İşgal Yılları Yönetimi ve Kurtuluş Örgütlenmesi

İşgal Yılları Yönetimi ve Kurtuluş Örgütlenmesi
REKLAM ALANI

Bütün cihanın kuvvetine karşı milli bir hareket yaratmak!
Ne çocukça bir hayal! Anadolu’da ne kalmıştır ki direnmek mümkün olsun!
The Times, 11 Ekim 1919.

Osmanlı ülkesini bölme girişimleri, özellikle 1915’ten itibaren, İngiltere,
Fransa ve Çarlık Rusya arasında yapılmış olan gizli anlaşmalarla programlaştırılmıştı. Rusya, Brest-Litowsk Anlaşması’yla devre dışına çıkınca, yerini İtalya
almıştır. II. Paylaşım Savaşı sonunda Ahmet İzzet Paşa kabinesinin gönderdiği
delegelerle İtilaf Devletleri’nin baş delegesi ve Akdeniz filosu kumandanı Amiral Carlthorpe arasında Limni adasının Mondros limanında 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan ateşkes anlaşması, bir asırdır geliştirilen politikanın sonucu ve
uygulamasıdır. Sevr Anlaşması, bu politikanın zaferi olacaktır. Mondros adasına
yolcu edilen heyetin uğurlandığı gün Beyoğlu bayram etmektedir. Mağaza vitrinleri yabancı ve Yunan bayraklarıyla donanmıştır. Herkes sarılıp öpüşmekte,
göğüslerini İngiliz, Fransız kokartlarıyla donatmaktadır… Olayları seyreden bir
gazeteci durumu şu sözlerle betimlemiştir: “Bu memlekette doğup büyümüş,
cedbeced burada yaşamış olan insanların vatanının felaketi ile bu kadar eğlenmeleri yürekleri kan ağlatacak bir manzara idi.” 1

Ateşkes Anlaşması, sınırların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusunu dağıtmakta; Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve
kabloların denetimini İtilaf Devletlerine geçirmekte; bütün demiryollarını İtilaf
Devletleri’nin kontrolü altına almakta; Karadeniz’e serbestçe geçişin teminini ve
Çanakkale- Karadeniz istihkamlarının İtilaf Devletleri tarafından işgalini öngörmektedir. Anlaşmanın 7. Maddesi İtilaf Devletleri’ne güvenliklerini tehdit
edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme
hakkı da vermiştir. Böylece İtilaf Devletleri’nin Osmanlı topraklarını işgal süreci anlaşmanın imzalandığı saatlerde başlamış; ateşkes günü Kars’a bağlı Aralık
ve Iğdır Ermeniler, Ardahan İngilizler tarafından işgal edilmiştir. 1919 yılının
ilk günlerinde işgal haritası şöyledir: Musul-Kerkük hattı, Yemen-Asir, KilisAntep, Batum, Gelibolu İngiliz işgali altındadır; İngilizler, İzmit, Eskişehir, Afyon, Samsun ve Merzifon’a kontrol birlikleri göndermiştir. Doğu Trakya, Antakya-İskenderun, Adana-Mersin-Osmaniye Fransa tarafından işgal edilmiştir.
Batı Trakya’da Yunan işgali başlamıştır. Çanakkale Boğazı İngiliz ve Fransız
kuvvetlerince işgal edilmiş; boğazın Batı yakası Fransız, Doğu yakası ise İngilizlerin denetimine geçmiştir. İtilaf Devletleri 13 Kasım 1918’de gemileriyle İstanbul’dadır. İşgaller 1919 yılının ilk yarısında genişleyerek devam edecektir.2
Yılın ilk günlerinde Fransızlar Şark Demiryolları yönetimini ele geçirirken, İngilizler de Haydarpaşa İstasyonu’na el koyacaktır. Urfa-Birecik, Bağdat, Antep,
Maraş, Kars İngiliz işgali altındadır; Trakya, İzmir, Manisa, Aydın Yunanlılar
tarafından işgal edilecektir; Fransızlar Çukurova, Urfa-Akçakale, Afyon çevresinde işgale devam etmektedir; İtalyanlar Antalya, Güneybatı Anadolu (Datça,
Marmaris, Fethiye, Bodrum), Burdur, Milas, Konya ve Tekirdağ’da ilerlemektedir. Birinci Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey’in 31 Aralık 1919 tarihli Trakya raporunda işgal durumu açıklanmaktadır: “Batı Trakya Fransa’nın himayesi altında bir Yunan sömürgesi oldu. Francet d’Esperey, Doğu Trakya’nın da böyle olması için çalışıyor. Ordunun bunlara karşı tedbir almasına Milne izin vermiyor.”
İstanbul işgal komutanlığı 19 Ağustos 1919’a kadar İngilizlerde kalmış; bu tarihten sonra Fransızlara geçmiştir. Fransızların Doğu Orduları Başkomutanı
General d’Esperey bundan böyle İstanbul işgal komutanlığı yapacaktır. İngilizlerle Fransızlar, 15 Eylül’de Suriye ve Çukurova’daki işgal kuvvetlerinin değiştirilmesi konusunda anlaşmışlardır. Buna göre, Fransızların Musul’daki hakları İngiltere’ye devredilmiş; Suriye’den İngiliz askerleri çekilmiş, yerini Fransızlar almıştır. Urfa, Maraş ve Antep Fransızlara devredilmiştir.
İtilaf Devletleri, Almanya ile 28 Temmuz’da Versay, Avusturya ile 10 Eylül’de Saint Germain, Macaristan ile 13 Temmuz’da Trianon, Bulgaristan ile
Nöyyi barış anlaşmalarını imzalamışlardır. Türkiye anlaşması ise İtilaf Devletleri’nin paylaşma yarışı ve Anadolu’da gelişen direniş hareketi nedeniyle gecikmiştir.3
İşgallere koşut biçimde İstanbul basınında manda, vekalet, himaye talepleri geniş yer bulmuştur.4 Alemdar’da Refi Cevat “İngiltere’nin eğilim duyduğu taraf, şimdiye kadar siyasetin hiçbir safhasında iflas etmemiştir, edemez. Menfaatimizi İngiltere’nin müttefikleriyle bize açacakları şehrah (ana) siyasette görüyoruz” demektedir. Vakit yazarı Ahmet Emin (Yalman), bağımsızlık isteyenleri
maceracılıkla suçlarken, Amerikan mandacılığını savunmaktadır. İstiklal yazarı Rauf Ahmet, mandayı Amerika kabul etmezse İngiltere’ye veya başka bir memlekete teklif edilmesi gerektiği görüşündedir. “Otuz yıl dışişlerinde Avrupa’da çalışmış başmabeyinci, mümtaz şahsiyetlerden” Lütfi Simavi İstikal’de şunları yazmaktadır: “Biz kendimizi idareden aciziz. Büyük bir devletin müzaheretine ihtiyacımız var. O bizi çöküşten kurtarır. Bir kılavuza ihtiyacımız var. Kendi kendimize kalsak, her kafadan bir ses çıkar. Son pişmanlık fayda vermez!” Buna karşın İstanbul’da birkaç gazete ile Anadolu basını manda isteklerine şiddetle
karşı çıkmakta ve bağımsızlık dışında kurtuluş yolu olmadığını anlatmaktadır.
Memleket gazetesi, bütün milletin bağımsızlık istediğini yazmaktadır: “Manda ister miyiz? Gazetemizde açtığımız manda müsabakasına gelen mektupları okuyalım. İstanbul’un tanınmış kişileri dışında bütün milletin arzusu tam ve mükemmel bir istiklalden başka bir şey değildir. Milyonlarca halk, varlığına, benliğine hakim, kendisi sahip olmak istiyor.” Balıkesir’de Doğrusöz gazetesi de
mandacılığa çatmaktadır: “Müslüman esir olamaz. Bazılarının himaye ve vesayete hazır bir fikir ve kalem kullanması gariptir. İki yol vardır: Ya istiklal, ya
ölüm!” İstanbul basınının bir bölümü Anadolu kurtuluş hareketine de karşı çıkmaktadır. Alemdar gazetesi 27 Ağustos’ta şöyle yazmaktadır: “Memnuniyetle
haber alıyoruz ki, Hükümet Anadolu’daki asayişsizliğe karşı koymak için iyi çalışıyor. Bunu son hükümete alınan kişilere borçluyuz. Elimizde bir Anadolu kaldı, onu da Harekatı Milliye gibi müfrit fikirlerle ezdiremeyiz.” Aynı gazete yazarlarında Refi Cevat şunları söylemektedir: “İttihatçıların yeni manevrası memleketçilik, milli birlik, dışarıya karşı kuvvetli bulunma lüzumu, millete dayanan
hükümet ihtiyacı, karşımızda amansız bir kuvvet var, bizi eziyor… Doğu için
Batı için bütün dünya için bir tek amansız düşman vardır: İttihat ve Terakki!”
Zamandizin çalışması, ele aldığımız yılda Osmanlı toprakları üzerinde üç
iktidar odağı, bir başka deyişle üç farklı karar mekanizması olduğunu göstermektedir: İşgal yönetimi, İstanbul Hükümetleri, Heyeti Temsiliye.
İşgal kararları, kararların uygulanması, İtilaf Devletleri’nin birbirleriyle
ilişkileri, İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler işgal sürecinin
yönetim mekanizmasını ortaya koymaktadır. İşgal yönetimi karar, uygulama,
kurumlaşma boyutlarıyla bu makalenin görüş alanına çekilmiştir.
Öte yanda Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan ne varsa Hilafet, Saltanat ve
Osmanlı Hükümeti olarak saklı tutulmak ve devam ettirilmek istenmiştir. Tahtta
Vahdettin oturmaktadır. Meclisi Mebusan 21 Aralık 1918’de feshedilmiş, parlamento mütarekenin imzalanmasından itibaren iki ay bile çalışamadan dağılmıştır. 12 Ocak 1920’de Meclisi Mebusan tekrar açılıncaya dek 1 yıl 21 gün boyunca hükümetler kararnamelerle idare etmiştir. 11 Kasım 1918-3 Mart 1920 tarihleri arasında altı hükümet görev yapmıştır. Tarık Zafer Tunaya’nın değerlendirmesine göre, Mondros Mütarekesi’nden Saltanatın kaldırılmasına dek “Osmanlı” adını taşıyan bir devletin varolup olmadığı kesinlikle tartışılabilir.
Tunaya, bu dönemi bir iktidar boşluğu (interregnum) olarak tanımlamaktadır.
İstanbul’un oluşturduğu siyasal iktidarın coğrafya bakımından ülkenin neresine
kadar etkili olduğunu kestirmek zordur. Bu iktidarın 1922 yılına kadarki gelişmesi Anadolu ile kurduğu diyaloglara dayanır. 1922 yılında ise tarih sahnesinden silinmiştir. Bununla beraber, bu yıla değin, işgalci kuvvetlerin koltuk değnekleriyle ayakta durmaya çalışan Osmanlı kurumları vardır. İstanbul Hükümetleri, galip devletlerin çizdikleri ülke sınırları içinde, tavizlerle ayakta kalmaya ve
yaşamaya mahkum edilmiştir; buna razıdır. Bu makalede 1919 yılında Osmanlı
yönetimi, Hükümet değişiklikleri, devlet teşkilatı ve resmi kararlar üzerinden incelenmiştir.
Üçüncü iktidar odağı Müdafaai Hukuk hareketi ve bu hareket içinden doğarak gelişen Heyeti Temsiliye’dir. Milli Mücadelenin başlangıcı ile TBMM’nin
kuruluşuna kadar olan dönemde Heyeti Temsiliye ile İstanbul Hükümeti arasında askeri ve sivil idare üzerinde hakimiyet mücadelesi yapılmış, sonuçta İstanbul Hükümetinin Anadolu’daki nüfuzu kırılarak, İstanbul Vilayeti dışında kalan iller büyük ölçüde Mustafa Kemal Paşa’nın emrine girmiştir. TBMM açıldıktan
sonra bu fiili bağlılık hukukileşmiştir.6
Makalede ulusal kurtuluş hareketi, direniş sürecinin yönetimi ile meclisleşme arayışı açıklanmış ve bir örgütlenme tipi
olarak heyeti temsiliye irdelenmiştir.

