Tarım mı,Sanayi mi.Ya da İkiside mi?

19 Şubat 2020 de Bandırma Ticaret Borsasında 9. gerçekleştirilen Tarım Paneli hakkında, panelde bulunmamama rağmen Ülkemizde uygulanan Tarım politikalarını dikkate alarak ve de yaşadığım tecrübelere dayanarak, o anki gelişmeleri tahmine dayalı olarak yazmaya çalışmıştım.

Değerli okurlar, bu yazı da o panellerle ilgili, Lütfen yetti artık bu kaçıncı demeyin, eğer bir İlçede üretici katılımının çok az olmasına karşın o Paneller ısrarla dokuz kez yapılıyorsa, İzninizle bizler de birkaç kez yorum yapalım.

Gazetemizde değerli yazılarıyla topluma ışık tutan, kendisinin Ziraat Mühendisi olduğunu tahmin ettiğim sn Cevdet AYAN kardeşimizin geçtiğimiz günlerde Gazetemizde, Bu panellerin nasıl olması gerektiğini, Hayvancılık ve Ziraatla uğraşan Çiftçilerimizin böyle toplantılara daha geniş katılımlarını sağlayıp, bilinçli kılmanın yol ve yöntemlerini detaylarıyla anlatan çok güzel bir yazısı vardı. ( ama ne kadar dikkate alınır bilinmez)

Belli ki bu konularda yeterli eğitimi almış ve bilgi birikimine sahip, çok donanımlı bir insan.

Her hangi bir konuda Fikir beyan edebilmek için, o konunun tahsilini yapmanız ya da uzun yıllara dayanan tecrübeniz olması gerekir.

(Benimse tahsilim yoktur, 13 yaşıma kadar köy hayatımda ve daha sonraları da Köy ile irtibatımız kesilmediğinden Tarım ve Hayvancılık yönünde yarım yamalak, eskilere dayalı, bilimsellikten uzak, tecrübe mi demeli, görüp yaşanmışlık var mı demeli yoksa onlar eskidendi şimdi yol yöntem değişmiş, teknoloji çok ilerlemiş, bundan ötesine senin aklın ermez (üstat!) mı demeli bilemem… (Üstat’a alınmadım ironi de olsa teşekkür!)

Ancak bu tür Panellerin bana düşündürdükleri daha farklı şeyler oluyor, bakınız, 1/100,000 lik Planla birlikte birkaç yıldan günümüze Bandırma’nın Gündeminde varsa yoksa Sanayi. (yerel yönetimde tarımdan söz eden yok)

Verimli tarım alanlarının bile İmara açılması düşünülüyorken (Edincik Merası).

Cevdet AYAN’ın üzerinde ısrarla durduğu ve örnekler verdiği (Merinos çiftliği arazileri).

BÜYÜKŞEHİR uygulamasıyla kentlere Mahalle oluveren Köylerin kent belediyelerince satılan (verimli arazileri) vs. elden çıkarılıyorken. Bunların Tarımda ve Ülke ekonomisindeki yeri ne idi, ne kadardı ve ne olmalıydı? Diye merak eder dururum hep.

ATATÜRK’ün kurduğu Merinos çiftliğine vaktiyle gereken önem verilseydi, şimdiye dek çoktan TARIM ve HAYVANCILIK Fakültesi ya da Enstitüsü olmuştu, ama geçtiğimiz dönemlerde orası Milletvekili ağılama yeri olarak elde bulunduruluyordu, şimdi ne haldedir ne yapılır bilmem, bilmek de istemem.

Avrupa’nın gelişmiş Ülkelerinde Tarımla Sanayinin ve Çevre’nin barışık yaşadığı söyleniyor, Fabrikaların bahçelerinin yem yeşil parklardan oluştuğu, hemen yanları ve arkaları tarla olup her çeşit ürünün yetiştirildiği anlatılıyor, bacalarından çıkan gazlar kimseyi ve çevreyi rahatsız etmiyormuş.

Peki, bizde ne olsun?.

Tarım mı olsun?.

Sanayi mi olsun?.

Yoksa İkisi de mi olsun?.

Sanayi, Çevre ve Tarım barışık mı olsun?.

Böyle bir şeyin bizim Ülkemizde olması mümkün mü?.

Asla….

Sanayi ile Tarımı yan yana Rüyanızda bile görseniz sakın inanmayın hayra yorun.

Bizim sanayicimiz Atıklarına arıtma yapmaz.

Yapsa bile çalıştırmaz. (maliyeti çok der)

Bacalarına filtre takmaz. (aynı savunma)

Taksa bile göstermeliktir, iş yapmaz.

Kent içindeki Fırınlara bakınız, filtreleri vardır ama etrafa yağmur gibi kurum saçarlar, Çevre kimsenin umurunda değildir.

Büyük Fabrikalarınsa bacalarından çıkan gazlar 50- 60 kilometre mesafedeki sebzeye Meyveye Meyve ağaçlarına kadar nereye denk gelirse orayı yakar kavurur.

Önce Sağlık diyoruz.

Sağlık da Korunan temiz bir çevreyle mümkündür.

Böylesi gelişmelere İlgili ve Yetkililer esnek baktığı sürece Ülkemizde Çevrenin korunmasını, Tarım ve Sanayinin barışık yapılanmasını ve yaşamasını ummak fazla iyimserlik olmaz mı?… Sağlık olsun. Esen kalınız….

Fikret ÇAĞIN.

Yayınlama: 27.02.2020
0
A+
A-
REKLAM ALANI