Bandırma Kent Çöplüğü Yangını Yaşamı Tehdit Ediyor

Bandırma kenti son yıllarda aralıksız çöp yangınları ve metan gazı kirliliğiyle boğuşuyor. Kentin yaşam alanı içinde bulunan kent çöplüğü Bandırma da yaşam kalitesini düşürdüğü ve solunum yollarıyla ilgili rahatsızlıkları giderek arttırdı. Bandırma çöplüğünün katı atık tesisi ve çöplerin yeniden dönüşmü için zaman zaman çabalar gösterilse de birikmiş çöplerin ürettiği metan gazı ile mücadelede henüz somut bir ilerleme sağlanamadı. Bandırma da yaşayan vatandaşların tamamı  sürekli yanan çöplük sorununun  Balıkesir Büyükşehir Belediyesince bir an önce ele alınıp kesin çözüm üretmesi gerektiğini vurgularken dönüşüm ve değerlendirme için konuyla ilgili bir röportaj Tarım Sitesinde yayınlandı. 

TÜRKİYE ÇÖPÜNÜ DÖNÜŞTÜRÜYOR !
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Türkiye'de belediyelerin kompost tesisi kurmalarını ve bu sayede organik atıklardan kompost elde etmelerini hedefliyor.

Bakanlıkların, belediyelerin ve diğer kamu kuruluşlarının ortak çalışmalarını gözeterek büyük ölçekli kompost üretimi hakkında bilgi ve deneyim aktarmayı hedefleyen Buğday Derneği, Sürdürülebilir Kaynak Yönetimi ve Geri Dönüşüm için Kentler ve Bölgeler Birliği (ACR+) ortaklığıyla yürüttükleri ''Türkiye Çöpünü Dönüştürüyor'' projesi kapsamında Türkiye'nin çöpten kompost üretme potansiyelini bir raporla yayınladı.
Organik atıktan kompost üretimi ve  ''Türkiye Çöpünü Dönüştürüyor'' projesi ile ilgili, Proje Danışmanı Emre Rona'yla bir röportaj gerçekleştirdik. 
Kompost nedir ve üretimi hakkında bize bilgi verebilir misiniz? 
Kompost, temelde, organik maddelerin mikrobiyolojik aktivite sayesinde parçalanmasını ifade ediyor. Tarımsal faaliyetlerde toprak zenginleştirici ve gübre olarak kompost yapımı ve kullanımının tarihi ise binlerce yıl öncesine dayanıyor. Daha sistematik çalışmalar 12. yüzyıl Avrupası'nda başlamış, 20. yüzyılda da yaygınlaşarak yerleşik bir yöntem haline gelmiş. Günümüzde ise birçok farklı ölçekte ve koşulda kompost uygulamaları yapılabiliyor. Kompostun maksimum verimde olabilmesi içinse bazı koşulları sağlamak gerekiyor: Yığın hacmi, yığının hava (oksijen) alması, nem oranı ve sıcaklık gibi. Bu temel parametrelere hakim olduktan sonra, her türlü organik maddenin çok çeşitli şartlar altında kompostlaşmasını sağlamak mümkün.
Tarihi, binlerce yıl öncesine dayanan komposttan sizce neden uzaklaşıldı peki? 
Doğada atık diye bir şey yoktur, diyoruz. Doğal ekosistemlerde bu doğrudur; bir canlının atığı, diğer bir canlının besini olur. Yalnız, özellikle 19. ve 20. yüzyılda ortaya çıkan teknolojik gelişmeler ve sanayileşme, insanoğlunun da bir parçası olduğu bu doğal döngüden kopmayı beraberinde getirmiş, insan hayatını kolaylaştırmak için geliştirilen teknoloji, insanı bu döngülerden koparmış ve 'atık' tabir edilen, biriktikçe kirlilik oluşturan bir sorun yaratmıştır. Doğadan uzaklaşan insanoğlu, toprağın sağlığı için uyguladığı yöntemlerden de uzaklaşmış oldu. 

Kompostun faydaları nelerdir?
