Çayeli’nde eski belediye binası giriş katında ara yerde ayakkabi tamir dükkanı vardı, yetmiş yılından ikibinli yıllara kadar o dükkanı Yıldızeli köyü Siliva mahallesinden rahmetli Macit Kalyoncu ağabey işletirdi, ben de bir çok defa ayakkabılarımı Macit ağabeye tamir ettirmişim, hatta dükkanda oturduğu yerin tam arkasına kendi el yazısıyla yazdığı “Asil azmaz bal bozulmaz, bozulursa yağ bozulur çünkü ayrandan ayrılmıştır” ata deyişi oradan aklımda kalmış ve bir çok kereler dile getirmişim.
Bir de eski cami şadırvanı yanında soyadı Kurçenli olan(oto tamircisi Hasret Kurçenli’nin babası)yaşlı bir amca daha vardı, ismini hatırlayanlar yazsın)
Rahmetli Macit ağabeyin babası rahmetli Kazım Kalyoncu dayı zamana göre ileri görüşlü ve müthiş şair biriydi, çocuklarını okutmuş büyük oğlu Mustafa Kalyoncu üniversite bitirip avukat olmuştu, küçük oğlu Yılmaz ise Lise mezunuydu.
Ailece üstün zekalı ve şair olduklarına ama biraz da tembel olduklarına tanıyan herkes hem fikirdır.
Ayakkabıcılık yapan Macit ağabey şahsına münhasır enteresan bir kişiliğe sahipti, bakışları çok sert agresif ve çatık kaşlı dururdu, tamire gidenlere de aynı şekilde davranır, ne zaman ne diyeceği, neye nasıl tepki vereceği pek kestirilemezdi, soru soranlara bile sıra dışı cevaplar verirdi, bazen şairliğini konuşturur, karşısındakini kırmadan şiirle karışık gönderme yapardı.
Alttaki şiirleri daha önce Çayeli dergisinde basıp yayımlayan, dün itibariyle de paylaşmam için bana gönderen, Çayeli dergisi ve gazetesinin yazar editör ve baskı işlerini üstlenmiş, Çayeli’nin kültür elçisi sosyal kişilik sevgili Özcan Beyaz beye teşekkür ederim.
Baba Kazım Kalyoncu ile oğlu Macit Kalyoncu’nun türkü atışması.
Baba dan oğula;
İki türkü yazayım gelmiştur sirasina,
Mecit kumaş gönderdi köydeki babasina,
Evlatlar öyle eder yeri vardur yasına,
Kazım giydi elbise bakun fiyakasına,
Kumaşı kahverengi yakıştı modasına,
Hepten kalmışım çıplak silva’nın ortasina,
Sarildum yatayirum bir meşin paltosina,
Ancak akli gelmiştu babanın kafasina,
Şimdi ancak vuriyi kafasinun tasina,
Kalayi fayda etmez yureğinun pasina,
Bu işi vereceğim ulus gazatasina,
Mecit açar radyoyu hep bakar sefasina,
Kazanduği parayı doldurur kasasina,
Baba evlatlarini gezdurur arkasina,
Evlat anayı satar elun paytarasina,
Baksana memlekete ananun sefasina,
Hocalar vaiz eder hafta cumasına,
Bir evlat asi olur analan babasina,
Onun yeri hazırdır ceğnemun ortasina,
Bir gün gemin tutulur kasım furtunasina,
Durur denize düşmağa cemi guvertasina,
Bir liman bulamasun siliva yakasina,
Maşallah rast gelmişik evlatlarun hasina,
Ben yine sarilayim çayun kuviçasına,
Sakın darilma oğlum babanın şakasina.
Oğul dan babaya;
Bugün bir mektup aldum şaştum okumasina,
Biz da cevap yazalum onun anlatmasina,
Babalar alışuktur evlat ağlamasina,
Ben de ağlayacağum gitmesun fenasina,
Yasin da buldum ayet uydurdum şakasina,
Bir ayet daha vardur bakarsan arkasina,
Baba düzen verecek takasi takasina,
Sonradan sarilmasun mahşer de yakasina,
Herkes bir tezgah kurdi oturdi masasina,
Senin canun darlandi anamun sobasina,
Anamlan rahat eyle pek bakma karasina,
Daima alçaktan yürü tuz doğma kafasina,
Bir meşin palton vardur bir mangır pahasina,
Kıymetini bilusan bakmasun dahasina,
Biraz da temas ettun radyonun havasina,
O da intikal etti babadan mirasina,
Bir nefes nefesine bedeldur dünyasina,
Bunu şaka söyledim bakma palavrasina.
[Baba Kazım ve oğul Mecit Kalyoncu]
CEVAT YILMAZ -BEYKOZ 05-07-2025