2000’li yıllardan itibaren hızla yükselerek 4 bin den yıllık 12 Bin Dolara çıkan kişibaşı yıllık gelir tepetaklak ibre değiştirdi 8 Bin dolar seviyelerine geriledi.
FETÖ darbe teşebbüsü kaosunda ivme kaybeden ekonomi ve akabinde Koronavirüs salgını travması , kısıtlamaların tahribatı, artı harcamalarda artış, yatırımlara ayrılan kaynakların azalması mazeret olabilir derken bu defa yıllık gayri safi büyüme rakamları açıklandı. İlk çeyrekte yüzde yedi!
Müthiş rakam.
Kağıt üzerinde mucize. Tamam gurur duyalım. Ama bu veriler pratikte karın doyurmuyor ve vatandaş için maalesef somut bir anlam ifade etmiyor. Maaş aynı pazarda enflasyon yüzde yüz.
Yaklaşık 20 yıldan bu yana ülkenin alışılagelmiş yaşam tarzı başta kuruluş değerleriyle birlikte çok şey değişti. Kısıtlamalar yasaklar sessiz sedasız kurbağayı ürkütmeden gerçekleştirildi. Artık bundan ötesi geri dönüş. Bilimsel diyalektiğin kanunu bu. Bu dönemde kişilere göre farklı değerlendirilse de yaşayan canlı tanıklar olarak özellikle sağlık sektöründe çok başarılı işler yapıldı zenginliğin olmazsa olmazı ulaşım keza, buna karşılık toplumu kutuplaştıran çok kötü uygulamalar oldu ve dünya ekonomisinin yeni dünya düzeni arayışıyla birlikte gelinen nokta iktidarın eğitimli ve dinamik bir destek kitlesi bulamazsa geleceği yönetmesi zor. Dijital dünya ekonomisine geçiş sürecinde çok dinamik , alanında eğitimli hızlı karar alıcı bir yönetime ihtiyaç var. Oysa vitrindekiler iç açıcı değil. Ve sorun sadece iktidar da değil aynı zamanda muhalefet. Türkiye’nin kaderini belirleyecek seçim gecesinde basit bir bilgisayar iletişimi sağlayamayan iktidarın ajansının keyfi verdiği verilere mahküm olan CHP merkez yönetimi ülkeyi nasıl yönetecek.
Muhalefet denince akla ilk gelen CHP sonra diğerleri geliyor..60 yıllık alışkanlık.
Ve CHP toplumun en sıkıntı çeken kesimi olan üreten emekçi çoğunluk kitleye yönelik somut önerileri olmalı. Sadece maaş artışı istemekle çiftçiye nakit destek istemek,, sıkıntıları ekranlarda tekrar ederek gaz almak iş yaptım demek değil. Örneğin emekçinin maaş artı ürettiğinden pay almasını iste ,çalışma saatini düşürmeyi teklif et. Bir umut üret. Yirmi yıldır iktidarı ayakta tutan onlarca yandaş yayın kanallarına karşı halihazırda 3 yaygın yayın kanalı nihayet ayarlandı ve muhalefetin sesini duyurabilecek hale geldi. Bakıyoruz bu defa onlarda aynı yandaş ekran yöntemleriyle tek ses yayından medet umuyor. Muharrem İnce’ye sansür getiriyor. Böyle olmaz, güçlü olan korkmaz.
Evet Türkiye’nin aydın yüzü CHP ama daha çok kendi içine ışık veren bir Fener gibi.
Sayın Genel Başkan Yardımcısı Salıcı açıklama yapıyor . İktidara geliyoruz. Evet tamam. İlk söylediği konu .
Dolayısıyla konuya döneyim Türkiye’de sorunun adını koymadan kesin çözüm olanaksızdır. Türkiye topraklarından pay alıp tarihte hiç var olmadığı halde Kürdistan diye bir devlet kurulabilir mi? Gerekli mi? Kendi başına asla özgür olamayacak ekonomisi güvenliği askeri gücü mutlaka dışa bağımlı olabilecek bir Kürdistan’ın bölgenin dini dili değişik homojen olmayan yüzyıllardır çile çeken kadim halklarına hak ettiği ölümüne batıya kaçarak ulaşmak istediği insanca yaşama hakkına katkısı hiç olmaz.
Ötesinde emperyalist projelerde insafsızca ahlaksızca öldürülen 3 milyona yakın bölge insanının kan diyeti ,rövanş tutkusu asla bitmez.
Bizden yana çözüm etnik dayatması olmayan Atatürk’ün kurucu ilkelerinde aydınlanma ülküsüne paralel olarak Güçlü Türkiye’nin zenginliğini ırkçılık yapmadan ortaklaşa paylaşılmasının yolunu bulmaktır. Bundan kimse gocunmaz. En başta üreten emekçiler ,çiftçiler köylüler olmak üzere adil paylaşımın olduğu bir düzende birlikte yürümektir.
Bu paylaşmayı demokratik seçimle gelen sosyalizmi hedefleyen iktidarlar yapacaktır. Yapmak zorundadır.
Çünkü Türkiye gerçekten inanılmaz zengin bir toprak üzerinde kuruldu. Bu Mustafa Kemal Atatrük’ün hem savaşla hem idari zekasiyla adeta mucizeyle kuruldu.
Büyük Roma mirasının üzerinde duran Türkiye dünyanın gözbebeğidir. Bunu parçalamayı düşünmek en büyük ihanettir.
31-05-2021 – MEHMET LEVENTOĞLU