Platon’un Euthyphron Üzerine İnceleme

PLATON`UN EUTHYPHRON DİYALOĞU ÜZERİNE İNCELEME

Platon’un Euthyphron diyaloğu, Sokrates ve Euthyphron arasındaki bir sohbetle başlar ve din üzerinde derinlemesine bir tartışmaya zemin hazırlar. Diyalogun başında Platon, Meletos’un Sokrates’e açtığı davayı zikrederek okuyucuyu olayın merkezine taşır. “Sokrates’in Savunması” diyaloğunun öncülü olan bu eserde, Sokrates’in gençleri kötü yola saptırmak, mevcut tanrıları küçümsemek ve dinde yenilik yapmak suçlamalarıyla karşı karşıya olduğu belirtilir. Platon, bu durumu, bu diyaloğunda detaylandıracaktır. Platon, Euthyphron karakteri aracılığıyla hocası Sokrates`e karşı suçlamayı eleştirir ve “Sana kötülük yapmak, devlete kötülük yapmaktır” şeklinde çarpıcı bir ifade kullanır.1 Ardından yine Euthyphron üzerinden, Atinalıların yetenekli insanlarla ilgilenmeyip, öğretenlere karşı kıskançlık beslediklerini ifade eder. Platon’un bu açıklamasıyla, dönemin düşünürlerine karşı (yeni düzene muhalif) toplumun ne denli ilgisiz olduğu daha net anlaşılır. Hocası Sokrates’in başına gelenleri anlattıktan sonra Platon, Euthyphron’un davasına dair ayrıntılara geçer.

Euthyphron, babasının Naksos’taki topraklarında çalışan bir işçiyi öldürdüğü gerekçesiyle babası hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Olay, şu şekilde gelişmiştir: Babasının ücretli çalıştırdığı bir işçi, alkollü bir şekilde başka bir işçiyi öldürmüştür. Babası, bu işçiyi bir çukura kapatmış ve din bilgisine danışarak ne yapacağına karar vermeye çalışmıştır. Ancak, din bilgisinden cevap almadan önce suçlu işçi, çukurda açlık, soğuk ve ipin baskısı nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Euthyphron, bu durum üzerine babası hakkında suç duyurusunda bulununca, ailesi ve akrabaları onun bu kararına şiddetle karşı çıkmışlardır. Babasının doğrudan öldürmediği, sadece önlem aldığı gerekçesiyle Euthyphron’u suçlu bulmuş ve onu bu davadan vazgeçirmeye çalışmışlardır.

Euthyphron: Sokrates! Öldürülen kişinin yabancı mı yoksa yakın birisi mi olduğunu sorman, katilin öldürmeye hakkı olup olmadığını sorgulamaman bana komik geliyor. Eğer katilin öldürmeye hakkı varsa bir şey söylenemez. Ancak böyle bir hakkı yoksa katil bizim evimizde yaşayıp aynı sofrada oturduğumuz birisi bile olsa şikâyet edilmelidir. Katil olduğunu bile bile onunla beraber yaşarsan ve dinin gereklerini yerine getirmezsen sen de en az katil kadar kirlenmişsin demektir.”.2

1 Platon, “Euthyphron”, ss. 37-40
2 Platon, “Euthyphron”, s. 41

Platon, Sokrates ile yaptığı bu diyalogda Euthyphron’un hem kent devletinin yasalarına sadıklığının kararlılığını hem de dini inanç dünyasını detaylı bir şekilde okuyucuya aktarmaktadır.

Euthyphron: Şimdi babamı şikâyet ettiğimden akrabalarım ve babam bana çok kızıyorlar. Hizmetçiyi babamın öldürmediğini, öldürse bile öldürdüğü kişinin katil olduğu için bunun önemi olmadığını söylüyorlar. Ayrıca bir oğlun babasını şikâyet etmesinin günah olduğunu da ekliyorlar. Sokrates! Onlar tanrıların kararlarına göre günah ve sevabın ne olduğunu bildiklerini sanıyorlar ama bilmiyorlar.”.3

Bu satırlarda, Euthyphron’un babasını şikayet etmesi nedeniyle akrabaları tarafından baskı altında bırakılması, özel hayatın kamusal alana taşınmasıyla ortaya çıkan çatışmayı ve geleneksel kabile yapısının, daha büyük bir siyasi yapı olan kent devletinin kuralları karşısında nasıl bir tavır sergilediğini gözler önüne seriyor.