OSMANLI YÖNETİMİ: Bir Yılda Altı Hükümet

11 Kasım 1918 günü Birinci Tevfik Paşa kabinesinin kurulmasıyla Vahdettin iki gün sonra gelecek olan İtilaf donanmasını istediği biçimde, hiçbir İttihat
ve Terakki kokusu taşımayan bir hükümetle karşılamış oluyordu. Bu kabine, Jön
Türk olmayan, Meşrutiyet öncesi devlet adamlarından oluşan bir “ihtiyarlar kabinesi” idi.7

Birinci Tevfik Paşa Hükümeti:8
(11 Kasım 1918-12 Ocak 1919)
Sadrazam: Tevfik Paşa
Şeyhülislam: Haydarizade İbrahim Efendi
Dahiliye: Mustafa Arif Bey
Hariciye: Mustafa Reşit Paşa
Harbiye: 1. Ferik Abdullah Paşa
Evkaf: Ahmet İzzet Bey (kambur İzzet)
Maarif: Rıza Tevfik Bey
Nafıa: Mehmet Ziya Paşa
Maliye: Abdurrahman Efendi
Adliye: Gürcü Ali Haydar Efendi
Bahriye: Ali Rıza Paşa
Ticaret ve Ziraat: Kostaki Vayani Efendi
Şurayı Devlet Reisi: Mehmet Şerif Paşa
Posta Telgraf Telefon: Yusuf Franko Paşa
İaşe: Muzaffer Bey (vekil); Raşit Bey
Tevfik Paşa’nın ilk hükümeti iki ay bir gün sürmüştür. Dahiliye Nazırı Mustafa Arif Bey’in, Şeyhülislamla tartışması sonucu 1 Ocak günü istifa etmesinin
ardından, sadrazam da 12 Ocak 1919 tarihinde Vahdettin’e istifasını sunmuştur.
İstifanın nedeni İT’ye eğilimli olan isimleri kabineden uzaklaştırmaktır. Tevfik Paşa, istifasını izleyen gün saraya ve İngiltere’ye daha yakın bir hükümet kurarak tekrar işbaşına gelmiştir.
İkinci Tevfik Paşa Hükümeti:9
(13 Ocak 1919-24 Şubat 1919)
Sadrazam: Tevfik Paşa
Şeyhülislam: Haydarizade İbrahim Efendi
Dahiliye: Ahmet İzzet Bey (vekalaten)
Hariciye: Mustafa Reşit Paşa
Harbiye: Ömer Yaver Paşa (20 Ocak’a kadar vekil olarak Ali Rıza Paşa)
Evkaf: Ahmet İzzet Bey (kambur İzzet)
Maarif: Yusuf Ziya Paşa
Nafıa: Ali Rıza Paşa
Maliye: Abdurrahman Bey
Adliye: Arif Hikmet Paşa
Bahriye: Mehmet Ziya Paşa
Ticaret ve Ziraat: Kostaki Vayani Efendi
Şurayı Devlet Reisi: Mehmet Şerif Paşa
Posta Telgraf Telefon: Yusuf Franko Paşa
İaşe: Abdurrahman Bey.
Ömer Yaver Paşa ile Arif Hikmet Paşa kabinenin yeni üyeleridir.
Ne var ki bu hükümet de uzun ömürlü olamamış; Sulh ve Selamet Heyeti’nden bir grup 12 Şubat gecesi Başbakan’ın konağına girerek Hükümet’le ilgili muhtıra vermiştir. Ertesi gün Şurayı Devlet Reisi Mehmet Şerif Paşa ile Adliye Nazırı Arif Hikmet Paşa istifa etmişlerdir. 24 Şubat 1919’da üçüncü Tevfik Paşa Hükümeti kurulmuş; bu kez Hükümete İngilizcilerin yanı sıra Fransız yanlıları
da alınmıştır.
Üçüncü Tevfik Paşa Hükümeti10 (24 Şubat 1919-3 Mart 1919)
Sadrazam: Tevfik Paşa
Şeyhülislam: Haydarizade İbrahim Efendi
Dahiliye: Reşit Bey
Hariciye: Yusuf Franko Paşa
Harbiye: Ali Ferit Paşa
Evkaf: Ahmet İzzet Bey (kambur İzzet)
Maarif: Yusuf Ziya Paşa
Nafıa: Şevket Turgut Paşa
Maliye: Ata Bey
Adliye: Üryanizade Cemil Molla
Bahriye: Ali Rıza Paşa
Ticaret ve Ziraat: Abdullah Bey
Şurayı Devlet Reisi: Cemil Molla (vekalaetn)
Posta Telgraf Telefon: Ethem Bey
Müttefik Kuvvetleri Kumandanı d’Esperey’in baskısı, basının Hükümeti
şiddetle eleştirmesi, Hürriyet ve İtilaf’ın Damat Ferit’i sadrazam yapma çabalarıve Padişah’ın savaş yılları hükümetlerinin Yüce Divan yerine divanı harplerde
yargılanmalarına ilişkin Hükümet kararnamesini geri çevirmesi üzerine Tevfik
Paşa, 3 Mart 1919’da istifa etmiştir. Yerine 4 Mart 1919’da Damat Ferit Paşa
Hükümeti gelmiştir. Ali Rıza, Salih ve tekrar Damat Ferit hükümetlerinden sonra Tevfik Paşa, İngilizlerin Sevr Anlaşması’nı imzalaması için Anadolu ile uzlaşma istemeleri üzerine 21 Ekim 1920’de yeniden sadrazam olacak ve Babıali’-nin lağvedildiği 4 Kasım 1922’ye kadar bu görevde kalacaktır. Tevfik Paşa, II.
Damat Ferit Paşa Hükümeti’ne sandalyesiz bakan olarak atanmış; İngilizlerin
Bekirağa Bölüğü’ndeki siyasi tutukluları Malta’ya götürmelerini devletin yargılama hakkına aykırı görerek birkaç gün sonra istifa etmiştir. Üçüncü Damat Ferit
Paşa Hükümeti’nde tekrar sandalyesiz bakanlığa atanan Tevfik Paşa, 11 Ağustos’ta yine istifa etmiştir. Tevfik Paşa, Kuvayı Milliyecilerin asi sayılamayacağını, bunların ülkeyi savunduğunu söylemiş; “bunlara karşı asker göndermek,
insanın kendi ev halkını öldürmesi gibidir” demiştir. Tevfik Paşa, 10 Ekim tarihinde Ali Rıza Paşa Hükümeti’ne sandalyesiz bakan olarak atanmıştır.
Birinci Damat Ferit Paşa hükümeti, İttihat ve Terakki kabinesinin işbaşından uzaklaşmasından sonra kurulan beşinci hükümettir. 14 Ekim 1918’de kurulan İzzet Paşa ve onu izleyen Tevfik Paşa kabineleri, birer geçiş hükümetleri sayılıyor; İngilizleri ve Hürriyet İtilaf Fırkasını tam olarak memnun edemiyordu.
Damat Ferit, İngilizlerle işbirliği halinde önce İttihatçılara, daha sonra Anadolu
harekatına karşı geniş bir kampanya başlatacak, İzmir’in işgalinden sonra istifa
edip 19 Mayıs’ta kabinesini yenileyecek, 21 Temmuz’da üçüncü kabinesini kuracak, Sivas Kongresi’nin Ali Galip Olayı üzerine İstanbul’la ilişiği kesmesinden sonra 30 Eylül 1919’da istifa edecek, Ali Rıza Paşa ve Salih Paşa hükümetlerinden sonra 5 Nisan 1920’de dördüncü, 31 Temmuz 1920’de beşinci ve son
kabinesini kuracak, Anadolu hareketini zorla yok etme politikasının yeniden başarısızlığa uğraması üzerine İngilizler tarafından 16 Ekim 1920’de istifa ettirilerek yerini Tevfik Paşa hükümetine bırakacaktır. Bütün iktidarı döneminde, İngilizlerle işbirliği halinde, Anadolu kurtuluş hareketine karşı sert tedbirler alan
Damat Ferit Paşa, böylece siyaset sahnesinden silinecektir.11
Birinci Damat Ferit Paşa Hükümeti12 (4 Mart 1919-16 Mayıs 1919)
Sadrazam: Damat Ferit Paşa
Şeyhülislam: Mustafa Efendi
Dahiliye: Konya Valisi Cemal Bey (7 Nisan’da Mehmet Ali Bey)
Hariciye: Damat Ferit Paşa
Harbiye: vekaleten Nafıa Nazırı Avni Paşa (8 Mart Ahmet Abuk Paşa)
Evkaf: Şurayı Evkaf Reisi Vasfi Efendi
Maarif: Ali Kemal Bey
Nafıa: I. Kolordu Askerlik Dairesi Reisi Avni Paşa (2 Nisan’da Şevket Turgut Paşa)
Maliye: Divanı Muhasebat Reisi Tevfik Bey
Adliye: Aydın eski mebusu Sıtkı Bey (21 Nisan’da Cemil Minla Bey)