Kompostun topraktaki faydaları, tabiri caizse, saymakla bitmez. Her şeyden önce kompost, özellikle tarım ve bahçecilik uygulamalarında bitkilerin ihtiyaç duyduğu mikrobiyolojik zenginliği sağlar. Sağlıklı bitkiler, ancak sağlıklı toprakta bulunur. Modern tarım yöntemlerinde ise, üretim miktarını arttırmak amaçlandığı için toprak sağlığının önemsenmediğini görüyoruz. Toprağın devamlı işlenmesi, toprak ekosistemini yavaş yavaş yok eder. Buna zararlılar ve yabani otlarla mücadele için kullanılan sentetik ilaçları da eklediğiniz zaman, bir süre sonra geriye, içinde hiç yaşam olmayan, yalnızca bitki köklerini tutan bir ortam kalır. GDO gibi konulara hiç girmiyoruz bile. Oysa bitkileri zararlılara ve yabani otlara karşı dirençli kılan şey, toprağın o çok değerli ilk 10-15 cm seviyesindeki canlı yaşamın etkileşimli çeşitliliğidir. Şu anda toprak biyolojisi hakkında bildiğimiz şeyler o kadar kısıtlı ki, işleyen fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerin çok çok az bir kısmını gözlemleyebiliyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var, o da yalnızca bir tatlı kaşığı sağlıklı toprağın içinde, abartmıyoruz, milyarlarca canlının yaşadığı! Bu canlılar, herhangi bir zararlının baskın çıkmasını engelleyerek, bitkilerin ihtiyaç duyduğu besin maddelerini, bitkilerin ihtiyaç duyduğu zamanda kullanabilecekleri şekilde ortaya çıkaran biyo-kimyasal süreçlerin işlemesini sağlıyor. Kompost, bunlarla ilişkili olarak topraktaki organik madde miktarını yükseltir, böylece toprağın su tutma kapasitesini arttırır, dolayısıyla iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği dengesizliklere karşı toprağa ve bitkilere direnç kazandırır. Sel ve kuraklık gibi uç etkenlere karşı daha dayanıklı olur, rüzgâr ve yağmur erozyonunun yıkıcı etklerini hafifletir.
Hangi atıklar kompostlanabilir? 
Evlerden çöp olarak çıkan biyolojik atıklar (mutfak artıkları, kâğıt, karton gibi 'doğal' malzemeler), parklar, bahçeler, tarlalar ve seralardan çıkan bitkisel artıklar ve hayvancılık kaynaklı atık gübre, herhangi bir işlemden geçirilmediği ve özellikle belirli noktalarda (çöplüklerde) biriktiği zaman, su ve toprak kaynaklarını kirletir, karbondioksit ve metan gibi güçlü sera gazı salınımına neden olurlar. Kısacası, kompost gibi faydalı bir ürüne dönüşebilecekken, bertaraf etmesi büyük zorluklar ve maliyetlerle gerçekleşen bir atık halini alırlar. Bu nedenle bizim atık dediğimiz şey, aslında kullanılmamış bir kaynaktır. 
Kompost uygulamalarında Avrupa ile kıyaslandığında Türkiye ne durumda? 
Türkiye'de kişi başı atık miktarı, ortalama 1.0-1.5 kg/kişi/gün'dür. Türkiye'deki belediye atıklarının, yani belediyelerin topladığı atıkların ortalama %50-60'ı ise, kompost yapılabilecek biyolojik malzemelerden oluşuyor. Bu, Avrupa gibi gelişmiş bölgelere kıyasla oldukça yüksek bir oran ve potansiyel. Dolayısıyla 'kaynağında ayrıştırma' üzerinde durulması gereken önemli bir konu. Geçtiğimiz 10-15 yıl içinde, Avrupa Birliği ülkelerinde bu konuda ciddi adımlar atıldı, yasalar çıkarıldı, yaptırımlar getirildi ve düzenli depolama sahalarına giden karışık atık miktarında büyük bir düşüş gözleniyor. Bunun üzerine uzun uzadıya konuşulabilecek çeşitli nedenleri ve yöntemleri var tabii ki. Temelde, biyolojik atıklar meselesinin ciddiye alındığı görülüyor. Türkiye'de de AB uyum süreci içinde benzer yasalar, yönetmelikler ve hedefler konuldu. Türkiye olarak bu konuda henüz çok az tecrübemiz olduğu için bu yasaların altı biraz boş kalıyor. Yani yasalar ve yönetmelikler ortada, ama uygulamada sıkıntı var. 