Din Üzerine

Platon, Euthyphron’un dini kimliği ve bilgi birikimine vurgu yaparak, Sokrates ile yeni bir tartışma konusu ortaya atar. Sokrates, kendisi Meletos tarafından dinsizlik suçlamasıyla yargılanırken Euthyphron’un yanında bulunmasının, onun öğrencisi olmasının kendi lehine olacağını ima ederek alaycı bir tutum sergiler. Bu durum, Sokrates’in Euthyphron’un dini konularda bu kadar emin olmasını eleştirdiği şeklinde yorumlanabilir.

“Sokrates: O zaman eşsiz Euthyphron senin öğrencin olmam ve Meletos`u da buraya çağırıp davadan önce anlaşmaya çalışmam yerinde olacaktır. Ona şöyle söylerim: “Ben her zaman tanrılarla ilgili konuları bilmeye önem verdim. Meletos! Mademki benim bu konularda saçma sapan işlerle uğraştığımı, olmayan şeyleri uydurduğumu iddia ediyorsun, bak ben Euthyphron’un öğrencisi oldum. Meletos! Eğer Euthyphron’un bu konularda bilgin olduğunu kabul ediyorsan, konu üzerinde sağlam bir araştırma yaptığımı kabul et ve beni mahkemeye vermekten vazgeç. Yoksa ilk olarak hocam Euthyphron’dan davacı olmalısın. Kendisini, beni [m gibi], kendi öz babası [gibi] yaşlıları doğru yoldan çıkarmaya çalışmakla suçlamalısın. Çünkü dersleriyle beni, azarlamalarıyla da babasını yoldan çıkarmamış mıdır?” Ancak Meletos sözlerime inanmaz ve benim yerime seni yargılamak istemezse, yapabileceğim tek şey kendisine söylediklerimi mahkemede tekrarlamak olabilir.”.4

3 Platon, “Euthyphron”, s. 42
4 Platon, “Euthyphron”, ss. 42-43

Dine Uygun olan ve Uygun Olmayanlar Üzerine

Sokrates, bu alaycı ancak bir o kadar da samimi konuşmanın ardından Euthyphron’a “Dine uygun ve uygun olmayan şeyler nelerdir?” sorusunu yöneltir. Euthyphron, tanrı Zeus’un oğullarını haksız yere yiyen babasını zincire vurduğunu ve Zeus’un da babasının dedesini bu

yüzden sakat bıraktığını örnek göstererek, bu durumu kendisi ile babası arasındaki davaya benzetir. Euthyphron’a göre, dine uygun olan, suç işleyen bir akrabaya karşı sessiz kalınmamasıdır. Platon, Euthyphron’un bu benzetmesini, dini kendi kişisel yorumlamasına bağlar. Nitekim Euthyphron’un “tanrılar için suç olmayan bir şeyi benim için suç sayarak nasıl bir çelişkiye düştüklerini görüyorsun.” sözü de bu durumu doğrular niteliktedir.5 Sokrates ise, Euthyphron’un sunduğu bu hikayelere inanmadığını belirterek, belki de bu yüzden dinsizlik suçlamasıyla karşı karşıya kaldığını alaycı bir şekilde ifade eder.

Sokrates, bu konuşmanın ardından yeniden Euthyphron’a dönerek, dine uygun ve olmayan şeylerin özünün ne olduğunu sorar. Bu soru üzerine Euthyphron’dan tatmin edici bir cevap alamayan Sokrates, Euthyphron’un sunduğu tümdengelimin zayıflıklarını ortaya koymaya başlar. Sokrates’e göre, Euthyphron’un aldığı kararın dine uygun olup olmadığının, tüm tanrıların bakış açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak, tanrılar arasında sürekli tartışmalar yaşandığı düşünülürse, Euthyphron’un kararının tüm tanrılar tarafından onaylanması pek mümkün görünmemektedir.