Bahriye: Müşir Şakir Paşa (2 Nisan’da Ahmet Avni Paşa)
Ticaret ve Ziraat: Posta ve Telgraf eski nazırı Ethem Bey
Şurayı Devlet Reisi: Seyit Abdülkadir Efendi
Posta Telgraf Telefon: Mehmet Ali Bey
Cavit Bey’in günlüğünden: Fena bir liste..her biri birçok illetlerle malül…
İkinci Damat Ferit Paşa Hükümeti13 (19 Mayıs 1919-21 Temmuz 1919)
Sadrazam: Damat Ferit Paşa
Şeyhülislam: Mustafa Sabri Efendi (yeniden)
Dahiliye: Maarif eski Nazırı Ali Kemal Bey
Hariciye: Damat Ferit Paşa
Harbiye: Nafıa eski nazırı Şevket Turgut Paşa (29 Haziran’da Harbiye eski nazırı
Ferit Paşa)
Evkaf: Darül Hikmetül İslamiye eski başkanı Hamdi Efendi
Maarif: Maarif eski nazırı Sait Bey
Nafıa: vekaleten Şevket Turgut Paşa (21 Mayıs’ta Ahmet Ferit Bey)
Maliye: Tevfik Bey (yeniden)
Adliye: Evkaf eski nazırı Vasfi Efendi
Bahriye: Ahmet Avni Paşa (yeniden)
Ticaret ve Ziraat: Ethem Bey (yeniden)
Şurayı Devlet Reisi: vekaleten Ethem Bey (24 Mayıs’ta Rıza Tevfik Bey)
Posta Telgraf Telefon: Mehmet Ali Bey
Sandalyesiz Bakanlar: Şakir Paşa, Reşit Akif Paşa, Ali Rıza Paşa (20 Mayıs), Tevfik Paşa, İzzet Paşa, Abdurrahman Şeref Efendi, Haydarizade İbrahim Efendi,
Ahmet Abuk Paşa, Çürüksulu Mahmut Paşa, İsmail Hakkı Paşa, Rıza Paşa, Sadık
Bey…
Herhangi bir siyasi partiye değil, daha çok İngilizlere ve saraya bağlı olan
Üçüncü Damat Ferit Paşa Hükümeti, Erzurum ve Sivas kongreleriyle Anadolu’-
da gelişen direniş örgütü ve hareketlerine karşı tutumunu daha da sertleştirecek,
Anadolu’nun İstanbul’la bağlantısını kesmesi sonucunda, İngilizlerin telkiniyle
30 Eylül’de istifa ederek yerini Ali Rıza Paşa kabinesine bırakacaktır. Zaman
gazetesi manşeti: “Dört ayda Üçüncü Ferit Paşa kabinesi.” Akşam gazetesi manşeti: “Damat Ferit Paşa Kabinesi’nin millet tarafından memnuniyetle karşılanmadığı görülüyor.” İdrak gazetesi: “Kabine buhranı zahiren halledildi. Eski tas,
eski hamam…”
Üçüncü Damat Ferit Paşa Hükümeti14 (21 Temmuz 1919-30 Eylül 1919)
Sadrazam: Damat Ferit Paşa
Şeyhülislam: Mustafa Sabri Efendi (yeniden)
Dahiliye: Adil Bey
Hariciye: Damat Ferit Paşa
Harbiye: Mustafa Nazım Paşa (13 Ağustos’ta Süleyman Şefik Paşa)
Evkaf: Darül Hikmetül İslamiye eski başkanı Hamdi Efendi (yeniden)
Maarif: Maarif eski nazırı Sait Bey (yeniden)
Nafıa: Ahmet Abuk Paşa (11 Ağustos’ta Tahir Hayrettin Bey, 11 Eylül’de Hadi Paşa)
Maliye: Tevfik Bey (yeniden)
Bahriye: Salih Paşa (gelinceye kadar Ali Rıza Paşa)
Ticaret ve Ziraat: Ethem Bey (yeniden)
Şurayı Devlet Reisi: vekaleten M. Sabri Efendi (11 Ağustos’ta Rauf Paşa)
Posta Telgraf Telefon: Mehmet Ali Bey
Sandalyesiz Bakanlar: Tevfik Paşa, İzzet Paşa, Ali Rıza Paşa.
Anadolu ayaklanması karşısında yenik düşen Damat Ferit, İngilizlerin de
desteklerini gevşetmeleri üzerine, sağlık nedenini ileri sürerek 30 Eylül günü istifa etmiştir. İlk hükümeti 4 Mart-16 Mayıs, ikincisi 19 Mayıs-21 Temmuz tarihlerini, üçüncüsü 21 Temmuz-30 Eylül arasındaki süreyi içeren Damat Ferit Paşa
aralıksız 211 gün iş başında kalmış bulunuyor. İstifası 1 Ekim’de açıklanacak
olan Damat Ferit Hükümeti yerine, 2 Ekim’de Ali Rıza Paşa Hükümeti işbaşına
getirilecektir.
Damat Ferit Paşa’nın istifası ve Ali Rıza Paşa Hükümeti’nin kurulması
Kuvayı Milliye’nin ilk siyasi zaferi olarak değerlendirilmiştir. Korgeneral Ali
Rıza Paşa Meclisi Ayan üyesidir. Mustafa Kemal Paşa, Ferit Paşa Hükümeti’nin
düştüğünü ve Ali Rıza Paşa’nın yeni hükümeti kurmakla görevlendirildiğini 2
Ekim tarihli genelge ile bütün ulusa bildirmiştir. Bu tamimin bir örneği de, bilgi
edinilmesi için yeni Sadrazam’a ulaştırılmıştır. Genelge şöyledir:

  1. Yeni hükümet, Erzurum ve Sivas kongrelerinde kararlaştırılan ve saptanan örgütlere ve amaçlara uyduğu takdirde, Kuvayı Millliye ona yardımcı olacaktır;
  2. Yeni hükümet, Meclisi Milli’nin toplanarak gerçekten denetleme işine başlayıncaya dek, ulusun kaderi ile ilgili hiçbir taahhüde girmeyecektir;
  3. Barış Konferansı’na atanacak delegeler, ulusun isteklerini gerçekten anlamış ve
    güvenini kazanmış, bilgili ve güçlü kişilerden seçilecektir.
    Ali Rıza Paşa Hükümeti, Damat Ferit Hükümeti’nin işbaşına getirdiği yöneticileri görevden uzaklaştırmış; Cevat Paşa üçüncü kez Genelkurmay Başkanlığı’na getirilmiştir. Damat Ferit Hükümeti’nce alınan Heyeti Temsiliye ile
    Müdafaai Hukuk örgütünün telgraflarına postanelerde el konulması kararı da
    Dahiliye Nazırı’nın başvurusu üzerine 11 Ekim’de kaldırılmıştır. Anadolu ile
    uzlaşmayı savunan Ali Rıza Paşa hükümeti, 12 Ocak 1920’de Meclisi Mebusan’ı
    toplayacak, İtilaf Devletleri’ne karşı mücadele edemeyecek, öte yandan Heyeti
    Temsiliye’yi hükümetin işlerine karışmakla suçlayacak, İngilizlerin ağır müdahaleleri üzerine 3 Mart 1920’de istifa ederek yerini Salih Paşa Hükümeti’ne bırakacaktır.
    Ali Rıza Paşa Hükümeti (1 Ekim 1919-3 Mart 1920)15
    Sadrazam: Ali Rıza Paşa (eski Bahriye Nazırı)
    Şeyhülislam: Haydarizade İbrahim Efendi
    Hariciye: Mustafa Reşit Paşa
    Harbiye: Askeri Okullar Müfettişi, 2. Ordu Eski Müfettişi Cemal Paşa (20 Ocak
    1920’ye kadar)
    Bahriye: Salih Paşa
    Dahiliye: İtibarı Milli Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Damat Şerif Paşa
    Adalet: Mustafa Bey
    Maliye: Tevfik Bey
    Nafıa: Abuk Ahmet Paşa
    Ticaret ve Tarım: Hadi Paşa
    Maarif: Sait Bey
    Şurayı Devlet: Abdurrahman Şeref Bey
    Evkaf: Sait Bey (vekaleten)
    Hükümet Kararları
    Ele aldığımız yılda Osmanlı Hükümetlerinin kararları şu konularda yoğunlaşmaktadır: Atamalar, görevden almalar; bütçe kalemlerine aktarma; memur
    maaşlarına zam; maden arama ve işletme ruhsatları; ihracatın serbestleştirilmesi;
    gümrük vergisi muafiyeti; ithalat resimlerinin affedilmesi; müslim ve gayr-i
    müslim muhacir ve mültecilerin sevk masraflarını karşılama, muhacirlerin iskanı, Rum ve Ermeni muhacirlerine evvelce sahip oldukları menkul ve gayrimenkul malların iadesi, muhtaç muhacirlere arazi dağıtılması-borç verilmesi; vapur
    biletlerine, posta-telgraf ücretlerine, ağnam resmine, su ücretlerine zam; Anadolu hareketini bastırma. Hükümetlerin karar sürecinde etkili olan temel dinamik
    yüksek komiserler olmuştur.
    İktisat Politikası ve Osmanlı Maliyesi
    Müttefikler, Türk Hükümeti’ne verdikleri ortak bir notayla, 1914’te İttihat
    ve Terakki yönetimince ilan edilen kapitülasyonların tek yanlı olarak kaldırılması kararını ve bu karara dayanarak yapılan işlemleri kabul etmeyeceklerini bildirmişlerdir. Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti, 12 Ocak tarihli kararnameyle
    11 Nisan 1918 tarihli Gümrük Kanunu’nu yürürlükten kaldırmıştır. Yüksek
    Komiserler, 13 Şubat tarihli notayla Duyunu Umumiye, Osmanlı Bankası ve Reji’de çalışan İtilaf Devletleri uyruklu kişilerin maaşlarından kazanç vergisi gibi
    vergilerin kesilmeyeceğini bildirmişlerdir. Böylece kapitülasyonların kaldırılmasıyla son bulan imtiyazlar İtilaf Devletleri yararına parça parça yeniden koyulmaya başlanacaktır.
    Maliye Nazırı Tevfik Bey, 15 Eylül’de Ajans Havas’a verdiği demeçte Osmanlı Devleti’nin mali tablosunu ortaya koymuştur: “Türkiye’nin mali vaziyeti:
    Sarfiyat 79 milyon, Varidat 42 milyon Osmanlı lirası.” Fransız tüccarların Türk
    tüccarlardan 54 milyon frank alacakları var. Türkiye’nin borçlu olduğu ülkeler
    arasında % 60’la Fransa başta geliyor. Borcun % 26’sı Almanya’ya, % 14’ü ise
    İngiltere’ye. Fransız Le Temps gazetesi 8 Eylül tarihli sayısında şöyle diyor: “Bu
    paraların kaybolmasına razı olabilir miyiz? Asla!” 13 Eylül tarihli bir gazete haberinde ihracat ve ithalat rakamları verilmektedir: “Uçurumun önünde: İhracatımız 8 milyon, ithalatımız 28 milyon.” H. Ragıp, İfham, 13 Eylül 1919. Mali sıkıntılar içinde olan Ali Rıza Paşa Hükümeti, 11 Ekim tarihinde 1.500.000 liralık
    gümüş para bastırmaya karar vermiştir. Akşam gazetesinin 27 Ağustos tarihli
    haberine göre “İstanbul öğretmenleri aylardır maaş alamıyor.” İl özel idaresi
    bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenleri, geçmiş aylıklarının ödenmesi ve
    bundan sonra maaşlarının düzenli ödenmesi için 1920 yılı Mart başında İstanbul’da grev yapacaklardır.
    Muhacirlerin Dönüşü
    Savaş yıllarının başında Türkiye’deki Ermenilerin büyük bölümü ile Rumların bir kısmı mecburi göçe tutulmuş, mallarına savaş sonunda döndüklerinde
    kendilerine iade edilmek üzere el konulmuştu. Ancak bu mallar savaş döneminde ilgili yerlerin güçlü kişilerinin eline geçmiştir. İşgalcilerle birlikte yurtlarına
    dönen Ermeni ve Rumlar mallarını, evlerini isterken, bu durum birçok yerlerde
    çatışmalara neden olmuştur. Hükümet, evvelce Hıristiyanlara ait olup el konulan, satılan malların sahiplerine geri verilmesini isteyen İngiliz isteğini kabul
    etmiştir.16 Bir yanda işgal yayılırken, öte yanda gayrimüslim dönüşleri de artarak devam etmiştir.
    30 Kasım 1918’de Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, şimdiye kadar
    10.600 kadar Ermeni ve Rum göçmeninin Türkiye’ye geri döndüğünü açıklamıştır.
    17 Sabah gazetesinin 6 Şubat 1919 tarihli haberine göre, “Hükümet’in yardımıyla 62.721 Rum, 75.749 Ermeni Türkiye’deki yerlerine dönmüş bulunuyor.
    Kendiliklerinden dönenler ise 35.000. Bu yılın sonuna kadar yalnız Çukurova’ya
    60.000’i yurtdışından olmak üzere 120.000 Ermeni dönmüş olacak.”18
    21 Ocak’ta Hükümet, memleketlerine dönecek olan Ermeni, Arap ve Rum
    ailelerinden fakir olanlara seferberlik tahsisatından yardım edilmesine kararvermiştir.
    İngiliz Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı bir plana göre Kilikya ve Kuzey
    Suriye’de Ermeni devleti kurulmaktadır. Bu nedenle ilgili bölgelerin Ermeni
    göçmenleriyle doldurulacak, Amerika’dan da göçmen getirilecektir. Ermeni
    devletinin Türkiye ile Araplar arasında tampon oluşturması amaçlanmaktadır.
    Hogart muhtırasında “Bundan sonraki Osmanlı devleti, Bursa hükümet merkezi
    olmak üzere bütün Anadolu’yu içine almalıdır. Belki yabancı topraklarda kalan
    küçük bir kısımla birlikte İzmir ve Avrupalıların himayesine girmesi uygun olan
    6 il de bu sınırın dışında kalır” deniyor.19
    Basına Sansür
    1 Aralık 1918’de Hükümet gazetelere sansür uygulamaya başlamıştır. Çıkarılan emre göre İtilaf Devletleri’nin askeri harekatı hakkında, heyecan verici ve
    milliyetlerin arasını açan, Padişaha saygısız, büyük devletlere düşmanlık güdeN ve hükümet şeklini değiştirmeye yönelik yayın yapılamayacak. 2 Aralık’tan başlayarak İstanbul’da gazetelerin birçok yeri sansürlü çıkmaya başlayacak, 20
    Ocak’ta Sansür Kurulu’na İtilaf Devletleri de girecektir. Basın bundan böyle İtilaf Devletleri ile Türk Hükümeti’ni temsil eden ortak bir komisyon tarafından
    sansür edilecek; 5 Şubat’ta sansür hükümleri ağırlaştırılacaktır. Sansür sebebiyle
    İstanbul basını Erzurum ve Sivas kongreleri ve BMM’nin açılışı haberlerini veremeyecektir. Ali Rıza Paşa ve 1920 yılı Ekiminde Anadolu ile uzlaşmak için
    kurulan Tevfik Paşa hükümetleri zamanında sansür gevşeyecektir.20
    Askeri Örgütlenme ve Ordu Müfettişlikleri
    Ateşkes Anlaşması’na göre Osmanlı Ordusu’nun sınırların korunması ve iç
    güvenlik ihtiyacından fazla olan asker gücü yılın ilk günlerinde yayımlanan bir
    kararnameyle terhis edilmiştir. İngilizlerin istekleri doğrultusunda Osmanlı ordusu 40.878 tüfek, 256 top ve 240 makineli tüfek ile sınırlanmıştır. Genelkurmay’ın 29 Mayıs 1919 tarihli raporuna göre Osmanlı ordusunda toplam 61.223er bulunmaktadır. Ateşkes anlaşması imzalandığında Türkiye’nin silahaltında 400.000 kişilik bir askeri kuvveti vardı.
    29 Nisan günü Harbiye Nazırı Şakir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ya 9. Ordu Birlikleri Müfettişliği’ne atandığını bildirmiştir. Şakir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yı Damat Ferit’le tanıştırmış ve görevinin neler olduğunu söylemiştir. İngilizler bir süreden beri Karadeniz bölgesinde Türklerin Rumlara baskı yaptığından,
    çetelerden şikayet ediyorlar ve bunun önlenmesini hükümetten istiyorlardı. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a atama kararnamesi 5 Mayıs’ta Takvimi Vekayi’de
    yayımlandı. Altı aydan beri İstanbul’da görevsiz olarak oturan eski Yıldırım Orduları Grubu Kumandanı Mustafa Kemal Paşa, kendisine önerilen 6. Ordu Kumandanlığı’nı kabul etmemişti. 6 Mayıs’ta Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Birlikleri Müfettişliği görevindeki yetkilerini açıklayan yönetmelik çıkarıldı. Yönetmelikte müfettişliğin görevleri şu noktalarda toplanıyor: Atandığı bölgedeki
    asayişsizliği önlemek, ordunun elindeki fazla silah ve cephaneyi bir an önce toplattırarak depolatmak, Doğu Anadolu’da kurulduğu ileri sürülen şuraları dağıtmak ve bunların halka silah dağıtmasını önlemek…
    Mustafa Kemal Paşa, karargâhıyla birlikte Üçüncü Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktı. Merkezi Sivas’ta bulunan üçüncü kolordu ile merkezi
    Erzurum’da bulunan onbeşinci kolordu doğrudan Mustafa Kemal Paşa’nın emri altında olacaktı. Ancak yetki alanı daha genişti. Müfettişlik bölgesine yakın birliklere de bildirim yapabilecek; bölgesinde bulunan ve bölgesine yakın valiliklere de bildirimde bulunabilecekti. Bu yetkiye göre, Ankara’da bulunan 20. Kolordu ve bunun bağlı olduğu müfettişlik ile ve Diyarbakır’daki kolordu ile ve hemen bütün Anadolu’da sivil örgütlerin başında bulunan yöneticilerle yazışabilecek ve ilişki kurabilecekti. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’ya neden ve nasıl
    gönderildiğini şöyle anlatır:
    “Bu geniş yetkiyi, beni İstanbul’dan sürmek ve uzaklaştırmak amacıyla Anadolu’ya gönderenlerin bana nasıl verdiklerine şaşabilirsiniz. Hemen söylemeliyim ki,
    bana bu yetkiyi onlar bilerek ve anlayarak vermediler. Her ne olursa olsun benim
    İstanbul’dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe, “Samsun ve yöresindeki güvensizliği yerinde görüp önlemek için Samsun’a değin gitmek” idi. Ben bu
    işin başarılmasının, makam ve yetki verilmesine bağlı olduğunu ileri sürdüm.
    Bunda hiçbir sakınca görmediler. O günlerde genelkurmayda bulunan ve benim
    amacımı bir dereceye kadar sezinleyen kişilerle görüştüm. Müfettişlik görevini
    buldular ve yetkiyle ilgili yönergeyi de ben kendim yazdırdım. Dahası, Harbiye
    Nazırı olan Şakir Paşa bu yönergeyi okuduktan sonra imzalamaktan çekinmiş, anlaşılır anlaşılmaz biçimde mühürünü basmıştır.”
    Hükümet’in ülke topraklarını 9 kolordu ve 3 müfettişlik bölgesine ayıran
    kararı 5 Haziran’da Genelkurmay tarafından kolordulara bildirildi. Birinci ordu
    müfettişliği İstanbul’da, ikinci ordu müfettişliği (öncesinde Yıldırım Birlikleri)
    Konya’da, üçüncü ordu müfettişliği (öncesinde 9. Ordu Birlikleri) de Erzurum’da
    bulunuyor. Bu kararla, ordu müfettişleriyle kolordu kumandanları, mülkiye memurlarına da talimat vermeye yetkili kılınmıştır.
    Hükümet, 23 Haziran 1919’da Mustafa Kemal Paşa’yı Üçüncü Ordu (önceki adıyla 9. Ordu Birlikleri) Müfettişliği görevinden aldı. Dahiliye Nazırı Ali
    Kemal Bey, (şifreli) bir genelge ile Mustafa Kemal Paşa’nın görevine son verildiğini duyurdu. Genelge, Mustafa Kemal Paşa’nın görevinden çıkarıldığı, artık
    onunla hiçbir resmi işlem yapılmaması ve hiçbir isteğinin yerine getirilmemesi
    konusundadır. Mustafa Kemal Paşa, 8 Temmuz’da resmi görevinden ve askerlikten çekilecektir. Harbiye Nazırı 9 Temmuz’da Mustafa Kemal Paşa’nın görevine son verildiğine ilişkin bir genelge yayınlamıştır.
    22 29 Temmuz’da Hükümet, Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in hemen yakalanıp İstanbul’a getirilmesini kararlaştırdı. “Hükümet’in karar ve bildirilerine aykırı davranış ve kışkırtmalarına devam eden” Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in yakalanması kararı Hariciye Nezareti ile Erzurum ve Sivas Valiliklerine bildirilmiştir. 9 Ağustos’ta
    Mustafa Kemal Paşa, Padişah iradesiyle ordudan çıkarılacak; fahri yaverlik unvanı ve nişanları da geri alınacaktır. Harbiye Nezareti’nin teklifini görüşen Meclis-i Vükela (bakanlar kurulu), 27 Aralık günü Mustafa Kemal’in ordudan atılmadığı, istifa ettiği, alınan nişan ve madalyalarının geri verilmesine ilişkin bir
    karar aldı.
    23 Karar, 4 Şubat 1920’de padişah tarafından da onaylanmıştır. Ancak
    İngilizlerden korkulduğu için padişah iradesi Takvimi Vekayi’de yayımlanamamıştır.
    Hükümet, 29 Temmuz’da ordu müfettişliklerinin komutanlıklara dönüştürülmesini kararlaştırmıştır. Böylece halen Karabekir’in vekaleten üzerinde bulunan 3. Ordu müfettişliği de 3. Ordu komutanlığı oluyordu.24 Damat Ferit Paşa,

