YÜZ YİRMİ SEKİZ MİLYAR
‘Kısmi Kapanma’ kararı verilmesinden birkaç gün önce idi…
Bizim Kahvehane’de, Aydın Bey ile Rıza Ağabey bahçenin hanımeli sarmış tel duvarı kenarında, boyası dökülmeye yüz tutmuş, oturağından başka her yeri metal sandalyelere oturmuşlardı.
Ellerindeki A4 büyüklüğündeki kâğıtlara bakarak, birbiriyle hiçbir alakası olmayan veya benim bir anlam bütünlüğü kuramadığım kelimelerle konuşuyor, not alıyor, “vay canına, vay canına” deyip, yaptıkları işten tatmin olmuş insanların mutluluğu ile gülüşüyorlardı.
Selamlaştıktan sonra onlarla arama ‘covit’ mesafesi koyduğum bir sandalyeye oturarak:
-Sizi hiç böyle keyifli görmemiştim, dedim.
Her zamanki ‘hoş geldin’, ‘hoş bulduk’ tekerlemelerinin ardından Rıza Ağabey, çay getirmesi için yeni işe başlamış delikanlıya seslendi, ‘demli olsun’ diye de tembihledi.
Ne olduğunu anlamaya çalışarak, konuşulan her kelimeyi dikkatle takip etmeye başladım ama onlar, istiflerini bozmadan ve anlam veremediğim kelimeleri okumaya devam ettiler.
Rıza Ağabey, açıklama yaparcasına:
-Bir nevi kamuoyu yoklaması yapıyoruz, dedi.
Bu cümle Aydın Bey’e yetersiz gelmiş olmalı ki:
-Rıza’nın aklına nereden geldiyse, çay içmeye gelenlere “Alfabenin harflerini tek tek soralım, onlar da akıllarına gelen ilk kelimeyi söylesinler. Cevaplarda A’ dan Z’ ye ülke gündeminden neler var, ne kadar var görelim,” teklifinde bulundu. Oturduk, alfabeyi alt alta yazdıktan sonra sormaya başladık, cevapları not ettik.
Konuya ilgimin zirve yapmış olduğunu anlamış olmalılar, sonuç olarak belirledikleri sayfayı uzattılar.
-Bak bakalım, ne diyeceksin?
Alfabenin harfleri yukarıdan aşağıya sıralanmış, yanına o harfle başlayan kelimeler yazılmıştı. Bir göz atıp, sordum:
-Siz, mesela “A” dediniz, cevaplayan da, amiral dedi, değil mi?
-Aynen öyle…
Okumaya başladım.
A -amiral, aşı, ahlak, ambargo, adalet, altın
B -beka, belediye, bakan, biat
C -covit, ceza, cehalet, cumhuriyet
Ç -çamur, çağdaş, çarpık
D -döviz, darbe, demokrasi, deprem, dokunulmazlık
E -enflasyon, ekmek, egemenlik, enerji, EBA
F -faiz, fabrika, fezleke, fakir, fikir
G -gözaltı, gemi, gıda, gaz
H -hasta, hurma, hukuk, hırsız, hibe
İ -işsizlik, iftar, itibar, istikrar, israf, irtica,
I -ısınma, ıskalama
J -jeoloji, jandarma
K -kur(döviz), kokain, kanal, kelepçe
L -laiklik, liyakat
M -maske, mesafe, Montrö, maden
N -normalleşme, netice
O -otorite, operasyon, omurga, okul
Ö -ötekileştirme, ödeme, özelleştirme, öğretmen, öğrenci
P -pandemi, pide, pudraşekeri, para, program, papaz
R -ramazan, ruhsat, patates, rektör, rabia
S -sahur, soğan, saldırgan, sağduyu, sağlık
Ş-şehirleşme, şeffaf, şehvet, şiddet
T -tarım, terör, turizm, tören
U -ulusal, uysal, utanma
Ü -ücret, üniversite, üretim
V -veresiye, vergi, vesayet
Y-yaptırım, yoğun bakım, yalan, yetki, yemek
Z -zam, zenginleşme, zevzek, zeytin, zeka
Liste ilgimi çekmişti, başımı yukardan aşağıya doğru birkaç kere salladım,
-Tamam ama niye bir de rakam söylemelerini istemediniz?
İkisi birden, “İstedik, istedik…”
-Ama burada yazmıyor?
-Tam yazacaktık…
-Neymiş, ben yazıvereyim.
Yine, ikisi birden ve aynı anda:
-Yüz yirmi sekiz milyar” deyip gülüşmeye devam ettiler.
Listede, dünden bugüne gündeme gelmiş her konudan bir kelime bulmak mümkündü ama “ağlanacak halimize” gülüyorlardı…
Gözümün önüne ‘128 milyar dolar nerede’ posterleri geldi. Covit-19 nedeniyle her beş-altı dakikada bir kişinin öldüğünü hatırlayınca iyice canım sıkıldı, içim daraldı, çayımı bitirmeden izin isteyip kalktım.