CHP’Lİ İLÇE, İL VE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YÖNETİMLERİNE ÖNERİLERİMDİR:
Ulusumuza, yurttaşlarımıza, hakka, hukuka, adalete saygıda ve hizmette kusur etmeyeceğinize inandığım sevgili belediye yönetimlerimiz;
Bildiğiniz üzere Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, emperyalist güçlerin ve onların işbirlikçisi Sultan Vahdettin’in engellemelerine karşın ulusal egemenliği fiilen kurarak 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisini açmış, 29 Ekim 1923’te ise Cumhuriyet’i ilan etmişlerdi. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların amacı, ulusumuzun bilimin yol göstericiliğinde her alanda çağdaş uygarlıkların üstünde bir düzeye yükseltmek, ulusu her alanda kayıtsız şartsız egemen kılmaktı.
Amaç çok güzeldi ama amaçlar yalnızca güzellikle gerçekleşmez; bunun için uygun zemin, uygun ve yeterli ve kaliteli malzeme, teknoloji, uzman eleman, denetim ve talep de gereklidir. Halkın tarih boyunca sultanlara itaat ve kulluk kültürü ile yoğrulmuş, yapılandırılmış bir toplumsal bilinci ne yazık ki “ulusal egemenlik” ve “ulusa aidiyet” kavramlarını hemen anlayamaz, özümseyemezdi. Kaldı ki saltanat varislerinin ve çanak yalayıcılarının, sarayın çöplüğünde üreyen haşeratın Cumhuriyete karşı çalışmaları 677 sayılı yasayla kapatılınca yeraltına çekilmiş tarikat ve medreseler eliyle, yasaklanmış olmanın da kattığı mağduriyetin cazibesiyle sürüp gidiyordu.
Özetle , Mustafa Kemal Atatürk’ün çok kısa süren yönetim döneminin ardından, 1950 yılından itibaren saltanat çöpçüleri ülkenin yönetimini ve eğitim düzenini yeniden ele geçirmiş bulunmaktadırlar. Mevcut saltanat heveslileri, bir yandan Tek kişi yönetimi esaslı bir devlet yapılanmasını gerçekleştirmeye çalışırken bir yandan da ulusumuzun bu çağdışı, bilimin ve dünyanın yöneldiği çağdaş toplumsal yaşam biçimine karşı bilim dışı karanlık ortaçağ yaşam biçimine inanılmaz bir kararlılıkla ve çılgınca bir hızla koşmaktadır.
Hele son yıllarda iktidarda bulunan saltanat hedeflilerin hiç gizlileri, saklıları da yok: “Yüksek tahsillilerin çoğalması bizim aleyhimizedir. Biz, cahillerin ferasetine güveniyoruz.!” diye özetledikleri ulusal eğitim anlayışlarını en yetkili ağızlarla açıklıyor, bu açıklamayı yapanları YÖK’ün en yetkili koltuklarına oturtuyorlar. Bu gidişlerine seyirci kalmak gibi bir hakkımızın ve lüksümüzün bulunmadığı tartışmasızdır.
Saygıdeğer CHP’li Belediyeler Yöneticileri;
Hepimiz biliyoruz ki: Devletimizin mevcut saltanat heveslisi yöneticileri, ulusumuzun karanlık ortaçağ dünyasına sürüklenebilmesi için eğitim-öğretim düzenimizin bilimden, özgür ve çağdaş anlayıştan tam anlamıyla koparılması gerektiğine, insanlarımızın bu dünyada insanca, tok ve mutlu, bilgili, bilinçli yaşama beklentisinden uzak tutulmasına, bu dünyada hak, hukuk ve adalet arayışına gerek bulunmadığına, çünkü bu hesapların mahşerde sorulacağına inandırılmalarının sağlanmasına önem veriyorlar. Bu iktidar sahipleri, öğrenim çağındaki çocuklarımızın beyinlerinin uyuşturulması için, müfredat programlarında sık sık bu amaçlı düzeltmeler(!) yapmanın yanı sıra derslere gerçek öğretmenlerin yeterliliğine karşın onların derslerinden zaman çalarak yerlerine imamları, müezzinleri, tarikat sözcülerini, ülkücü militanları da okullarda görevlendiriyorlar. Yine o yetkililer, bu işlerde hiç para sıkıntısı çekmedikleri halde, yılladır atanmayı bekleyen yetenekli öğretmenler için gerekli kadroları ve parayı bulamıyorlar(!) Çaresizlikten asgari ücretle çalışmayı kabul eden öğretmenleri açlık sınırı altında yaşatmaktan utanmıyorlar…..!!!!!
Saygıdeğer CHP’li İlçe, İl ve Büyükşehir Belediyeleri Yetkilileri;
Yukarıda çizdiğim tablo ile anlatmaya çalıştığım özetle şudur: CHP’yi Türkiye’nin birinci partiliğine yükselten 31 Mart 2024 tarihli yerel seçim zaferini gerçek bir bayram gibi kutladık. Partimizi, adaylarımızı, parti üyelerimizi ve yandaşlarımızı, partili olmadıkları halde bu kez demokrasi mücadelesinden yana oy kullanan sevgili yurttaşlarımızı saygıyla kutluyorum. Yurt çapındaki bu sonuçta katkısı olan her seçmen gibi benim de bir oyluk katkım; bundan dolayı da size önerilerde, eleştirilerde, uyarılarda bulunma ve gerekirse kınama haklarım var. Daha işin başındayız; bu nedenle şimdilik yalnızca önerilerde bulunacağım.
BAŞLICA ÖNERİLERİM:
1- Bütün dünyada ve tarih boyunca bütün saltanat düşkünlerinin temel politikası, halklarını aç, bilgisiz ve çaresiz tutmak olmuştur. Çünkü açlara ve çaresizlere hükmetmek, bilgisizleri kandırıp aldatmak çok kolaydır. Bu nedenle halkın açlığıyla, çaresizliğiyle, bilgisizliğiyle mücadele edin. Besin maddelerine en ucuz fiyatla, gitmek istedikleri yerlere en ucuz ya da ücretsiz varmalarının yolunu bulun. Belediyelerinizin olabilecek işlerini emekyoğun yöntemlerle yaptırın.
2- Yetki alanınızdaki hiç bir insanın aç ve açıkta, sokakta, duvar diplerinde, otogar oturaklarında, apartman merdivenlerinde v.b. yerlerde yatmasına seyirci kalmayın. Bunlara göz yummak insanlık suçudur.
3- Yüksek öğrenim gören öğrencilerimizin barınma ve beslenme sorunlarıyla yakından ilgilenin lütfen.
4- Bilim ve genel kültür konulu konferansları sık sık düzenleyin ve dinleyici katılımını sağlayın. Bu konularda eğitimci sendikalardan, emekli eğitimci arkadaşlarımızın görüş ve desteklerinden, ayrıca başarılı belediyelerden de yararlanın.
5- Herkes gibi sizleri de kuşatmış bulunan “BEN; BEN; BEN…” işgalcisini kişiliğinizden mutlaka söküp atın! Onun yerini “BİZ, BİZ, BİZ!” GERÇEKLİĞİYLE DOLDURUN.
6- Asla ulaşılmaz ve alçak olmayın. ALÇAK GÖNÜLLÜ olun. BULUNDUĞUNUZ KONUMLARA OMUZLARIMIZA BASARAK ÇIKTIĞINIZI HİÇ UNUTMAYIN.
Yönetimlerinize, ulusumuzun daha iyi geleceğine yapacağınız katkılardan dolayı başarılar diliyorum.
25-04-2024 /Av. Remzi KISA.