22 Mustafa Kemal Paşa’nın görevden alınma yazısı 13 Temmuz tarihli Takvimi Vekayi’de yayımlanmıştır: “Üçüncü Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’nın memuriyetine hitam verilmiştir. İşbu iradei seniyenin icrasına Harbiye Nazırı memurdur.” İmzalar. Harbiye Nazırı Ferit, Sadrazam Vekili Mustafa Sabri, Mehmet Vahdettin. Takvimi Vekayi, 3596. 23 Muzaffer Tayyib Gökbilgin, agk., s. 270. 24 Sina Akşin, agk, s. 454.
1919 Yılı 27
30 Temmuz’da Harbiye Nezareti’nden ordunun savaş düzeni, genel gücü, savaş
araçları konusunda bilgi istemiştir. Sadrazam, bu bilgileri İtilaf Devletleri temsilcilerinin istediğini, kendisinin de onlara aktaracağını bildirmiştir. 14 Ağustos
1919’da ordu müfettişlikleri kaldırılmıştır. Hükümet, ikinci ve üçüncü ordu müfettişlikleri üzerinde etkisini sürdüremiyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın üçüncü
ordu müfettişliğinden alınmasından sonra bunların adı ordu komutanlığına çevrilmiş bulunuyor. Böylece üç ordu komutanlığına son verilmiş oldu. Dahiliye
Nezareti, 15 Ağustos’ta ordu komutanlarının etkisini azaltmak, valilerin etkisini
artırmak amacı taşıyan bir genelge yayınlamıştır. Genelgede bundan böyle askeri makamların mülkiye memurlarına asayiş ve benzeri konularda her türlü kolaylığı göstermesi istenmiştir.
Damat Ferit Hükümeti, 16 Eylül’de merkezi Ankara’da bulunan 20. Kolorduyu lağvetme ve yerine Eskişehir’de 5. Kolordu’yu kurma kararı aldı. Kiraz
Hamdi Paşa 31 Ağustos’ta 20. Kolordu Kumandanlığı’na atanmış, ancak Eskişehir’den doğuya sokulmamıştı. Padişah, kararı 17 Eylül’de onaylamıştır. Buna göre, 15 gün içinde kolorduya katılanlar affedilecek, katılmayanlar isyancı sayılacak. Yeni kolorduya hiç kimse katılmayacaktır. Hükümet, Anadolu’daki durum
hakkında üç gün içinde basına bir açıklama yapmayı ve Jandarma Genel Komutanı Kemal Paşa’yı incelemelerde bulunmak üzere Konya’ya göndermeyi kararlaştırdı. Ali Rıza Paşa Hükümeti, ilgili kararnamesini 11 Kasım’da ilga edecek
ve 20. Kolordu Komutanlığı’na Ahmet Fevzi Paşa atanacaktır.
İngiliz Karadeniz Orduları Başkumandanı General Milne’in işgal güçlerinin
ve Osmanlı ordusunun mevcudunu ortaya koyan raporu 5 Aralık’ta yayımlanmıştır. Buna göre bütün Türkiye’de 7400 İngiliz piyade eri, 6000-7000 İtalyan,
75.000 Yunan, 57.000 kadar da hükümet askeri bulunmaktadır.
Bölge Tetkik Heyetleri
Üçüncü Damat Ferit Paşa Hükümeti, 26 Temmuz’da Anadolu’nun 5 bölgeye ayrılarak her birine bir tetkik heyeti gönderilmesini kararlaştırdı. Kurullar,
Dahiliye Nezareti’nden bir memur bir katiple Harbiye Nezareti’nden yüksek rütbeli bir subaydan meydana gelecek. Bölgeler ise şunlar: 1. Balıkesir-Bursa, 2.
Konya, Afyon, Antalya, 3. Ankara-Kastamonu, 4. Samsun-Sivas, 5. TrabzonErzurum. Trabzon-Erzurum bölgesine Ziya Bey’le Yusuf Rıza Paşa, AnkaraKastamonu bölgesine Rahmi Bey’le Galip Paşa’nın gönderilmesine karar verildi.25
Askeri Şura
Anadolu’daki subayları yola getirmek, subayların siyasetle uğraşmalarını
yasaklamak amacıyla, geniş yetkilere sahip dokuz kişilik Askeri Şura kurulmuştur. Kuruluş kararnamesi 1 Ağustos’ta yayımlanmıştır. 3 Ağustos 1919’da İsmet
Bey (İnönü) Askeri Şûra üyeliğine getirilmiştir. Damat Ferit, “Anadolu’ya silah
sevkiyatı yapıyor” gerekçesiyle 13 Ağustos’ta İsmet Bey’i bu görevden uzaklaş-tırmıştır. Şura, Genelkurmay Başkanı’nın yetkileriyle çatıştığı için 1 Eylül
1919’da yayımlanan kararname ile kaldırılacak, Ali Rıza Paşa hükümeti 15 Aralık’ta yeniden bir askeri şura kuracaktır. Şura, Harbiye Nezareti’nin başkanlığında çalışacak, ordunun kuruluş, donatım, subayların atama işleriyle uğraşacaktır.
21 Aralık’ta askeri şura üyeliklerine Abdullah, Zeki, Hurşit, Ahmet Abuk, Şevket Turgut, Fevzi paşalarla Albay Yakup Şevki Bey atanmıştır. Askeri Şura,
Damat Ferit Paşa’nın dördüncü hükümeti zamanında 18 Nisan 1920’de lağvedilecektir.
Özel Divanı Harpler ve Karma Mahkemeler
Ermeni göçettirme olayı sanıkları için kurulan özel divanıharpler İstanbul’-
da yargılamalara başladı. İlk yargılananlar Boğazlıyan eski Kaymakamı Kemal
Bey, Ankara Jandarma eski Kumandanı Tevfik Bey ve Yozgat eski Evkaf Memuru Feyyaz Efendi. Bundan sonra gazeteler uzun uzun bu mahkemelerin duruşmalarını yazacaklar. Kaymakam Kemal Bey, 9 Nisan’da idama mahkum edilecek, 10 Nisan’da karar yerine getirilecektir.
İstanbul Hükümeti, 18 Aralık tarihinde aldığı bir kararla Yüksek komiserlerin isteği üzerine, ateşkes dönemine özgü olmak üzere, icar ve ticari davalara
bakacak karma mahkemeler kurulmasını kararlaştırmıştır. Mahkeme başkanı
Türk, yargıçlardaki Türk sayısı da İtilaf Devletleri’nce atanacak olanların sayısına eşit olacaktır.
Anadolu Hareketini Bastırma
Hükümet, 18 Haziran tarihinde Reddi İlhak gibi derneklerin kurulmasını ve
silahlı kuvvet hazırlanmasını yasaklamıştır. Dahiliye Nazırı Ali Kemal, vilayetlere şifreli bir genelge göndererek, halkı işgallere karşı ses çıkarmamaya çağırmıştır. İki gün önce de Posta ve Telgraf Genel Müdürlüğü, postanelere Reddi İlhak dernekleri tarafından verilecek telgrafların çekilmemesini emretmiştir. Mustafa Kemal Paşa, bu emir üzerine 20 Haziran’da postanelerin işgal edilmesini
emredecek, umum müdür Refik Halit Bey de Mustafa Kemal’i Dahiliye Nazırı’-
na şikayet edecektir. Mustafa Kemal Paşa, 20 Haziran’da valiliklere, kolordulara
ve posta telgraf başmüdürlüklerine bir tel çekti: “Milletin sesini boğarak meşru
haklarını istemeyi yasaklayan ve vatanın mahvolmasına sebep olan bu emri,
hiçbir namuslu telgraf memurunun yerine getirmeyeceğini sanıyorum. Böyle bir
namussuzluğa cesaret edenler Divanı Harbe verilecek” dedi. Mustafa Kemal Paşa, telgrafhanelerin hemen işgal edilerek hükümet emri geri alınıncaya kadar İstanbul’la resmi haberleşmenin kesilmesini istedi. 5 Temmuz’da Posta ve Telgraf
Umum Müdürü Refik Halit, Başbakan ve Harbiye bakanından posta memurlarını hapse cüret eden Mustafa Kemal’in hakkından gelinmesini “vatanın selameti
namına” istirham etti. 8 Ağustos’ta Posta ve Telgraf Müdürlüğü, “Teşkilatı Milliye”, “Kongre” adlarıyla telgraf çekenlerin ve bunları kabul eden memurların
cezalandırılacağını bir genelge ile duyurdu. Genelgeye göre başmüdürlüklerde
denetim kurulları kurulacak ve bunların aylıkları iki misli olacaktı.
1919 Yılı 29
6 Temmuz’da Hükümet, Padişah’ın iradesi olmadan asker toplayan kumandanların görevden alınması ve yargılanması, bağış toplanmasının önüne geçilmesi kararı almıştır. Karadeniz Orduları Başkumandanı Milne, 18 Temmuz’da
Harbiye Nezareti’nden yeni bir istekte bulunmuştur: “Kuvayı Milliye’ye ve Reddi İlhak derneklerine baskı yapın; Yunanlılara saldırmasınlar.”
Ali Rıza Paşa Hükümeti de 2 Kasım tarihinde seçimleri denetlemek ve siyasi durumu incelemek için Anadolu’ya iki “tetkik heyeti” göndermeyi kararlaştırmıştır.
26 Kurulların görünmeyen amacı Heyeti Temsiliye’nin gücünü zayıflatmak, Hükümet’e bağlılığı güçlendirmektir. Kurullardan Ali Fevzi Paşa başkanlığında olanı Ankara, Sivas, Erzurum ve Doğu Karadeniz’e; Hurşit Paşa başkanlığında olanı ise İzmit, Eskişehir, Konya, Afyon, Aydın, Balıkesir ve Bursa’ya
gitmek üzere 10 Kasım’da hareket etmiştir. 10 Kasım’da İç Anadolu’yu, 13 Aralık’ta da Ege’yi teftiş için İstanbul’dan ayrılacak olan Hurşit Paşa, sözlü olarak
bazı bilgiler vermek için 28 Aralık’ta İstanbul’a dönecek; 1 Ocak’ta Afyon’a doğru tekrar yola çıkacaktır. Fevzi Paşa Kurulu ise 6 Ocak’ta İstanbul’a dönmüştür.
Diğer Kararlar
Müdafaai Milliye Cemiyeti ve Osmanlı Donanma Cemiyeti hakkında alınan
iradei seniyye, 8 Şubat günü yayımlanmıştır. Karar, Müdafaai Milliye Cemiyeti’nin Harbiye Nezareti’ne; Osmanlı Donanma Cemiyeti’nin Bahriye Nezareti’ne
ilhakı hakkındadır.
12 Şubat’ta yayımlanan kararnameyle İaşe Müdüriyeti Umumiyesi’nin Ticaret ve Ziraat Nezareti’nden fekki irtibatıyla Şehremaneti’ne ilhakına karar verilmiştir. 5 Temmuz’da yayımlanan kararname ile Dairei Sadaret İstatistik Müdüriyeti Umumiyyesi ilga edilmiştir.
Hizmet süreleri 25 yılı bulan vali, mutasarrıf, kaymakam, müdür ve polislerin emekliliğe sevkedilmelerini öngören 2 Ocak 1918 tarihli yasa 24 Nisan 1919
günü yayımlanan kararname ile kaldırılmıştır.
İstanbul Hükümeti İstanbul’da teokratik yasaklarla toplumu denetlemektedir. Şeyhülislamın boy hedefinde kadınlar vardır: Kadınlar 1919 yılında hala Tıp
Fakültesi’ne kabul edilmemektedir; sahneye çıkmaları, Ramazan-ı Şerif gecelerinde Kuşdili çayırında piyasa etmeleri yasaktır.
Şurayı Saltanat Toplantısı
Birinci Şurayı Saltanat 26 Mayıs’ta toplanmıştır. İzmir’in işgali ile (15 Mayıs 1919) ağırlaşan olayların baskısı altında, meclissiz bir yönetimin sakıncaları
ve sorumlulukların ağırlığı apaçık ortaya çıkmıştır. Veliaht Abdülmecit Efendi’-
nin de önerisine uyan Vahdettin memleketin içinde bulunduğu durumdan nasıl
kurtulacağını söyleşmek ve somut çözümlere varmak amacıyla bir yüce saltanat
meclisi (Şura-yı Saltanat ya da Meclis-i Ali) toplanmasını irade etmiştir. Şurayı
Saltanat, Yıldız Sarayı’nda toplanmıştır. 130 kişinin katıldığı meclis, Hükümet
üyeleri, yüksek devlet memurları yanında, Darülfünun, İlmiyeliler, Ticaret Odaları, basın ve siyasal partilerin ve cemiyetlerin temsilcilerinden oluşmuştur.
Tunaya’nın değerlendirmesine göre, “Birinci Şurayı Saltanat, meclissiz bir dönemin nabız yoklaması olmuştur.”
Meclisi Mebusan Seçimleri
Mütareke imzalandığı zaman, Meclisi Umumi’nin (Osmanlı Parlamentosu’nun) 3. yasama dönemi sürmekteydi. Bu dönem 1914 genel seçimi sonucu 1
Mayıs 1914’te başlamıştı. İttihat ve Terakki, 1913 yılından beri kendi hakimiyeti
altında tek partili bir rejim kurduğu için, muhalefetsiz -ya da muhalifi yok denecek kadar az- bir Mebusan Meclisi kurulmuştu. Ayanda başlıca muhalefet Damat Ferit’ten geldiği halde, Mebusanda muhalefetin kaynağı azınlıklar ve özellikle Rum mebuslardı. 3. yasama dönemi, İkinci Meşrutiyet’in en uzun parlamentolu dönemi olmuştur. Çünkü Kanuni Esasi’nin 1914’te değiştirilen 69.
maddesi gereğince, savaş nedeniyle bir yıl uzatılmıştır. 21 Aralık 1918’de Vahdettin ve çevresi İttihatçılardan meydana geldiği gerekçesiyle ve İngilizlerin isteği üzerine Mebusan Meclisi’ni feshetmişlerdir. Böylece, parlamento mütarekenin imzalanmasından itibaren iki ay bile çalışmadan dağıtılmıştır. Mebusan’ın
feshi üzerine, Ayan Meclisi üyeleri, maaşlarını alarak, yeni bir yasama dönemini
beklemişlerdir. Seferberlik durumunun devam edişi ve bazı yerlerin işgal altında
olması gerekçesiyle Meclisi Mebusan seçimleri barışın imzalanmasından sonraya ertelenmiştir. İlgili hükümet kararı 4 Ocak 1919’da padişah tarafından da
onaylamıştır. Kanuni Esasi’ye göre Meclisi dağıtan Padişah’ın dört ay içinde seçimleri yaptırması gerekirken, hükümet sürekli seçimden kaçmıştır. Vahdettin
mebusların kendisine ve İngilizlere boyun eğmeyerek sorun yaratacağından çekinirken, İttihatçılar kazanır endişesiyle İngiliz yanlısı çevreler de seçime uzak
durmaktadır.
27 Temmuz’da Hükümet seçimlere karar verdiğini bildirerek valilerden seçim için hazırlık yapmalarını istemiştir.27 Dahiliye Nezareti’nin seçimlere ilişkin
genelgesi 29 Temmuz’da yayınlanmıştır. Genelgede memurların, halkı oyunda
serbest bırakmaları ve hiçbir partiye alet olmamaları istenmiştir. Hükümet ilki 6
Ekim’de, ikincisi 9 Ekim’de olmak üzere iki seçim kararnamesi yayımlamıştır.
Hükümet, seçimlerin hızla yapılabilmesi için onbeş gün içinde ikinci seçmenlerin seçimine başlanmasını, daha sonraki beş gün içinde de mebusların seçilmesini emretmiştir. İlk kararname gereğince genel seçim Aralık ayında yapılmıştır.
Bundan önceki genel seçimler 1876, 1877, 1908 1912 ve 1914’te yapılmıştı.
1919 seçimi Osmanlı tarihinde yapılan altıncı seçimdir. Mustafa Kemal Paşa, 7
Kasım’dan Erzurum’dan mebus seçilmiştir. Bu seçim, çoğunluğu Müdafaai Hukukçu bir meclise vücut vermiştir. 12 Ocak 1920’de Meclisi Umumi (Osmanlı
Parlamentosu) İstanbul’da çalışmalarına başlayacak ve kısa bir süre sonra Misak-ı Milli Beyannamesi’ni ilan edecektir.
25 Ocak’ta İzmir’de belediye seçimleri yapılmış; Rumların katılmadıkları
seçimleri tam liste halinde Türkler kazanmıştır. Vali Nurettin Paşa, seçimi kazananlar arasında bulunan Hacı Hasan Paşa’yı 27 Şubat’ta belediye başkanlığına atayacaktır. Hacı Hasan Paşa, İzmir’in işgalinden sonra Yunanlılarla işbirliği yapacak; bu işbirliği karşılığında işgal kuvvetleri tarafından görevinde bırakılacaktır.

