Bilerek ve isteyerek başkasına zarar veren, suç işlemektedir.
Kanunlarımızda; görevini kötüye kullanmak suretiyle, resmî belgenin sahte olarak düzenlemesi, değiştirmesi, kullanması hapis cezası gerektirir.
Ayrıca, Dünya’nın her yerinde doğru söylemeyene yalancı denir.
*
TÜİK, emekli ve memur maaş zammı ile kira artışlarını belirleyen enflasyon hesabında; doğru olmayan resmî belge üreterek suç işliyor mu? Doğruları, sadece doğruları söylemesi gerekirken halka yalan söylüyor mu? Soruları mutlaka cevaplanmalı…
*
Çiftçinin buğdayı, çayı, sütü, hayvanının eti için açıklanan alım fiyatlarına bakarsanız; ele geçecek paranın üretim maliyetini karşılamadığını göreceksiniz.
İşçinin, emeklinin durumu çiftçiden farklı değil.
Asgari ücreti artmayan işçi, en düşüğü on iki bin beş yüz liraya “yükseltilen” emekli: TEMEL İHTİYAÇLARINI alamıyor.
Ülke nüfuzunun önemli bir kısmını oluşturan bu insanlar açlık sınırı altında!
Kira ve elektrik zamları ile boğuşan esnaf, zararını müşteriye yansıtıyor (başka ne yapacaktı ki…), yine de zorda! Karnını doyuramayan, yurt ücreti yatırmakta zorlanan öğrenci sıkıntıda; çaresiz!
Semt pazarlarında alışveriş edenler azalıyor, pazarcı esnafı “Etiket yazarken utanıyorum.” diyor.
Enflasyonun düşmesi (!) veya düşecek olması (?) fiyat artışına engel olmuyor.
*
Karnı tok olanlar, aç olanın halinden anlamıyor.
Sırtını devletin hazinesine dayamış politikacılar her şeyin yakında yoluna gireceği masalını tıngırdıyor, yoklukla mücadele eden halktan fedakârlık yapılmasını istiyor.
Oysa:
Yandaşlarına vergi affı getirmeseler;
Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alsalar;
Vergi cenneti adaların listesini yayınlasalar;
Hazineyi, bir avuç zengine faiz olarak aktarmasalar;
Yurt dışından para gelsin diye doları sabit tutarak faiz oranlarını yükseltmeseler, olumlu birkaç adım atmış olacaklar.
*
İngiliz vatandaşı da olan Maliye Bakanı,
Türkiye’de “Asgari ücret, gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek olanlardan biri.” dedi, ama:
Gelişmekte olan ülkelerde ortalama kirayı söylemedi,
Gelişmekte olan ülkelerdeki ekmek, peynir, zeytin, süt, et fiyatların ne olduğunu anlatmadı,
Gelişmekte olan ülkelerdeki dolaylı vergilerin toplam vergi gelirindeki payını açıklamadı…
Ayıptır, yazıktır, günahtır desem; gülüp geçer.
Çünkü umurunda değil!
*
Hepimiz biliyoruz:
Pahalılık altında ezilen, üç kuruş maaşıyla açlık sınırının altında sürünen milyonlar arasında; iktidar partilerine oy verenler var. Onlara soralım:
“Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.” diyen diğer yurttaşları duyuyor musunuz?
17-07-2024/ SÜHA ORAL/TATLISU -ERDEK