız mı ? Bence hiç değiller. Bilakis destekliyorlar… Yiyin birbirinizi, bölünün, parçalanın… ölen ölür, kalan sağlar, nasılsa bizimdir diyorlar… biliyor musunuz ? ( devrimlerde emperyal sömürücü güçlerin zenginleri ve beyin A Takımları değil, genellikle onların savunucuları öldürülmüştür.)

12 EYLÜL öncesinde, 1968-78 kuşağı olan bizlerin içinde, bu sloganı çok masumane ve haklı olarak haykıran nice gençlerimiz, aydınlarımız öldürüldü veya cinayetlere karışıp, hayatları mahf oldu. Devrim yapacağız diye biz ülkücüleri, devrimin karşısındaki güç diye işaretleyerek öldürmek, onlara tek yol olarak gösterildi.

Oysa biz Türkçü ülkücüler de devrimciydik. Ama o tabiri daha ziyade İHTİLAL kelimesiyle kullanıyorduk. Hala kullanıyorum ne yalan… YAŞASIN TÜRK İHTİLALİ ! falan diyorum arada…

Komünist devrimciler, asimile olurken önce sosyalist oldular, arkasından sosyal demokrat, arkasından demokratik falan solcu oldular ve devrimci ruhlarını kaybettiler. Türkçü ülkücüler de onlardan farksız, İslamcı oldular, tarikatçı oldular, devleti koruyalım derken, devleti yıkan unsurların, elemanları haline düştüler. Türkiye’de, TÜRK İHTİLALİ olacak, olmalı diyen bir ülkücüye nasıl rastlamıyorsak, Türkiye’de sömürülen sınıflar iktidar olacak diyen, bir sol devrimciye de artık rastlamıyoruz.

Ama tesellimiz var. Kahrolsun vahşi kapitalizm ! Kapitalizme esir olanlar yadırganmıyor artık. Dincisi de, Milliyetçisi de, Sosyalisti de para - pul peşinde…Haksızlar mı ? Elbette ki değiller. Çünkü, insanların yaşaması için, PARA şart haline getirilmiş. Paranız yoksa…faturalarınızı ödeyemiyor, borçlarınızı dengeye sokamıyorsanız, devrimci olmanıza az kalmış demektir. Düzene karşı neyi devirirsiniz, neyi devirmezsiniz… bilemem ! Ama siz, ezilen devrimciniz !

Komünistlikle başlattıkları devrimciliği daha sonra kapital ile birleştirip diktatorya temsilcisi olanlar da bizleriz. Milliyetçilikle başlattıkları devrimleri daha sonra emperyallere, hükümranlara hizmetkar olarak sürdürenlerde, dejenerasyona tabi olup soysuzlaşanlar da bizleriz… Hele din ve dindarlıkla başlattıkları devrimleri, daha sonra ne yapıyorlar diye, lütfen sormayın. Hiçbir din devrimcisi, din ihraç etmemiş, aksine kapitalizmi ithal ederek, dejenere olmuşlardır. Bu listeyi uzatmak mümkün !

Bugün, aslında çok önceden başlatılan bir islami devrim söz konusudur. Din devrimin en güzel silahıdır çünkü, insanların yumuşak karnı dindir. Onlar da, bizim yozlaşan solcular gibi dağlara taşlara TEK YOL DEVRİM yazmamış iseler de, HAK YOL İSLAM-TEK YOL İSLAM diye diye bugüne kadar gelmişlerdir. Devrimlerini, kanlı mı olacak, kansız mı ? diyerek tartışmışsalar da, en kanlı devrim gerçekleşmek üzeredir ve biz halen tek damla kan görmemiş gibi hareket ediyoruz. Çünkü kan dökenlerin isimleri değiştirilerek sunulmaktadır ki, bu tabloda KANI görmek zordur. PKK-DAEŞ-IŞİD-DHKP gibi… Öyle ya bir düşünün isterseniz… Son çeyrek asırda ama askeri, ama terör örgütleri vasıtasıyla kaç kilo kan (binlerce can) dökülmüştür ?

Kanı, kilo ile ölçümlemek nereden aklına geldi derseniz. Bu gece ,diziler arasında BİR LİTRE GÖZYAŞI diye bir dizi gördüm de…gözyaşı bile damla olmaktan çıkıp, litre olmuşsa, bizde de akan kan artık kilolardır, akan kan belki de tonlardır…dedim !

YENİ TÜRKİYE dedikleri sürece geçişimiz, bir devrimin ürünüdür. Beytullah kardeşimin hatırlattığı ; “Çift yol kavşak Sendemi DEVRİMCİ oldun Yavşak oğlu YAVŞAK.” Sözlerini hücre odalarına, görüş odalarına yazdığımızı hatırlatması, iyi oldu. Beytullah, artık ; sende mi ? demeyeceğiz. Emin ol ki ; herkes devrimci ve o herkes… neyi devireceğini şaşırmış durumda. Biz biz olalım da, gel bu Cumhuriyeti devirtmemeye çalışalım. Türkiye ve Türk toplumu da dünyadaki, kendisindeki devrimlerden etkilene gelmiştir de, devrimlerin karşısında muhafazakarlık mı yapalım yoksa devrime ayak mı uyduralım konusunda kafası çok karışıktır. TEK YOL u çok iyi ama çok iyi etüd edip, tartışalım arkadaş. Nasılsa devrilirsek te geri kalacağız, devrilmesek de… 13.12.2018 NOGAYTÜRK