Yadigar Nagiyev
KONFÜÇYÜS’E GÖRE ÜST İNSAN VE YÖNETİM ANLAYIŞI
HAYATI VE YAŞAMI
Konfüçyüs (MÖ 551 – MÖ 479), Çin’in Lu eyaletinde doğmuş ünlü bir filozof, düşünür ve eğitimcidir. Asıl adı Kong Qiu, saygı ifadesi olarak “Konfüçyüs” (Üstat Kong) olarak anılmıştır. Hayatı boyunca bilgiyi, erdemi ve doğru yönetimi savunmuştur. Zorlu bir dönemde, ahlaki çöküş ve siyasi karmaşaya karşı ideal bir toplum düzeni hayal eden Konfüçyüs, genç yaşta eğitim almaya başlamış ve daha sonra hem devlet işlerinde görev almış hem de birçok öğrenci yetiştirerek düşüncelerini yaymıştır.
Konfüçyüs’ün öğretileri, insan ilişkilerinde saygı, adalet, sadakat ve bilgelik gibi erdemlere dayanır. Ona göre aile yapısındaki düzen ve saygı, devlet yönetiminde de temel alınmalıdır. Hayatı boyunca etkili bir yönetici olma hayalini kursa da, bu hedefini gerçekleştiremeden hayatının son dönemlerini öğrencilerine bilgi aktararak geçirmiştir. Ölümünden sonra öğretileri derlenmiş ve “Konfüçyüsçülük” adıyla Çin kültürünü ve Doğu Asya toplumlarını derinden etkilemiştir.
Konfüçyüs’e göre üst insan, kin tutmamalı, etrafındaki insanlarla dayanışma içinde olmalıdır. Ebeveynlerine ve kendisinden büyüklere karşı saygılı davranmalı, onlara hizmette kusur etmemeli ve ahlaklı, iyiliksever bir tavır sergilemelidir. Başkaları hakkında yorum yaparken gösterişli sözlerden kaçınmalı, mümkün olduğunca yalın ve samimi ifadeler kullanmalıdır. Günün sonunda ise insanlara karşı ne kadar özenli davrandığının muhasebesini yapmalıdır. Üst insan, dış görünüşe değil, ahlaka önem verir. Ağırbaşlı, sadakatli ve sözüne güvenilir olmalı, kendi niteliklerine uygun arkadaşlar edinmelidir. Hata yaptığında bunu düzeltebileceğinin bilincinde olmalıdır.
Üst insan, geleneklere ve onların sağladığı uyuma sadık kalmalıdır; ancak bu gelenekler yetersiz kaldığında yeni ve uygun yöntemler aramaktan da çekinmemelidir. Yeme-içme konusunda ölçülü olmalı, yaşadığı yerde aşırı rahatlık aramamalı, çalışırken hızlı ve verimli, konuşurken ise dikkatli ve düşünceli davranmalıdır. Rekabetten kaçınmalı; eğer rekabet gerekiyorsa bile, ok atma gibi oyunlarda rakibe saygı duymayı unutmamalıdır. Göğün emrine uygun davranılmadığı sürece yapılan törenlerin, sunulan kurbanların bir anlamı olmadığını bilmelidir. Geçmişe takılı kalmamalı, olmuş bitmiş olayları sürekli gündeme getirmemelidir.
Üst insan, adaletin, ahlakın ve iyiliğin bulunduğu yerlerde yaşamayı tercih eder. İyilikten mahrum kaldığında bile dayanıklıdır; huzur ve mutluluğu iyilikte bulur. Ahlaklı kişi, iyiliği hayatının temeli yaparken; bilgili kişi iyiliği bilgece kullanır. Zenginlik ve itibarı sadece doğru yoldan elde etmeli, aksi bir davranışın kabul edilemez olduğunu bilmelidir. Ahlaklı ve iyi
olmayanlardan nefret etmemeli; bunun yerine kendisine örnek olacak iyi insanların davranışlarına özenmelidir. Yaşamı boyunca ne ucuz kıyafetlerden ne de basit yemeklerden utanmamalıdır. Toprağa ve maddi faydaya bağlı kalmaktansa, ahlakı ve kanunları üstün tutmalıdır.
Üst insan, kişisel çıkarlarının peşinden gitmez. Bir makama atanmadığında üzülmek yerine, o makama layık olmak için çalışır; eğer layıksa zaten hak ettiği yere gelecektir. Sadık ve bağışlayıcı olmalı, içi dışı bir olmalıdır; yokken varmış, boşken doluymuş gibi davranmaz. Ebeveynlerinin yanlış bir tutumunu görse bile bunu nazikçe belirtmeli, kabul edilmese de saygısını yitirmemelidir. Mümkün oldukça ebeveynlerinden uzak kalmamalıdır. Yapamayacağı işler hakkında konuşmaktan kaçınmalı, ölçülü davranarak hata payını en aza indirmeye çalışmalıdır.
Yönetim anlayışında da Konfüçyüs, ahlaka büyük önem verir. Ona göre ahlaklı bir yönetici toplum için bir kutup yıldızı gibidir; herkes onu örnek alır. Sadece kanunla yönetilen toplumlarda insanlar kurallara uyabilir, fakat utanma ve içsel ahlak duygularını kaybederler. Eğer toplum, yöneticinin ahlaki örnekliği ve düzenlenen törenlerle yönlendirilirse, insanlar hem ahlaklı olur hem de iyi insan olmayı hayat amacı haline getirir.
Konfüçyüs, insanın hayatında belli yaş dönemlerine vurgu yapar: 15 yaşında kişi kendini tanımalı, 30 yaşında ayakları üzerinde durmalı, 40 yaşında her türlü bilgiyi kavrayarak şüphelerden kurtulmalı ve böylece “Göğün emrini” öğrenmelidir. 60 yaşında doğruyu yanlıştan kolayca ayırt edebilmeli, 70 yaşında ise hayatı istisnaları bozmadan, doğallıkla sürdürebilmelidir. Bir yönetici ya da üst insan, başkasına bir şey emretmeden önce o işi kendisi deneyimlemiş olmalıdır. Yöneticinin etrafındakilerle işbirliği yapması, onları aldatmaması, bildiği ve bilmediği şeylerin farkında olması gerekir. Memurlar ise çok dinlemeli, şüpheli durumlarda sessiz kalmalı ve böylece az hata yaparak ödül kazanmalıdır.
Yönetici, meşruiyetini korumak istiyorsa, hilekarların etkisini kırmalı ve doğru, güvenilir kişileri etrafında toplamalıdır. Halkın desteğini kazanmak için halkı dinlemeli, kendi ebeveynlerine saygılı olmalı, iyi olanları ödüllendirip zayıfları eğitmelidir. Bir kişi ailesine saygılı olduğu sürece, memuriyet veya resmi bir göreve sahip olmasa dahi toplumuna büyük hizmet etmiş sayılır.
02-05-2025 /YADİGAR NAGİYEV