1919 yılı içinde 21 siyasal parti kurulmuştur: Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası, Wilson Prensipleri Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Osmanlı Mesai Fırkası, Nigehban Cemiyeti Askeriyesi, Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet Cemiyeti, Osmanlı Çiftçiler Derneği, Mağdurin-i Siyasiye Teavün Cemiyeti, Teali İslam Cemiyeti, Türkiye Sosyalist Fırkası, Vahdeti Milliye Heyeti, Türkiye’de Arnavut Teavün Cemiyeti, Laz Tekamül-i Milli Cemiyeti, Milli Ahrar Fırkası, İngiliz Muhipler Cemiyeti, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, Türk Teali Cemiyeti, Osmanlı Musevileri İntihap Cemiyeti, Osmanlı Liayı Vatan Cemiyeti, Milli Türk Fırkası, Türk Fransız Muhipleri Cemiyeti…
İŞGAL YÖNETİMİ
Osmanlı yönetimine el koymak, Osmanlı toprakları üzerinde emeller besleyen üç İtilaf devleti arasında tehlikeli ve her an patlamaya hazır bir konudur. Bu
nedenle, yönetime el koyma işlemlerinin kendi aralarında uyuşarak ve anlaşarak
yapılması için bir mekanizma oluşturulmuştur: İtilaf Devletleri Fevkalade Komiserliği. Osmanlı yönetimine el koyma süreci, fevkalade (yüksek) komiserlerin
haftalık ya da iki haftalık düzenli toplantılarıyla yönetilmiştir. İlk ortak toplantı
28 Kasım 1918’de yapılmış, kısa zamanda pek çok konuya el atılmıştır.
30 İngiliz
Yüksek Komiser Vekili Amiral Webb’in İngiltere’de bir dostuna gönderdiği
mektup, fevkalade komiserlik kurumunun işlevini ve gücünü göstermektedir:
“… Görünürde memleketi işgal etmediğimiz halde, valilerini tayin ediyor veya görevlerinden uzaklaştırıyoruz. Polislerini yönetiyor, basınlarını denetliyor, Rum ve
Ermeni tutukluları işledikleri suçlara bakmaksızın serbest bırakıyoruz. İstediğimiz
her şeye el koyuyoruz… Padişah bizi buraya yerleştirmek istiyor.”31
Fiili işgal sürecini yönlendiren mekanizma ise Ateşkes Karma Komisyonu
ile Paris Barış Konferansı Yüksek Konseyi’dir. Konsey’de ABD, İngiltere,
Fransa, İtalya ve Japonya temsil edilmektedir.
Yüksek Komiserler
Mondros Ateşkes Anlaşmasını Osmanlı’ya imzalatan Amiral Calthorpe, İngiltere’nin Yüksek Komiseri olarak atanmış ve 13 Kasım 1918’de göreve başlamıştır.
Askeri Ateşe Deedes ile birlikte 17 Kasım 1918’de İstanbul’a gelmiştir.33 Fransız
Yüksek Komiserliği’ne Amet, İtalyan Yüksek Komiserliği’ne Kont Sforza,
ABD Yüksek Komiserliği’ne Gabriel Bie Ravndal atanmıştır. Fransız Yüksek
Komiserliği’ni 30 Mart’ta Defrance, 7 Aralık’ta Picot; ABD Yüksek Komiserliği’ni 12 Temmuz’da Bristol; İtalya Yüksek Komiserliği’ni 13 Ağustos’ta
Maissa; İngiltere Yüksek Komiserliği’ni 11 Eylül’de Robeck devralmıştır. ABD
ile Osmanlı arasındaki diplomatik ilişkiler 20 Nisan 1917’de kesilmişti.34 Aynı
zamanda elçilik görevini de yürütecek olan ABD Yüksek Komiseri Bristol,
Amerikan Deniz Kuvvetlerinin Türkiye Komutanı sıfatıyla İstanbul’a 28 Ocak
1919’da gelmiştir.
İngiliz Yüksek Komiseri Calthorpe, İngiliz Hükümeti’ne gönderdiği 3 Ocak tarihli telde İngiliz kuvvetlerinin bulunduğu yerlerde uysallık göstermeyen memurların İngiliz komutanlarınca tutuklanması ya da azledilmesini ve ondan sonra Babıali’ye haber verilmesini önermiş ve bu yönde izin istemiştir. Birkaç gün sonra Hariciye Nazırı Reşit Paşa ile görüşen Calthorpe, İngiliz esirlerine kötü davrananlarla Ermeni kırımından sorumlu olanları İngiliz Hükümeti’nin çok sert
biçimde cezalandırmaya kararlı olduğunu söylemiştir. Tutuklamalara 5 Ocak günü başlanmış, Merkezi Konya’da bulunan 2. Ordu (Yıldırım) Birlikleri Müfettişi Nihat Paşa 22 Ocak’ta Amiral Calthorpe’un isteği üzerine görevden alınmıştır. 2. Ordu Komutanı olduğu sırada Çukurova’dan çekilirken “halkı örgütleyip
silahlandırmak”la suçlanan Nihat Paşa’nın görevinden alınması için İngiliz Yüksek Komiserliği iki kez nota vermiştir. Yüksek komiserler 23 Ocak tarihinde
Hükümet’e verdikleri notayla bütün Rum ve Ermeni tutukluların serbest bırakılmasını istemişler; Hükümet’e tutuklanacak kişilerle ilgili bir liste vermişlerdir. İstanbul’da İttihatçıların evleri abluka altına alınmış, 30 Ocak günü büyük bir tutuklama yapılmıştır. İngiliz Yüksek Komiseri tutuklamaları “çok iyi bir başlangıç” olarak değerlendirmiştir. Aynı tarihte Komiserler Heyeti, Ermenistan, Suriye, Mezopotamya, Filistin, Arabistan ve Kürdistan’ın Türkiye’den ayrılması ve himaye sisteminin kabulünü kararlaştıracaktır. Hükümet, yüksek komiserlerin isteği üzerine Rum, Ermeni ve Musevilerin askerlik yapma yükümlülüğünü de
kaldırmıştır.
İngilizlerin garnizon komutanı General Wilson, 17 Ocak 1919’da Harbiye Nezareti’ne İstanbul polisine ve sağlık teşkilatına el koyduğunu bildirerek, bundan sonra kendilerinden gelecek emirlerin uygulanmasını istemiştir. Osmanlı Hükümeti 30 Ocak’ta bu durumu memnunlukla karşıladığını açıklayacaktır.
Yüksek Komiserler 1 Mayıs 1919 itibariyle selamlık törenlerine hiçbir müttefi
subayının katılmamasını kararlaştırmıştır. Kararın gerekçesi “padişahı şımartmamak”tır.
13 Haziran’da İngiltere’nin Bağdat Komiserliği, İngiliz himayesinde, Doğu
Anadolu’nun güney kısımlarını içine alan özerk bir Kürdistan planı önermiştir.
Tasarıya göre Erzurum ve Trabzon, ABD himayesinde Ermenistan’a bırakılıyor;
buna karşılık bütün Doğu Anadolu’nun Avrupa gözetimi altındaki bir Osmanlı
Devleti’ne bırakılabileceği belirtiliyor.
Müttefik komutanlardan General Milne, 6 Haziran’da Mustafa Kemal Paşa
hakkında İstanbul Hükümeti’ne ültimatom vermiş; bunun üzerine Harbiye Nazırı Şevket Turgut, Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’a çağıran bir telgraf göndermiştir. Mustafa Kemal Paşa, çağırılma nedenini Erkanı Harbiyei Umumiye Reisi
Cevat Paşa’ya sormuş ve 11 Haziran’da şu yanıtı almıştır: “Kıymetli bir generalin Anadolu’da seyahati efkarı umumiyeye iyi bir tesir yapmayacağı cihetle İngilizler talep eylemişlerdir.” 17 Haziran’da İstanbul’da İngiliz Yüksek Komiseri
Amiral Calthorpe, Mustafa Kemal’in geri çağırılması için Harbiye Nezaretine
yazı yazmıştır. Hükümet, 23 Haziran’da Mustafa Kemal Paşa’yı Üçüncü Ordu
Müfettişliği görevinden alacaktır. Dahiliye Nazırı Ali Kemal Bey, şifreli bir genelge ile Mustafa Kemal’in görevine son verildiğini duyurmuştur. Genelge,
Mustafa Kemal’in görevinden çıkarıldığı, artık onunla hiçbir resmi işlem yapılmaması ve hiçbir isteğinin yerine getirilmemesi konusundadır: “Mustafa Kemal
Paşa büyük bir asker olmakla birlikte, bugünün siyasasını o ölçüde bilmediği
için, olağanüstü yurtseverlik ve çaba gösterdiği halde, yeni görevinde hiç başarılı olamadı. İngiliz Olağanüstü Temsilcisinin isteği ve üstelemesi üzerine görevinden alındı ve alındıktan sonra yaptıkları ve yazdıkları ile bu kusurlarını daha
çok açığa vurdu.” Mustafa Kemal Paşa’nın yerine Bahriye eski nazırı Hurşit Paşa atanmıştır. İngiliz Yüksek Komiseri Calthorpe, durumla ilgili raporunu hükümetine şöyle bildirmiştir: “Mustafa Kemal iyi niyetle atanmıştı. Samsun’a
vardıktan sonra kendisini milli ve yabancılara düşman bir merkez yaptı. Dönme
emrine uymadı. Rauf da tehlikelidir. En önemli mesele barışı mümkün olduğu
kadar çabuk yapmaktır… Mustafa Kemal, Malta’ya götürülmelidir.” Ödemiş
kaymakamı Bekir Sami Bey de 8 Temmuz’da yüksek komiserlerin isteği üzerinde görevinden alınmıştır.
İngiliz Yüksek Komiser Vekili Webb, Sir R. Graham’a gönderdiği 28 Haziran tarihli mektupta “İzmir’e çıkışa kadar işler iyi gitmekteydi. Yavaş yavaş kötü vali ve kumandanların işten çıkarılmalarını sağlıyorduk. Şimdi işler değişti.
Mustafa Kemal, Samsun bölgesinde çalışıyor ve şimdiye kadar yola gelmeyi reddetti. Rauf Bey ve daha birçok kişi Bandırma yöresinde çalışıyorlar” demektedir.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Yüksek Komiser Bristol’un 7 Temmuz 1919 tarihli sorusuna cevap verdi: “Türklere siyasi planlar konusunda öneride bulunmaktan, mandalarla ilgili görüş belirtmekten kaçının.” İstanbul’daki ABD komiserliği İngiltere, Fransa ve İtalya’nın ABD’ye Türkiye mandasını önerdiğinin işitildiğini, Türklerin de Sivas Kongresi’nde ABD mandasını isteyeceklerini ya-zarak, ne cevap vermesi gerektiğini sormuştu. İstanbul’da yapılan 22 Temmuz1919 tarihli toplantıda İngiliz ve Fransız yüksek komiserleri şu noktalarda uzlaştılar: “Ateşkes tam uygulanacak, padişah desteklenecek ve her çeşit ihtilale karşı korunacak, seçim yapılması tehlikelidir, politikaya karışılmayacak!”35 Ertesi gün ABD İstanbul Yüksek Komiseri Amiral Bristol ilk raporunu sunmuştur: “Bütün
Türkiye için bir manda gerekir. Amerika, İtilaf Devletleri’nin elinde bir araç olmakla büyük bir tehlikeye doğru koşmaktadır, Ermenistan için mandaterlik kabul ederse, Türkiye’nin İtilaf Devletleri arasında paylaşılmasına boyun eğmek durumunda kalacaktır.” İngiliz Yüksek Komiseri Calthorpe, 25 Temmuz – 30 Temmuz tarihleri arasındaki raporlarında özetle şunları söylemektedir: “Bir İngiliz mandası makbuldür… Türk Hükümeti’nin Mustafa Kemal’e yasadışı bir insan muamelesi yapması için ısrar edeceğim… Türkiye’de durum vahim. Türkler Batılılardan ümit kesip kendilerine güvenme çevresinde toplanıyorlar. Meclis’in İstanbul’da açılması önlense bile Anadolu’da açılmasının önüne geçilemez. Anadolu’da ayrı bir hükümet kurulabilir. Seçimler şovenist ve komitacı
ruhlu olanlara yarayacak ama açıkça engellemek Wilson ilkelerine aykırı olur…
Milli hareket hızla yayılıyor. Hükümetin otoritesi gittikçe siliniyor. Tutuklama
ve sürgünler milli hareketi önleyemez.” Amerikan Yüksek Komiseri, Türkiye’-
nin geleceği ile ilgili görüşlerini 3 Ağustos tarihli raporla iletmiştir: “Türkler ne
kendilerini ne de başkalarını yönetebilirler. Islah edilmelidirler. Ahlaki ve maddi
yönden ABD mandası en uygun olanıdır. Türk Hükümeti, Konya veya Ankara’-
ya götürülebilir. ABD’ye, iyi bir sonuç almak için Kürdistan’a kadar bütün bölge
gereklidir. Yüksek amaçlarımız olmalı, savaşa milyarlar harcayacak yerde,
mandaya milyonlar harcamak daha akıllıcadır.”
Amerikan Yüksek Komiseri Bristol, 21 Ağustos günü Başkan Wilson’un
notasını Türk Hükümeti’ne bildirmiştir. Notada, Ermeni ve Hristiyanlara karşı
hareket durdurulmazsa, Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerin de Türkiye’den
alınacağı ihtar ediliyor. Damat Ferit Paşa, verdiği cevapta, elinde daha fazla
kuvvet bulunmadığı için düzeni yeniden kurmanın güçlüğünden söz ederek yardım isteyecek, valilere talimat gönderildiğini söyleyecektir.
11 Eylül’de İstanbul’a gelip görevine başlayan İngiliz Yüksek Komiseri De
Robeck Dışişleri Bakanı Curzon’a bir rapor gönderdi: “Türkiye’de ciddi bir kriz
var. Anadolu’da gelişen hareket, bağımsız bir cumhuriyete doğru gelişiyor. Bu
hareket 1908 hareketine benziyor. Ya yeniden savaşa başlayacağız ya da Yunanlılarla İtalyanları Anadolu’dan geri çekeceğiz. Acilen barış yapmalıyız. Mustafa
Kemal ile müzakere ümitsiz. Padişah tahttan inmek niyetinde.” 22 Eylül’de yüksek komiserler hükümetlerine bir öneri sundular: “Her ay Osmanlı Hükümeti’ne
birer milyon lira borç verilsin.”
Yüksek Komiser Robeck, 1 Ekim’de Bağdat’a bir telgraf gönderdi. Bu telgrafta, bazı önemli Kürt merkezlerine Kürt eşrafından valiler atamak istediğini
bildirdi. Aklına gelen adlar olarak Seyit Abdülkadir, Şeyh Taha, Babanzade
Mustafa Zihni Paşa’yı kaydetti. Bağdat’tan verilen cevapta İstanbul’la daha kolay geçinebileceği için Babanzade’nin tercih edilmesi söylenmiştir.
11 Ekim’de Sadrazam Ali Rıza Paşa, Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa ile
birlikte yüksek komiserleri ziyaret etti. Ali Rıza Paşa, milleti padişah çevresinde
toplamak, Barış Konferansı önüne birleşmiş bir milleti temsil ederek çıkmak istediğini, kabinesini barışçı ve tarafsız kişilerden kurduğunu söylemiştir. İngiliz
Yüksek Komiserliği’nce hazırlanan 28 Ekim tarihli raporda ise şunlar söylenmektedir: “Milliyetçiler Anadolu’nun yarısından fazlasını ellerine geçirdiler.
Merkezi Hükümet, adeta İstanbul Belediye Meclisi derecesine düştü. Türkiye’de
barış şartlarını kabul ettirmek günden güne güçleşiyor.” İngiliz Yüksek Komiserliği Başçevirmeni Ryan’ın 25 Aralık tarihli raporu şöyledir: “Bolşeviklik ve
milliyetçilik İslam Dünyası’ndaki hakimiyetimizi mahvedebilir. Amacımız bölmek ve hükmetmektir. Biz, gerçek ideali din imiş gibi davranacak, menfaatçi bir
grubu idareci olarak takdim etmeye çalışacağız.”
Mütareke Karma Komisyonu
Ateşkes hükümlerinin uygulama biçimini denetlemek üzere İtilaf Devletleri
ve Osmanlı’nın katılımıyla 13 Kasım 1918’de İstanbul’da Mütareke Karma
Komisyonu kurulmuştur. İlk toplantısını 22 Kasım 1918’de yapan komisyona
İngilizleri temsilen Askeri Ateşe Deedes, Fransız subayı Desprieres, İtalyanlar
adına da Arlotta katılmış; komisyonun başkanlığına Moskova elçisi Galip Kemali (Söylemezoğlu) getirilmiştir. Galip Kemali Bey, İzmir’in işgali üzerine 19
Mayıs 1919’da “İtilaf devletlerinin aleti olamam” diyerek bu görevden ayrılacaktır.
Fransız generali Bremond, 19 Ocak günü genel vali sıfatıyla Kilikya’nın
idaresini üzerine almıştır. İngiliz Mareşali Allenby, Çukurova’da Fransız işgali
altındaki yerleri ikiye ayırarak, mülki idareyi Fransızlara, askeri kontrolü İngilizlere vermiştir. Albay Bremond’u da Adana valiliğine atamıştır. Bremond, her
ilçeye kaymakam müşaviri adıyla bir Fransız subayı göndermiştir. Böylece bölgedeki Osmanlı vali ve kumandanları göstermelik hale getirilmiştir.
KURTULUŞ ÖRGÜTLENMESİ
Mondros Ateşkes Anlaşmasını izleyen günlerde yurdun çeşitli yörelerinde
kurtuluşu amaçlayan dernekler kurulmuş, kongreler toplanmıştır. Sivas Kongresi, bölgesel örgütleri Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti altında bir
araya getirmiştir. Dernek, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıncaya kadar, Anadolu hareketini yönetecek, derneğin karar organı Heyeti
Temsiliye geçici bir hükümet gibi çalışacaktır. Anadolu ve Rumeli Müdafaai
Hukuk Cemiyet’nin kuruluşu daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin de kuruluş
tarihi olarak kabul edilecektir.