“Bu nedenle babanı cezalandırmak için giriştiğin yol Zeus’un hoşuna giderken, Kronos ve Uranos bundan hoşlanmayabilir. Hephaistos’un dostluğunu, Hera’nın düşmanlığını kazanırsan, buna şaşırmamalıyız. Kısacası yaptığın şey tanrıların bir kısmının beğenisini kazanırken, diğerleri bunu beğenmez.”.6

Ancak Euthyphron, Sokrates’in “Hiçbir tanrı, haksız yere bir insanın öldürülmesini onaylamaz” şeklindeki düşüncesini yanlışlamaya çalışsa da, kendi anlattığı hikayedeki babasının yaptıklarıyla çelişir. Sokrates ise bunun üzerine, bu konuda olduğu gibi tüm konularda insanlar gibi tanrılar arasında da tartışmaların olabileceği ihtimalini ortaya atar.7

5 Platon, “Euthyphron”, s. 44
6 Platon, “Euthyphron”, s. 49
7 Platon, “Euthyphron”, s. 50

Sokrates, bir şeyin dine uygun olmasını Euthyphron`dan incelemesini ister ve böyle bir tartışma başlatır:

Sokrates: Sevgili dostum, acele etme. Doğruluğunu şimdi anlayacağız. Şimdi şunu düşün: Tanrılar dine uygun olanı, dine uygun olduğundan dolayı mı severler, yoksa sevdikleri için mi dine uygun bulurlar?”

Bu soru üzerine süren sohbetten kesin bir sonuç çıkmaması üzerine Sokrates, bir tanrının sevdiği şeyin dine uygun olacağını düşünmenin hatalı olduğunu, tanrıların sevdikleri ile dine ait olanın birbirinden ayrı değerlendirilmesi gerektiğini öğütler. 8

Dine Uygun Olan Mutlak Doğru Mudur?

Sokrates, sonuçsuz kalan bu tartışmayı terk ederek, Euthyphron`a “dine uygun olan mutlak doğru mudur, her doğru dine uygun mudur?” sorusunu sorar. Sokrates, alıntıladığı; “Büyü! Bunları yapan, tohumu atan Zeus`tur deme. Korkunun olduğu yerde saygı da vardır.” Bu mısradan bu kanının dine uyup uymadığını tespit etmeye çalışır.

Sokrates: Korkunun olduğu yerde saygının olacağına inanmıyorum. Çünkü bence insanlar hastalıklardan, fakirlikten ya da benzeri şeylerden korkmalarına rağmen bunlara saygı göstermezler. Sen de aynı düşüncede misin? Euthyphron: Evet. Sokrates: Ancak saygı olan yerde korku vardır. Hem kötülük yapmaktan çekinip hem de insanların diline düşmekten korkmayan bir insan olabilir mi?”.9 Bu sözleriyle Sokrates, dinsel olarak kabul edilen her şeyin mutlaka doğru olduğu fikrine karşı çıkarak, dinin her zaman ahlaki doğruyu yansıtmayabileceğini ima eder. Platon ise bu açıklamalar aracılığıyla, Sokrates’in din anlayışının o dönemki Atina toplumunun yaygın inançlarından önemli ölçüde ayrıştığını vurgulayarak, filozofun özgün düşünce yapısını ortaya koyar.

Tanrılara Bakmanın (Bakımın) Faydası Nedir?

Sokrates, Euthyphron’a doğruluğun hangi yönünün dinle ilgili olduğunu sorar. Euthyphron, insanların tanrılara borçlu olduğu hizmetleri ve insanlarla ilgili konuları doğruluğun birer parçası olarak sunar. Sokrates özellikle “bakmak” (bakım) kavramına odaklanır. Seyis, köpek bakıcısı, avcı ve çoban gibi örnekler vererek, bu kişilerin kendi alanlarındaki canlılara ve işlere bakarak onları iyileştirdiğini belirtir. Eğer Euthyphron’un kastı tanrılara bakmak (bakım) ise, bu durumun tanrıları iyileştireceği sonucu çıkacağı uyarısında bulunur. Euthyphron ise böyle bir anlam kastetmediğini, yalnızca bir inançlı olarak böyle bir ifade kullandığını söyler. Sokrates, Euthyphron’a “Dindarlık dediğin bu bakım, tam olarak nasıl bir bakımdır?” diye sorar. Euthyphron bu bakımı, kölenin efendisine gösterdiği hizmet olarak yorumlar.10