Buğday Derneği olarak ''Türkiye Çöpünü Dönüştürüyor!'' Projesini hayata geçirme sebepleriniz nelerdir? 
Türkiye Çöpünü Dönüştürüyor Projesi'ni hayata geçirme nedenimiz uygulama kısmında öne çıkıyor. Yasal altyapı hazır, belediyelerin büyük bir kısmı istekli, ama nasıl yapılacağı konusunda duvara tosluyoruz. Özellikle bu konuda, yani 'çöp' konusunda da diyebiliriz, yapılacak bir hatanın, başarısız bir örneğin şöhreti maalesef çok hızlı yayılıyor. Bir yandan da bunu engellemek istiyoruz. Kısacası belediyelere, belediye birliklerine, bakanlıklara, sivil toplum örgütlerine ve belki de en önemlisi vatandaşlara, bunun faydasını ve nasıl yapılabileceğini gösterecek bilgi aktarımını sağlamayı hedefliyoruz. AB Sivil Toplum Diyaloğu Çerçevesi'nin temel hedefi de, adı üstünde, AB ve Türkiye arasındaki sivil toplum bağını güçlendirmek. Şimdiye kadar görüştüğümüz belediye çalışanlarından da oldukça olumlu tepkiler aldık.  
Belediyelere yönelik hazırladığınız anketten hareketle düzenlediğiniz rapora göre, Türkiye'de çöplerin komposta dönüştürülme potansiyeli ne durumda?
Türkiye'de 80'li yıllardan bu yana çeşitli kompost tesisleri kurulmuş, fakat büyük bir kısmı uzun ömürlü olamamış. Tesis yapılırken yolu yapılmadığı için yağışlı günlerde tesise atık taşınamaması gibi absürd durumlar da söz konusu. Genel olarak maddi kaynak yetersizliği, yerel yönetimlerin kısa vadeli düşünmeleri, bürokratik engeller ve bilgi eksikliği öne çıkıyor. Her yerleşimin ihtiyacına uygun büyük veya küçük ölçekli sistemler kurulabilir. Yani önümüzdeki engel yalnızca mali yetersizlik değil, uygun stratejilerin belirlenmesini sağlayacak yaklaşımları da bilmiyor oluşumuz.
Yine de Türkiye'de, belediye atıklarının yanı sıra, tarım ve hayvancılık atıklarının biyogaza, yani enerjiye dönüştürüldüğü tesislerin sayısı her geçen gün artıyor. Bunlar olumlu gelişmeler olsa da, Türkiye'deki atık durumuna bakıldığında yetersiz. Kaldı ki, bu biyogaz tesislerinin enerji üretim işleminden geriye kalan organik malzeme, hâlâ kompost olarak kullanılamıyor ve biyo-stabilizasyon dediğimiz işlemden geçerek yine düzenli depolama sahalarına gidiyor.
Peki bunun sebebi nedir?  
Biyolojik atıkların kompost veya biyogaz yöntemleriyle toprağa geri döndürülmesinde karşılaştığımız en büyük engel, çöplerin kaynağında ayrıştırılamıyor olması. Bir katı atık yönetim sisteminin belkemiğini, çöp toplama sistemi oluşturuyor. Evlerden ve ticari işletmelerden çıkan atıklar karışık olarak toplandığı için, bu tesislerde bir ön işlemden geçmesi, yani çeşitli yöntemlerle elenerek, organik atıkların inorganik atıklardan ayrıştırılması gerekiyor. Bu, hem maliyeti çok yüksek olan, hem de ne kadar başarılı makinalar kullanılırsa kullanılsın, ayrıştırma veriminin bir noktada tıkandığı bir işlem. Özellikle atık bataryalar, akümülatörler ve ağır metaller içeren diğer bileşenler biyolojik atıklara karıştığı zaman, mekanik yöntemlerle ayrıştırılması mümkün olmayan bir durum çıkıyor ortaya. Dolayısıyla ister kompost, ister biyogaz, hangi işlemden geçirilirse geçirilsin, bu biyolojik atıklarla üretilen toprak zenginleştiricilerin bahçelerde ve tarlalarda kullanılması mümkün olmuyor. Yani kaynağında ayrıştırma şart. Vatandaşların ve belediye personelinin bu konuda bilinçlendirilmesi, çöpleri kaynağında ayırmanın ekonomik ve ekolojik faydalarının benimsetilmesi gerekiyor. 