Bölgesel Örgütler
Durumun ağırlığı karşısında her bölgede birtakım kişilerce kurtuluş yolları
düşünülmeye başlanmış; bu düşünceyle girişilen çalışmalar, bir takım örgütler
doğurmuştur.37
Edirne ve çevresinde Trakya-Paşaeli Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti
[Osmanlı Haklarını Savunma Derneği] Osmanlı yurdunun parçalanacağı korkusu karşısında Trakya’yı, olabilirse Batı Trakya’yı da birleştirerek Bir Trakya
Cumhuriyeti kurmayı amaçlıyordu. 1/2 Aralık 1918’de kurulan dernek, Trakya
nüfusunun çoğunluğunun Türk olduğu yolunda yayınlar yapmış, Avrupa’ya delegeler göndermiştir. Yine aynı günlerde bölgenin Türklerden ayrılmasını önlemek amacıyla İzmir Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti kurulmuştur. İngiliz
işgalinin yaklaşmakta olduğunu gören Urfalılar da 3 Aralık 1918’de Müdafaai
Hukuk Cemiyeti’ni kurmuşlardır. Erzurum ve Elazığ’da faaliyet gösteren
Vilayatı Şarkiye Müdafai Hukuku Milliye Cemiyeti (merkezi İstanbul’da olmak
üzere), doğu illerinin Ermenilere verilmesi olasılığı karşısında tarihsel ve ulusal
hakları savunmaya çalışıyordu. 4 Aralık 1918’de kurulan cemiyetin yönetim kurulu Doğu vilayetlerinde birbirlerinin haklarına saldırmaksızın “Türk ve Kürtlerin menfaatlerinin uzlaştırılarak haklarının savunulmasına, Avrupa’ya kurullar
gönderilmesine, Fransızca bir gazete çıkarılmasına” karar vermişti. 21 Aralık
1918’de Kilikyalılar Cemiyeti kurulmuştur. İstanbul’da yaşayan Adanalı ileri gelen kişilerce kurulan dernek, adını aldığı bölgenin (Çukurova) Türk egemenliğinde kalmasını savunmuştur. 12 Şubat 1919’da Trabzon’da kurulan Muhafazai
Hukuku Milliye Cemiyeti, Karadeniz kıyılarında kurulacak olası bir Rum Pontus
hükümetine karşı Müslüman halkın yaşama haklarını ve varlıklarını koruma
amacı güdüyordu. Dernek, Trabzon-Rize-Gümüşhane-Giresun-Ordu sancak ve
kazalarında şubeler açacak, Barutçuzade Faik Ahmet yönetiminde yayımlanan
İstiklal gazetesiyle düşüncelerini yayacaktır. İlk kongresini 23 Şubat’ta yapacak
olan Dernek, Vilayatı Şarkiyye Müdafaai Hukuk Cemiyeti Erzurum şubesi ile
birlikte 23 Temmuz’da Erzurum Kongresi’ni düzenleyecektir. Cemiyetin Erzurum şubesi, 3 Mart 1919’da kurulmuş; şube 9 Mart 1919’da bir bildiri yayımlayarak bölgede Ermeni nüfusunun hiçbir zaman yüzde 15’i geçmediğini, buraların “Türk ve Kürtlerin” ortak yurdu olduğunu açıklamıştı. 24 Ağustos 1919’da
Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın imzasıyla Erzurum Valiliği’ne verilen kuruluş bildirisinde, Doğu Anadolu’da aynı amaçlar için kurulmuş bütün ulusal derneklerin, topladıkları Erzurum
Kongresi’nde, bu dernek altında birleşme kararı aldıkları belirtilmiştir. Derneğin
yönetim kurulunun, Kongre’de seçilen Heyeti Temsiliye olduğu kaydedilmiştir.
17 Mart’ta Edremit’te Reddi İlhak Cemiyeti kurulmuş; cemiyet birkaç gün
sonra bir miting düzenlemiştir. 29 Mayıs’ta Denizli’de Reddi İlhak Cemiyeti kurulmuştur. 15 Temmuz’da Denizli’nin Çal ilçesinde Heyeti Milliye oluşturulmuştur. Çal müftüsü Ahmet İzzet Efendi, kasabanın ileri gelenlerini toplayarak
onlardan milli amaçlar için çalışacaklarını belgeleyen birer imzalı belge almıştır.