8 Platon, “Euthyphron”, s. 56
9 Platon, “Euthyphron”, s. 58
10 Platon, “Euthyphron”, ss. 59-61

Bu cevabın üzerine Sokrates, hekime ve gemi ustalarına yardımın, sağlık ve gemi üretimine yaradığı örneklemini vererek Euthyphron’a, “…tanrılara yardım için yapılan işler neye yarar?”. Ayrıca, komutanların ortaya çıkardığı askeri başarıyı ve çiftçilerin ortaya çıkardığı

ürünleri örnek göstererek, “…tanrıların bizim yardımımızla ortaya koydukları güzel eser nedir?” gibi sorular sorar.11 Platon’un bu sorularda ve Sokrates’in alaycı tavrında amacı, dini konularda uzman olduğunu iddia eden ve insanların sorularını yanıtsız bırakan Euthyphron’un aslında bilgisiz olduğunu okura göstermektir ki, bu konuda pek de haksız değildir. Euthyphron’un Sokrates’in bu sorusunu,

Euthyphron: Sokrates! Sana daha önceden söylediğim gibi bunların hepsini öğrenmek epey zaman alır. Ama sana özünü söyleyeceğim: Dua ederek ve kurbanlar sunarak tanrıların hoşlarına gidecek şeyleri söylemek ve yapmak dine uygundur. Ailenin ve devletin mutluluğu buna bağlıdır. Söylediklerimin karşıtı olan şeyler ise dine uygun değildir. Bunlar her şeyin yok olmasına neden olur.” cevapla geçiştirir.12

Din, Bir Tüccarlık Mı?

Ancak bu cevapla yetinmeyen Sokrates, Euthyphron’a şu soruyu yöneltir: “Dua etmek, kurban sunmak ya da tanrılara hediyeler vermek, aslında onlardan bir şey istemektir, değil mi?” Euthyphron bu soruya olumlu yanıt verince, Sokrates şöyle der: “Yani dindarlık, tanrılara bir şeyler vererek onlardan bir şeyler isteme sanatıdır.” Böylece Platon, dönemin dini yapısının aslında bir tür pazarlık ve karşılıklı menfaat ilişkisine indirgendiğini okura gösterir.

Ancak bu cevapla yetinmeyen Sokrates, “Dua etmek, kurban sunmak ya da tanrılara hediyeler vermek, aslında onlardan bir şey istemektir değil mi?” Euthyphron`a sorusunu sorar. Bu soru karşısında “evet” diyen Euthyphron, Sokrates`in “Yani dindarlık, tanrılara bir şey verip onlardan bir şey isteme sanatıdır.” konusunda mutabık kalır.13 Platon, böylelikle dönemin dini yapısının aslında bir din tüccarlığı seviyesine indirgendiğini de okura gösterir.

Sokrates: O halde sevgili Euthyphron dindarlık demek, tanrılar ve insanlar arasındaki alışveriş sanatıdır. Euthyphron: Eğer böyle söylemek hoşuna gidiyorsa, buna alışveriş sanatı diyebiliriz.”.14

Tanrılara Kurbanların Verilmesinin Kazancı Nedir?

Sokrates, Euthyphron’a tanrıların insanlara verdiği güzelliklere dair farkındalıklarının olduğunu, ancak insanların tanrılara sundukları hediyelerin ne işe yaradığını sorduğunda, Euthyphron bunun bir ritüel olduğunu ve dinî olduğu için tanrıların hoşuna gideceğini belirtir. Bu yanıt, Sokrates’in Euthyphron’u çelişkiye düşürmesine neden olur. Zira önceki

tartışmalarında ikisi de dinî olan şeylerin her zaman tanrıların beğendiği şeyler olmadığı konusunda mutabık kalmışlardı. Sokrates’in bu açık eleştirisi karşısında baskı hisseden Euthyphron, “Sokrates! Başka bir zaman konuşuruz. Şu an acelem var, gitmeliyim.” diyerek tartışmadan kaçar.15 Platon, Euthyphron’un bu çıkmaza girmesi ve kaçışını, onun din konusunda iddia ettiği kadar bilgili olmadığına bağlar. Platon’a göre Euthyphron, bilgisizliği nedeniyle başkalarına bir şey öğretemez.

11 Platon, “Euthyphron”, s. 62
12 Platon, “Euthyphron”, s. 62
13 Platon, “Euthyphron”, s. 63
14 Platon, “Euthyphron”, s. 64

YADİGAR NAGİYEV/ 29-01-2025 /BANDIRMA

59
A+
A-
REKLAM ALANI