Tren Kazası Olmuşmuş Da...

TREN KAZASI OLMUŞMUŞ DA …

Haberler, haberler, haberler…

Yine bir tren kazası olmuşmuş da, tern kazası sinyalizasyon eksikliğinden doğmuşmuş, makinistler ve vatandaşlar  ölmüşmüş de,  maddî zarar da varmış da…

Bizim insanlarımızın  çoğunluğu için bunlar da haber mi yani?

Kaza olmuşsa sebep kötü  kader değil mi?

Ne var bunda yani?

Bunlardan dolayı of puf etmenin gereği var mı?

Böyle haberlere kulak vereceğimize bir sinyalizasyon işini bile beceremeyen Ulaştırma Bakanlığının bütçesinin %50’ye düşürülmesinden, Bilim ve Teknoloji bütçesinin yine %50’ye yakın azaltılmasından sevinç duysak ya!.

Hele de Diyanet Başkanlığı’nın bütçesinde çok çok arttırım yapılmasından sevinç duysak ya!

Bakınız, Diyanet İşleri Başkanlığ’ımız ne güzel işler yapıyor : Öncelikle imamlarımızı en az on kişiden oluşacak gençlik kolları kurmakla görevlendirmiş. Kötü mü? Ne güzel işte… Gençlerimiz güzel güzel eğitilip örgütlerenecek; günü gelince imam efendilerin buyurdukları ilâhî görevleri mücahitçe ifa edecekler.

Diyanet İşleri Başkanlığmız çok çok çok büyük ihtiyacı karşılamak üzere doğu illerimizin birinde iki yüz milyon Tl harcayarak bir külliye inşa edecek. Burada da yine emre amade  olarak eğtilecek gençlerimiz çok çok çok dua ederek devletimizi zevalden ve muhalefetten korumak için kendilerine verilecek her türlü görevi ifa edecekler.

Ha, Diyanet İşleri Başkanlığı’mız bir de ilmî keşifte bulunmuş:  Kur’an-ı Kerim’le baş başa bulundurulmayan küçük çocuklar şeytan tarafından  sinsice baştan çıkarılmakta imiş. Bu  hayranlık uyandırıcı ilmî ve Nobel Eğitim Ödülü’yle  tüm insanlığa mal edilmesi uygun olacak  buluşun gereğinin yapılması için her türlü gayret gösterilecekmiş. Gösterilsin, gösterilsin elbet. Ona tahsis edilen bütçeye zeval mi var?   Kaldı ki son derecede şuurlu insanlarımız bütün bu hareketleri ayrıca kurban derileri ve bağışlarla da etkili bir biçimde desteklemiyorlar mı?

Sigortalı ve sigortasız işçi kardeşlerimizin alım gücü günden güne düşen ücretlerine tepkisiz kalan saygıdeğer sendikaların, böylesi kaza olayları karşısında güya  mızıldanma tonlu tepkiler yerine üyelerini kazadan beladan korunma talepli dualarını arttıraya yöneltmeleri, siyasi iktidarları “Ha gayret, ha gayret, ha gayret !” sloganlarıyra gayet  yerli, millî ve manevî, hatta çocuklarının boğazlarından hâlâ kısabilecekleri maddî güçleri kalmışsa maddî olarak desteklemeye çağırmaları daha hayırlı olmaz mı?

Neymiş efendim, demiryollarında sinyalizasyon yokmuş da, bilmem neymiş de…

Peki, siz var mırınız?

Siz kusursuz musunuz?

REMZİ KISA - GÖNEN