37 Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta bu derneklerin kuruluş amaçları ve siyasal erekleri hakkında kısaca bilgi vermiştir.
1919 Yılı 37
Belgede verilen emirlere uymayanların öldürüleceği de kabul edilmiştir. 19 Haziran’da Söke Heyeti Milliyesi kurulmuştur. 10 Eylül’de Biga ve Gönen’de
Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin şubeleri kurulmuştur. 3 Kasım’da İstanbul’da Karakol Cemiyeti adıyla gizli bir direniş örgütü faaliyete geçmiştir. Anadolu’ya silah kaçırmakta etkili olacak örgütün kurucuları: Kara Vasıf, Galatalı Şevket,
Kemalettin Sami, Baha Sait, Çolak Selahattin, Abdülhak Adnan ve Edip Servet
Beylerden oluşmaktadır. 29 Aralık’ta Urfa’da Kuvayı Milliye teşkilatı örgütlenmiştir.
Aynı amaçla kurulmuş bütün dernekler 4 Eylül’de toplanan Sivas Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti adı altında birleşecektir.
Mustafa Kemal Paşa, Bursa’da, Albay Kazım, Albay Bekir Sami Beylere ve Ankara’da Ali Fuat Paşa’ya gönderdiği 14 Ekim tarihli yazıda Balıkesir bölgesinde
Reddi İlhak, Karakol gibi derneklerin kendi başlarına iş görmeleri, yeni kongreler toplamaya girişmelerinden yakınmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Balıkesir bölgesindeki derneklerin Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ne bağlanmalarını istemiştir. Balıkesir Reddi İlhak Cemiyeti, 19 Kasım’da toplanan
Dördüncü Balıkesir Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ne bağlanma kararı almıştır.
Bunlardan başka yurt genelinde ulusal varlığa düşman örgütlenmeler de ortaya çıkmıştı. Merkezi İstanbul’da olan Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet
Cemiyeti ise adından da anlaşılabileceği gibi merkezden ayrılmak amacı taşıyordu. Diyarbakır, Bitlis, Elazığ illerinde faaliyet gösteren ve İstanbul’dan yönetilen Kürt Teali Cemiyeti, yabancı devletlerin koruyuculuğu altında bir Kürt hükümeti kurmayı amaçlıyordu. Konya ve çevresinde, İstanbul’dan yönetilen Teali
İslam Cemiyeti kurulmasına çalışılıyordu. Ülkenin hemen her yanında İtilaf ve
Hürriyet, Sulh ve Selamet Cemiyetleri de vardı. İstanbul’da faaliyet gösteren örgütler arasında ise İngiliz Muhipleri Cemiyeti (20 Mayıs 1919) önde geliyordu.
Mustafa Kemal Paşa, padişah Vahdettin, Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nazırı Ali
Kemal Bey, Adil ve Mehmet Ali Beyler ile Sait Molla’nın bu derneğin üyeleri
olduğu bilgisini vermektedir. Mustafa Kemal Paşa’nın sözleriyle bu dernek üyeleri, “kendilerini ve kişisel çıkarlarını sevenler ve kendi varlıklarıyla çıkarlarının
dokunulmazlık çaresini Lloyd George hükümeti aracılığıyla İngiliz desteğini
sağlamakta arayanlardır. Bu zavallıların, İngiltere devletinin bütünüyle bir Osmanlı devleti bırakmak ve korumak isteğinde olup olamayacağını bir kez düşünüp düşünmedikleri üzerinde durmak gerekir.”38
Yerel ve Bölgesel Kongreler
Ateşkes Anlaşması’nın yarattığı tehlikelere, devletin çökertilmesi ve milletin bağımsızlık haklarının yok edilmesi, Türkiye topraklarının işgal altına alınması çabalarına karşı ilk örgütlü toparlanma Milli Kongre’dir. Milli Kongre, ilk toplantısını 29 Kasım 1918 tarihinde Talim ve Terbiye Derneği’nde yapmıştır.
Göz doktoru Esat Paşa’nın yönetiminde elli parti ve derneğin katıldığı kongre toplantısında bir program komisyonu kurulmuştur. Bağımsızlık düşüncesi çerçevesinde çeşitli eğilimleri temsil eden Milli Kongre, bildirisini 6 Aralık 1918’de yayımlamıştır.
39 Milli kongre, bütün milli kuvvetleri birleştirmeye, milletin hak ve çıkarlarını elde etmeye, basında dayanışmaya, ülkedeki milletler arasında
uyuşma ve dostluk kurulmasına, yayın yapmaya ve yabancı ülkelere kurul göndermeye çalışacağını ilan etmiştir. Esat Paşa, 18 Mayıs 1919’da tutuklanarak,
Kütahya’ya sürgüne gönderilecektir.
Yıl boyunca Kars, Ardahan, Trabzon, İzmir, Lüleburgaz, Pozantı, Balıkesir,
Erzurum, Nazilli, Alaşehir, Muğla ve Edirne’de kongreler düzenlenmiştir. Bu
kongreler içinde temsil ettiği yöre ve delege sayısı itibariyle en geniş olanı 17-19
Mart 1919’da İzmir Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti’nin düzenlediği
“Büyük Reddi İlhak Kongresi”dir.
Vilayatı Şarkiyye MHC Erzurum Şubesi, 30 Mayıs’ta doğu vilayetlerine bir
mektup gönderdi. Trabzon, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Sivas ve Erzincan’a gönderilen mektupta Doğu illerinin Ermenilere verilme planlarına karşı “Türk ve
Kürtlerin” birleşmesi ve bir kongre yapılması çağrısında bulunuldu. Derneğin bu
çağrısı sonunda 23 Temmuz’da Erzurum Kongresi toplanacaktır.
Mustafa Kemal Paşa, 28 Mayıs’ta ulusu uyarıp harekete geçirmek amacıyla
her yerde gösteriler yapılmasına ilişkin bir genelge yayımlamıştır.

Nuray E. KESKİN* Doç.Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi İİBF. 1

KAYNAKÇA Akşin, Sina, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, Cem Yayınevi, İstanbul 1976. Atatürk ve İdare, Türk İdare Dergisi, Cumhuriyet’in 60’ıncı Yıldönümü Özel Sayısı, Yıl 55, Sayı 362, İçişleri Bakanlığı Yayını, Ankara, Ekim 1983. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri (BCA) Baykal, Bekir Sıtkı, Heyeti Temsiliye Kararları, TTK Yayını Birinci Baskı 1974), Ankara, 1989. Düstur, Tertip II, Cilt 11. Erdeha, Kamil, Milli Mücadelede Vilayetler ve Valiler, Remzi Kitabevi, İstanbul 1975. Genelkurmay Başkanlığı, Türk İstiklal Harbi, Cilt I: Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Tevfik Bıyıklıoğlu, Ankara 1962; C II: Batı Cephesi, I. Kısım, 15 Mayıs 1919-4 Eylül 1919, Hakkı Güvendik, Ankara 1963; II. Kısım, 4 Eylül 1919-9 Kasım 1920, Rahmi Apak, Ankara 1965; III. Kısım, 9 Kasım 1920-15 Nisan 1921, Rahmi Apak, Ankara. Gökbilgin, Muzaffer Tayyip, Milli Mücadele Başlarken, Türkiye İş Bankası Yayını, Cilt I, Ankara 1965. İğdemir, Uluğ, Heyeti Temsiliye Tutanakları, TTK Yayını, Birinci Baskı 1975, Ankara, 1989. Jaeschke, Gotthard, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, TTK, Ankara 1970. Jaeschke, Gotthard, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngilizce Belgeler, Çev. C. Köprülü, TTK, Ankara 1972. Karabekir, Kazım, İstiklal Harbimiz, 2. Baskı, İstanbul 1969. Nutuk, Cilt I, TTK, Ankara 1984. Sağlam, Mehmet Hakan, II. Tertip Düstur Kılavuzu: Osmanlı Devlet Mevzuatı (1908- 1922), Tarih Vakfı, İstanbul 2006. Sarıhan, Zeki, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, Açıklamalı Kronoloji, Mondros’tan Erzurum Kongresi’ne (30 Ekim 1918- 22 Temmuz 1919), TTK Yayını, Ankara 1993. Sarıhan, Zeki, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, Açıklamalı Kronoloji, Erzurum Kongresi’nden TBMM’ye (23 Temmuz 1919 – 22 Nisan 1920), TTK yayını, Ankara 1994. Şapolyo, Enver Behnan, Mustafa Kemal ve Milli Mücadelenin İç Alemi, İnkılap ve Aka Kitabevleri, İstanbul 1967. Şimşir, Bilal, Malta Sürgünleri, Milliyet Yayınları, 1972. Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasal Partiler, Cilt II, Mütareke Dönemi, İletişim Yayınları, 2003. Düstur Tertip 2, Cilt 11-12. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri (BOA) Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri (BCA) T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı, Bakanlar Kurulu Kararları Kataloğu. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı, Başbakanlık Muamelat Genel Müdürlüğü Kataloğu. 194 Yönetim Zamandizini T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı, Bayındırlık Bakanlığı Kataloğu. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Dairesi Başkanlığı, Cumhuriyet Halk Partisi Kataloğu. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden Dairesi Başkanlığı Kataloğu 1870- 1951, Ankara 2001. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı, Müşterek Kararnameler Kataloğu. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı, Toprak İskan Müdürlüğü Kataloğu.

02-12-2020

24
A+
A-
REKLAM ALANI