Kompostun ülke ekonomisine nasıl bir katkısı oluyor?
Kompost, yılda milyonlarca turist ağırlayan bir ülke olarak da ciddiye almamız gereken bir yaklaşım. Hem doğal varlıkların, güzelliklerin korunması, hem de turizm sektörünün memnuniyeti için önemli. Bu bölgelerde farklı stratejiler izlenmesi gerektiği de bir gerçek. Tarım ve hayvancılık üretiminin yüksek olduğu kırsal bölgelerde de benzer bir durum söz konusu. Yılda 65 milyon ton zirai atık, 160 milyon ton hayvancılık atığı çıkaran bir ülke olarak bunların değerlendirilmesi çok önemli ve çok da mümkün. Şu anda bu atıkların büyük bir kısmı ya yakılıyor, ya da düzensiz olarak yığılıyor ve bu bizi yine aynı noktaya getiriyor: Bir değer katarak yeniden kullanabileceğimiz bir kaynağı yalnızca değerlendirmemekle kalmıyoruz, aynı zamanda çevreye zararlı bir hale getiriyoruz. Yani bir taşla iki kuş vurabilecekken, taşlarımızı boşa savuruyoruz. 
Bundan sonra nasıl bir çalışma yürütmeyi planlıyorsunuz?
"Türkiye Çöpünü Dönüştürüyor" projemizin etkinliklerinden biri, düzenlediğimiz ankete katılan 7 bölgeden 21 belediyeye, AB'deki iyi uygulama  örneklerini göstermek. Projemiz için turizmde kompost, kırsalda kompost ve şehirde kompost olarak gruplandırdığımız belediye temsilcilerinden oluşan heyetlerimizle, İtalya ve İspanya'daki kompost tesislerini ziyaret ettik. Aralık ayı içinde Avrupa'daki  seyahatlerimizi tamamlayacağız ve 12 Ocak 2017'de, İstanbul'daki Kadir Has Üniversitesi'nde bir kompost konferansı düzenleyeceğiz. Halka açık ve  ücretsiz olacak bu konferansta Türkiye'de kompostun durumu ele alınacak, Türkiye ve Avrupa'daki iyi örnekler anlatılacak ve sorunların nasıl aşılabileceği üzerine soru-cevap şeklinde bir de panel olacak. Belediyeler, belediye birlikleri, bakanlıklar, akademisyenler ve Avrupa'dan uzmanların da katılacağı kompost konferansının organizasyonuna, bugünlerde heyecanla hazırlanıyoruz.
Türkiye Çöpünü Dönüştürüyor!'' Projesi ne zaman sonlanıyor?
Projemiz Şubat 2017'de bitecek, fakat bitmeden önce yine belediyeler ve belediye birliklerine yönelik eğitim(ler) düzenleyeceğiz. Şu anda yine belediyelere yönelik hazırlamakta olduğumuz kompost rehberinde de bahsedilen detayları belediyelerle paylaşacağız. Sonrasında hem Türkiye'deki hem de Avrupa'daki belediyeler ile iletişimi sürdürerek, gerekli olduğu takdirde, istediğimiz ilerlemenin kaydedilebilmesi için köprü görevini üstleneceğiz. Bunların yanı sıra, yaptığımız çalışmaları, çeşitli görsel ve yazılı kaynakları paylaştığımız bir internet sitesi üzerinde çalışıyoruz. İlgilenenler turkeycomposts.org/ adresinden çalışmalarımızı takip edebilirler.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
Son olarak söyleyebiliriz ki, hiçbir şey için geç kalınmış değil. Şu anda birlikte çalıştığımız Avrupalı kamu kurumları ve özel kuruluşlar bu yola ilk çıktıklarında, yani bundan 20-25 sene önce, bizim şu anda olduğumuz noktadan çok daha geridelerdi. Yeterli istek ve azim gösterildiğinde neler başarılabileceğini görüyoruz. Bunda vatandaşların rolü çok büyük, ama siyasetçilerin ve karar alıcı mekanizmaların yaklaşımı ve istikrarı elzem. Sosyal ve kültürel değişimin ise zaman alan bir süreç olduğu unutulmamalı. 
Röportaj: Tuğba Gülsever

http://www.tarim.com.tr/Roportaj/1973/Turkiye-Copunu-Donusturuyor.aspx