Gerçi trafik sıkışıklığı, Kuralsızlık, Magandalık, tüm ülkede bilhassa büyük kentlerde had safhada, ama biz bu keşmekeşi Bandırma’da yaşadığımız için burada gördüğümüz olumsuzlukları ve sıkıntıları dile getirmeye çalışalım.
ATATÜRK caddesiyle İNÖNÜ caddesinin kesiştiği merkezdeki trafik lambalarında yayalar kırmızıda durup Yeşil yanmasını beklerken, geleceğin yöneticileri gözüyle baktığımız bazı kuralları umursamaz sabırsız gençlerin yasak ve tehlikeli olmasına karşın kırmızı ışıkta geçtikleri sıkça görülen bir anormallik.
Aynı şekilde, Yayalara Yeşil, Araçlara kırmızı yandığı halde, Bazı araç sürücüsü trafik Magandaları da kuralları hiçe sayarak kendilerine yanan kırmızıda geçmeye çalışıyorlar, üstelik bir kısmı bu ihlali tam olarak beceremeyip kavşağın ortasında kalıveriyorlar. (ama buna rağmen bir uyarıcı unsur maalesef YOK)
Üstelik bu kural tanımazların çoğu caddelere çıktıklarında “Tabakhaneye malzeme yetiştirecekmiş” gibi hız yaparlar ama az ileride şehir trafiğinde biraz tıkanıklık meydana geldiğinde, öndeki araçlara korna çalar kafa tutarlar, sanki öndeki araçlar keyiflerinden ilerlemiyormuş gibi onlara caz, poz ve dayılık yaparlar.
Yayası, Sürücüsü toplum olarak gergin yaşıyoruz, herkesin canı burnunda, kimse burnundan kıl aldırmıyor, eh hemen herkeste de silah var, vay sen misin yol vermeyen? Ya da korna çalan, TAK, TAK, TAK, Mermiler kan döküyor, Kavgalar küfürler KDV si oluyor, bu gibi olayların her gün meydana geldiğini TV lerde duyuyor görüyoruz.
Atatürk, İnönü, Ordu ve Kurtuluş caddeleri gibi birazcık geniş ve trafiği çok yoğun caddelerde günün her saatinde, sağlı sollu park eden araçlar yüzünden yaşanan sıkıntıya ilaveten.
Halk otobüslerine ayrılan cadde kenarlarındaki cepleri de güvenli park yeri zannıyla işgal eden magandalar nedeniyle, Halk otobüsleri yolcularını alma ve indirme eylemini cadde ortasında yapmak zorunda kalıyorlar, bu da yaşlı insanlar ve çocuklu aileler için epeyce riskli oluyor.
Üstelik böylesi trafiği yoğun olan caddelerde, park halindeki araçlar yetmiyormuş gibi onların da yanına, yani Park sırasını üçlercesine ve de “Dörtlü sinyal” lambalarını yakıp bırakan sorumsuzlar da işin tuzu biberi.
“Eh adam bunca zahmete girmiş Dörtlülerini yakmış” Acil işi vardır deyip dokunulmazlık(!) mı tanınmalı? Yoksa Trafik teşkilatı ceza mı yazmalı?.
Trafiği felç eden bu Sinyal yöntemini alışkanlık haline getirmişler, cadde ortasında “Dörtlüleri yak keyfine bak” Oh ne güzel şey, yeme de yanında yat.
Eğer bu gibi trafikte sıkıntı yaratan, kural ihlali yapanlar dikkatle takip edilip cezalandırılırsa hem ihlaller azalır, hem de trafik polislerimiz aldıkları maaşlara karşılık Devlete katkıda bulunurken her zaman yaptıkları asli görevlerini de ziyadesiyle yerine getirmiş olurlar diye düşünüyorum.
Ayrıca Şehirler arası yollarda özel araçlara, daha çok da Bayan sürücülerin kullandığı araçlara ve de Motosikletlere yol ve seyir hakkı tanımayan,
Kaza yapmaları için onların yollarını daraltarak sıkıştıran, Tır ve Hafriyat kamyonları gibi Ağır vasıta magandalarının neden olduğu
trafik kazalarına ve ayrıca Baba parasıyla alınmış arabasının Ekzozundan susturucuyu çıkartıp motor ve sonuna kadar açılmış gümbür gümbür öten teyp sesleriyle cümle alemi rahatsız eden
Yollarda “MAKAS” atan, şımarık magandalara bakıldığında, Trafik kültürümüzün, Eğitim, Denetim ve cezai yaptırımların ne kadar yetersiz olduğu gayet net görülüyor.
Ancak buna kolay bir isim bulunmuş, “TRAFİK CANAVARI” hayır efendim, Denetim ve cezai Yaptırımların yetersizliği, “EĞİTİMSİZLİK ve Şımarıklık sonucu İnsan(!) hataları demeliyiz.
Konumuzla ilgili bir fıkra: *Yayalara kırmızı yanarken yola çıkıp yürüyen Fadime’ye, Trafik polisi sesleniyor, Hanım nereye! Fadime cevap veriyor. “Eltime gideyrum da, Temel’in haberi vardur, hem sana neoli.”
Esen kalınız
FİKRET ÇAĞIN – BANDIRMA – 15-08-2018
Fikret Çağın