MADALYON ÜÇ YÜZLÜ
Madalyon, savaşta yararlılık gösterenlere, yarışlarda derece alanlara ödül, bazen de önemli bir olay dolayısı ile ilgililere anı olarak verilen metal nişana verilen isim.

Kimi boynuna kolye gibi takar kimi göğsüne asar, kimi de özel kutusunda veya kılıfında saklar. Bazıları kuşaktan kuşağa aktarılır. Herkese madalyon verilmez. Yani onu kazanmak için önemli bir iş yapmış olmanız gerekir. Bazıları onu, bulunduğu mekanın görünür bir yerine koyar, görsünler, baksınlar, sorsunlar da; övünme fırsatı çıksın diye.
İşte bu kafada olan bir nazi subayının torunu zamanında dedesine verilen madalyonu boynuna takıp okula gider, nazi zulmüne uğrayan ailelerin çocukları madalyonu görünce, bu masum çocuğu yakalayıp bir bodrumda günlerce işkence eder, geçmişte ailelerine yapılan zulmün acısını ondan çıkarmaya çalışırlar.
Yani geçmişte alınan o başarı ödülü, gelecek kuşaklara kin ve nefret taşımıştır. O ödülün üzerinde görünmeyen bir kan ve utanç lekesi vardır.
Madalyonu çevirerek iki yüzünü görürsünüz, ama esas görünmeyen o üçüncü yüz, kan lekelerinin olduğu yüzdür. Burada anlatmak istediğim, madalyonlara kötü anlam yüklemek değil, kendince başarı öyküleri yazarken, başkalarının kanını akıtmamak, canını yakmamak, haksızlık etmemek, geride öksüz yetim, travmalı çocuklar bırakmamaktır.
Bir lider soykırımı yapıp kendi ülkesine zenginlikler katarken, geriye ne kadar acı tohumu ektiğini, doğacak evlatlarına ne büyük düşmanlar bıraktığını da hesap etmelidir.
Üzerinde, plazalar, eğlence merkezleri, kumarhaneler yapmak için birilerinin canını yakıyor, haklarını gasp ediyorsanız; bu yüzden şimdi alkışlanıyor büyük bir projenin tamamlanmasına hizmet ettiğinizi düşünüyorsanız, ülkenizin gelecek kuşaklarını riske attığınızı, onlara görünmez düşmanlar bıraktığınızı da düşünmeniz gerekir.
Büyük ihtimalle; bu katliamları bilen vatandaşlarınız da yaratmayı hayal ettiğiniz merkezlerde gönül rahatlığı ve huzur içinde eğlenip mutlu olamayacaklardır. Belki bu nedenle sizi suçlayacak, sizden nefret edeceklerdir. Haksız dökülen kan, yerde kalmaz!
Bugün Gazze topraklarına dökülen kanların, geleceğe ekilen nefret tohumları olup olmadığını kimse bilemez. Birgün o vahşeti yaşayanlardan birinin torunu, sizin ülkenizde hiç ummadığınız bir konuma gelebilir.
ABD başkanı olan OBAMA’ yı hatırlayın lütfen! Kim derdi ki; dedeleri köle olarak çalıştırılan, ezilen bir siyahi, birgün en tepeye oturacak? Oldu mu? OLDU! Ha, geçmişin hesabını soracak imkanları var mıydı? Bu konuyu çoktan ,unutmuş, aşmış mıydı bilmiyoruz. Ama hep birlikte, sözüm ona demokrasi ve eşitlik adına, gözümüzün önünde bu yaşandı. Dünya insanına verilen mesaj, doğru ulaştı mı? Onu da henüz anlayamadık…
Zamanın ne getirip ne götüreceği belli olmuyor! Yaşadığınız topaklar, size dar geliyor olabilir. Sahip olduğunuz zenginliklerin yetersiz olduğunu düşünebilirsiniz. Ülke geleceğine garantili yatırım yapmak, tarihe böyle geçmek istiyor da olabilirsiniz… Haris, aç gözlü, doyumsuz, narsist biri de olmanız mümkün. Sadece şunu bilmek gerekir diyorum. Bu günün yarını, yarının öbür günü ve daha nice gelmeye hazırlanan zaman dilimleri var… (Ben yaptım oldu!) dünyası değil burası.
Değişken bir sürecin içindeyiz. Nice imparatorluklar çökmüş, kıtalar batmış, zenginlikler el değiştirmiş… Can yakmayın, haksızlık etmeyin, kan dökmeyin, kimsenin yaşam hakkını elinden almayın…
Gelecek kuşaklara bırakacağınız miras; sevgi, dostluk, dürüstlük, samimiyet, eşitlik , paylaşım ve merhamet olsun!
23-10-2025 ULVİYE KARA AKCOŞ